İletişim Başkanı Fahrettin Altun: ‘Türkiye’ye Yönelik Dezenformasyon Kampanyalarına Karşı Mücadelemiz Sürecek’
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada yoğun bir dezenformasyon kampanyasına maruz kaldığını belirterek, siyasi gerilimler ve algı operasyonlarına karşı mücadelenin devam edeceğini vurguladı. Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin milli irade doğrultusunda güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini ifade etti.

‘Dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele ediyoruz’
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada dezenformasyon kampanyalarına maruz kaldığını belirterek, bu tür girişimlere karşı mücadelenin sürdüğünü açıkladı. Altun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, özellikle ana muhalefet partisi içindeki çekişmelere, kutsal değerlere yönelik saldırılara ve Türkiye’ye yönelik algı operasyonlarına dikkat çekti.
‘Ekonomik istikrarımıza yönelik tehditler var’
Altun, bazı çevreler tarafından yapılan açıklamaların Türkiye’nin ekonomik güvenliğine zarar verdiğini belirterek, içerideki belirli grupların dışarıya yönelik siyasi ve ekonomik sabotaj girişimlerinde bulunduğunu ileri sürdü. Türkiye’nin küresel güçlere bağımlı bir ülke olmadığını vurgulayan Altun, milli iradeye dayalı bir liderliğin öncülüğünde kararlı bir şekilde yoluna devam ettiğini söyledi.
‘Sanatçılar ve sektör emekçileri yalnız değildir’
Altun, sanatçılar ve medya sektöründeki çalışanların ideolojik temelli baskı ve tehditlere karşı yalnız olmadığını belirterek, iletişim ekosisteminin güvenliğini sağlamak adına gerekli adımların atılacağını ifade etti. Türkiye’nin, siyasi ve kültürel anlamda demokratik bir olgunluk çerçevesinde hareket etmeye devam edeceğini söyledi.
Altun’un açıklaması, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Türkiye’nin dezenformasyon ve algı operasyonlarına karşı yürüttüğü mücadelede kararlılığını sürdüreceği mesajı verildi.
FAHRETTİN ALTUN'UN AÇIKLAMASI:
Türkiye, son dönemde hem içerde hem dışarda yoğun dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele vermektedir.
Ana muhalefet partisinde yaşanan iç çekişmeler ve bu süreçte kamuoyuna yansıyan iddialar dehşet vericidir. Ne yazık ki, bu kadar ciddi iddialar karşısında mahcubiyet duyması gerekenler, kamu vicdanına hesap vermek yerine, yalan ve iftira siyasetini sürdürmekte, “yavuz hırsız” misali algı operasyonlarına başvurmaktadır.
Ramazan-ı Şerif’in manevi ikliminde dahi kutsal değerlerimize yönelik alçak saldırılar, organize küfür kampanyaları, dinimize, milletimizin mukaddeslerine ve Cumhurbaşkanımıza yönelik son derece edep dışı söylemler, toplumumuzun huzurunu hedef almıştır. Bu söylemler sadece siyasi nezaketsizlik değil, aynı zamanda organize kötülüğün dışavurumudur.
Ana muhalefet kadrolarının sömürgeci zihniyeti çağrıştıran tutumlar içine girerek uluslararası odaklardan siyasi meşruiyet devşirme gayretleri ise ibret vericidir.
Ekonomik istikrarımıza yönelik tehditlerin ve yatırımcı güvenini zedelemeye dönük açıklamaların içerideki bazı çevreler eliyle dışarıya servis edilmesi, bir siyasi rekabetin ötesinde milli menfaatlerimize karşı sabotaj girişimidir.
Kendilerini hâlâ vesayet Türkiye’sinin imtiyazlıları zanneden bu azgın azınlık bilmelidir ki Türkiye, birilerinin birtakım küresel güçlere sırtını dayayıp parmak sallayabileceği bir ülke değildir.
Bu ülkenin gerçek sahibi olan aziz milletimiz, bu oyunların farkındadır. Türkiye artık vesayet odaklarının, küresel güçlerin arka bahçesi değildir. Gücünü milli iradeden alan bir liderliğin öncülüğünde yoluna kararlılıkla devam etmektedir.
Neredeyse on yıldır değiştiğini, geliştiğini, helalleştiğini iddia edenlerin Gezi kalkışmasından bugüne bir arpa boyu yol alamadığı ortaya çıkmıştır.
Sürekli kendini tekrar eden bir faşizan tavrı içinden bir türlü atamayan bu zihniyet, çirkin bir üslup eşliğinde mahalle baskısı oluşturmaya, kendileriyle aynı görüşü paylaşmayanları sindirmeye çalışmaktadır.
Farklı görüşlere tahammül edemeyen, kendinden olmayanı yaftalayan, hatta tehdit eden bu faşizan anlayış, demokratik olgunlukla, birlikte yaşama kültürüyle asla bağdaşmaz.
Hiçbir sanatçımızın ve sektör emekçimizin de ideolojik temelli tehditlere, baskılara ve dışlanma girişimlerine karşı yalnız olmadığını belirtmek isterim.
İletişim ekosistemimizin güvenliğini sağlamak üzere attığımız her adımda sektörün haklarını savunmaya devam edeceğiz. Görüşünden ötürü birilerinin baskısıyla yer verilmedikleri her alanda biz olacak, onları yalnız bırakmayacağız.
Bir kez daha gerçek yüzü ortaya çıkan kifayetsiz muhterislere şunu söylüyoruz: Bu ülkede artık bu faşist söylemlerinizin, bu ayrımcı tutumlarınızın, bu kışkırtıcı, ötekileştirici dilinizin bir siyasal karşılığı kalmamıştır.
Siyasi rekabet, ilke ve vizyonla yapılır; tehdit ve sindirme ile değil.
Muhalif görüşlere sahip vatandaşlarımızın siyaset kurumuna yönelik talep ve beklentilerini, kendi şahsi çıkar hesaplarına adeta kurban eden; onların umutlarını bozuk para gibi harcayan müflis siyaset tüccarları ve onların kayığına binip sağa sola nizamat vermeye çalışan “kültürel hegemonya” bekçileri, ortaya koydukları bu faşist yaklaşımın sonuçlarıyla yüzleştiklerinde ne kadar büyük bir yanlışın içine sürüklendiklerini anlayacaklardır.
Türkiye kararlıdır, güçlüdür ve yoluna milletin iradesi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devam etmektedir.
Türkiye, son dönemde hem içerde hem dışarda yoğun dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele vermektedir.
Ana muhalefet partisinde yaşanan iç çekişmeler ve bu süreçte kamuoyuna yansıyan iddialar dehşet vericidir. Ne yazık ki, bu kadar ciddi iddialar karşısında mahcubiyet… — Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) April 1, 2025
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI
