CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan: “Düzensiz göç Türkiye’nin bekasını ve ulusal güvenliğini tehdit eden en kritik meseledir”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı 2026 yılı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve başlarken toplumdan ve muhalefetten aldığı desteği “çok hızlı tükettiğini” savundu. Bakan, soru önergelerine yanıt verilmemesinden düzensiz göç ve sınır güvenliğine, Suriyelilerin geri dönüş planlamasından uyuşturucu ve organize suçla mücadeleye, polis ve jandarmanın özlük haklarından AFAD’ın liyakat ve koordinasyon sorunlarına kadar pek çok başlıkta sert eleştiriler yöneltti ve İçişleri bütçesinin “vizyon içermediğini” iddia etti.

Kasım 18, 2025 - 12:27
Kasım 18, 2025 - 14:52
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan: “Düzensiz göç Türkiye’nin bekasını ve ulusal güvenliğini tehdit eden en kritik meseledir”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı ve bağlı kurumların 2026 yılı bütçe görüşmeleri sürerken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldı. Murat Bakan, konuşmasında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve başlarken kamuoyundan ve muhalefetten gördüğü desteğe rağmen bu krediyi kısa sürede tükettiğini savundu.

Konuşmasına Komisyon üyelerine ve basın mensuplarına hitap ederek başlayan Bakan, “Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.” dedi ve İçişleri Bakanı ile bürokratlara da hoş geldiniz diyerek sözlerine giriş yaptı.

“Bu millet size Soylu’ya nasip olmayan bir kredi verdi ama çok hızlı tükettiniz”

Yerlikaya’nın göreve başladığı döneme atıf yapan Murat Bakan, “Göreve geldiğinizde pek çok bakana nasip olmayacak bir destek aldınız, sadece iktidar cenahından değil muhalefetin de sizden beklentisi yüksekti; ne Efkan Ala’ya ne de Soylu’ya nasip olmayan bir kredi verdi bu millet size ancak bu krediyi çok hızlı tükettiniz.” ifadelerini kullandı.

Yerlikaya’nın bugün “değişecek mi, değişmeyecek mi” diye “yazı tura atılan bakanların başında geldiğini” öne süren Bakan, İçişleri Bakanlığı’nın Meclise ve millet iradesine saygı göstermek zorunda olduğunu vurgulayarak, “Burası millet iradesinin tecelligâhı, burada gördüğünüz tüm milletvekilleri seçilerek geldiler ve millet adına görev yapıyorlar. Bu iradeye sizin ve sizinle birlikte görev yapan tüm bürokrat arkadaşların da saygı duymak zorunda olduğunu ifade etmek istiyorum.” dedi.

“4.105 soru önergesinin çok büyük kısmı süresinde yanıtlanmadı”

CHP’li Murat Bakan, Meclisin yasama ve denetim görevlerine dikkat çekerek, “Bizim 2 görevimiz var; bir, yasama görevimiz, iki, denetim görevimiz.” dedi. Denetim görevinin soru önergeleri ve Meclis araştırmalarıyla yapıldığını hatırlatan Bakan, İçişleri Bakanlığının yazılı soru önergelerine yanıt verme performansını eleştirdi.

Kendi istatistiğini paylaşan Murat Bakan, “Ben milletin bana verdiği görev gereği size 121 tane soru önergesi vermişim Murat Bakan olarak, kaç tanesini süresinde yanıtlamışsınız biliyor musunuz? 121 önergenin 2 tanesini ve o 2 tane önergede de ‘Benim görevim değil.’ demişsiniz.” dedi.

Meclis Başkanlığının verilerini de aktaran Bakan, “21/7/2025 tarihi itibarıyla size verilen 4.105 soru önergesinin sadece 199 tanesini zamanında yanıtlamışsınız, 2.643 tanesini süresi geçtikten sonra yanıtlamışsınız.” ifadelerini kullandı. TBMM Başkanlığının, İçişleri Bakanlığına 4 ayrı yazı göndererek soru önergelerine süresinde ve tatmin edici cevap verilmesini istediğini belirten Bakan, “Hadi bizi dikkate almıyorsunuz, Numan Kurtulmuş’u da dikkate almamışsınız.” diyerek eleştirisini sürdürdü.

“Bu bütçede vizyon yok”

İçişleri Bakanlığının 2026 yılı bütçe sunumuna değinen Murat Bakan, “Bütçe sunumunuzu dinledim, önceki yıllardan hiçbir farkı yok. Geçmiş bütçelerde de bir vizyon yoktu, bu bütçede de maalesef bir vizyon yok.” değerlendirmesinde bulundu.

“Düzensiz göç Türkiye’nin bekası ve ulusal güvenliği bakımından ele alınmalı”

Konuşmasının önemli bölümünü göç ve sınır güvenliği başlığına ayıran Murat Bakan, “Küresel ölçekte düzensiz göç kamu güvenliğini en çok tehdit eden unsurlar arasında.” dedi. Türkiye’nin en fazla düzensiz göç alan ülkelerden biri olduğuna işaret eden Bakan, “Göç krizinin ulusal güvenliğimizi tehdit eden konuların başında geldiğini görürsünüz.” ifadelerini kullandı.

Murat Bakan, düzensiz göç konusunun sadece insani kavramlarla çerçevelenemeyeceğini belirterek, “Bu mesele ensar-muhacir meselesine indirgenemez, bu Türkiye’nin bekası ve ulusal güvenliği bakımından değerlendirilmelidir.” dedi ve İçişleri Bakanlığının sunumuna göre “durum güllük gülistanlık” gibi anlatıldığını ancak sahadaki manzaranın böyle olmadığını savundu.

“Sınır köylerine güvenlik kontrolü olmadan gidip döndüm”

Sınır güvenliğini yerinde incelemek için Van’ın Özalp ve Saray ilçelerine gittiğini anlatan Murat Bakan, “Sınır köylerine kadar gittim, ya Allah rızası için bir güvenlik görevlisi, bir jandarma, bir emniyet bir güvenlik noktasında ‘Siz nereye gidiyorsunuz, nereden geliyorsunuz?’ diyen olmadı.” sözleriyle sahadaki uygulamayı eleştirdi.

“Herhangi bir güvenlik kontrolüyle karşılaşmadan sınır köyüne gittim, döndüm.” diyen Bakan, ardından Bakanlığın bu ziyaretle ilgili kendi içinde soruşturma yaptığını da duyduğunu belirtti. “Sınır güvenliği hak getire.” ifadesini kullanan Bakan, sunumdaki sınır güvenliği anlatımı ile sahadaki tablo arasında ciddi fark olduğunu iddia etti.

“Demokratik ülkelerde sınır güvenliğini İçişleri yapar, Türkiye’de MSB yürütüyor”

Doğu ve Güneydoğu’daki sınır hatlarında sorumluluğun Millî Savunma Bakanlığında olduğuna dikkat çeken Murat Bakan, “Tüm dünyada demokratik ülkelerde İçişleri Bakanlığı sınır güvenliğini yapar.” dedi. Terör sebebiyle MSB’ye devredilen bölgelerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunan Bakan, “Jandarmaya, polise devredilebilir, bununla ilgili bir yapılanma yapılabilir, bununla ilgili attığınız bir adım yok.” sözleriyle İçişleri Bakanlığını eleştirdi.

Suriyeliler ve geçici koruma: “Savaşın hukuki gerekçesi ortadan kalktı, geri dönüş planınız yok”

Suriye’deki savaş dengelerine işaret eden Murat Bakan, “Suriye’de savaş bitti, Suriye Devlet Başkanı ABD’yi ziyaret ediyor, komşu ülkeleri ziyaret ediyor, ikili anlaşmalar yapıyor.” dedi. Avrupa ülkelerinin Suriye yönetimine yönelik yaptırımlar ve sığınma politikalarını gözden geçirdiğini belirten Bakan, “Pek çok AB ülkesinde Suriye’de yeni yönetime yaptırımların kaldırılmasıyla Suriyelilerin sığınma talepleri ve koruma kararlarının temelsiz kaldığı, bu nedenle koruma kararlarının iptali ve geri dönüşlerin hızlandırılmasıyla ilgili adımlar atılıyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de “geçici koruma” statüsünün savaş koşulları gerekçesiyle verildiğini vurgulayan Murat Bakan, “Savaş durumunda verdiğimiz geçici koruma kararının hukuki gerekçesi ortadan kalktığına göre bu geçici koruma kararı neden kaldırılmıyor?” diye sorarak, Suriyelilerin belirli bir takvim ve plan dahilinde geri dönüşünün neden sağlanmadığını sorguladı.

İçişleri Bakanlığının Suriyelilerin gönüllü geri dönüşüne ilişkin rakamlarını da değerlendiren Bakan, sunuma göre “8 Aralık 2024’ten bugüne 550 bin Suriyelinin geri döndüğünü” hatırlattı ve dünya örnekleriyle karşılaştırma yaptı: “Dünyada savaş bittiği noktada geriye dönüş sayısı dünya istatistiklerinde asgari yüzde 25 ile ilk yıl yüzde 40 arasında; bizde dönüş yüzde 15’in altında.” dedi.

Irak, Balkanlar, Afganistan, Ruanda, Sierra Leone, Kosova ve Bosna gibi örneklerden hareketle, geri dönüş dalgalarının ilk üç yılda yoğunlaştığını anlatan Bakan, “Siz, yüzde 40 dönmesi gereken, belki bizim biraz yaptırımla yüzde 50 dönüş yapabileceğimiz yerde 550 bini bir başarı olarak anlatıyorsunuz.” ifadelerini kullandı. Bu tabloya bakarak, “Birkaç sene sonra Türkiye’deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin büyük çoğunluğunun Türkiye’de kalacağını” öngördüğünü söyleyen Bakan, nüfus artış oranları dikkate alındığında “3-5 sene sonra bugün ne kadar Suriyeli varsa o kadar Suriyeli kalacak” değerlendirmesini yaptı.

“Düzensiz göçle ilgili sıkı yasal düzenlemelere ihtiyacınız yok, bilinciniz de yok” iddiası

Türkiye’de düzensiz göçe karşı daha sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu savunan Murat Bakan, İçişleri Bakanlığının bu alanda hazırlığı olmadığını öne sürdü: “Bununla ilgili bir hazırlığınız var mı? Yok. Böyle bir bilinciniz var mı? Yok.” ifadelerini kullandı.

Dünya örneklerinin incelenmediğini iddia eden Bakan, “Dünya örneklerini inceliyor musunuz? Böyle bir şey olduğunu hiç sanmıyorum, hiçbir açıklamanız yok.” dedi. Bakan, Göç İdaresinde yapılan açıklamaları ve televizyon programlarını takip ettiklerini belirterek, “Böyle bir araştırmanız, çalışmanız yok.” diye konuştu.

“Altın pasaport ve altın vize yüzünden uluslararası suç örgütü liderleri için güvenli sığınak olduk”

Murat Bakan, vatandaşlık ve ikamet politikaları bağlamında Türkiye’nin uluslararası imajına da değindi. “Türkiye altın pasaport ve altın vize uygulamaları nedeniyle uluslararası suç örgütü liderlerinin güvenli sığınağı hâline geldi.” diyen Bakan, INTERPOL tarafından aranan ve biyometrik veri sistemiyle tespit edilmesi gereken kişilerin ülkeye kolaylıkla giriş yaptığını, mülk edinip vatandaşlık aldığını iddia etti.

“Vatandaşlık bu kişiler için koruma kalkanına dönüşüyor, ülkenin güvenliği ve itibarı için ciddi bir tehdit unsuru hâline geliyor.” ifadelerini kullanan Bakan, yasal yollarla göç edenlere değil, yasa dışı göç ve suç örgütleri üzerinden oluşan tabloya itiraz ettiklerini vurguladı.

Teknoloji, eğitim, ağır yaptırımlar ve AB ile iş birliği çağrısı

Sınır bölgelerinde Millî Savunma Bakanlığı ile koordineli, gelişmiş teknolojik izleme sistemlerinin kullanılması gerektiğini söyleyen Murat Bakan, “Termal kamera yetmez, hareket algılama sistemleri, drone’lar kullanılmalı.” dedi. Kötü hava koşullarında duvarların merdiven ve battaniyelerle aşıldığını, Afgan göçmenlerin bu şekilde Türkiye’ye geçtiğini sahada gözlemlediğini belirtti.

Sınır güvenliğini sağlayan personelin düzenli aralıklarla eğitilmesi gerektiğini belirten Bakan, Jandarma ile MSB arasında iş birliğinin yetersiz olduğunu savundu. “Sınır ihlalleri ve kaçak geçişler için ağır, caydırıcı cezalar uygulanması lazım.” diyen Murat Bakan, göçmen kaçakçılığı ve insan kaçakçılığının “Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden terör suçu gibi” değerlendirilmesini önerdi.

Bu çerçevede CHP’nin verdiği yasa teklifini hatırlatan Bakan, İçişleri Bakanlığının da komisyona yasa önerileri sunduğunu belirterek, “Bu konuda da destekleyin, birlikte o yasal düzenlemeleri çıkaralım.” çağrısında bulundu. Düzensiz girişlere verilen cezaların artırılması, kaçak göçmenlere çalışma yasağı, kaçak göçmen çalıştıran işverenler ile konut kiralayanlara ağır yaptırımlar öngörülmesi ve AB ile daha güçlü iş birliği kurulması gerektiğini söyledi.

“Yakalamakla övündüğünüz uyuşturucu, Türkiye’deki hacmin büyüklüğünü gösteriyor”

Uyuşturucu ve organize suçla mücadeleye değinen Murat Bakan, Türkiye’nin hem transit hem de hedef ülke hâline geldiğini savundu. “Yakalamakla övündüğünüz uyuşturucu sizin başarınızı değil, tam tersine Türkiye’de bulunan uyuşturucunun büyüklüğünü göstermekte.” dedi.

Narkoçelik operasyonlarına atıf yapan Bakan, “Sıkça duyurduğunuz Narkoçelik operasyonları da durumun ciddiyetini ortaya koymakla beraber, bu kadar operasyona rağmen sonuç alınamadığının da bir göstergesi.” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığının kendi sunumundaki rakamlara işaret eden Murat Bakan, “Yaptığınız operasyonlarla ilgili sayfaları kopardım.” diyerek, organize suç ve terör başlıklarında operasyon sayıları ile tutuklu sayıları arasındaki farkı eleştirdi: “Kabine döneminizde organize suçla mücadelede 80 bin operasyon yapmışsınız, tutuklu sayısı 2.334. 34 operasyon yapıp 1 kişiyi tutuklayan bir İçişleri Bakanlığı bunu sunumuna ‘başarı’ diye yazıyor.” dedi.

FETÖ ve DEAŞ operasyonlarına ilişkin sayıların da benzer bir tablo ortaya koyduğunu savunan Bakan, “FETÖ’yle ilgili 12 bin operasyon yapmışsınız, tutuklu sayısı 3.760; DEAŞ’la ilgili 1.457 operasyon yapmışsınız, 67. Yani operasyon yapıyorsunuz, sonucu yok.” şeklinde konuştu.

“Organize suç mahallelere yayıldı, suç örgütlerine girme yaşı 15-16’ya düştü”

Murat Bakan, organize suç yapılanmalarının yerleşim yerlerine yayıldığını savunarak, “Şu an organize suç örgütü mahallelere yayılmış durumda.” dedi. Suç örgütlerine katılım yaşının 15-16’ya düştüğünü, “motosikletli infaz timleri” oluştuğunu ve suçluların kolluk güçlerini tehdit eder hâle geldiğini dile getirdi.

Uyuşturucunun köylere kadar indiğini belirten Bakan, “İzmir’in, Torbalı’nın köyünden bahsediyorum. 11-12 yaşındaki çocuk uyuşturucu, sentetik uyuşturucu kullanıyorsa o toplumdaki ahlaki çöküntü; toplumun en önemli korunması gereken yapısı çökmüş demektir.” dedi.

“Dünya, suçu operasyonla değil toplum odaklı modellerle azaltıyor”

Uyuşturucuyla mücadelede sadece polisiye tedbirlerle sonuca ulaşılamayacağını söyleyen Murat Bakan, “Bunlarla ilgili, polisiye tedbirlerle çözeceğinizi, operasyonla çözeceğinizi sanıyorsunuz.” dedi. Dünyada Boston ve Glasgow gibi örneklerde toplum odaklı, disiplinler arası, odak grup çalışmalarına dayalı modellerle suçu azaltma yönüne gidildiğini anlattı.

“Yüzde 70 azaltmış Glasgow’da, yüzde 65 azaltmış Boston’da.” diyen Bakan, Türkiye’de ise bu yönde bir çalışma olmadığını, İçişleri Bakanlığının daha çok sosyal medya üzerinden “Şu kadar operasyon yaptık.” yaklaşımıyla hareket ettiğini savundu.

TÜİK’in 2024 verilerine göre 612.651 çocuğun suça sürüklenme, mağduriyet veya tanıklık nedeniyle kollukla temas ettiğini hatırlatan Bakan, gençlik suçluluğunun yapısal bir sorun hâline geldiğini ifade etti.

“Burası uyuşturucunun otobanı hâline gelmiş”

Murat Bakan, Birleşmiş Milletler ve AB raporlarına atıfla Türkiye’nin eroin, metamfetamin ve diğer uyuşturucu türlerinin Avrupa’ya geçişinde kilit ülke konumunda olduğunu vurguladı. “Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığında en önemli transit ülke olmaya devam ediyor ve aynı zamanda uyuşturucu tüketiminde, bilhassa sentetik uyuşturucu konusunda hızlı büyüyen pazar.” dedi.

Türkiye’de bir yılda ele geçirilen eroin miktarının tüm AB ülkelerindekinin çok üzerinde olduğunu kaydeden Bakan, Afrika’dan gelen uyuşturucular, Fas esrarı, Güney Amerika kokaini ve Asya kaynaklı maddelerin kesiştiği bir hat üzerinde bulunulduğunu söyledi. El País gazetesine atıfla “Türk mafyalarının Galiçya’da ve Meksika karteliyle ittifaklar kurduğunu” belirtti ve özellikle limanların kontrolünün güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin, dünyada üretilen uyuşturucunun yüzde 85-90’ının yakalanamadığını tespit ettiğini hatırlatan Murat Bakan, “Çok yakaladığınızda ondan daha çoğunu yakalayamadığınızı bilmeniz lazım. Burası uyuşturucunun otobanı hâline gelmiş, otobanda trafik kontrolü yaparsınız, ihlal çok görürsünüz. Türkiye’deki durum bu.” dedi.

“Bu bütçede polis yok, jandarma yok”

İçişleri bütçesinin güvenlik teşkilatlarının ihtiyaçlarını karşılamadığını savunan Murat Bakan, “Bütçenizde polis yok, jandarma yok.” dedi. Polisle ilgili bakanlık sunumunda yer alan başlıkları yetersiz bulan Bakan, “Allah rızası için polisle ilgili bir sayfa koymuşsunuz. Geçen sene o da yoktu.” ifadelerini kullandı.

Yerlikaya’nın televizyon programlarında “Jandarma ile polisi eşitleyeceğiz.” dediğini hatırlatan Murat Bakan, “Eşitleyin. Aynı işi yapan insanlar aynı maaşı almalı, Jandarma Komutanı ile Emniyet Müdürü aynı maaşı almalı.” dedi. Ancak tayin yükü ve görev şartlarına göre aradaki bazı farkların da teknik olarak doğru kurgulanması gerektiğini ekledi.

“Polis, işçi statüsündeki bir güvenlik görevlisi kadar maaş alıyor”

Murat Bakan, polis ve jandarma personelinin ekonomik koşullarına dikkat çekerek, “Polis, kamuda çalışan işçi statüsündeki bir güvenlik görevlisi kadar maaş alıyor.” dedi. Hem polislerin hem de jandarma astsubay ve uzman personelin emekli olmak istemediğini, zorunlu emeklilik sonrası ek iş yapmak zorunda kaldıklarını anlattı.

Emekli bir astsubayın özel sektörde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı örneğini paylaşan Murat Bakan, “Emekli olduğunda Türk askeri, Türk polisi kimsenin güvenlik görevliliğini, korumalığını yapmamalı; bu koşulları sağlamak sizin göreviniz.” ifadelerini kullandı.

Polis için özlük hakları, sendika ve çalışma koşulları önerileri

Konuşmasında polis teşkilatı için kapsamlı bir hak ve reform paketi de sıralayan Murat Bakan, şu başlıklara dikkat çekti:

  • Gerçek anlamda 12/36 çalışma düzeninin ülke genelinde uygulanması,

  • Polis içi yükselme sınavlarında mülakatın kaldırılması, liyakat esaslı terfi sistemi,

  • Tarikat ve cemaat referanslarının yükselme süreçlerinden çıkarılması,

  • Her ile yüksek kapasiteli personel lojmanları yapılması ve polis lojmanlarında çocuk kreşi açılması,

  • Taban maaşın yeniden yapılandırılması,

  • Polis Sandığına zorunlu üyeliğin kaldırılması ve yapının uzman iktisatçılarla yeniden düzenlenmesi,

  • Polise sendika hakkı tanınması.

“Fildişi Sahili’nde sendika var. Avrupa’da 100.000’in üzerinde polisin olduğu her ülkede polis sendikası var.” diyen Murat Bakan, bu sendikaların grev değil, hukuki ve sosyal destek amaçlı olduğunu vurguladı: “Polis yalnız kalmasın, bir soruşturma geçirdiğinde sendikanın avukatı gitsin ona sahip çıksın.” dedi.

“Polis intiharlarını gönül meselesi diye açıklayamazsınız”

Polis intiharlarıyla ilgili CHP tarafından verilen Meclis araştırma önergesinin AK Parti oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Murat Bakan, “Umarız bu dönemde öyle bir komisyon oluşur.” dedi. Bir önceki bütçe görüşmelerinde polis intiharlarına ilişkin “gönül meselesi, borçtur, şudur budur” şeklinde açıklamalar yapıldığını hatırlatan Bakan, “Niye diğer meslek gruplarında aynı şeyleri yaşayıp insanlar intihar etmiyor da polisler intihar ediyor?” sorusunu yöneltti.

Murat Bakan, polisler üzerindeki amir baskısı ve mobbingin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi ve güvenlik teşkilatlarında maddi otorite ile manevi otorite ayrımı yaparak, “Manevi otorite personelinin sana duyduğu saygıdır, sevgidir; onu sağlarsan başarılı olursun. Şu anda ne Emniyette ne Jandarmada manevi otorite yok, Bakanlıkta yok.” ifadelerini kullandı.

Teşkilatın, selef İçişleri Bakanını sevmediği gibi Yerlikaya’yı da sevmediğini öne süren Murat Bakan, “Üzülerek söylüyorum, sizden önceki Bakan sevilen bir Bakan değildi, teşkilat sizi de sevmiyor.” dedi.

Bakan, tam teşekküllü polis rehabilitasyon merkezleri kurulması, gece görevlerinde sekiz saat üzeri mesainin yasaklanması, sivil personelin özlük haklarının iyileştirilmesi ve deneyimli başpolislerin mülakatsız amirliğe geçişinin sağlanması gibi önlemler önerdi.

“AFAD siyasal etkilerden arındırılmalı, liyakat temelli kadrolaşma şart”

Konuşmasının son bölümünde AFAD’a değinen Murat Bakan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının afet risklerine karşı daha dirençli hale getirilmesi gerektiğini belirtti. AFAD’ın bugünkü yapısını, “İktidarın tabiri caizse arpalığı olmuş, liyakatsiz kişiler AFAD’da göreve getiriliyor.” sözleriyle eleştirdi.

İzmir’deki yangınlar başta olmak üzere sahadaki afet müdahalelerini takip ettiğini ifade eden Murat Bakan, “AFAD’da ciddi koordinasyon eksikliği var.” dedi. AFAD’ın yerel yönetimler ve diğer kurumlarla yeterli iş birliği içinde olmadığını savunan Bakan, “AFAD’ın siyasal etkilerden arındırılması, liyakat temelli personel politikalarının benimsenmesi, yerel yönetimlerle ve diğer kurumlarla eşgüdüm mekanizmalarının güçlendirilmesi lazım.” çağrısında bulundu.

Süresinin dolduğu uyarısı üzerine konuşmasını toparlayan Murat Bakan, “Söylenecek çok şey vardı da yirmi dakikada bu kadarını söyledim.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI