SAADET PARTİSİ HATAY MİLLETVEKİLİ NECMETTİN ÇALIŞKAN: “AKADEMİYİ MAĞDUR EDEREK GELECEĞE DİNAMİT SOKUYORSUNUZ”
TBMM Genel Kurulunda 14 Aralık 2025’te 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinin altıncı turunda YENİ YOL Grubu adına konuşan Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Millî Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçelerini sert ifadelerle eleştirdi. Ücretli öğretmenlik, mülakat, özel okul öğretmenlerinin çalışma koşulları, okul bütçeleri, akademisyenlerin kadro ve tayin sorunları, üniversite sisteminin yapısı ve “Aile Yılı” uygulamalarını gündeme getiren Çalışkan, “Bu işlerin büyük çoğunluğu bütçe gerektirmeyen, sadece samimiyet ve kararlı duruş isteyen işler.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 14 Aralık 2025 Pazar günü yapılan birleşimde 2026 bütçe görüşmelerinin altıncı turunda söz alan YENİ YOL Grubu adına Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, konuşmasına, “Bugün Aile ve Millî Eğitim Bakanlıklarının bütçesini konuşuyoruz.” diyerek başladı.
Çalışkan, bakanlıklara ilişkin eleştirisini, “Ne yazık ki ülkemizde Adalet Bakanlığı, zulmü; Millî Eğitim Bakanlığı, cehaleti, işsizliği; Aile Bakanlığı da aileyi tahrip eden bir kurum olarak milletimizin nezdinde yer alıyor.” sözleriyle dile getirdi. Çalışkan, “Yirmi üç yıllık AK PARTİ iktidarının bu millete verdiği en büyük zarar iki alanda nerede derseniz aile ve eğitimde yaşandı.” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ TARİHİN EN İTİBARSIZ DÖNEMİNDE”
Millî Eğitim Bakanlığına ilişkin değerlendirmesinde Çalışkan, “Bugün Millî Eğitimden bahsederken öğretmenlik mesleği tarihin en itibarsız döneminde.” dedi. Öğretmen açığına ilişkin “net rakam” talep eden Çalışkan, “Net olarak kaç öğretmen açığı var Bakanlık açıklamalı. Ücretli öğretmenler neden kadroya alınmıyor, açıklanmalı.” ifadelerini kullandı.
Ücretli istihdamı hedef alan Çalışkan, “Ücretli sosyolog, psikolog ve ücretli öğretmeni asgari ücretin altında bir maaşla çalıştırmak özürlü çocuğu istismar etmekten farksızdır.” dedi. Kamu-özel karşılaştırması yapan Çalışkan, “Sivilde bir insanı asgari ücretin altında maaşla çalıştırsa canına okunur ama kamu çalıştırınca kimse sesini çıkaramıyor.” sözlerini kaydetti.
“ŞUBE MÜDÜRÜ BAŞÖĞRETMENDEN DAHA AZ MAAŞ ALIYOR”
MEB personel yapısında ücret adaletsizliği olduğunu savunan Çalışkan, “Millî Eğitimin şube müdürü, 15 bin öğretmeni yöneten il müdür yardımcısı düz öğretmenden, başöğretmenden daha az maaş alıyor.” dedi. Çalışkan, “Siz şube müdürünü öğretmene ezdirirseniz… orada sistemi yönetemezsiniz.” ifadesini kullandı.
Zorunlu eğitim süresine ilişkin eleştirisini de dile getiren Çalışkan, “28 Şubat döneminin en önemli problemi eğitim kesintisiz sekiz yıldı, şimdi on iki yıla çıktı. Böylece sanatkâr yetişmiyor, kaynakçı profesörden fazla maaş alıyor.” dedi. MESEM’lere ilişkin de “iş güvenliği sorunu” vurgusu yapan Çalışkan, “MESEM’deki iş güvenliği sorunu had safhada.” ifadelerini kullandı.
MÜLAKAT VE ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ
Mülakat mağdurlarının yaşadıklarını anlattığını söyleyen Çalışkan, “Mülakat mağdurlarını dinliyorsunuz… Bakanlığın demir kapısının önünde duruyor, muhatap bulamıyorlar.” dedi. Özel okul öğretmenleriyle ilgili olarak da, “Asgari ücretin altında özel okullarda çalışan öğretmenler yazın işsiz, hastane raporu aldığı gün işsiz, normal zamanda da asgari ücretin altında maaş alıyor.” ifadelerini kullandı.
Okullara gönderilen ödeneklere ilişkin Çalışkan, “Okulların bütçesi sadece temizlik ve kırtasiye için gönderiliyor… donatı bütçesi, tadilat bütçesi verilmediği için okul müdürleri farklı alanlara sevk ediliyor.” dedi.
AKADEMİ VE ÜNİVERSİTELER: “YÖK’ÜN KENDİSİ BU İŞLERİ ÇÖZMEZ”
Yükseköğretime ilişkin eleştirilerini sürdüren Çalışkan, “Sayın Bakan, YÖK’ün kendisi bu işleri çözmez… formül üretecek olan sizsiniz.” dedi. Akademisyenlerin ekonomik koşullarına değinen Çalışkan, “Akademisyenler yoksulluk sınırının altında maaş alıyor, yerinde kadro acilen getirilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Kadro güvencesi ve çalışma statülerine ilişkin ağır eleştirilerde bulunan Çalışkan, “Hâlen doçent oluncaya kadar bir üniversitede çalışan personel yirmi yıl süreyle geçici işçi statüsünde çalışıyor. Her gün yeniden iş başvurusunda bulunuyor, bu da insanlarda depresyona neden oluyor.” dedi. Tayin hakkı çağrısı yapan Çalışkan, “Akademisyenler de bu ülkenin evladıdır, onlara da artık tayin hakkı verilmelidir.” diye konuştu.
Üniversite sayısı ve bazı bölümlere ilişkin ise Çalışkan, “Esas yapılması gereken şey ülkedeki fazla üniversiteleri, verimsiz üniversiteleri kapatmak, bazı bölümleri külliyen kapatmak.” dedi. Meslek yüksekokullarına ilişkin örnek veren Çalışkan, “10 bin nüfusu olan yerde… meslek okulu mu olur?” ifadelerini kullanarak, “50 öğrenciyle… üç beş yandaş… para kazansın diye okul açmak bu ülkenin geleceğine ihanettir.” sözleriyle eleştirisini sürdürdü.
Akreditasyon süreçlerine de değinen Çalışkan, “Bugünlerde bir de üniversitede akreditasyon belası çıktı… birkaç tane danışman şirket para kazanacak.” dedi. Akademik teşvik sistemine yönelik eleştirisini ise, “Akreditasyon süreci ve akademik teşvik ayrı bir rezalet. Sırf at yarışı gibi 3 puan alayım diye sempozyum düzenleniyor.” sözleriyle dile getirdi.
AİLE POLİTİKALARI: “SOSYAL YARDIM ANLATMAK, FAKİR SAYISINI ARTIRDIK DEMEK”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ilişkin bölümde Çalışkan, sosyal yardım vurgusunu eleştirerek, “Sayın Bakan birazdan kaç kişiye sosyal yardım yaptıklarını anlatacak. Bu, şu demek: ‘Biz bu ülkede yirmi beş yılda fakir sayısını şu kadar artırdık.’” dedi.
Medya içeriklerine ilişkin de, “Gündüz kuşağı programlarına, Türk dizilerine, aile yapısını tahrip eden ahlaksız yayınlara müdahale etmediğiniz sürece yaptığınız işin bir anlamı yok.” ifadesini kullanan Çalışkan, RTÜK’e ilişkin “RTÜK denen o kurumun tek derdi muhalif yayınları susturmak.” sözleriyle tepki gösterdi.
Bağımlılık ve kumar başlıklarında da eleştirilerini sürdüren Çalışkan, “Alkol, uyuşturucu, bağımlılık, sanal bahis, kumar… AK PARTİ iktidarının tek bir derdi var, o da vergi alıp alamamak.” dedi.
“AİLE YILI’NDA GÖSTERMELİK İŞLERLE İŞ YAPILMAZ”
“Aile Yılı” uygulamalarını hedef alan Çalışkan, “‘Aile Yılı’… kaç aileyi barıştırdınız? ‘Aile Yılı’ dedikten sonra hangi olumlu neticeler ortaya çıktı? Bir şey yok.” dedi. Doğum oranları ve boşanma sayılarına işaret eden Çalışkan, “Bu ülkede eğer doğum oranı düşmüşse, boşanma sayısı tarihin en yüksek seviyesinde ise elbette Aile Bakanı bunları düşünmek zorundadır.” ifadelerini kullandı.
Millî Eğitim Bakanlığında eş durumu tayinlerine ilişkin de konuşan Çalışkan, “Millî Eğitim Bakanlığında da eş durumu tayinleri hâlen duruyor.” dedi. Çalışkan, “Aile Yılı’nda öyle sembolik törenlerle, göstermelik işlerle iş yapılmaz; icraatlarınız ortaya çıkmalı.” sözleriyle çağrıda bulundu.
Konuşmasının sonunda Çalışkan, “Bu işlerin büyük çoğunluğu bütçe gerektirmeyen, sadece samimiyet, bununla beraber kararlı duruş isteyen işler.” dedi. Akademiye ilişkin uyarısını ise, “Akademiyi bu kadar mağdur ederek geleceğe dinamit sokuyorsunuz.” sözleriyle yineledi ve Genel Kurulu selamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI