DEVA PARTİSİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ELİF ESEN: “ENGELLİ ÇOCUKLAR İÇİN EĞİTİM VE TEKNOLOJİ SİSTEMİ BÜTÜNCÜL BİR YAPIYA KAVUŞTURULMALIDIR”
TBMM Engelli Hakları İzleme Komisyonunda konuşan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, engelli çocukların eğitim sürecinde yaşanan yapısal sorunlara dikkat çekti. Görme engelli nörobilimci Zülal Tannur’un sunumu üzerinden değerlendirme yapan Esen, “Farklı engel gruplarına sahip çocukların tanılanması, takibi ve yönlendirilmesi bütüncül bir sistem gerektirir. Engellilik ile üstün yetenekliliğin aynı çatı altında doğru değerlendirilmesi şarttır.” dedi.
TBMM Engelli Hakları İzleme Komisyonu toplantısında söz alan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, engelli bireylerin eğitim ve sosyal haklara erişiminde karşılaşılan sorunları değerlendirdi. Esen, özellikle erken tanı, eğitim yönlendirmesi, veri sistemi ve engelli öğrencilerin kapasiteye göre desteklenmesi konularında kapsamlı bir yaklaşım gerektiğini ifade etti.
Toplantının özel konuğu olan görme engelli nörobilimci Zülal Tannurun konuşmasına vurgu yapan Esen, Tannur’un kişisel deneyimlerinin mevcut sistemdeki eksikliği görünür kıldığını belirterek “Zülal’in anlattıkları bize sistemin nasıl parçalı çalıştığını çok net gösteriyor.” dedi.
“ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİME ERİŞİMİ TEK TİP DEĞERLENDİRMEYLE YÜRÜTÜLEMEZ”
Esen, engellilik raporları ve tanılama süreçlerine ilişkin değerlendirmesinde “ÇÖZGER raporlarında farklı değerlendirmelerin çıkması, çocukların eğitsel yönlendirmelerinde karmaşa yaratıyor.” ifadelerini kullandı.
Özellikle çoklu engelliliğe sahip çocuklarda doğru tanı ve eğitim yönlendirmesinin kritik olduğunu belirten Esen, “Bir çocuk hem görme engelli olabilir, hem otizm spektrumunda olabilir, hem de üstün yetenekli olabilir. Sistem bunu ayırt edemezse doğru destek sunamaz.” dedi.
“ÜSTÜN ZEKA VE ENGELLİLİK AYRI KATEGORİLERDE ELE ALINMALIDIR”
Esen, üstün zekâlı çocuklara ilişkin düzenlemelerin mevzuatta yeterince ele alınmadığını belirterek, üstün yetenekliliğin engellilikle karıştırılmasının doğru olmadığını söyledi.
Esen, “Otizm spektrumunda olan herkesin üstün zekâlı olduğu varsayımı yanlıştır. Üstün yeteneklilik ayrı bir kategori olmalıdır.” sözleriyle tanılama süreçlerinin bilimsel temelde güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
“TANNUR’UN HİKÂYESİ DESTEKLEYİCİ SİSTEM OLMADAN BAŞARIYA ULAŞAMAZDI”
Esen, görme engelli teknoloji girişimcisi Zülal Tannur’un eğitim sürecinde yaşadığı değişimlere değinerek “Bir okulda kapılar yüzüne kapanırken, başka bir okulda sistem tamamen onun potansiyeline göre şekillendirilmiş. Bu fark, eğitimde standart bir kapsayıcı model olmadığını gösteriyor.” dedi.
Esen ayrıca, ailelerin farkındalığının çocukların gelişiminde belirleyici olduğunu vurguladı ve “Doğru yönlendirme, bilinçli ebeveynlik ve kapsayıcı okul modelleri olmadan çocuklarımız potansiyellerini gerçekleştiremiyor.” ifadelerini kullandı.
“TEKNOLOJİ MERKEZLERİNDE GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLAR NEDEN YOK?”
Esen, Tannur’un DENEYAP teknoloji atölyelerinde görme engelli çocukların bulunmadığına ilişkin tespitini hatırlatarak “TEKNOFEST ve DENEYAP gibi programlar toplumun tamamına hitap etmeli. Engelli çocukların bu alanlarda görünürlüğü artırılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
“KOMİSYONUN GÖREVİ SAHADAKİ GERÇEK İHTİYAÇLARI MEVZUATA TAŞIMAKTIR”
Esen, Komisyonun aldığı geri bildirimlerle politika geliştirmesinin önemli olduğunu belirterek, “Biz burada karar vericiyiz ama sahadaki gerçek ihtiyacı sizlerden dinliyoruz. Bu öneriler mevzuata yansıtıldığında engellilik alanında büyük bir fark yaratılacaktır.” dedi.
Toplantının sonunda Esen, engelli, üstün yetenekli ve nörogelişimsel farklılıklara sahip çocukların eğitim sistemine erken yaşta doğru yönlendirilmesi için veri temelli ve bütüncül bir model oluşturulması çağrısında bulundu.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI