CHP’Lİ ZEYNEL EMRE’DEN ADALET BÜTÇESİNE SERT ELEŞTİRİ: “YATIRIM ÖDENEĞİNİN YARISINI BİLE KULLANMAYAN BAKANLIK TAHSİLAT MAKİNASINA DÖNDÜ, YARGI ÇİFTE İPOTEK ALTINDA”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, 2024 kesin hesap ve Sayıştay raporları üzerinden sermaye yatırımlarının bütçedeki payının yüzde 4’te kaldığını, onaylı yatırım ödeneğinin yarısının dahi kullanılmadığını belirtti. Emre, “Tasarrufu saraydan, araç filosundan, yandaşa ihaleden değil, adaletin yatırımlarından yapıyorsunuz.” diyerek infaz koruma memurlarının ağır çalışma şartlarına dikkat çekti. OECD’de yaptığı “adalete erişim” konuşması ve Stratejik Plandaki hedeflerle uygulama arasında çelişki olduğunu savunan Emre, Sayıştay’ın doğrudan teminle, sözleşmesiz ve teknik detaysız alım tespitlerini hatırlatarak alımların kalem kalem açıklanmasını istedi. 19 Mart sonrasında AYM ve AİHM kararlarının fiilen yok sayıldığını, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklamalarla görev yapamaz hâle getirildiğini, parti kapatma ve butlan tartışmalarıyla yargının “siyasi mühendislik aracı”na çevrildiğini söyleyen Emre, “Türkiye çifte ipotek rejimine sürüklendi; biri yargı sopası, diğeri rant sözleşmeleri.” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı ile bağlı kurumların 2024 kesin hesabı, Sayıştay raporları ve 2026 yılı bütçesi görüşülürken CHP İstanbul Milletvekili Av. Zeynel Emre söz aldı. Konuşmasına teknik verilerle başlayan Emre, Adalet Bakanlığının 2024 yılı harcama yapısını ve yatırım kalemlerini detaylandırdı.
Emre, 2024 kesin hesaplarına göre Adalet Bakanlığı toplam harcamasının yaklaşık 200 milyar TL olduğunu belirterek, “Bu harcamanın yüzde 70’i personel ve SGK giderlerinden oluşuyor. Mal ve hizmet alımları ise neredeyse her 5 liradan 1’ini oluşturuyor.” dedi. Personel maaşları konusunda itirazlarının olmadığını, aksine iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan Emre, asıl eleştirisini sermaye giderleri üzerinden dile getirdi.
“Yatırım ödeneğinin yarısı kullanılmadı, sermaye payı yüzde 4’te kaldı”
CHP’li Zeynel Emre, sermaye giderlerinin bütçedeki yerini örneklerle anlattı:
“Sermaye ödeneği başlangıçta 18 milyar 100 milyon TL olarak öngörülmüş. Ama yıl içinde bu 10 milyar 700 milyona revize ediliyor, gerçekleşen harcama ise 8,6 milyarda kalıyor. Yani Meclis onayı alınmış başlangıç bütçesinin yarısı bile kullanılmamış.”
Sermaye giderlerinin toplam harcamalar içindeki payının yaklaşık yüzde 4’e karşılık geldiğini belirten Emre, cezaevlerinde kapasite, adliyelerde fiziki şartlar ve dijital altyapı sorunları düşünüldüğünde bu seviyeyi “yetersiz” olarak nitelendirdi:
“Cezaevlerinde insanlar nöbetleşe yatıyor, kırsaldaki adliyeler kötü durumda, dijital altyapının güçlenmesi lazım ama yatırım ödeneği geri çekiliyor.” dedi.
Tasarruf gerekçesinin bu alanda gösterilmesini eleştiren Emre, “Tasarrufu adalet yatırımından yapıyorsunuz. Saray harcamalarından, yandaşa adrese teslim ihalelerden, makam araçlarından tasarruf yok; sıra adalete gelince iptal, kısma, dondurma.” ifadelerini kullandı.
“İnfaz koruma memurları 50 bin lira maaşla kirada, ömürleri cezaevinde geçiyor”
Cezaevleri ziyaretlerinde infaz koruma memurlarının koşullarını yakından gördüklerini aktaran Emre, “Koruma memuru 50 bin lira maaş alıyor, ömrünün önemli kısmı cezaevinde, yüksek stres altında geçiyor. Lojman hakkı yoksa 15–20 bin lira kiraya çıkmak zorunda kalıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil.” diye konuştu.
Emre, infaz ve koruma personelinin özlük haklarına dair kapsamlı bir çalışma yapılmadığını savunarak, “Kimse derli toplu bir şekilde bu arkadaşlarımızın sorunlarını ele almıyor.” dedi.
OECD konuşması ve Stratejik Plan hatırlatması: “Yazdığınızla yaptığınız örtüşmüyor”
CHP’li milletvekili, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un OECD toplantısındaki konuşmasına da atıfta bulundu. Tunç’un, “Adalet insan onurunun en güçlü teminatıdır. Adalete erişimi güçlendirmek demokratik hukuk devletimizin öncelikli hedefidir.” sözlerini hatırlatan Emre, Stratejik Plan’da yer alan “kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, fiziki altyapının iyileştirilmesi” hedeflerini hatırlattı ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sözlerinizde adalete erişim ve kurumsal kapasite hedeflerinden bahsediyorsunuz ama yatırım ödeneğinin yarısını kullanmıyorsunuz. Yazdığınızla yaptığınız örtüşmüyor.”
“33 milyar gelir, yüzde 10 hedefi ve tahsilat makinası eleştirisi”
2024 Sayıştay raporlarına göre, Adalet Bakanlığının 33 milyar TL’nin üzerinde bütçe geliri elde ettiğini belirten Emre, “Bu gelirler harçlar, cezalar, yargı gelirlerinden oluşuyor. Buna rağmen yatırımda kısıntı yapılıyor. O hâlde vatandaş açısından burası adalet üretmekten çok tahsilat makinası gibi görünmeye başlar.” dedi.
2026 bütçesinde Adalet Bakanlığının genel bütçe gelirleri içindeki payının yüzde 10 civarında öngörüldüğünü, ancak gerçekleşme konusunda “kuşkulu” olduğunu ifade etti.
Sayıştay bulgusu: “Doğrudan temin, sözleşmesiz ve teknik detaysız alımlar”
Emre, Sayıştay raporlarında yer alan doğrudan temin tespitlerini de gündeme taşıdı. Sayıştay’ın, 1 Şubat 2024’te yürürlüğe giren doğrudan temin tebliğine rağmen, Bakanlık uygulamalarında ciddi sorunlar gördüğünü aktardı:
“Sayıştay özetle diyor ki: Doğrudan temin yöntemiyle yapılan ve belli bir süre gerektiren mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde sözleşme yapılmamış; piyasa araştırması yapılırken hiçbir teknik detay ortaya konulmadan genel başlıklarla alımlar gerçekleştirilmiş. Yani belirli bir süreyi gerektiren sözleşmesiz alımlar var.”
Emre, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan şu sorulara açıklık getirmesini istedi:
-
“Hangi kalemlerde, hangi hizmetler için sözleşmesiz doğrudan temin yapılmıştır?”
-
“Bu alımlarda yüklenici firmalar kimlerdir, başlangıç ve bitiş tarihleri nedir?”
-
“Teknik şartname olmadan doğrudan temin yapılan alımlar için herhangi bir inceleme veya soruşturma başlatıldı mı?”
CHP’li milletvekili ayrıca, daha önce yazılı olarak sorduğu ancak cevap alamadığını belirttiği soruları hatırlattı: “İktidar döneminizde yapılan cezaevleri hangileridir, hangi adliyeler hangi usulle hangi firmalara ihale edilmiştir?” diyerek, bu bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmasını istedi.
“19 Mart sonrası AYM ve AİHM fiilen yok sayıldı, yargı siyasi mühendislik aparatına çevrildi”
Teknik bölümün ardından siyasal içerikli eleştirilerine geçen Zeynel Emre, 19 Mart sonrasını işaret ederek, “Anayasa Mahkemesi kararlarının fiilen yok sayıldığı, AİHM kararlarına uyulmadığı, seçilmiş belediye başkanlarının soruşturma ve tutuklamalarla devre dışı bırakıldığı bir döneme girdik.” dedi.
Yargının parti kapatma, butlan davaları, siyasi yasak tartışmaları üzerinden “siyasi mühendislik aracı” olarak kullanıldığını söyledi ve şu soruyu yöneltti:
“Bu ülkede muhalefet etmek başlı başına adli vaka mıdır?”
“Demokrasi tramvayı durağa geldi, iniyoruz dediniz; sonra da ‘Kaç CHP’li telef olacak’ diye konuştunuz”
Emre, iktidarın demokrasiye bakışı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişteki sözlerini hatırlatarak, “Demokrasi bir tramvaydır, durağa gelince ineriz” anlayışının 19 Mart sonrası tamamen açık edildiğini savundu. Erdoğan’ın “Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olacak” şeklindeki sözlerini hatırlatarak, “Bu, yargının elindeki sopanın nasıl bir niyetle kullanıldığını gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Çifte ipotek rejimi: Bir yandan yargı sopası, bir yandan rant sözleşmeleri”
CHP’li Zeynel Emre, Türkiye’nin hem siyasal hem ekonomik alanda “çifte ipotek rejimi” altında olduğunu savundu:
-
Birincisi: “Yargı eliyle siyaset alanının daraltılması, örgütlenmenin boğulması.”
-
İkincisi: “Köprü, otoyol, şehir hastaneleri, kur korumalı mevduat, özelleştirmeler üzerinden geleceğin rant sözleşmelerine rehin verilmesi.”
“Yargı kararları sarayın ajandasına göre verildiği sürece, hâkim cübbesi mi ağırdır, talimat kâğıdı mı ağırdır, bunu tartışmaya başlarız.” diyen Emre, muhalefet olarak hukukun dışına çıkmayacaklarını vurguladı:
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak ahlaki üstünlüğü kaybetmeden, hukukun dışına sapmadan hukuku savunuyoruz; çünkü muhalefet de hukuk dışına çıkarsa çürüme herkesi yutar.”
“Başsavcı iddianameden sonra propaganda yapamaz, gizli tanık her dosyada kullanılamaz”
Emre, son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının İBB soruşturmasıyla ilgili basına verdiği ayrıntılı demeçleri eleştirdi:
“Ceza hukukunda görmediğimiz bir şey; başsavcı dava açtıktan sonra basını toplayıp propaganda ve ikna amaçlı açıklama yapıyor. Bizim hukukumuzda bu yok.”
Gizli tanık ve etkin pişmanlığın da yerli yerinde kullanılmadığını söyleyen Emre, şunları kaydetti:
“Gizli tanık uygulaması terör kaynaklı dosyalar için getirilmişti; her dosyada gelişigüzel kullanılamaz. Rüşvet ve ihaleye fesat suçlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz ama bugün ‘Ben çaldım.’ diyen serbest, ‘Ben suçsuzum, iftira.’ diyen tutuklu. Bu tablo toplumsal barışa en büyük zararı veriyor.”
CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, konuşmasını, “Toplumsal barış ve kardeşlik diyorsak, bu yargı pratiğiyle olmaz. Adaletin nefes alabileceği bir düzen kurulması şart.” sözleriyle tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI