CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ TÜRKAN ELÇİ: “EĞİTİM SINIF ATLAMA UMUDU OLMAKTAN ÇIKTI, ÇOCUKLAR SÖMÜRÜ SİSTEMİNE TESLİM”

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci Birleşiminin üçüncü oturumunda CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesini çocuklar ve gençler üzerinden değerlendirdi. Elçi, “Bugün mevzubahis Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi ise elbette ki eğitim sistemimizi, ülkemizin çocuklarını, gençlerimizi konuşacağız.” dedi.

Gençlerin güvencesizliğine dikkat çeken Elçi, “Hak ettikleri yaşamı yaşayamadıklarını, onlara sunulan hayatın belirsizliğini, güvencesizliğini, hukukun tanıdığı haklara erişemediklerini konuşacağız.” ifadelerini kullandı. Elçi, gençlerin itiraz ettiklerinde karşılaştıkları muameleye işaret ederek, “Memlekete dair olan bitene itiraz ederken sokak ortasında güvenlik güçlerince maruz kaldıkları kötü muameleyi de konuşacağız.” diye konuştu.

MESEM ELEŞTİRİSİ: “ÇOCUKLARI SÖMÜREN SİSTEM”
MESEM uygulamalarını hedef alan Elçi, “Çocukların ‘eti senin, kemiği benim’ zihniyetiyle çıraklık adı altında pedagojiden uzak ustalara nasıl teslim edildiklerini konuşacağız.” dedi. Elçi, MESEM’i şu sözlerle tanımladı: “Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerini zayıflatan, çocukluklarını yaşamaktan mahrum bırakan, okula sadece haftanın bir günü gitme imkânı sağlayan bir sistem.”

Bir yıl içinde yaşamını yitiren çocuklara dikkat çeken Elçi, “Bir yıl içinde 85’inin yaşamını yitirdiği, yoksullukla cebelleşen 400 bin çocuktan oluşan bir orduya ‘İşçisin sen, işçi kal.’ diyen bir sistemi konuşuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Elçi, MESEM’in çocuklara sunduğu tabloyu da şu sözlerle eleştirdi: “MESEM, çocuklara asgari ücretin yüzde 30’unu ödeyerek ileride yaşayacağı sefil hayatın ilk adımlarını attıran bir sistemdir. Daha fazlasını istemenin imkânsızlığını öğreten, her koşulu itirazsız kabullenmeyi ve itaatkâr vatandaş olmayı telkin eden bir düzen.”

“EĞİTİMLE SINIF ATLAMA VAADİ ORTADAN KALKTI”
Türkiye’de eğitimin tarihsel rolüne değinen Elçi, “Bu ülkede insanlar sınıf atlayabileceğine, daha iyi koşullara eğitimle erişebileceğine inandı. Liyakat ve eğitim bir dönem sınıfsal hareketliliğin en meşru araçlarıydı.” dedi.

Bugünkü tabloyu ise, “Eğitim sisteminin herkesi eşitlemeye yönelik vaadi, kayırmacı, yetersiz ve adaletsiz politikalar sonucunda ortadan kalkmış durumda.” sözleriyle eleştiren Elçi, “Artık eğitimden ve mesleklerde ilerlemeden istifade etmek başarıya değil, siyasal aidiyete göre belirleniyor.” ifadelerini kullandı.

Elçi, “Büyük bir kesim için sınıf atlama sınavla değil; şansla, siyasi ağlara dâhil olmayla, kayıt dışı ekonomiyle ya da suç örgütlerine mensup olmayla mümkün görülüyor.” dedi ve “Çalışarak yükselme vaadinin yerini ‘Suça bulaşılmadan bu döngüden çıkılmaz.’ düşüncesi alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

ÜNİVERSİTELİ GENÇLER VE MÜDAHALELER
Başarılı öğrencilerin yaşadıklarına da değinen Elçi, “Binbir emekle üniversite sınavlarında derece yapan, ODTÜ’de, Boğaziçi Üniversitesinde, İstanbul Üniversitesinde okuyan öğrenciler haksızlıklara itiraz ettikleri için ters kelepçeyle gözaltına alınıyor.” dedi. Elçi, “Temel hak ve özgürlüklerini talep ettikleri için biber gazıyla, plastik mermilerle karşılık buluyorlar, aylarca cezaevinde tutulabiliyorlar.” ifadelerini kullandı.

Elçi, Millî Eğitim Bakanlığının söylemleriyle sahadaki tablo arasındaki farkı da vurgulayarak, “Birazdan dinleyeceğimiz Bakan büyük ihtimalle ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nden, yapay zekâ stratejilerinden söz edecek.” dedi ve ekledi: “Ama gençlerin aidiyet bağının zayıfladığına, eşitleyici mekanizmalar kurulmadığı için sosyal devlet ilkesinin kâğıt üzerinde kaldığına değinmeyecek.”

Konuşmasını bir alıntıyla tamamlayan Elçi, “‘Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.’” diyerek Genel Kurulu selamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI