İYİ Partili Türkeş: “PKK kendini feshetmedi, sadece yılan kabuk değiştirdi; terörsüz Türkiye başarısı kişilere değil Türk ordusuna ve millete aittir”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı ve bağlı kurumların 2026 yılı bütçesi görüşülürken, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Dr. Ayyüce Türkeş Taş söz alarak Bakanlığın bütçesi, AFAD’ın performansı, göç politikası ve terörle mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya bütçenin hayırlı olması temennisiyle başlayan Türkeş Taş, ardından doğrudan Ankara’da dikkatini çeken bir konuyu dile getirdi.

“Polis Moral Evi’nin moral bozan görüntüsüne el atın”

İYİ Partili vekil, TBMM’ye geliş güzergâhında yer alan Dikmen yokuşundaki Polis Moral Evinin fiziki durumuna dikkat çekerek, “Meclise gelirken Dikmen yokuşunun sağındaki Polis Moral Evinin moral bozucu yapısına bir el atmanızı talep ediyorum. Gerçekten çok yıpranmış ve eski duruyor.” dedi. Bu yapının polislerin moralini yansıtacak şekilde yenilenmesinin önemine işaret etti.

“Adana, ekonomik geri kalmışlık, genç işsizliği ve göç nedeniyle suç ve uyuşturucu baskısı altında”

Seçim bölgesi Adana’ya özel bir bölüm ayıran Ayyüce Türkeş Taş, kentin hem coğrafi konumu hem de aldığı yoğun göç nedeniyle ciddi sosyoekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Adana’nın bir büyükşehir olmasına rağmen ekonomik kalkınmasının aynı hızda ilerlemediğini söyleyen Türkeş Taş, “Gelir düzeyi düşük, işsizlik özellikle genç işsizliği çok yüksek. Bu tablo, suç eğilimini ve uyuşturucu bağımlılığını artıran bir ortam yaratıyor.” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığının ve Adana Valiliğinin son dönemde kente özel ilgi gösterdiğini ve bazı alanlarda mesafe alındığını belirten Türkeş Taş, buna rağmen daha fazla hassasiyet ve zaman ayrılmasını istedi: “Adana’ya karşı daha fazla hassasiyet göstermenizi ve daha çok vakit ayırmanızı Adana milletvekili olarak bir kez daha talep ediyorum.” dedi.

“Bazı insanlar kendini suç işleme meziyetine sahip hissediyor; bu beka problemidir”

Suç ve suçluluk konusuna genel çerçevede de değinen Türkeş Taş, Türkiye’de belli bir grubun kendisini “suç işleme imtiyazına sahip” gördüğünü savunarak, bunun önüne geçilmesinin zorunlu olduğunu söyledi. “Türkiye’de maalesef bir grup insan kendini suç işleme meziyetine sahip hissediyor. Bunun önünü kesmeniz kesinlikle şart; bu, Türkiye’nin bir beka problemidir.” ifadelerini kullandı.

Kanun önünde herkesin eşit olması gerektiğini vurgulayan İYİ Partili vekil, “Polisin, jandarmanın caydırıcı gücü herkes için eşit olmalı; bazı siyasi partilerle suç örgütü liderleri eşleşmemeli. Biz siyasilerin suç örgütleriyle işi olamaz, olmamalı.” diyerek, siyaset–suç ilişkisine dair oluşan algının toplumu yanlış yönlendirdiğini ifade etti.

Bakanlık içi güç odaklarına dair iddialara da değinen Türkeş Taş, “‘Şu kişi şu bakanlığın şu kısmında güçlü, bu kişi bu bakanlığın bu tarafında etkili’ gibi söylemler doğru olmasa bile toplum üzerinde farklı imtiyaz algıları yaratıyor. Bu algı, hukukun eşit uygulanması ilkesine gölge düşürüyor.” dedi.

Minguzzi dosyası örneği: “Avukat değişince dava bir anda ‘sütliman’ oldu, bu kabul edilemez”

Bu çerçevede Ahmet Minguzzi cinayeti üzerinden bir örnek veren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, Minguzzi’nin annesinin açtığı davanın uzun süre ilerlemediğini, kadının sürekli tehdit aldığını, belirli bir kişi avukat olarak devreye girdikten sonra ise davanın seyrinin değiştiğini iddia ederek şöyle konuştu:

“Minguzzi davasında annesinin davası bir türlü yürütülemedi, kadın devamlı tehdit aldı; şu anda adını söylemek istemediğim bir insanın avukatı devreye girdi, bir anda her şey sütliman oldu. Bu, ne bir milletvekili olarak ne de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul edebileceğim bir algı değil. Bunun kesinlikle önüne geçilmesi gerekiyor.”

“AFAD olağanüstü hâller bakanlığı altında yeniden yapılandırılmalı”

Türkeş Taş, AFAD’a ilişkin değerlendirmesinde Türkiye’nin jeolojik ve iklimsel risklerine dikkat çekerek, “Türkiye doğal afetler açısından şanssız bir ülke. 6 Şubat depreminin acısı hâlâ çok taze. Orman yangınlarında da müdahale yetersiz kaldı.” dedi.

Bu tablo karşısında kurumsal bir dönüşüm öneren İYİ Parti’li vekil, “Türkiye’de olağanüstü hâller bakanlığına ihtiyaç kesinlikle vardır, AFAD da bu bakanlık altında faaliyet göstermelidir.” sözleriyle AFAD’ın doğrudan bir bakanlık çatısı altında, daha güçlü yetkilerle çalışması gerektiğini savundu.

“AFAD 2025 bütçesinin sadece yüzde 3’ünü kullanmış; 2026’da %40 artış, 2027–2028’de sert daralma çelişkili”

AFAD’ın bütçe performansını da rakamlarla eleştiren Türkeş Taş, 2025 yılı için AFAD’a ayrılan 267 milyon TL’lik başlangıç ödeneğinin yalnızca yaklaşık 7 milyon TL’lik kısmının kullanıldığını, bunun yaklaşık yüzde 3’lük bir gerçekleşmeye denk geldiğini söyledi.

“Bu oran olağan bütçe uygulamalarının çok dışında, son derece düşük bir gerçekleşme düzeyidir.” diyen Türkeş Taş, buna karşın 2026 yılında AFAD’ın başlangıç ödeneğinin 373,5 milyon TL’ye çıkarılmasının (yaklaşık yüzde 40 artış) geçmiş performansla bağdaşmadığını savundu:

“Bir önceki yıl bütçesinin çok küçük bir kısmını kullanabilen bir kurum için niye bu kadar büyük bir artış öngörülüyor? Bu artış, bütçe teklifinin rasyonel temellerini tartışılır hâle getiriyor.”

Buna ek olarak, 2027’de 32 milyon TL, 2028’de ise 35 milyon TL ödenek öngörülmesinin ciddi bir daralma anlamına geldiğini belirten Türkeş Taş, “Bu kadar afet riski olan bir ülkede, yapılması gereken tonlarca iş varken 2025’teki atıl kalma, 2026’daki artış ve 2027–2028’deki sert düşüşün arkasındaki mantığı anlamak zor.” diyerek İçişleri Bakanından açıklama istedi.

“81 ilde kontrolsüz göçmen yerleşimi kamu düzeni ve güvenliği için risk”

Göç başlığında da detaylı değerlendirmelerde bulunan Ayyüce Türkeş Taş, 6 Kasım 2025 tarihli resmî istatistiklere göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan 3 milyon 611 bin 131 yabancının ülkede bulunduğunu, bunun 2 milyon 384 bin 739’unun (yaklaşık yüzde 66) geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerden oluştuğunu hatırlattı. Bu sayıya kaçak ve kayıt dışı göçmenlerin dahil olmadığını vurguladı.

“81 ilde göçmenlerin ikamet etmesine izin verilmesi, kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığında risk oluşturduğu tartışılmaz bir gerçektir.” diyen Türkeş Taş, İskân Kanunu’nun 11’inci maddesinde yer alan ‘yabancı nüfusun belediye sınırı içindeki nüfusun yüzde 10’unu aşamayacağı’ prensibini hatırlatarak şöyle konuştu:

“Bu düzenleme örnek alınarak Suriyeliler ve Afganlar başta olmak üzere göçmenlerin bölgesel bazda belirlenmiş oran kriterlerine göre iskân edilmesi, topluca belirli mahallelerde yoğunlaşmaların engellenmesi gerekir.”

“Hangi ilde, kaç yabancıya hangi gerekçeyle vatandaşlık verildiği şeffaf biçimde açıklanmalı”

Yabancılara vatandaşlık verilmesi konusunu da gündeme getiren Türkeş Taş, özellikle Suriye ve Afganistan uyruklu kişilere hangi illerde, hangi hukuki gerekçelerle vatandaşlık verildiğinin kamuoyuna açık ve ayrıntılı gösterilmesi gerektiğini söyledi.

“İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi veya Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, internet sitesinde illere göre, 18 yaş üstü–altı ayrımında, hangi dönemde kaç yabancıya vatandaşlık verildiğini düzenli aralıklarla yayımlamalıdır.” diyen İYİ Partili vekil, bunun hem seçmen sayılarındaki artışın izlenmesi hem de vatandaşlık işlemlerinin şeffaflığı açısından zorunlu olduğunu vurguladı.

“Suriyelilerin geri kabul anlaşmaları güncellenmeli, geçici koruma statüsünün sonlandırılması zamanı geldi”

Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü meselesine de değinen Türkeş Taş, Türkiye ile Suriye arasında “Yasa Dışı Göçmenlerin Geri Kabulüne Dair Anlaşma”nın güncellenmesi, Suriye ile diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilerek anlaşmanın etkinliğinin artırılması gerektiğini savundu.

Suriye’de rejim koşullarındaki değişimlere atıfla, “Suriye’deki rejim değişimi sonrasında Suriyelilerin Türkiye’de bulunma zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Cumhurbaşkanının Geçici Koruma Yönetmeliği çerçevesinde göçmenleri geri gönderme yetkisini kullanma zamanı gelmiştir.” dedi.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 16 Aralık 2013’te imzalanan Geri Kabul Anlaşmasının da ya iptal edilmesi ya da Türkiye lehine güncellenmesi gerektiğini söyleyen Türkeş Taş, bu adım sonrasında Avrupa’da “açık sınır” politikasının gündeme gelebileceğini, geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin turistik, ticari veya çalışma vizesiyle düzenli göçmen statüsünde Batı ülkelerine yönlendirilmesinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

“Terörsüz Türkiye sürecinde başarı kişilere değil orduya, güvenlik güçlerine ve millete aittir”

Konuşmasının son bölümünde “Terörsüz Türkiye” söylemine değinen İYİ Partili vekil, İçişleri Bakanının bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmesini eleştirdi:

“Terörle mücadelede başarı kişilere indirgenemez. Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör konusundaki başarısı, yüce Türk ordusuna, güvenlik güçlerine, Millî İstihbarat Teşkilatına ve elbette Türk milletinin dirayetine bağlıdır.”

AK Parti iktidarı döneminde yürütülen “demokratik açılım” ve “çözüm süreci” uygulamalarını hatırlatan Türkeş Taş, 2002’de AK Parti göreve geldiğinde terörün çok düşük seviyede olduğunu, 2009–2015 arasındaki açılım sürecinin ise örgüte alan açtığını savundu:

“Demokratik açılım süreciyle Diyarbakır Sur, Silvan, Nusaybin, Şırnak merkez, İdil, Cizre, Yüksekova gibi ilçe ve mahalleler, PKK/KCK için adeta üs bölgesi gibi kullanılmaya başlandı. Sözde ateşkes döneminde örgüt katılımı artırdı, silah ve mühimmat temin etti; süreç istismar edildi. Sonuç hendek olayları oldu, şehit ve yaralı sayımızda ciddi artış yaşandı.”

“PKK kendini feshetmedi, sadece yılan kabuk değiştirdi”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayyüce Türkeş Taş, son günlerde gündeme gelen “PKK’nin kendini feshi, MGK’da terör örgütü listesinden çıkarılması” tartışmalarına da sert tepki gösterdi. 14 Kasım 2025’te Suriye’nin kuzeydoğusundaki Cezire’de teröristlere silah ve bomba eğitimi verildiği ve “teröristbaşının posterleri ile PKK paçavraları önünde sözde yemin töreni yapıldığı” iddiasını hatırlatarak, şu soruyu yöneltti:

“Bu durumda, teröristbaşının çağrısıyla PKK/KCK terör örgütü kendini feshetmiş mi oluyor Sayın Bakan? Cevabın kesinlikle ‘hayır’ olduğunu biliyoruz. Terör örgütü kendini feshetmedi, sadece yılan kabuk değiştirdi.”

Bu noktada, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un 7 Kasım 2025 tarihli açıklamasına ve MGK değerlendirmelerine işaret eden Türkeş Taş, PKK ve KCK’nin terör örgütü listesinden çıkarılmasına ilişkin tartışmaların güvenlik boyutuna dikkat çekti ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya şu soruyu yöneltti:

“Siz de Millî Güvenlik Kurulu üyesisiniz Sayın Bakanım. PKK ve KCK terör örgütü değil midir, terör örgütü listesinden çıkarılmalı mıdır? Bu konudaki görüşünüzü merak ediyoruz.”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Dr. Ayyüce Türkeş Taş, konuşmasını, İçişleri Bakanlığının bütçesinin AFAD’ın etkinliği, göç yönetimi, terörle mücadele ve Türkiye’nin demografik güvenliği açısından daha rasyonel ve şeffaf politikalarla desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI