İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hakan Şeref Olgun: “Türkiye’de adalet sistemi çökmüştür, hakim bağımsız değil savcı tarafsız değil”
TBMM Genel Kurulunda Adalet Bakanlığı ve yüksek yargı bütçeleri görüşülürken İYİ Parti Grubu adına söz alan Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Av. Hakan Şeref Olgun, yargı bağımsızlığı, hakim ve savcı atamaları, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, siyasi nitelikli davalar ve Hâkimler ve Savcılar Kurulunun tasarrufları üzerinden iktidara sert eleştiriler yöneltti. Olgun, vatandaşın artık “Adalet tecelli edecek mi?” değil “Bu dosya kimin önüne düşecek?” diye düşündüğünü savunarak, yargının sosyal medya baskısıyla hareket eden, masumiyet karinesini zedeleyen bir yapıya dönüştüğünü söyledi ve “Bu tabloyla siz yargıyı bitiren bir iktidar ve Adalet Bakanı olarak anılacaksınız.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Adalet Bakanlığı ve yüksek yargı organlarının 2026 yılı bütçeleri görüşülürken, İYİ Parti Grubu adına söz alan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Av. Hakan Şeref Olgun, yargı düzenine ilişkin kapsamlı eleştirilerde bulundu. Olgun, konuşmasına “Türkiye'de adalet sistemi çökmüştür.” cümlesiyle başladı.
Olgun, “Hâkim bağımsız değil, savcı tarafsız değil, sistem cesur değil çünkü bu ülkede artık verdikleri kararlarla iktidara sadakat testi veriyorlar.” sözleriyle yargı mensuplarının içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
“Tabii hâkim ilkesi kâğıt üzerinde kaldı, vatandaş ‘Bu dosya kimin önüne düşecek?’ diye düşünüyor”
Olgun, Anayasa’da yer alan tabii hâkim ilkesinin fiilen işlemediğini savunarak, “Bugün vatandaş mahkemeye girerken ‘Adalet mi uygulanacak?’ diye değil, ‘Bu dosya kimin önüne düşecek?’ diye düşünmek zorunda bırakılmaktadır.” dedi.
Yargı kararlarının sosyal medya baskısıyla şekillendiğini iddia eden Olgun, “Öyle bir düzen yarattınız ki bugün bir suç savcının önüne düştüğünde değil, sosyal medyaya düştüğünde ciddiye alınıyor. Kamera kaydı var, aylarca dosyada bekliyor ses yok; mağdur defalarca başvuruyor, cevap yok; ama görüntü bir gecede milyonlara ulaşıyor, sabah gözaltı geliyor, akşam açıklama yapılıyor.” sözleriyle tepki gösterdi.
Olgun, sosyal medyada hedef gösterilen kişiler hakkında hızlı yargı süreçleri işletilirken masumiyet karinesinin ihlal edildiğini öne sürerek, “Masumiyet karinesi bir gecede linç ediliyor, işte yargının itibarı burada çöküyor.” dedi.
“Hangi itibardan söz ediyorsunuz Sayın Bakan, ortada konulacak bir yargı itibarı kaldı mı?”
Adalet Bakanının sık sık kullandığı “Yargının itibarını yıpratmaya izin vermeyeceğiz” sözlerine de atıfta bulunan Olgun, “Hangi itibardan söz ediyorsunuz? Ortada konulacak bir yargı itibarı kaldı mı?” diye sordu.
Olgun, adliyelerde yaşanan bazı uygulamalara dikkat çekerek, “Bu ülkede bir zabıt kâtibi UYAP'a tek başına girip onlarca dosyayı kapatmadı mı? Evet, yanlış duymadınız; bu kişi cumhuriyet savcılarının UYAP oturumlarıyla sisteme girdi.” dedi. Bu tablonun yargıya güveni tek başına sarsmaya yettiğini savundu.
“Bugün hâlâ başka dosyalarda benzer işlemler yapılmadığını nereden bileceğiz?” sorusunu yönelten Olgun, yalnızca AYM ve AİHM kararları değil, bu tür uygulamaların da yargıya olan güveni tükettiğini ifade etti.
Sayıştay raporları ve soruşturulmayan usulsüzlük iddiaları
Olgun, yargıya güven sorununu yalnız mahkeme kararları üzerinden değil, Sayıştay denetimleri üzerinden de değerlendirdi. “Sayıştayın son denetimlerinde yüzlerce kurumda milyarlarca liralık usulsüzlük tespit ediliyor, hepsi tek tek raporlara yazılıyor. Peki, sonra ne oluyor? Hiçbir şey.” dedi.
Adalet Bakanına hitap ederek, “Bu dosyaların Adalet Bakanlığı tarafında nasıl bir karşılığı var? Bir tanesinin bile sonucunu bu millete gösterebiliyor musunuz?” sorusunu yönelten Olgun, vatandaşın bu tabloyu “Devlet kendi tespit ettiği yanlışı bile yargıya taşıyamıyorsa ben neden adalete güveneyim?” diye okuduğunu söyledi.
AYM kararları, bireysel başvuru ve “yeknesaklık” tartışması
Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanına sorulan, “Anayasa Mahkemesi kararları neden uygulanmıyor?” sorusuna verilen yanıtı da gündeme getiren Olgun, Bakanın “Yeknesaklık bozulduğu için ileride daha çok tartışma çıkar. Sonradan ihdas edilen kurumlar yeknesaklığı bozdu.” şeklindeki ifadesine atıfta bulundu.
Olgun, bu sözlerle kastedilenin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı olduğunu öne sürerek, “‘Biz yaptık, şimdi sorun oldu.’ demek istiyorsanız açıkça söyleyin.” dedi.
“Bir ülkenin Adalet Bakanı ‘Mahkemeler arasında tartışma çıkacak.’ diye konuşuyorsa o ülkenin adalet sistemi zaten bozulmuş demektir.” diyen Olgun, mevcut Anayasa’nın 153’üncü maddesini hatırlattı: “Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar.” Olgun, “Bugün Türkiye'de adalet sisteminin en büyük sorunu siyasal iradenin hukuku uygulamama ısrarıdır ve bu ısrarın en görünür yüzü de maalesef Adalet Bakanıdır.” ifadelerini kullandı.
“Tweet atan, beğeni yapan, başlık eleştiren bile cezalandırılır hale geldi”
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Olgun, son dönemde ifade özgürlüğü alanındaki uygulamaları da eleştirerek, “Artık yalnızca düşünenler değil, bir ‘tweet’ atanlar, bir başlığı eleştirenler, bir paylaşımı beğenenler de cezalandırılır hâle geldi.” dedi.
Genel başkanlar, gazeteciler ve yurttaşların yanı sıra seçilmiş belediye başkanlarının şafak vakti evlerinden gözaltına alındığını, ardından tutuklandığını belirten Olgun, bu dosyaların “açıkça siyasi nitelik taşıdığının herkesçe bilindiğini” savundu.
“Yargı dizaynı” iddiası: Beykoz’dan Bakırköy’e, İmamoğlu dosyaları ve “joker hâkim” tartışması
Hakan Şeref Olgun, bazı yargı mensuplarının görev yerlerindeki değişiklikleri örnek göstererek, “yargı dizaynı” iddiasında bulundu. Beykoz Belediyesini merkeze alan bir soruşturma yürüten savcının daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına atanmasını hatırlatarak, “Biz buna başarı mı diyeceğiz, mükâfat mı diyeceğiz, yoksa yeni bir operasyonun ön hazırlığı mı? Siz buna ‘idari tasarruf’ diyorsunuz, kamuoyu buna ‘yargı dizaynı’ diyor.” dedi.
Olgun, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili dosyalara dikkat çekti. Kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen kamu görevlisine hakaret davasının istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesine geldiğini, ancak üç yıl boyunca onaylanmadığını söyledi.
Olgun, “18 Temmuz 2025 tarihli HSK kararnamesiyle aynı daireye bir üye başkan olarak atanıyor, ikinci heyet kuruluyor. Adalet Komisyonu Başkanı dosyayı bu ikinci heyete devrediyor. 1 Eylül’de adli yıl başlıyor, 19 Eylülde dosya onaylanıyor. Üç yılda incelenemeyen dosya on dokuz günde onaylanıyor.” sözleriyle süreci özetledi.
Ardından, aynı hâkimin bu kez 13. Ceza Dairesi Başkanlığına atandığını belirten Olgun, “Bu Daire, Sayın İmamoğlu'nun şu an tutuklu bulunduğu dosyaların istinaf incelemesini yapacak Daire. Yani iskambil oynar gibi joker hâkim yaratılıyor.” dedi.
Olgun, daha önce ilgili dosyaya onay vermeyen 24. Ceza Dairesi Başkanının son kararnamede Beykoz’a düz hâkim olarak atandığını belirterek, bu tabloya “tesadüf” denilemeyeceğini söyledi.
Diploma davası, 59. Asliye Ceza ve tayin tartışmaları
Ek olarak, İmamoğlu’nun diplomasına ilişkin davalarda idare mahkemesi heyetinin verdiği ara karar nedeniyle dağıtıldığını, aynı konudaki ceza davasına bakan 59. Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin, duruşmanın daha büyük salonda yapılmasına karar verdiği için Kahramanmaraş’a tayin edildiğini ifade etti.
Yeni atanan hâkimin ilk ara kararının, ceza davasında idare mahkemesinin kararının beklenmesi yönünde olduğunu vurgulayan Olgun, “Otuz yıllık ceza avukatlığımda ilk kez ceza mahkemesinin idare mahkemesinin kararını beklediğine şahit oluyorum. Bunların hepsine ‘tesadüf’ diyebilir miyiz Sayın Bakan?” diye sordu.
Bakanlıktaki hâkim kadroları, CTE ataması ve HSK’nın yaklaşımı
Olgun, geçen yılki bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanlığında görevli 184 hâkimin tek gecede taşraya gönderilmesini gündeme getirdiğini, buna karşılık Bakanın “Fazlalık olan hâkimleri gönderdik.” yanıtını verdiğini hatırlattı. Bu yıl benzer sayıda hâkimin yeniden Bakanlığa alındığını belirterek, “Bu çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız?” diye sordu.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yardımcılığına üç yıllık kıdeme sahip bir hâkimin atanmasına da dikkat çeken Olgun, “Altındaki daire başkanları ve tetkik hâkimlerinin tamamı bu arkadaştan kıdemli. On yıllardır bu alanda çalışan isimlerden ayıran tek özelliği nedir, bunu nasıl açıklayacaksınız?” sorusunu yöneltti.
2028’te yüksek yargı üyelikleri ve HSK tartışması
Olgun, 2028 yılında Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin önemli bir kısmının yenileneceğini hatırlatarak, mevcut HSK uygulamalarıyla yargıda kalan son bağımsız isimlerin de tasfiye edilme riskine dikkat çekti. “Bu tabloyla, bu uygulamalarla siz yargıyı bitiren bir iktidar ve Adalet Bakanı olarak anılacaksınız. Bu da siyasi değil, tarih önünde taşıyacağınız bir sorumluluktur.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Olgun’un konuşması İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlarla karşılandı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI