AK PARTİ MİLLETVEKİLİ İSMAİL GÜNEŞ: “Sağlıkta Cumhuriyet tarihinin en yüksek bütçesiyle güçlü dönüşümü kararlılıkla sürdürüyoruz”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan AK Parti Uşak Milletvekili Dr. İsmail Güneş, 2026 yılında sağlığa ayrılan kaynağın 1 trilyon 594 milyar liraya, SGK harcamalarıyla birlikte toplam sağlık bütçesinin 3 trilyon 307 milyar liraya çıktığını belirterek “Bu, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek sağlık bütçesidir.” dedi. Güneş, aile hekimliği, aşı programları, 112 acil sağlık hizmetleri, şehir hastaneleri, TÜSEB’in yerli ilaç ve teknoloji hamleleri, MHRS ve e-nabız uygulamalarını anlattı; acil servis yoğunluğunu azaltmak için aile hekimlerinin mesai saatlerinin gece 24.00’e kadar uzatılması, ortez–protez alımlarının merkezi yapılması ve riskli uzmanlık dalları lehine performans düzenlemesi önerdi. Konuşma sırasında şehir hastaneleri ve Uşak’taki sağlık hizmetleri üzerinden iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında zaman zaman sert tartışmalar yaşandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan AK Parti Uşak Milletvekili Dr. İsmail Güneş, son yirmi iki yılda sağlık alanında yürütülen dönüşümü anlattı ve bütçeyi savundu. Güneş, konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışını hatırlatarak başladı.
Güneş, “Sağlık yalnızca bir hizmet başlığı değil, insan onurunu, sosyal adaleti ve devletimizin merhamet yüzünü temsil eden temel bir kalkınma alanıdır.” diyerek 2026 yılı merkezi yönetim bütçesinde sağlığa ayrılan kaynağın 1 trilyon 594 milyar liraya yükseltildiğini açıkladı. 2002’de sağlık harcamalarının bütçe içindeki payının yüzde 2,5 olduğunu, 2026’da bu oranın yüzde 8,4’e çıktığını belirtti. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sağlık harcamaları da dâhil edildiğinde toplam harcamanın 3 trilyon 307 milyar liraya ulaştığını söyleyen Güneş, “Bu tutar Cumhuriyet tarihimizin en yüksek sağlık bütçesini oluşturmaktadır.” ifadesini kullandı.
Sağlık insan gücü: “Hekim, hemşire ve diş hekimi sayısı katlandı”
Sağlık personelindeki artışı rakamlarla anlatan Güneş, 2002’de 257 bin olan sağlık personeli sayısının 2025 Eylül itibarıyla 877 bine yükseldiğini söyledi. Hekim sayısının 91 binden 230 bine, diş hekimi sayısının 16 binden 51 bine, hemşire ve ebe sayısının ise 113 binden 326 bine çıktığını, son yirmi üç yılda hekim sayısında yüzde 151, diş hekimi sayısında yüzde 215, hemşire ve ebenin yüzde 187 oranında arttığını vurguladı.
“Uzman hekim başına nüfus farkı 7 kat’tan 2,5 kata düştü” diyen Güneş, bu artışın sadece sayısal büyüme değil, aynı zamanda hizmetin ülke geneline daha dengeli yayılması anlamına geldiğini söyledi. Doğu ve batı arasındaki farkın azaldığını, Türkiye’nin doğusunun da batısı kadar güçlü bir sağlık altyapısına kavuştuğunu savundu.
Sosyal güvence kapsamı ve aile hekimliğinin yaygınlaşması
Anayasa’nın 56’ncı maddesine atıf yapan Güneş, “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” hükmünün gereği olarak, iktidara geldiklerinde yüzde 67 olan sosyal güvence kapsamını yüzde 99’a yükselttiklerini, farklı kurumlara ait tüm sağlık tesislerini Sağlık Bakanlığı çatısı altında birleştirerek vatandaşların eşit ve standart hizmet almasını sağladıklarını belirtti.
Koruyucu sağlık hizmetlerinde 2002 öncesinde 5.055 sağlık ocağında 12 bin hekimin görev yaptığını hatırlatan Güneş, aile hekimliği sisteminin 2005’te Düzce’de pilot, 2010 yılında ise ülke genelinde yaygınlaştırıldığını söyledi. Bugün 8.300 aile sağlığı merkezinde 29.750 aile hekiminin görev yaptığını belirterek, “Böylece hekimlerimiz sorumlu oldukları nüfusu daha yakından takip edebilmektedir.” dedi.
Günümüzde bir aile hekiminin yaklaşık 3 bin kişiden sorumlu olduğunu anımsatan Güneş, önümüzdeki dönemde bu yükün kademeli olarak azaltılacağını açıkladı: “2026’da 2.700’e, 2027’de 2.500’e, 2028’de 2.250’nin altına düşürmeyi planlıyoruz.” Aile hekimliğinde yeni düzenlemelerle hekimlerin özlük haklarının iyileştirildiğini, gereksiz antibiyotik kullanımıyla mücadele için teşvik sistemleri getirildiğini, bebek, gebe ve kronik hastalık takiplerinin güçlendirildiğini, yılda en az bir kez kontrol zorunluluğu ile birinci basamak hizmetlerinin niteliğinin artırıldığını ifade etti.
Gezici sağlık ve izlem oranları
Kırsal alanda yaşayanlar için gezici sağlık hizmetlerinin hayata geçirildiğini belirten Güneş, 2025 yılının ilk on ayında 5,4 milyon vatandaşa mahallinde hizmet verildiğini, bu muayeneler sırasında yazılan ilaçların da hastaların evlerine ulaştırıldığını söyledi.
Aile hekimliği sistemiyle birlikte gebe izlem oranının yüzde 95,9’a, bebek izlem oranının yüzde 90,6’ya, çocuk izlem oranının yüzde 92,4’e ulaştığını belirten Güneş, doğumda beklenen yaşam süresinin 2002’de 72,5 yıl iken 2024’te 78,1 yıla çıktığını ve Türkiye’nin “orta üst gelir grubu ülkeler seviyesine yükseldiğini” söyledi. Bebek ölüm hızının binde 31,5’ten 8,9’a, anne ölüm hızının ise her 100 bin canlı doğumda 64’ten 13,5’lere gerilediğini kaydetti.
Aşılama programı ve yenidoğan taramaları
Türkiye’nin en geniş aşılama programını uygulayan ülkelerden biri olduğunu belirten Güneş, 13 antijenden oluşan programın kararlılıkla sürdürüldüğünü söyledi. Beşli aşıda (difteri, tetanoz, boğmaca, inaktif polio, H. influenzae) aşılama oranının yüzde 98,8, üçlü aşıda (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) yüzde 95,2, verem aşısında yüzde 96 düzeyinde olduğunu, beşli aşılamada Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nden daha iyi durumda olduklarını ifade etti.
Yenidoğanlarda fenilketonüri, hipotiroidi, biyotinidaz eksikliği, kistik fibrozis, adrenal hiperplazi, işitme taraması ve gelişimsel kalça displazisi taramalarının yapıldığını belirten Güneş, annelere ücretsiz demir desteği, bebeklere D vitamini ve demir takviyesi sağlandığını söyledi. “2013–2022 arasında yapılan taramalarla 53.865 bebeğe erken tanı konularak tedavileri başlatılmıştır.” bilgisini paylaştı.
Sağlıklı yaşam merkezleri, kanser taramaları ve tütünle mücadele
2017’de hayata geçirilen sağlıklı yaşam merkezlerinin bugün 320 noktada hizmet verdiğini belirten Güneş, bu merkezlerin obezite, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar başta olmak üzere hastalıklar ortaya çıkmadan önce önlem alınmasını sağladığını söyledi. Meme, serviks ve kolorektal kanser taramalarının birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz yapıldığını, 2024 yılında yaklaşık 8 milyon vatandaşın tarandığını ifade etti.
AK Parti iktidarları döneminde kapalı ve toplu alanlarda sigara içilmesinin yasaklandığını, sigarayı bırakmak isteyenlere ücretsiz muayene ve ilaç desteği sağlandığını anlatan Güneş, 2025’te 3,8 milyon vatandaşın sigara bırakma polikliniklerine başvurduğunu, 1,5 milyon kişinin ücretsiz ilaç tedavisi aldığını söyledi.
TÜRKÖK, organ bağışı ve dijital raporlar
Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezinin (TÜRKÖK) hayata geçirilmesiyle ülkede nakil olan hastaların kök hücre ürünlerinin yüzde 90’ının yurtiçinden karşılandığını kaydeden Güneş, organ nakline ilişkin kanuni düzenleme ile e-Devlet üzerinden organ bağışı yapan kişiler için aile onamı şartının kaldırıldığını hatırlattı.
On-line sağlık raporu uygulamasıyla yatağa ve cihaza bağlı hastaların uzaktan, görüntülü görüşmeyle engelli sağlık raporu, çocuklar için özel gereksinim raporu, durum bildirir rapor, tek hekim ve ilaç raporlarını alabilir hâle geldiğini söyledi.
TÜSEB ve yerli ilaç–teknoloji hamlesi
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının (TÜSEB), sağlık bilimleri ve biyoteknoloji alanında güçlü altyapı kurmak üzere faaliyete geçtiğini anlatan Güneş, “Silah sanayisine nasıl yerli ve millî adımlar attıysak, aynı yaklaşımı ilaç ve sağlık teknolojilerinde de hayata geçirdik.” dedi. Kullanılan ilaçların kutu bazında yüzde 90’ının, değer bazında yüzde 57’sinin Türkiye’de üretildiğini, 186 ülkeye ilaç ihracatı yapabilen bir kapasiteye ulaşıldığını, TÜSEB’in bu sürecin “en önemli lokomotiflerinden biri” olduğunu söyledi.
TÜSEB’in en bilinen çalışmasının TURKOVAC aşısı olduğunu belirten Güneş, bu sayede Türkiye’nin ilk kez kendi aşısını geliştiren ülkeler arasına girdiğini söyledi. Yeni aşı platformlarının kurulduğunu, farklı aşı adaylarının klinik faz aşamalarına taşındığını, aşı üretim merkezinin planlandığını, bunun olası salgınlara karşı güçlü koruma sağlayacağını ifade etti.
Kanser tedavisinde kullanılan CAR-T hücre tedavisinin yerli olarak geliştirilmeye başlanmasının TÜSEB’in kritik adımlarından biri olduğuna dikkat çeken Güneş, “Dünyada çok pahalı ve stratejik bir yöntem olan bu tedaviyi kendi imkânlarımızla geliştirmemiz, maliyetleri düşürmeye ve erişimi kolaylaştırmaya katkı sağlayacaktır.” dedi. Yoğun bakım ventilatörlerinin yerli üretimi, yapay zekâ destekli tıbbi cihazlar ve klinik karar destek ürünlerinin de TÜSEB’in öncülük ettiği yenilikler arasında olduğunu söyledi.
Hastane yatırımları, yoğun bakım ve şehir hastaneleri savunması
İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde 987 Bakanlık hastanesinin yüzde 87’sinden fazlasının yenilendiğini veya yeniden inşa edildiğini dile getiren Güneş, yatak sayısının 107.394’ten 172.457’ye, nitelikli yatak oranının yüzde 6’dan yüzde 83’e, yoğun bakım yatak sayısının ise 869’dan 26 bine çıkarıldığını ifade etti.
Palyatif bakım merkezlerinin sayısının 38’den 503’e, yatak sayısının 7.537’ye yükseldiğini belirten Güneş, bakıma muhtaç hastalara bu yolla destek verildiğini söyledi. Kamu-özel iş birliği modeliyle 29.325 yatak kapasiteli 18 şehir hastanesi, merkezi bütçeyle de 8.258 yataklı 7 şehir hastanesinin tamamlandığını kaydetti.
“Artan maliyetler nedeniyle Türkiye KÖİ uygulamalarından kârlı çıktı” diyen Güneş, bu hastaneler sayesinde hizmete daha erken ulaşıldığını, vatandaşların daha konforlu hizmet aldığını savundu. Ankara Bilkent ve Etlik Şehir Hastanelerini örnek göstererek, bu merkezlerde akciğer nakli, robotik cerrahi gibi birçok üniversitede dahi sınırlı yapılan özellikli ameliyatların gerçekleştirildiğini, hastanelerin “referans hastane” hâline geldiğini söyledi.
Muhalefet milletvekillerinin şehir hastaneleri eleştirilerine de yanıt veren Güneş, “Ödemelerin tamamını kira gibi göstererek algı yapıyorlar. Oysa bu ödemelerin içinde görüntüleme, laboratuvar, fizik tedavi, temizlik, güvenlik, bilgi işlem, elektrik, su, ısıtma, soğutma gibi çok sayıda gider var.” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Covid sonrası maliyetlere ilişkin, “Keşke daha fazlasını yaptırsaydık, iyi olurdu.” sözünü hatırlatarak, şehir hastaneleri olmasa pandemi döneminde durumun çok daha zor olacağını söyledi. Bu sırada CHP sıralarından “Yapımına karşı değiliz, kamu kaynaklarıyla yapılsın.” itirazları yükseldi.
112 acil, hava–kara–deniz ambulansları ve evde sağlık
Güneş, 112 acil sağlık hizmetlerindeki dönüşüme de dikkat çekerek, 2002’de 481 olan 112 istasyonu sayısının 3.555’e, ambulans sayısının ise 618’den 6.308’e çıktığını belirtti. Daha önce şehir merkezinde ve koordinasyonsuz verilen acil sağlık hizmetlerinin bugün şehir–kır ayrımı olmaksızın ülkenin her yerinde hızlı, etkin ve ücretsiz sunulduğunu söyledi.
Kar ambulansı, dört sedyeli ambulans, yoğun bakım ve obez ambulansı, motosiklet ambulansı gibi yenilikçi uygulamaların devreye alındığını anlatan Güneş, helikopter ambulansın 2008’de, uçak ambulansın 2010’da, deniz ambulanslarının ise izleyen dönemde hizmete girdiğini, bugüne kadar 49.700 hastanın helikopter, 20.995 hastanın uçak ambulansla taşındığını ifade etti.
Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde diş çekimi odaklı eski dönemi geride bıraktıklarını söyleyen Güneş, ağız ve diş sağlığı merkezi sayısının 14’ten 137’ye, diş hastanesi sayısının 1’den 45’e çıkarıldığını, diş hekimi sayısının ve 100 bin kişiye düşen diş hekimi oranının önemli ölçüde arttığını belirtti. Engelli ve yatalak hastalar için evde sağlık hizmeti uygulamasıyla sağlık hizmetine erişimin kolaylaştırıldığını hatırlattı.
MHRS ve e-nabız: “Bekleyen randevu 4 milyondan 400 bine düştü”
Merkezi Hekim Randevu Sisteminin (MHRS) 2010 yılında Erzurum ve Kayseri’de pilot, 2012’den itibaren tüm ülkede kullanılır hâle geldiğini hatırlatan Güneş, “Bugün 85 milyon vatandaşımızın hekime uzanan en hızlı yolu hâline gelmiştir.” dedi. Randevu sisteminde sorun yaşanan dönemler olduğunu kabul eden Güneş, alınan önlemlerle Temmuz 2024’te yaklaşık 4 milyon olan bekleyen randevu sayısının Ekim 2025 itibarıyla 400 bine düştüğünü, bunun yüzde 90’lık bir azalma anlamına geldiğini söyledi.
“Bu güçlü bir yönetimin, doğru planlamanın ve kararlı iradenin sonucudur.” diyen Güneş, kalan 400 bin kişinin 96 bininin özellikle belirli bir hekimi tercih ettiği için beklediğini, sistemin tıkanmadığını, vatandaş talebinin şekil değiştirdiğini savundu. Buna karşın randevu alamayan hastaların mağduriyetlerinin giderilmesi için ek tedbirler gerektiğini de vurguladı.
E-nabız, sağlıkta şiddet ve aile hekimliği giderleri
Türkiye’nin sağlık sisteminde en güçlü dijital dönüşümlerden birinin e-nabız olduğunu ifade eden Güneş, sistemin 77 milyon vatandaşın sağlık bilgisini tek bir dijital platformda topladığını, hekim ve hastaya güven kazandırdığını söyledi. Hekimlerin 516 milyon kez e-nabız üzerinden bilgiye eriştiğini, yoğun bakım modülüyle 243 binden fazla hastanın durumunun ailelerine anlık aktarıldığını, kritik anlarda belirsizliklerin azaldığını aktardı.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek için yapılan yasal düzenlemeleri de hatırlatan Güneş, bu suçların katalog suç kapsamına alındığını, şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının ifadelerinin kurumlarında alınmasına imkân tanındığını, sağlık çalışanlarına karşı suçlarda cezaların yüzde 50 oranında artırıldığını söyledi.
Aile sağlığı merkezlerinin kira, ısınma, temizlik ve personel giderlerinin bugün aile hekimlerine ödenen ödeneklerle karşılandığını belirten Güneş, “Aile hekimlerimizin bu tür idari işlerle uğraşmaması ve kira giderlerinin illere göre farklılık göstermesi nedeniyle ASM’lerin doğrudan Bakanlık tarafından yapılmasının ve tüm giderlerin merkezi bütçeden karşılanmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim.” dedi.
Acil servis yoğunluğu, aile hekimi mesaisi ve ortez–protez alımı önerileri
Hastanelere başvuran hastaların yaklaşık dörtte birinin acil servise müracaat ettiğini belirten Güneş, bunun sağlık hizmeti işleyişiyle uyumlu olmadığını söyledi. Bu durumun iki temel nedeni olduğunu ifade ederek, “Birincisi, randevu almadan acilde muayene olunabilmesi; ikincisi ise saat 17.00’den sonra hekime gidebilecek alternatif bir sağlık tesisinin bulunmamasıdır.” dedi.
Bu çerçevede, acil serviste yeşil alan kapsamında muayene olan hastalardan daha yüksek katılım payı alınmasının (daha önce çıkarılan düzenlemeye atıfla) ve aile hekimlerinin mesai saatlerinin yeniden düzenlenerek en az gece 24.00’e kadar hizmet verebilmesinin acil servis yükünü azaltacak önemli adımlar olacağını söyledi.
Hastanelerde kullanılan ortez ve protezlerin her hastane tarafından ayrı ihale edilmesinin ciddi fiyat farklarına ve mesai sonrası erişim sorunlarına yol açtığını belirten Güneş, “Bu sorunların ortadan kaldırılması için ortez ve protezlerin de diğer tıbbi malzemeler gibi Bakanlık veya Devlet Malzeme Ofisi aracılığıyla merkezî olarak temin edilmesinin uygun olacağını düşünüyorum.” dedi.
Yeni tıp fakülteleri, asistan eğitimi ve riskli branşlar için performans düzenlemesi
Yeni kurulan tıp fakültelerinde öğretim üyesi kadrolarının henüz arzu edilen seviyede olmadığını, buna rağmen asistan eğitimine başlandığını söyleyen Güneş, “Asistanlarımızın donanımlı bir eğitim alabilmesi için küçük şehirlerde yeni kurulan tıp fakültelerindeki asistanların uzmanlık sürecinin en az bir yılını şehir hastanelerinde veya tecrübeli tıp fakültelerinde geçirmesi uygun olur.” önerisini dile getirdi.
Son yıllarda ortopedi, kadın doğum, beyin cerrahisi ve çocuk hastalıkları gibi branşların hekimler tarafından daha az tercih edildiğini belirten Güneş, bunun iş yükü, nöbet yoğunluğu ve malpraktis kaygısıyla yakından ilişkili olduğunu söyledi. “Bu branşların tekrar tercih edilir hâle gelebilmesi için performans sisteminde bu branşlar lehine mutlaka yeni düzenlemeler gerekmektedir.” dedi. CHP sıralarından ise “Performans sistemi kaldırılmalıdır.” itirazı yükseldi.
Konuşmasının sonunda Sağlık Bakanı ve ekibinin gayretle çalıştığını, sağlık çalışanlarının “hakkı ödenmez derecede kıymetli” olduğunu söyledi. Uşak’ta da her ilçeye ve merkeze hastane yapıldığını, 200 yataklı yeni bir devlet hastanesinin planlandığını belirtti. Bu sırada CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba ile aralarında, Uşak’taki randevu zorlukları ve yerel sağlık hizmetleri üzerinden sert karşılıklı sözler yaşandı; Komisyon Başkanı Mehmet Muş, yerel tartışmaların Komisyon çalışmalarını gölgelemesine tepki gösterdi.
Güneş, “2026 yılı bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI