YENİ YOL GRUP BAŞKANVEKİLİ SELÇUK ÖZDAĞ: “BU SİSTEM 150 YILLIK PARLAMENTO TECRÜBESİNİ GERİYE SARDI”
TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşmelerinde YENİ YOL Partisi Grubu adına konuşan Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini “denge-denetleme mekanizmalarını zayıflatan” bir yapı olarak eleştirdi. Özdağ, bakanların Meclise karşı sorumluluğunun fiilen işlemediğini, soru önergelerine yanıt verilmediğini, Sayıştay ve medya denetiminin zayıfladığını savundu; ekonomide kriz, enflasyonda “kâğıt üzerindeki düşüş”, belediyelere “çifte standart” ve “silkeleme” tartışmalarını da gündeme taşıdı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri sürerken, Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine YENİ YOL Partisi Grubu adına söz alan YENİ YOL Partisi Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, konuşmasına oturumdaki karşılıklı laf atmaların kesilmesini isteyerek başladı. Özdağ, “Bir hatip var, konuşuyor… İster iktidarda olsun ister muhalefette, ona karşı saygı duymamız gerekmiyor mu?” dedi. Başkanvekili Bekir Bozdağ ise “Hatibi saygıyla dinleyelim.” diyerek tartışmaların sonlandırılmasını istedi; süre birkaç kez yeniden başlatıldı.
“Türk tipi” ifadesine itiraz
Özdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin 2017 referandumuyla hukuki zemine taşındığını hatırlatarak, sisteme “Türk tipi” denilmesine tepki gösterdi. Özdağ, “Ben ‘Türk’ kelimesine karşı bir hakaret olarak kabul ediyorum bunu.” ifadesini kullanarak, sistemin kendi adıyla anılması gerektiğini savundu.
“Denge-denetleme ortadan kalktı”
Parlamenter geçmişe atıf yapan Özdağ, “Yüz elli yıllık parlamento tarihimiz vardı… Bu sistem tarihin tekerleğini yüz elli yıl geriye döndüren bir sistemdir.” dedi. Bakanların milletvekillerine karşı sorumluluğunun fiilen işlemediğini öne süren Özdağ, “Bunların milletin milletvekillerine karşı bir sorumlulukları yok, iktidara karşı sorumlulukları var.” diye konuştu. Özdağ, “Sayın Cumhurbaşkanını kandırıyorlar… Eksiklikleri saklıyorlar.” sözleriyle yürütme içi işleyişe ilişkin eleştirilerini dile getirdi.
Kanun teklifleri ve soru önergeleri
Meclisin denetim gücünün zayıfladığını savunan Özdağ, muhalefetin verdiği kanun tekliflerinin akıbetine dikkat çekti: “Muhalefet milletvekillerinden 1.157 kanun teklifi verildi, 1 tanesi bile değerlendirilmedi.” dedi. Soru önergelerine de değinen Özdağ, “17 bin civarında soru önergemiz var… 1 tanesine doğru dürüst, net bir cevap alabilmiş değiliz.” ifadelerini kullandı.
“Kim denetliyor?”
Denetim mekanizmalarını sıralayan Özdağ, “Sayıştay denetleyebiliyor mu? Denetleyemiyor… Teftiş kurulları denetleyebilir mi? Denetleyemez… Medya denetleyebiliyor mu? Hayır… Parlamento denetleyemiyorsa bu bakanlar kime hesap verecek?” diye sordu.
Ekonomi, enflasyon ve “kâğıt üzerindeki düşüş”
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçişten sonra krizlerin arttığını savunan Özdağ, “Ekonomi çöktü… Hayat pahalılığı oldu… Faizler başını aldı gitti… Yargı siyasallaştı.” dedi. Enflasyon tartışmasına ilişkin “Kâğıt üzerinde indirebilirsiniz.” diyen Özdağ, “Enflasyon aşağı indikçe mutfaktaki gıda fiyatları inmiyorsa… o enflasyon kâğıt üzerinde indirilmiştir.” ifadelerini kullandı.
Emekli, asgari ücret ve SMA vurgusu
Özdağ, en düşük emekli maaşının 16.881 lira olduğunu belirterek “Emekliler aç biilaç.” dedi. Asgari ücretin “ortalama ücret hâline geldiğini”, memurların “ikinci iş yapmak zorunda kaldığını” savundu. SMA hastalarıyla ilgili tedavi finansmanı tartışmasına da değinen Özdağ, ailelerin kampanyalarla yurt dışına tedavi aradığını söyledi.
İletişim Başkanlığı ve “yalan” tartışması
Önceki konuşmalarda İletişim Başkanlığı için kullanılan “yalanı kaynağında kurutmak” ifadesine atıf yapan Özdağ, “Sadece iktidar partisine karşı muhalefetten gelen seslerin yalan olanlarını susturmakla görevli değil.” dedi. Özdağ, “İktidarın söylemiş olduğu yalanlarla ilgili niye bir açıklamanız yok?” sözleriyle, kurumun yaklaşımının eleştirildiğini kaydetti.
Belediyeler ve “çifte standart” iddiası
Özdağ, belediyeler üzerinden “çifte standart” eleştirisi getirerek Covid döneminde bağış kampanyalarıyla ilgili uygulamaları hatırlattı. Muhalefet belediyelerine “toplayamazsın” denildiğini, iktidar belediyelerine farklı muamele yapıldığını savundu. Devlet bankalarından kredi süreçleri ve yurt dışı kredilerin Cumhurbaşkanı onayına bağlı olması üzerinden de “vatandaşın cezalandırıldığı” iddiasını dile getirdi.
İstanbul Sözleşmesi ve yargı eleştirisi
İstanbul Sözleşmesi’nin Meclisten oy birliğiyle geçtiğini hatırlatan Özdağ, sözleşmeden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çıkılmasını “Parlamentoya yok muamelesi yapmak” olarak nitelendirdi. Özdağ, “Türkiye’de yargı bağımsız değildir… Bazı davalarda objektifliğini yitirmiştir.” dedi; örnekler saydı.
“Temiz eller” ve araştırma çağrısı
Siyasi etik ve yolsuzluk tartışmalarına da değinen Özdağ, araştırma önergelerine “evet” oyu çağrısı yaptı. “Bu memlekette temiz eller operasyonu yapalım.” diyen Özdağ, “Rüşvet alanlar, iltimas yapanlar, ihaleye fesat karıştıranlar ve mülakat üzerinden kul hakkı yiyenler” sözleriyle sert eleştirilerde bulundu.
Konuşmasının sonunda Özdağ, süre tartışmalarının yaşandığı bölümde “Bu bütçeye ret oyu vereceğiz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI