Irak'ın Geleceği Mukteda es-Sadr'ın Kararına Bağlı: Lider mi Olacak, Devlet Adamı mı?

Irak’ta dış müdahale, mezhepçilik ve siyasi yozlaşmanın gölgesinde; milislerle mücadele eden, halk desteğini arkasına alan ve tarihsel mirasıyla öne çıkan Mukteda es-Sadr, sadece sokakların değil, devletin geleceğini de belirleyebilecek kritik bir figür olarak öne çıkıyor.

Haziran 11, 2025 - 10:48
Irak'ın Geleceği Mukteda es-Sadr'ın Kararına Bağlı: Lider mi Olacak, Devlet Adamı mı?


Devlet ve sokak arasında sıkışmış bir lider: Mukteda es-Sadr
Irak, siyasi kaosun, dış müdahalenin ve silahlı milislerin egemenliğindeki bir dönemden geçiyor. Bu çöküş sürecinde ülkelerin kurtuluşu, hem halk desteğine hem de güçlü bir devlet vizyonuna sahip liderlerle mümkün olabiliyor. Mukteda es-Sadr da Irak’ta bu role en yakın isim olarak görülüyor.

2003’ten bu yana Irak siyasetinde etkili bir figür olan Sadr, dini liderlik mirası, halk tabanına olan yakınlığı ve milliyetçi söylemiyle dikkat çekiyor. Mezhepçiliği reddetmesi, İran etkisinden görece bağımsız duruşu ve 'devlet her şeyin üstündedir' anlayışını savunması, onu diğer aktörlerden ayırıyor. Ancak popülerliği, kurumsal ve kapsayıcı bir devlet projesine dönüştürebilmiş değil.

Meşruiyetin kaynağı: Toplumsal sözleşme
Sadr’ın siyasi gücü sadece söyleminden değil, halkıyla kurduğu derin bağdan da kaynaklanıyor. Bu bağ, Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau'nun toplumsal sözleşme kavramına benzer biçimde, lider ile halk arasında karşılıklı güven ve sorumluluk üzerine kurulu. Sadr ailesinin geçmişten bu yana dini ve siyasi mücadelelerde öne çıkması, bu güveni daha da pekiştiriyor.

Liderlikten devlet adamlığına geçişin eşiğinde
Sadr, bugüne dek yolsuzluklara karışmadan siyasi arenada var olmayı başardı. Ancak bu gücü genellikle dışarıdan baskı kurmak ya da sürece müdahil olmamak yönünde kullandı. Oysa bugünkü Irak’ın ihtiyacı olan; siyasi sınıftan bağımsız, kotaları reddeden ve güçlü bir sivil devlet projesine sahip bir aktör.

Meclisten çekilmek ya da protesto göstermek yerine devletin içinde reformları kurumsallaştırmak gerektiği vurgulanıyor. Irak’ın içinde bulunduğu kritik süreçte, Sadr’ın rolü yalnızca muhalefet etmekle sınırlı kalmamalı, devletin yeniden inşasında etkin bir aktör haline gelmeli.

Yeni bir lider modeli mümkün mü?
Arap siyasi kültüründe, kriz anlarında ortaya çıkan reformcu lider figürü, Irak’ta da karşılık buluyor. Ahmed eş-Şera’nın temsil ettiği ideallere benzer şekilde, kişisel çıkarları reddeden, mezhepçilik ve yolsuzlukla mücadele eden kapsayıcı bir liderlik modeli tartışılıyor. Sadr, dini ve devrimci mirası, halk desteği ve siyasi cesaretiyle bu modeli somutlaştırabilecek kapasiteye sahip bir figür.

Karar anı yaklaşıyor
Irak, başarısız bir devlete dönüşmenin eşiğinde. Ülkenin geleceği, milislerden ve dış müdahalelerden arınmış, hukukla yönetilen bir devlet yapısının kurulup kurulmamasına bağlı. Bu noktada Mukteda es-Sadr’ın vereceği karar belirleyici olacak. Yozlaşmış sistemin parçası olmayı mı seçecek, yoksa kapsayıcı bir cumhuriyetin kurucusu mu olacak?

Irak'ın ihtiyacı daha fazla lider değil, devletin muhalifi değil kurucusu olan bir devlet adamı. Bu fırsat Mukteda es-Sadr’ın önünde duruyor.


Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI