Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Milletin bahçesi hâline gelen yargı sistemiyle Türkiye Yüzyılı’na darbe ürünü Anayasa’yla değil yeni bir toplumsal sözleşmeyle girmek istiyoruz”

TBMM Genel Kurulunda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında Adalet Bakanlığı ve yüksek yargı bütçeleri üzerine yürütme adına söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son yirmi üç yılda yargı alanında yapılan reformları, yeni yargı paketlerini, mahkeme ve personel sayısındaki artışı ve dijitalleşme adımlarını anlattı. Tunç, “Askerî yargıyı, özel yetkili ve devlet güvenlik mahkemelerini kaldırarak adaleti vesayetçilerin arka bahçesi olmaktan çıkarıp milletin bahçesi hâline getirdik.” dedi. Muhalefetin hukuk devleti ve yargıya güven eleştirilerine, Avrupa Konseyi ve CEPEJ verileriyle yanıt veren Tunç, bazı uluslararası endekslerin Türkiye’yi “haksız yere karalama aracı” olarak kullanıldığını savundu. 2026 bütçesinin 399,5 milyar liraya yükseldiğini belirten Bakan, “Hedefimiz, Türkiye Yüzyılı’nı darbe ürünü Anayasa’yla değil, temel hak ve özgürlükleri önceleyen sivil bir anayasa ile karşılamaktır.” ifadelerini kullandı.

Aralık 11, 2025 - 11:36
Aralık 11, 2025 - 13:46
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Milletin bahçesi hâline gelen yargı sistemiyle Türkiye Yüzyılı’na darbe ürünü Anayasa’yla değil yeni bir toplumsal sözleşmeyle girmek istiyoruz”


Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Adalet Bakanlığı ve yargı teşkilatının 2026 yılı bütçesi ile 2024 yılı kesin hesabının görüşmelerine geçilen üçüncü oturumda yürütme adına söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Genel Kurulu ve yargı mensuplarını selamlayarak konuşmasına başladı.

Tunç, milletvekillerinin eleştiri ve önerilerinden istifade edeceklerini belirterek, “Adalet yalnızca bir hukuk ilkesi değil, insan onurunun varlık sebebi, milleti ayakta tutan en kutsal değerdir. Devletin varlık sebebi en başta adaleti sağlamaktır.” dedi.

“Yirmi üç yılda askeri yargıdan özel yetkili mahkemelere kadar vesayetçi yapıları kaldırdık”

Adalet Bakanı Tunç, AK Parti iktidarları döneminde yargı alanında atılan yapısal adımları özetlerken, Millî Güvenlik Kurulu, YAŞ, HSK ve Anayasa Mahkemesinin yapılarının yeniden düzenlendiğini, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını hatırlattı.

Sivillerin dahi askerî mahkemelerde yargılandığı antidemokratik yılları geride bıraktık. Sıkıyönetim ilanına imkân veren hükümleri, darbecilerin yargılanamayacağına dair maddeleri temizledik.” diyen Tunç, kamu denetçiliği, kişisel verilerin korunması, bilgi edinme hakkı, AYM’ye bireysel başvuru, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi mekanizmaların da hak arama yollarını genişlettiğini ifade etti.

Kadınlara, çocuklara, engellilere, yaşlılara ve şehit yakınları ile gazilere yönelik pozitif ayrımcılık düzenlemeleriyle “toplumsal adaletin pekiştirildiğini” söyledi.

“Hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nı darbe Anayasası’yla değil yeni bir toplum sözleşmesiyle karşılamak”

Tunç, Anayasa’da yapılan çok sayıda değişikliğe rağmen mevcut metnin “darbe ürünü” olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:

Anayasa’mızdaki kısmi değişiklikler önemli reformlara imza atmamızı sağladı ama hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nı darbe ürünü Anayasa’yla değil, temel hak ve özgürlükleri önceleyen, katılımcı, demokratik, sivil bir Anayasa ile karşılamak; milletimize Anayasa borcumuzu ödemektir.

Bu kapsamda 23 Ocak 2025’te kamuoyuyla paylaşılan **“Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Stratejisi”**nin 5 temel amaç, 45 hedef ve 264 faaliyetten oluşan kapsamlı bir yol haritası olduğunu hatırlattı.

Onuncu ve on birinci yargı paketleri: İnfazda caydırıcılık, bilişim suçlarında sıkılaştırma

Onuncu yargı paketinde denetimli serbestlik, konutta infaz, ağır hasta ve engelli hükümlülere yönelik özel infaz usulleri, trafik güvenliğini tehlikeye atan suçlar, kasten yaralama ve tehdit gibi başlıklarda cezaların caydırıcılığını artıran düzenlemeler yapıldığını anlatan Tunç, “Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet gerektiren suçlarda teşebbüs hâline uygulanacak cezalarda artışla cezasızlık algısını kırmayı amaçladık.” dedi.

Adalet Komisyonunda kabul edilen 11’inci yargı paketinin ise 38 maddeden oluştuğunu belirterek, “Toplumsal huzuru bozan suçlarda yaptırım sisteminin caydırıcılığını artırmayı, bilişim suçlarıyla etkin mücadele etmeyi hedefliyoruz. Covid düzenlemesinin neden olduğu sorunları da gideriyoruz.” açıklamasında bulundu.

12’nci yargı paketi hazırlıkları kapsamında da hukuk yargılamalarının makul sürede tamamlanması, mülkiyet hakkının korunması, avukatların bilgi-belgeye erişiminin kolaylaştırılması, noter yardımcılığı sisteminin kurulması gibi başlıklarda düzenlemeler planladıklarını söyledi. Tebligat süreçlerinin yargılamaları uzatan başlıca unsur olduğuna dikkat çeken Tunç, yeni bir Tebligat Kanunu taslağı ve elektronik tebligatın yaygınlaştırılması için çalıştıklarını ifade etti.

“Hukuk mesleğine giriş sınavı ve hâkim–savcı yardımcılığıyla liyakatı güçlendiriyoruz”

Yargının insan kaynağına değinen Tunç, hukuk fakültelerine girişte ilk 100 bin başarı sırası şartı, kontenjanların 14 binden 10 bine düşürülmesi, ikinci öğretim ve dikey geçiş uygulamalarının kaldırılması ile eğitim kalitesinin artırılmasının hedeflendiğini anlattı. “Hukuk mesleklerinin kapısı artık yalnızca diplomaya değil bilgiye, yetkinliğe ve liyakate açılıyor.” dedi.

2023’te başlatılan hâkim ve savcı yardımcılığı sistemiyle iki yıllık adaylık yerine, bir yılı Adalet Akademisinde, iki yılı tecrübeli hâkim ve savcıların yanında geçecek üç yıllık usta–çırak sürecinin başladığını hatırlattı. Yazılı sınava girenlerin mülakata çağrılma oranının 2 katından 1 kata çekildiğini, bu yolla mülakatlara ilişkin objektifliğin güçlendirildiğini savundu. Hâlihazırda 2.072 hâkim ve savcı yardımcısının görev yaptığını, 20–21 Aralık’ta 1.000 yeni hâkim–savcı yardımcısı için sınav yapılacağını açıkladı.

Mahkeme, hâkim–savcı ve personel sayıları arttı

Tunç, 2002’de 9.349 olan hâkim–savcı sayısının yüzde 187 artışla 26.803’e, adli yargıda faal mahkeme sayısının 3.581’den 9.184’e, idari yargıda 146’dan 245’e yükseltildiğini belirtti. Son iki buçuk yılda 3.666 yeni mahkeme ve istinaf dairesinin kurulduğunu, ihtisas mahkemelerinin sayısının 986’dan 2.923’e, istinaf dairelerinin sayısının 829’a, istinaf düzeyindeki hâkim–savcı sayısının 3.835’e çıkarıldığını söyledi.

OECD verilerine göre kadın hâkim oranında en çok artış sağlayan ülkelerden biri olduklarını kaydeden Tunç, “Kadın hâkim ve savcı sayımız 1.847’den 10.369’a yükseldi. Yüzde 40 seviyesine ulaştık; hâkim–savcı yardımcılarımızda oran yüzde 55.” dedi.

Adalet personeli sayısının 51.681’den 179.382’ye yükseltildiğini, 2026’da planlanan 20 bin yeni personel alımının 5 bininin sınavlarının tamamlandığını, kalan 15 binin de peyderpey alınacağını açıkladı.

12,4 milyon dosyada karar; CEPEJ verileriyle süre tartışması

Adalet Bakanı, 2025 Aralık itibarıyla yargı teşkilatının önünde 11 milyon 885 bin 704 derdest dosya bulunduğunu, aynı dönemde 12 milyon 440 bin 713 dosyada karar verildiğini söyledi. “Bu, derdest dosya sayısından daha fazla karar verildiğini gösteriyor.” dedi.

Avrupa Konseyi CEPEJ verilerine göre Türkiye’nin yargılama sürelerinde “birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda” olduğunu belirterek, idari yargıda ilk derece ortalama sürelerin 168 gün olduğunu, aynı sürenin Fransa’da 314, Almanya’da 408, İtalya’da 574 gün olduğunu, istinafta 136 güne karşılık İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da 460 gün olduğunu paylaştı.

Hukuk yargılamasında ortalama sürenin 397 gün, ceza yargılamasında ise 228 gün olduğunu belirterek İtalya, Fransa ve İspanya örnekleriyle karşılaştırmalar yaptı.

Genel Kurulda bu veriler muhalefet sıralarından “suç oranları, gazetecilerin tutukluluğu, AYM kararları” üzerinden eleştirilirken, Tunç, “Nüfus ve iş yükü dikkate alındığında bize yakın ülkelerden daha olumlu bir tabloya sahibiz.” dedi.

“Dünya Adalet Projesi ve basın özgürlüğü endeksleri Türkiye gerçeklerini yansıtmıyor”

Bakan Tunç, sıkça gündeme getirilen Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksi ve Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine de itirazını dile getirdi. Endekslerin kendi iç tutarlılığının sorgulanması gerektiğini savunarak, “Bu endekslerde demokrasi dahi olmayan, serbest seçim yapılmayan üçüncü dünya ülkeleri Türkiye’nin önüne konuluyor.” dedi.

Basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin 159’uncu sırada gösterildiğini, buna karşın son iki yılda 250’den fazla gazetecinin öldürüldüğü İsrail’in Türkiye’nin önünde yer aldığını söyledi. “Gazetecinin yaşam hakkının olmadığı yerde basın özgürlüğünden bahsedilemez. Bu endeksleri Türkiye’yi karalama vesilesi olarak kullananlara fırsat vermeyeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Adliyeyi vesayetçilerin arka bahçesi olmaktan çıkarıp milletin bahçesi yaptık”

Tunç, geçmiş dönemdeki yargı pratiğini eleştirerek 90’lı yıllara ait gazete manşetlerini hatırlattı, İstanbul Barosu Başkanının ve dönemin Adalet Bakanlarının cezaevi sistemine ilişkin sözlerini aktardı. “Cezaevi sistemi çökmüş, çürümüş durumda” ifadelerinin geçmiş dönemlere ait olduğunu söyledi.

Biz adliyeyi köhne binalardan kurtarmakla kalmadık; adaleti vesayetçilerin, darbecilerin arka bahçesi olmaktan çıkarıp milletin yargısı hâline getirdik.” diyen Tunç, “Darbeciden, vesayetçiden, yolsuzluk yapandan hesap soran bir yargı sistemi inşa ettik.” ifadesini kullandı.

Adalet sarayları, dijitalleşme ve ceza infaz sistemi

2002’de 78 olan müstakil adliye sayısının 395’e, kapalı alan miktarının 569 bin m²’den 10 katın üzerine çıktığını belirten Tunç, 2025 Yatırım Programında 53 adliye, 6 adli tıp birimi, 28 ceza infaz kurumu ve deprem bölgesinde 880 personel konutu olmak üzere toplam 116 projenin yer aldığını söyledi.

UYAP, SEGBİS, e-duruşma, e-tebligat, e-satış ve CELSE gibi dijital projelerle yargının dijitalleşmesinde öncü olduklarını belirterek, 25 milyon kullanıcı, 60 kurum–201 entegrasyon ve Avrupa Konseyi ile OECD’nin bilgi teknolojileri alanındaki sıralamalarında Türkiye’nin üst sıralarda olduğunu aktardı.

Ceza infaz sisteminde 409 eski cezaevinin kapatılarak modern ve rehabilitasyon odaklı kurumların hayata geçirildiğini, 81.726 hükümlü ve tutuklunun ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim gördüğünü, 2025 yılında 4 bine yakın meslek kursunda 75 binden fazla kişinin yer aldığını söyledi. 58 mesleki eğitim merkezinde 16 bin hükümlünün kalfalık–ustalık belgesi aldığını, işyurtlarında her yıl ortalama 70 bin hükümlünün gönüllü çalıştığını, cezaevi kütüphaneleri üzerinden 24 milyon yayına erişim sağlandığını anlattı.

“Lekelenmeme hakkı, uzlaşma ve ara buluculukla toplumsal barış güçleniyor”

Tunç, soruşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi yoluyla 2017’den bu yana 1 milyon 422 bin 910 dosyada lekelenmeme hakkının korunduğunu, taahhütle serbest kalma imkânı ile 555 binden fazla kişinin yalnızca “ifadeye yönelik yakalama” mağduriyetinin önüne geçildiğini ifade etti.

Uzlaştırma ve ara buluculuk uygulamalarında 8,7 milyon dosyanın 5,1 milyonunda anlaşma sağlandığını, ceza alanında ise yüzde 83 başarı oranıyla yaklaşık 2 milyon dosyanın uzlaşmayla sonuçlandığını açıkladı.

“Avukatların güçlendirilmesi için CMK ve adli yardım ödeneklerini artırıyoruz”

Savunma makamına ve avukatlara ilişkin düzenlemeleri de hatırlatan Tunç, yeşil pasaport, görev suçlarında temyiz hakkı, kamuda ve sigortalı çalışanlara staj imkânı, genç avukatlardan baro aidatı alınmaması, adli yardım ödeneklerinin yüzde 50 artırılması gibi adımları aktardı.

CMK ücretlerine ilişkin TBB ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğünü belirterek, “Bu yıl da CMK ücretlerinde artış sağlayacağız.” dedi.

2026 adalet bütçesi: 399,5 milyar lira, bütçe içindeki pay yüzde 1,9

Konuşmasının sonunda bütçe rakamlarını paylaşan Tunç, 2002’de merkezî bütçe içinde yüzde 0,83 olan Adalet Bakanlığı payının bugün yüzde 1,90’a yükseldiğini söyledi. 2025’te 280,3 milyar lira olan bakanlık bütçesinin 2026 teklifiyle 399,5 milyar 560 milyon 443 bin liraya çıkarıldığını, 2024 için tahsis edilen ödenekle birlikte yaklaşık 200,4 milyar liralık gerçekleşme sağlandığını anlattı.

Sayıştay raporlarında kamu zararına yol açan bir tespit bulunmadığını vurgulayan Tunç, “Adalet hizmetlerine ayrılan bütçeyi her yıl artırıyoruz.” dedi.

Bakan Yılmaz Tunç, konuşmasını şöyle tamamladı:

Adalet politikalarımızın hayata geçirilmesinde bize her zaman güçlü liderliğiyle yol gösteren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımızı sunuyorum. Yargı reformu belgelerimizdeki hedefleri destekleyen tüm milletvekillerimize ve fedakârca çalışan yargı teşkilatımıza teşekkür ediyorum. 2026 yılı bütçemizi takdirlerinize arz ediyorum.

Genel Kurulda AK Parti ve MHP sıralarından Bakan Tunç’un konuşması alkışlarla karşılandı; muhalefet sıralarından ise yargı bağımsızlığı, AYM ve AİHM kararlarının uygulanması ve cezaevlerindeki gazeteci ve gençlere dair yoğun itirazlar yükseldi.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI