DEVA PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HASAN KARAL: “DİYANET ÖTEKİLEŞTİRMEZ, YARGILAMAZ, KUŞATIR VE İYİLEŞTİRİR”
TBMM Genel Kurulu’nda Diyanet İşleri Başkanlığının 2026 bütçesi görüşmelerinde YENİ YOL Grubu adına konuşan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Diyanetin siyaset ve ayrışmaların dışında, herkese eşit mesafede durması gerektiğini vurguladı. Karal, “Din adamı ne cennetten arsa pazarlamalı ne de cehennem postacılığı yapmalıdır.” diyerek hutbe dilinden cami mimarisine, medrese eğitiminden Türkiye Diyanet Vakfının şeffaflığına ve Diyanet TV’nin yayın politikasına kadar kapsamlı öneriler sıraladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri sürerken, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi üzerine YENİ YOL Grubu adına söz alan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Diyanetin toplumsal rolünü “doğru dinî bilginin kaynağı ve itidalin taşıyıcısı” olarak tanımladı.
Karal, Diyanetin varlık sebebini “insanların dinî bilgiyi doğru kaynaklardan edinmesini sağlamak, hurafelerden uzaklaşıp Kur’an ve sahih sünneti doğru anlamalarına rehberlik etmek” şeklinde ifade ederek, “Diyanet, siyasetten, etnik ayrışmalardan, tarikat ve cemaat yapılanmalarına eşit mesafede durmak zorundadır.” dedi.
“Ötekileştirme Din Hizmetinin Ruhu ile Çelişir”
Karal, din hizmetinin yargılayan değil yol gösteren bir anlayışla yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak, “İnsanların dindarlığını ölçen, tartan, kimliğini ya da ahiretini yargılayan bir makam değil; rehberlik eden bir kurum olmalıdır.” ifadelerini kullandı. Karal, “Diyanette ötekileştirme olmaz, din hizmetlerinde ötekileştirme olmaz; kucaklayıcılık esastır.” dedi.
Konuşmasında çarpıcı bir vurgu yapan Karal, “Din adamı ne cennetten arsa pazarlayan ne de cehennem postacılığı yapan kişi olmamalıdır.” sözleriyle salondan alkış aldı.
Yoksulluk ve Toplumsal Çözülme Vurgusu
Türkiye’de yoksulluğun yaygınlaştığını belirten Karal, bunun sosyal çözülme ve ahlaki aşınmayı derinleştirdiğini savundu. Karal, “Böyle bir dönemde Diyanet, insanın derdine temas eden, yaraları sarmayı amaçlayan bir rol üstlenmelidir.” dedi. Diyanetin tartışmalarla yıpratılmasının kurumun kimliğine “haksızlık” olduğunu kaydeden Karal, temsil makamındaki isimlerin “dil, tutum ve her adımda azami hassasiyet” taşıması gerektiğini söyledi.
Cuma Hutbeleri İçin “Kuşatan Dil” Çağrısı
Diyanetin “benzersiz bir imkânı” olduğuna işaret eden Karal, “Dünyada hiçbir kurum haftada bir gün milyonlarca insanı aynı saatte, aynı mekânlarda bir araya getiremez.” dedi. Bu gücün “korkutan, dışlayan, yargılayan” bir dil için değil, “anlayan, kuşatan ve yol gösteren” bir dil için kullanılmasını istedi. Karal, “Din adamının görevi anlatmaktır ama sevdirerek anlatmaktır.” ifadelerini kullandı.
“Cami Merkezli Sosyal Hayat Projesi Zorunluluktur”
Karal, sosyalleşme ihtiyacının doğru zeminlerde karşılanmadığında “dinî istismara açık alanlara” yönelimi artırdığını belirterek cami merkezli sosyal hayatı “tercihten öte zorunluluk” olarak tanımladı. Camilerin “mabed olmanın yanında mektep ve irfan ocağı” gibi işlemesi gerektiğini söyleyen Karal, gençlere ve kadınlara yönelik faaliyetler, kütüphaneler ve sosyal alanların cami hayatının parçası olmasını önerdi.
Cami Mimarisinde Erişilebilirlik Eleştirisi
Karal, bazı camilerde alt katların ticari alanlara çevrildiğini ve ibadethaneye erişimin merdivenlerle zorlaştırıldığını belirterek, bunun yaşlılar ve engelliler için ciddi sorun oluşturduğunu söyledi. “Medeniyetimizde camiler insanı merkez alan, düzayak anlayışla yapılırdı.” diyen Karal, bu ilkenin gözetilmesini istedi.
Medrese Eğitimi ve “Çağın Gerekleri” Vurgusu
Bazı medreselerde klasik eğitim anlayışının sürdüğünü belirten Karal, tarihsel mirasın kıymetini teslim etmekle birlikte, “sosyal, pedagojik ve fikrî ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yeniden ele alınmasının kaçınılmaz” olduğunu söyledi. Karal, “Geçmişle bağını koparmadan bugünü anlayabilen, İslam’ı asrın idrakine sunabilecek aydın din adamlarına ihtiyaç var.” dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı İçin Şeffaflık Çağrısı
Karal, Türkiye Diyanet Vakfının toplumsal güven açısından kritik bir taşıyıcı olduğunu belirterek, vakfın gelir kaynaklarını, yatırım bütçesini ve faaliyetlerini “açık, anlaşılır ve şeffaf” biçimde kamuoyuyla paylaşması gerektiğini söyledi. Karal, “Bu bir suçlama değil, bir iyileştirme çağrısıdır.” ifadelerini kullandı.
Diyanet TV’ye “Ümmetin Vicdanı” Eleştirisi
Diyanet TV’nin haber ve yayın politikalarına da değinen Karal, İslam coğrafyasında yaşanan insani krizlerin daha “sahih, doğru ve ahlaki” bir dille gündemde tutulması gerektiğini savundu. Karal, “Diyanet TV reyting kaygısıyla değil, İslam dünyasının sesi ve ümmetin vicdanı olma sorumluluğuyla yayın yapmalıdır.” dedi.
Karal, konuşmasını “hakikat, adalet ve merhameti esas alan bir yayın anlayışı” çağrısıyla tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI