CHP’Lİ PROF. DR. ÜMİT ÖZLALE: “TÜRKİYE YÜKSEK GELİRLİ ÜLKE DİYORUZ AMA SAĞLIKTA OECD’NİN SONUNCUSUYUZ”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özlale, OECD’nin 2025 Sağlık Raporu’na atıf yaparak Türkiye’nin sağlık harcaması, hekim ve hemşire sayısı, koruyucu sağlık göstergeleri ve memnuniyet düzeyinde yüksek gelirli ülkelerden ciddi biçimde geride olduğunu söyledi. Sağlık harcamalarının millî gelire oranının yüzde 3,7’ye düştüğünü, bin kişi başına düşen hekim sayısının 2,4, hemşire sayısının 2,9 ile OECD ortalamalarının çok altında kaldığını belirten Özlale, hızla yaşlanan nüfus için geriatri ve yaşlı bakım hizmetlerine daha fazla kaynak ayrılmasını, şehir hastanelerinin erişilebilirlik sorunu yaratan planlamasının gözden geçirilmesini, tütünle mücadelenin etki analizine dayalı yeniden kurgulanmasını ve elektronik sigaranın tamamen kayıt dışı, kontrolsüz bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Kasım 22, 2025 - 09:55
Kasım 22, 2025 - 10:07
CHP’Lİ PROF. DR. ÜMİT ÖZLALE: “TÜRKİYE YÜKSEK GELİRLİ ÜLKE DİYORUZ AMA SAĞLIKTA OECD’NİN SONUNCUSUYUZ”


CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özlale, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde yaptığı konuşmada Türkiye’nin sağlık göstergelerini OECD ülkeleri ile karşılaştırarak bütçenin yetersizliğine dikkat çekti. Elinde OECD 2025 Sağlık Raporu olduğunu belirten Özlale, “Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Türkiye’yi yüksek gelirli ülke ilan ettiyse, o zaman sağlıkta da yüksek gelirli ülke standartlarıyla kıyaslanmak zorundayız.” dedi.

“Milli gelirden sağlığa ayrılan pay 4,7; OECD ortalaması 9,3”

Özlale, sağlık finansmanı açısından Türkiye’nin konumunu anlatırken, “Sağlık harcamalarının millî gelire oranı bizde 4,7, OECD ortalaması 9,3.” bilgisini paylaştı. Kişi başına sağlık harcamasında da belirgin farklar olduğuna işaret eden CHP’li vekil, satın alma gücü paritesine göre Türkiye’de kişi başı sağlık harcamasının 2.309 birim, OECD ortalamasının ise bunun yaklaşık 2,5 katı düzeyinde olduğunu söyledi.

Bu tabloyu “finansman yetersizliği” başlığı altında değerlendiren Özlale, “Millî gelirde kendimizi yüksek gelirli ülke diye tanımlıyoruz ama sağlıkta yüksek gelirli ülke gibi yaşamıyoruz.” ifadesini kullandı.

Hekim ve hemşire açığı: “Bin kişiye 2,4 doktor, 2,9 hemşire düşüyor”

OECD verileriyle Türkiye’deki insan gücü krizine de dikkat çeken Prof. Dr. Ümit Özlale, bin kişi başına fiilen çalışan doktor sayısının Türkiye’de 2,4, OECD’de 3,9, bin kişi başına hemşire sayısının ise Türkiye’de 2,9, OECD’de 9,2 olduğuna vurgu yaptı.

Özlale, “Bizim hekim açığımız var, hemşire açığımız var, sağlık emekçisi açığımız var. Bu açık hekimler üzerindeki yükü artırıyor, tükenmişliğe yol açıyor ve hasta başına ayrılan süreyi azaltarak hizmet kalitesini düşürüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk Tabipleri Birliğinden iyi hâl belgesi alan hekim sayısındaki artışın da bu tabloyu ağırlaştırdığını belirten CHP’li milletvekili, Türkiye’nin Arjantin ve Peru’dan sonra bin kişi başına düşen hekim sayısında en düşük değerlerden birine sahip olduğunu, bunun da hekim göçü ve yanlış planlamayla birleşince sağlık sistemini zayıflattığını söyledi.

Koruyucu sağlıkta düşük performans: “Meme kanseri taraması yüzde 37, sigara yaygınlığı yüzde 28,3”

Koruyucu sağlık hizmetlerinin en kritik alanlardan biri olduğunu vurgulayan Özlale, iki önemli göstergeyi öne çıkardı. Meme kanseri tarama oranının Türkiye’de yüzde 37, OECD’de yüzde 55 olduğunu belirten milletvekili, günlük sigara içme yaygınlığının ise Türkiye’de yüzde 28,3, OECD’de yüzde 14,8 düzeyinde olduğunu açıkladı.

Ne yazık ki, kişi başı milli gelirimiz yüksek gelirli ülke bandına yaklaşmış olsa da, sağlık ve koruyucu hizmet kriterlerinde yüksek gelirli ülke gibi değil, alt gruplar gibi görünüyoruz.” diyen Özlale, bu göstergelerin halk sağlığı açısından alarm verdiğini söyledi.

Memnuniyet düşüyor: TÜİK verisiyle sağlık hizmetlerinden net memnuniyet 68,5’ten 43,3’e indi

Prof. Dr. Ümit Özlale, sağlıkta memnuniyet verilerini de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) kendi tablolarından aktardı. “Sağlık hizmetlerinden duyulan net memnuniyet düzeyi TÜİK verisine göre 68,5’ten 43,3’e düşüyor.” diyen Özlale, bu rakamlar üzerinden gelen itirazlara, yanındaki dokümanları göstererek yanıt verdi.

OECD’de kaliteli sağlık hizmetine erişimden memnuniyet oranının yüzde 64 olduğunu vurgulayan CHP’li vekil, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 41’e kadar gerilediğini söyledi. Yaş gruplarına göre bakıldığında en büyük memnuniyet düşüşünün 35–44 ve 45–54 yaş aralığında, yani aktif çalışan nüfus içinde görüldüğünü belirten Özlale, “Bu memnuniyetsizlik, emek piyasasını, verimliliği ve toplumsal huzuru da olumsuz etkiliyor.” dedi.

Şehir hastaneleri ve erişim sorunu: “Bayraklı–Bozyaka örneği, kanser ve diyaliz hastası 1,5–2 saat yolda”

Sağlık finansmanında şehir hastanelerinin yüküne ayrı bir başlık açan Özlale, Sağlık Bakanlığı ve Strateji ve Bütçe Başkanlığından alınan verilere göre kamu-özel iş birliği maliyetlerinin Sağlık Bakanlığı toplam ödeneği içindeki oranında anlamlı bir düşüş olmadığını söyledi.

Özlale, şehir hastanelerinin sadece ekonomik değil, erişim açısından da sorun yarattığını ifade etti. Kendi seçim bölgesi İzmir’den örnek vererek, Bayraklı Şehir Hastanesi açıldıktan sonra Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılması yönündeki planlamayı eleştirdi:

Bozyaka’daki hastaneyi kapattığınız zaman, Konak’ta oturan bir kanser hastası ya da diyaliz hastasının Bayraklı’ya toplu taşımayla gitmesi 1,5–2 saat sürüyor. Şehir hastaneleri erişim açısından ekstradan yük getiriyor. Kalp, böbrek, kanser gibi hastaların düzenli ve hızlı erişmesi gereken merkezlerin kapatılması, şehir hastanelerini de tıkıyor. Bozyaka örneği somut bir mağduriyet alanıdır. Bu planlamanın gözden geçirilmesi gerekiyor.

Şehir hastanelerinin finansmana yük getirmesinin yanı sıra, birinci ve ikinci basamak hastanelerin kapatılmasına bağlı olarak sağlık hizmetine erişim sorunu yarattığını söyleyen Özlale, İzmir özelinde bu sorunun çok daha görünür hâle geldiğini belirtti.

Hızla yaşlanan Türkiye: “Demografik fırsat penceresinden çıktık, politika duruşu değiştirilmezse risk büyüyecek”

Konuşmasının önemli bir bölümünü Türkiye’nin yaşlanma trendine ayıran CHP İzmir Milletvekili, doğurganlık oranının hızla düştüğünü, Türkiye’nin genç ama hızla yaşlanan bir nüfus yapısına geçtiğini söyledi. Orta ve üst gelirli ülkelerin tamamında benzer bir eğilim olduğunu, ancak Türkiye’nin en hızlı yaşlanacak ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.

“Demografik fırsat penceresinden, çalışan sayısını artıramadan çıktık.” diyen Özlale, Türkiye’nin temel problemlerinden birinin iş gücüne iyi, nitelikli işler bulamamak olduğunu söyledi. Küresel nüfus içindeki payını hızla artıran düşük gelirli ülkelerin, önümüzdeki elli yılda göç hareketleri ve kalkınma açısından önemli baskılar yaratacağını, Türkiye’nin bu ortamda hem yaşlı nüfusunun sağlık ihtiyacı hem de göç baskısıyla karşı karşıya kalacağını dile getirdi.

Hem ortanca yaş hem ortalama yaş göstergelerine bakıldığında Türkiye’nin hızla yaşlanan ülkeler sınıfına yaklaştığını belirten Özlale, “Sağlık Bakanlığının bütçe kompozisyonunda bu gerçek henüz yeterince karşılık bulmuyor. Geriatri, yaşlı bakım hizmetleri ve kronik hastalık yönetimi için daha fazla kaynak, daha net vurgu görmek zorundayız.” dedi.

“Sağlık harcamalarını artırmak zorundayız; OECD’de yüksek gelir grubunun sonuncusuyuz”

Özlale, sağlık harcamalarının millî gelire oranında Türkiye’nin yüzde 3,7 seviyesine kadar gerilediğini, oysa yaşlanma eğilimi olan ülkelerde bu oranın artması gerektiğini söyledi. “Türkiye demografik fırsat penceresinden çıkıp yaşlandığı zaman kronik rahatsızlıklar artacak. Bizim tam aksine koruyucu hizmetlere daha fazla kaynak ayırmamız gerekirken, sağlık harcamalarında yüksek gelirli grupta son sıradayız.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye’yi “yüksek gelirli ülke” olarak tanımladığına dikkat çeken Özlale, “Eğer yüksek gelirli ülkeysek, sağlık harcamasında da bu grubun standartlarını hedeflemeliyiz. Şu anda sağlıkta millî gelir payında yüksek gelirli OECD ülkelerinin sonuncusuyuz.” dedi.

CHP’li milletvekili, Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaşlı bakım hizmetlerine ve geriatriye daha fazla kaynak ayrılması için iktidar milletvekillerine çağrıda bulundu: “Biz önerge verdiğimizde reddediyorsunuz. Gelin bu kez AK Parti ve MHP’li milletvekilleri ‘Geriatriye daha çok kaynak ayrılsın.’ desin, biz ‘kabul’ oyu verelim. Bu ülkenin yaş alan vatandaşları için sağlık bütçesini güçlendirelim.

Doğurganlık tartışması: “Hedef nüfusun sayısı değil, sağlıklı ve eşit fırsatlarla büyüyen çocuk sayısı olmalı”

Aile ve Sosyal Hizmetler politikalarıyla bağlantılı olarak doğurganlık tartışmasına da değinen Özlale, “Türkiye’nin yaşlanma problemi için ‘Kaç çocuk yapalım?’ sorusu doğru soru değil.” dedi. Asıl meselenin her ailenin özgürce ve endişe etmeden çocuk sahibi olabileceği bir ortam yaratmak olduğunu vurgulayan Özlale, bu çerçevede Sağlık Bakanlığının da rolü bulunduğunu söyledi.

Odaklanmamız gereken nüfusun miktarı değil, nüfusun kalitesidir; toplam nüfus içinde kaç kişinin sağlıklı yaşadığı ve kaç kişinin üretime katıldığıdır. Herkesin çok sayıda çocuk yapması değil, doğan her çocuğun eşit şartlarda hayata başlaması önemlidir.” diyen Özlale, politika yönelimini şu başlıklarla özetledi:

  • Çocuk sayısını değil çocuğun yaşam kalitesini destekleyen politikalar,

  • Nakit destekler yerine her aile için erişilebilir, kaliteli çocuk bakım, eğitim ve sağlık hizmetleri,

  • Çocuk başına kamu desteklerinin gelir düzeyine göre kademelendirilmesi,

  • Bilinçli ebeveynlik programlarının hayata geçirilmesi.

Bölgesel eşitsizlikler: “Hekim zaten fazla olan illere daha fazla hekim koyuyoruz”

Prof. Dr. Ümit Özlale, hekim sayısının illere göre dağılımını gösteren verilere de işaret ederek, sağlık insan gücü planlamasında bölgesel kalkınma perspektifinin yeterince dikkate alınmadığını söyledi. 2019–2024 dönemine bakıldığında zaten hekim sayısı yüksek olan illere ilave hekim atamalarının yoğunlaştığını, ortalamanın altında kalan 56 ilin çoğunun Güneydoğu’da bulunduğunu ifade etti.

Bu illerde 3–5 yaş arasındaki çocukların nüfus içindeki payının yüzde 34’lere ulaştığını, buna rağmen hem hekim hem de sağlık yatırımı açısından geri planda tutulduklarını vurgulayan Özlale, “Sağlık planlamasını bölgesel kalkınma politikalarıyla uyumlu bir şekilde yapmak zorundayız.” dedi.

Tütünle mücadele: “Sert değil, etkili politika lazım; elektronik sigarayı görmezden gelerek kontrol edemezsiniz”

Konuşmasının sonunda tütün kullanımı ve elektronik sigara konularına değinen CHP İzmir Milletvekili, Türkiye’nin günlük sigara içme oranında küresel ortalamanın üstünde olduğunu yineleyerek, Dünya Sağlık Örgütü ve TEPAV’ın bazı hesaplamalarına atıf yaptı.

Tütünle mücadelede önemli olan politikanın sertliği değil, etkinliği. Bazı ülkelerde çok sert yasaklar konuyor ama bırakma oranı istenen düzeye çıkmıyor. Etki analizi iyi yapılmış, hedefli politikalar çok daha başarılı sonuçlar veriyor.” diyen Özlale, Türkiye’nin bu alanda veri temelli bir yaklaşım geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Elektronik sigaranın Türkiye’de tamamen yasak olmasına da değinen Özlale, “Elektronik sigara yasak ama kullanım azalmıyor. Üstelik siz mücadele etmediğiniz, düzenlemediğiniz bir alanı kontrol de edemiyorsunuz.” diyerek, bu alandaki denetimsizlik ve kayıt dışılığa işaret etti. Sağlıksız ve standart dışı ürünlerin ülkeye girdiğini, hem vergi kaybı hem de sağlık riski doğduğunu vurgulayan Özlale, “Bu konuda Ticaret Bakanlığıyla koordineli, düzenleyici ve denetleyici bir politika geliştirmek zorundasınız. Yasaklayıp görmezden gelerek bu sorunu çözemeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Ümit Özlale, konuşmasını sağlık bütçesinin OECD düzeyine yaklaştırılması, yaşlanan nüfusa uygun bir sağlık mimarisi kurulması ve sağlık insan gücü planlamasının bölgesel adalet temelinde yeniden tasarlanması çağrısıyla tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI