AK PARTİLİ ORHAN ERDEM: “KONYA OVASINA SU İÇİN BORÇLANMAK GEREKSE BİLE SADECE SULAMA İŞLERİNE İZİN VERİLMELİ”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığı 2026 yılı bütçesi görüşülürken konuşan AK Parti Konya Milletvekili ve Komisyon Başkanvekili Orhan Erdem, tarımda son yirmi üç yılda sağlanan refaha dikkat çekerek çiftçinin makineleştiğini, gelir seviyesinin önceki dönemlerle kıyaslanamayacak ölçüde arttığını söyledi. Konya’nın 16 üründe Türkiye birincisi olduğunu, büyükbaş hayvan varlığında da ilk sırada yer aldığını vurgulayan Erdem, Konya Ovasına dış havzalardan su getirilmesini ülkenin öncelikli meselesi olarak nitelendirdi. Tohum firmalarının verilen sıfır faizli kredilere rağmen 30–33 liralık tohum fiyatlarıyla çiftçiyi zorladığını, mazot desteğinin anında indirim sağlayan kart sistemiyle verilmesi gerektiğini, il özel idaresi döneminde yapılan göletlerin sahipsiz kaldığını ve eski Şeker Kurulunun benzeri bir yapının tatlandırıcı tartışmalarını netleştirmek için yeniden gündeme alınması gerektiğini ifade etti.

Kasım 26, 2025 - 09:36
Kasım 26, 2025 - 10:31
AK PARTİLİ ORHAN ERDEM: “KONYA OVASINA SU İÇİN BORÇLANMAK GEREKSE BİLE SADECE SULAMA İŞLERİNE İZİN VERİLMELİ”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşmeleri kapsamında söz alan AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, hem Komisyon Başkanvekili hem de çiftçi kökenli bir siyasetçi olarak tarım politikalarını ve Konya özelindeki sorunları değerlendirdi. Konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak başlayan Erdem, “Tüm öğretmenler başımızın tacıdır, eli öpülesi öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.” dedi.

Tarımda gelinen noktayı “öncesi–sonrası” kıyaslamasıyla ele alan Orhan Erdem, muhalefetin daha iyi şartları istemesini doğal bulduklarını belirterek, “Ben bir çiftçi aileden geliyorum, öncesini sonrasını çok iyi biliyorum. Tarımda çok hızlı bir refah artışı sağladık.” ifadelerini kullandı. Erdem, bugün belli arazi büyüklüğüne sahip çiftçilerin “en az 2 traktöre, tarlaya başka, şehre başka araçla gidebilecek kapasiteye” ulaştığını, bu seviyeye gelmiş bir üreticiyi aynı gelir düzeyinde tutmanın zorluğuna dikkat çekti.

Tarımın mevsimsel dalgalanmalardan ve küresel konjonktürden en çok etkilenen bakanlık alanlarından biri olduğunu söyleyen Erdem, buna rağmen ihracat, makineleşme ve destekler başta olmak üzere “geçmişle kıyaslanamayacak kadar önemli işler yapıldığını” savundu.

“KONYA 16 ÜRÜNDE BİRİNCİ, BÜYÜKBAŞ HAYVANDA DA TÜRKİYE’NİN ZİRVESİNDE”
Konuşmasında Konya’nın tarımsal profilini ayrıntılı şekilde ortaya koyan Orhan Erdem, ilin sadece tahıl değil çok çeşitli ürünlerde öne çıktığını vurguladı. “Konya bugün 16 üründe Türkiye birincisi.” diyen Erdem, bu ürünler arasında buğday, arpa, havuç, şeker pancarı, mısır, yapağı, acı bakla, lale, fasulye, Macar fiği, kuş yemi, korunga tohumu, ayçiçeği tohumu, şalgam ve benzeri ürünlerin bulunduğunu söyledi.

Konya’nın ayrıca 16 üründe ikincilik, 17 üründe ise üçüncülük derecelerine sahip olduğunu hatırlatan Erdem, “Konya Ovası sadece tahıl bölgesi zannedilir ama kiraz, vişne, çilek, böğürtlen, elma gibi meyvelerde de Türkiye’nin ilk 2–3 sırasında yer alan bir havzadır.” dedi. Büyükbaş hayvan varlığında da Konya’nın Türkiye’de ilk sırada bulunduğunu belirtti.

Konya Ovası için en kritik başlığın su olduğunu vurgulayan Erdem, kendisinden önce söz alan MHP’li Mustafa Kalaycı’nın uyarılarını hatırlatarak, “Bu havzaya başka havzalardan su getirilmesi en büyük sorunumuz. Siz de çok arzu ediyorsunuz, gayretinizi biliyoruz, teşekkür ediyoruz.” sözleriyle Tarım Bakanı’na seslendi.

“TÜRKİYE SADECE SULAMA İÇİN BORÇLANMALI, KONYA OVASINA SU ACİL STRATEJİK İŞ”
Konya Ovası’na dış havzalardan su getirilmesinin, sadece bölgesel değil ulusal bir mesele olduğunu söyleyen Erdem, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü ve borçluluk seviyesine dikkat çekerek, “Türkiye, borçluluğu yüzde 25–30 seviyesindeyken sadece sulama işleri için borçlanmaya izin vermeli.” önerisinde bulundu.

Küresel ısınma ve iklim krizinin etkilerinin belirginleştiğini hatırlatan Erdem, “Bu gelişmeleri önlemek için bir an önce bu noktada adımlar atmamız gerekiyor.” diyerek sulama yatırımlarının hızlandırılmasını istedi.

Erdem, DSİ teşkilat yapısında Konya lehine yapılan bir değişikliğe de değinerek, “Geçmişte DSİ Tuzlukçu ve Akşehir havzaları Afyon ve Isparta şubelerine bağlıydı; geçtiğimiz hafta bunu düzelttiniz, Konya’ya bağlandı. Bunun için de teşekkür ediyoruz.” dedi.

“TOHUMCULAR SIFIR FAİZLİ KREDİYİ ALDI, ÇİFTÇİYE 30–33 LİRAYA TOHUM SATIYOR; BU KABUL EDİLEMEZ”
Konuşmasında tohum sektörüne ayrılan desteklere de değinen Orhan Erdem, tohum firmalarının Ziraat Bankası üzerinden 100 milyonlarca liralık sıfır faizli kredi kullandığını hatırlattı. Bu kredilerin gerekçesinin “çiftçiye gübresini, tohumunu önceden almak için destek vermek” olduğunu kabul eden Erdem, uygulamada ortaya çıkan fiyatları eleştirdi.

“Bu sektör, ne yazık ki verilen katkının karşılığını vermedi. Bu yıl 30 liradan, 32 liradan tohumluk sattılar; bu kabul edilir bir şey değil.” diyen Erdem, tohum firmalarının üreticiden aldığı buğdayı en fazla yüzde 10 farkla satın aldığını, buna rağmen tohum fiyatlarını katlayarak sattığını belirtti.

“Tarım Bakanlığımız elinden gelen desteği veriyor ama bu krediler karşılığında tohumcu hem dışarıya ürün satmalı hem de içeride çiftçiye makul fiyatlarla tohum temin etmeli. 30–33 lira seviyesindeki tohum fiyatlarına mutlaka müdahale edilmeli.” çağrısında bulundu.

IPARD VE DESTEKLER: “DESTEK AÇIKLANINCA MAKİNECİ FİYATA DESTEK KADAR ZAM KOYUYOR”
IPARD ve diğer yatırım desteklerinde “farklı bir model” gerekliliğine işaret eden Erdem, “Siz ‘Pulluğa, mibzere, taş toplama makinesine destek verilecek’ dediğiniz anda bu makineleri satan firmalar verilen destek kadar zam koyuyor.” diyerek sektördeki fiyat davranışlarını eleştirdi. Bu konuda fiyat artışlarını sınırlayıcı düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti.

Desteklerin seviyesi konusunda da bir tespit paylaşan Orhan Erdem, çiftçilerin ekonomik sıkıntı gerekçesiyle destekleri yeterli bulmadığını, ancak mevcut sistemde mazot ve gübre desteğinin önemli bir kısmının karşılandığını söyledi. Buna rağmen çiftçinin “Mazot 56–58 lira, indirimli 54 liraya alıyoruz; bu işin yarısını devlet ödüyor” yaklaşımını kabul etmediğini belirterek, desteğin görünür kılınması gerektiğini savundu.

“ÇİFTÇİ MAZOT DESTEĞİNİ POMPADA GÖRSÜN: 26–27 LİRAYA ALDIĞINI BİLSİN”
Erdem, mazot desteğinin ödeme sonrası değil pompa fiyatına doğrudan yansıyan bir indirim şeklinde uygulanmasını önerdi. “Öyleyse alırken anında indirimi göreceği bir kart ya da sistem olmalı. Çiftçinin kullandığı mazot 26–27 liraysa bunu pompada görmeli.” diyen Erdem, millet olarak alınan desteğin çoğu zaman fark edilmediğini, bu durumun algıyı da olumsuz etkilediğini ifade etti.

Benzer bir uygulamanın tohum ve gübrede de düşünülebileceğini söyleyen Erdem, “Çiftçinin anında indirim aldığı bir model, hem destekleri görünür kılar hem de psikolojik olarak çiftçiyi rahatlatır.” değerlendirmesinde bulundu.

“ŞEKER KURULU YENİDEN DÜŞÜNÜLMELİ, TATLANDIRICI TARTIŞMALARINA NET ÇERÇEVE GEREK”
Şeker sektörüne de değinen Orhan Erdem, eski Şeker Kurulunun kapatılmasının ardından sahada bazı belirsizlikler yaşandığını söyledi. Tatlandırıcı kullanımı ve kota tartışmalarının yeniden gündemde olduğuna işaret eden Erdem, “Bu Şeker Kurulunu belki tekrar oluşturmak lazım.” dedi.

Tatlandırıcı kotalarının yüzde 10’lardayken 2–2,5 seviyelerine çekildiğini hatırlatan Erdem, sahada hâlâ yanlış bilgilendirmeler olduğunu, üreticilere ve kamuoyuna net bilgi aktaracak güçlü bir kurumsal çerçevenin faydalı olacağını ifade etti.

BÜYÜKŞEHİR SONRASI “SAHİPSİZ” KALAN GÖLETLER VE KÜÇÜK YATIRIM İHTİYACI
Orhan Erdem, Büyükşehir Yasası sonrası il özel idarelerinin kapatılmasıyla bazı göletlerin sahipsiz kaldığını söyledi. İl özel idaresi döneminde yapılan ancak DSİ ile büyükşehir belediyeleri arasında sorumluluk karmaşası nedeniyle bakım–onarım yapılmayan göletlerin bulunduğunu hatırlattı.

“Su çok kıymetli diyoruz ama sahada hâlâ küçük müdahalelerle kurtarılabilecek göletler var. DSİ ‘Benim bölgem değil, bakımı bende değil’ diyor, büyükşehir ise il özel idareden devraldığı için ilgilenmiyor. Türkiye genelindeki bu göletlere sadece küçük bir ödenek ayrılsa, birçok göleti sulamaya kazandırırız.” diyen Erdem, bu konuda Bakanlıktan özel çalışma talep etti.

“ÇİFTÇİ ENFLASYONU DEĞİL, ARACI ENFLASYONU”
Çiftçi ürünlerindeki fiyat artışının enflasyona etkisine de değinen Erdem, kuraklık ve don sebebiyle bu yıl gıda enflasyonunun aylık enflasyona yaklaşık 1 puanlık ekstra katkı yaptığını söyledi. Ancak tarladan sofraya fiyat farkında asıl sorumlunun çiftçi değil aracı zinciri olduğunu vurguladı:

“Çiftçi beş–altı yılda bir ürünü biraz yüksek fiyattan satarsa bunu da satmalı. Asıl problem, tarla fiyatı ile market fiyatı arasında oluşan farkta. Burada aracılara dikkat etmek lazım.”

AKŞEHİR VE BEYŞEHİR GÖLLERİ: “KURUYORLAR, BUNLARI YATIRIM PROGRAMINDA ÖNCELEMELİYİZ”
Konuşmasını göllerin durumuna dikkat çekerek tamamlayan AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, Akşehir ve Beyşehir göllerinin hem Konya hem de Türkiye için kritik önemde olduğunu söyledi. “Göller dünyada da kuruyor, Türkiye’de de. Akşehir ve Beyşehir çok önemli; bunlarla ilgili yatırımları incelediğinizi biliyorum, inşallah güzel sonuçlar alırız.” diyerek DSİ ve Bakanlığa teşekkür etti.

Orhan Erdem, Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin “hayırlı olmasını” dileyerek, tarımda Konya örneği üzerinden su, destek, planlama ve kurumsal düzenleme başlıklarının önümüzdeki dönemin ana eksenleri olması gerektiğini vurguladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI