İYİ PARTİLİ ŞENOL SUNAT: “BU BÜTÇEDE ÖĞRENCİ YOK, ÖĞRETMEN YOK, OKUL YOK, GELECEK YOK”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, 2026 eğitim bütçesinin “bir milletin umudunun hesabı olması gerekirken öğrenciyi, öğretmeni ve okulu görmediğini” söyledi. Sunat, çocuk yoksulluğu ve açlığı, okul yemeği eksikliği, 6–17 yaş grubunda 612 bine yakın çocuğun okul dışında kalması, açık öğretim ve MESEM’le birlikte 3 milyon 264 bin çocuğun örgün eğitim sisteminin dışında olmasını, taşımalı eğitim ve pansiyonlu okullarda azalan öğrenci sayısını, okul öncesi okullaşmadaki düşüşü, öğretmen yoksulluğunu, 86 bine ulaştığını belirttiği ücretli öğretmenliği, Millî Eğitim Akademisi’ni, özel okul öğretmenlerinin düşük ücretlerini, rehber öğretmen eksikliğini, yapay zekâ projeleri, sahte diploma iddiaları, MESEM dolandırıcılığı ve YÖK’ün denklik uygulamalarını sert ifadelerle eleştirdi; “Bu bütçede gelecek yok.” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK, ÖSYM ve YÖKAK bütçelerinin görüşüldüğü 20 Kasım 2025 tarihli toplantıda söz alan İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, 2026 yılı eğitim bütçesine ilişkin eleştirilerini dile getirdi. Sunat, konuşmasına “Millî Eğitim bütçesi sadece bir kalem hesabı olamaz. Bu bütçe bir milletin geleceğe dair umudunun hesabı olmalıdır.” sözleriyle başladı ve önlerindeki tablonun “hiç umut verici olmadığını” ifade etti.
Sunat, “Bu bütçede öğrenci yok, öğretmen yok, okul yok, gelecek yok.” diyerek bütçenin eğitimde temel ihtiyaçlara yanıt vermediğini savundu. Ülkede çocuk yoksulluğunun çocuk açlığına dönüştüğünü belirten Sunat, EUROSTAT verilerine göre çocukların yüzde 39,5’inin yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olduğunu söyledi. Devlet okullarında eğitim gören 15 milyon öğrenciden yüzde 19,2’sinin “açlıktan bayıldığı” yönünde raporlar bulunduğunu vurgulayan Sunat, “Neredeyse her 5 öğrenciden 1’i bu durumda. Bu tablo bizleri, hepimizi utandırmalıdır.” dedi.
“Devlet okullarında en az bir öğün yemek bu bütçede olmalıydı”
Çocuk açlığına karşı en az bir öğün okul yemeğinin zorunlu olması gerektiğini belirten Sunat, “Devlet okullarında en azından bir öğün yemek bu bütçede olmalıydı. Yıllardır söylüyoruz, nasıl olması gerektiğini de anlatmamıza rağmen.” ifadelerini kullandı. Eğitim harcamalarına ilişkin TÜİK verilerine de değinen Sunat, son bir yılda eğitim harcamalarının yüzde 75 arttığını, bir öğrencinin okula başlama maliyetinin 50-55 bin lira seviyesine çıktığını belirterek, “Okula gitmek artık bir hak değil, bir lüks hâline geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
612 bin çocuk okul dışında, 3 milyon 264 bin çocuk örgün sistemin dışında
Bakanlık verilerine göre zorunlu eğitimde olması gereken 6-17 yaş grubunda 612 bine yakın çocuğun okul dışında olduğunu hatırlatan Sunat, açık öğretim ve MESEM verileriyle birlikte örgün eğitim sisteminin dışında kalan çocuk sayısının 3 milyon 264 bine ulaştığını söyledi. “Bunun anlamı her 10 çocuktan 1’i okula gitmiyor. Lise çağındaki her 3 gençten 1’i eğitim dışında.” diyen Sunat, buna rağmen okullaşma oranlarının OECD ortalamasına yakın olduğu yönündeki açıklamaları eleştirdi.
Taşımalı eğitim ve pansiyonlarda gerileme sorusu
Sunat, taşımalı eğitimden yararlanan öğrenci sayısının 2024-2025 döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,2 azaldığını, yaklaşık 113 bin öğrencinin taşımalı eğitime devam edemediğini aktardı. Pansiyonlu okullarda kalan öğrenci sayısında da yüzde 7,9 oranında düşüş yaşandığını belirten Sunat, “Ulaşım mesafesi sınırının 50 kilometreden 30 kilometreye indirilmesi eğitimde hakkaniyeti değil, hakkın engellenmesini mi getirdi?” sorusunu yöneltti.
“Pansiyonlu okullardaki öğrenci sayısındaki azalma, ulaşım destekli okullaşmanın çözülmeye başladığını mı gösteriyor?” diyen Sunat, kırsal ve uzak yerleşimlerde yaşayan çocukların taşımalı sistemde yer bulamama nedeniyle eğitim hakkından koparıldığını savundu. Pansiyonlarda günlük yemek bedelinin 133 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Sunat, “133 liraya sağlıklı, dengeli, doyurucu bir menü hazırlamak mümkün mü?” diye sordu.
“Okul öncesi okullaşma düşüyor, dini yapılardaki çocuk sayısı artıyor”
İYİ Parti Milletvekili Sunat, 5 yaş okul öncesi net okullaşma oranının yüzde 82,5’e düştüğünü ve özellikle resmî anaokullarında ciddi gerileme yaşandığını belirterek, “Resmî anaokullarındaki düşüş yüzde 39’larda.” dedi. Buna karşılık Diyanet’in kurslarında, derneklerin, vakıfların, cemaat ve tarikatlara ait okul öncesi yapılarda çocuk sayısının arttığını savundu.
“Fırsat eşitliği için okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirilmesi gerekiyor; 3 yaştan, 4 yaştan bahsetmiyorum, 5 yaşta.” diyen Sunat, anaokullarında alınan katkı paylarının veliler için ciddi yük oluşturduğunu, katkı payını ödeyemeyen velilerin çocuklarını anaokuluna gönderemediğini söyledi. Okullarda bu katkı paylarının peşin talep edildiğini ve okulların maddi durumunun da sıkıntılı olduğunu ifade etti.
“Öğretmenler sefilleri oynuyor, maarif değil mahrumiyet sistemi”
Sunat, öğretmenlerin ekonomik şartlarına ilişkin eleştirilerinde sert ifadeler kullandı. “Öğretmenler sefilleri oynuyor, yüz binlerce öğretmeni hayatını idame ettiremeyecek bir duruma sokup maneviyattan söz etmek ayıptır.” diyen Sunat, maaşları kira giderine yetmeyen, ek ders peşinde koşan öğretmenlere dikkat çekti.
“Onlara ‘Erdemli ol.’ diyerek yoksulluğu kutsal hâle getiren bir sistemin adı maarif değil, mahrumiyet sistemidir.” ifadesini kullanan Sunat, “Öğretmenine sahip çıkmayan bir devlet geleceğine sahip çıkamaz.” dedi. Bakanın “Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlanmıyor.” sözlerini hatırlatarak, öğretmenlerin “fonlananlar kategorisine” sokulmasını eleştirdi.
Ücretli öğretmenlik, Millî Eğitim Akademisi ve özel okul öğretmenleri
Sunat, ücretli öğretmenlik uygulamasının isminin değiştirilerek gerçeğin örtülemeyeceğini belirtti. “Kölelik sistemi ve giderek artıyor.” diyen Sunat, geçen öğretim yılında 72 bin olan ücretli öğretmen sayısının bu yıl 86 bine çıktığını söyledi. Bu öğretmenler arasında yıllardır çalışanların bulunduğunu ve adalet beklentisi içinde olduklarını aktardı. 2018’de 540 gün sigorta primi olan, eğitim fakültesi mezunu ve formasyonlu 5 bin ücretli öğretmenin kadroya alındığını hatırlatarak, “Mevcutlar kapılarımızı aşındırıyor, sizden müjde bekliyor.” dedi.
Atanamayan öğretmenlerin durumuna da değinen Sunat, KPSS’ye girip başarılı olan öğretmen adaylarının branş bazlı kontenjan artışı beklediğini, Millî Eğitim Akademisi mezun vermeden yeni atama umudu taşıdıklarını söyledi. Eğitim fakültelerindeki arz-talep dengesizliği giderilmeden Millî Eğitim Akademisi’nin kurulmasını eleştiren Sunat, “Millî Eğitim Akademisiyle yeni bir eleme sistemi kuruyorsunuz. Artık öğretmenlik bir hak değil, Bakan Bey’in ve şürekâsının beğenisine bağlı hâle geldi.” ifadelerini kullandı. Bu sistemin öğretmeni bağımsız değil, “itaat eden memur” hâline getirdiğini savundu.
Özel okul öğretmenlerinin durumunu da gündeme taşıyan Sunat, bu öğretmenlerin çoğunun asgari ücretin de altında maaş aldığını belirtti. Bakanlığın “maaş farkı çok büyük değil” yönündeki yaklaşımını eleştirerek, “İstekleri, devlet okullarındaki meslektaşlarıyla taban maaşlarının aynı olması.” dedi. Bakanlığın “kendilerine hak etmedikleri düşük ücretlerin verildiğini düşünen öğretmen arkadaşlarımız varsa genel müdürlüğümüze başvursunlar” şeklindeki açıklamasını “trajikomik” olarak nitelendirdi.
Sunat, yaklaşık 20 bin okulda rehber öğretmen bulunmadığını, yaklaşık 30 bin rehber öğretmen ve psikolojik danışmana ihtiyaç olduğunu kaydetti. “Bu kadar akran zorbalığının, uyuşturucunun, çocuk istismarının olduğu bir dönemde rehber öğretmene ihtiyaç yok mu Sayın Bakan?” sorusunu yöneltti.
24 Kasım için “bir maaş ikramiye” çağrısı
Öğretmenler Günü yaklaşırken somut bir adım talep eden Sunat, “24 Kasıma dört gün kaldı, hadi gelin, hep birlikte, bugün buradan çıksın; bütçe görüşülürken öğretmenlere 24 Kasımda 1 maaş ikramiye verelim.” çağrısında bulundu.
“Eğitimde ideoloji olmaz, tek ölçü bilim ve özgür akıldır”
Eğitimde kalite ve eşitsizlik tartışmalarına da değinen Sunat, Finlandiya’da en nitelikli okulla en niteliksiz okul arasındaki farkın 8 puan, Türkiye’de ise 50 puan olduğuna işaret etti. “Bu farkı kim yarattı Sayın Bakan? Yirmi yılın sonunda bu uçurumu kim derinleştirdi?” diye sordu. PISA sonuçlarının Bakanlığın sunduğu kadar parlak olmadığını öne süren Sunat, köy okullarının kapatılması ve taşımalı sisteme bağımlılığın artmasının da bu tablonun parçası olduğunu söyledi.
“Eğitimde ideoloji olmaz Sayın Bakan. Eğitimde tek ölçü vardır; bilim ve özgür akıl.” diyen Sunat, mevcut yaklaşımın bilimin yerine dogmayı, özgür aklın yerine itaati koyduğunu savundu. “Bu milletin çocukları sizin deney tahtanız değil. Türkiye’nin geleceği bu dar ideolojik kalıplara sığmayacak kadar büyük, bu ülkenin gençliği sizin sınırlarınızı aşacak kadar güçlüdür.” ifadelerini kullandı. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni “kendi siyasal inanç ve değer ölçülerine göre çocukların geleceğini biçimlendirme girişimi” olarak niteledi.
10 Kasım, Hasan el-Benna ve rol model tartışması
Sunat, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün ara tatille aynı döneme denk getirilmesini eleştirerek, “10 Kasım Atatürk’ümüzün ölüm yıl dönümünü tatil bahanesiyle okullarda anmadınız, böyle çok ince bir planla gidiyor işiniz.” dedi. Bazı okullarda Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın kurucusu Mısırlı Hasan el-Benna’nın öğrencilere rol model olarak tanıtıldığı iddiasını dile getirerek, okul isimlerini daha sonra Bakanlığa yazılı ileteceğini belirtti ve “Bizim rol modelimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür.” dedi.
Heybeliada Ruhban Okulu çıkışı ve yapay zekâ eleştirisi
Şenol Sunat, Bakanın Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına ilişkin sözlerini de eleştirdi. “Sizin Millî Eğitim Bakanı olarak en fazla karşı çıkmanız gereken bir konu bu.” diyen Sunat, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlığa yönelik uygulamaları devam ederken bu çıkışın “mütekabiliyet ilkesini zayıflatacağını” savundu.
Bakanlığın “Millî Eğitimde Yapay Zekâ Devrimi” başlığıyla duyurduğu projelere ilişkin de eleştirilerini paylaşan Sunat, Bakanlık Yönetim Sistemi, yapay zekâ etik kurulu ve yapay zekâ öğrenme platformu gibi başlıkların “eğitim öğretim sürecinin özüne dokunmadığını” söyledi. “Bu süslü kelimelerle paketlenmiş ama içi boş bir yapay zekâ vitrini.” ifadesini kullanan Sunat, EKAP’a işlenmeyen bilgiler ve 300 milyon lirayı aşan yapay zekâ ihaleleri iddiasına dikkat çekerek, “Bizde yapay zekâ eğitim teknolojisi olarak değil, ihale teknolojisi olmuş durumda.” dedi.
ABD, Hollanda, Güney Kore, Japonya, Kanada, Estonya ve Singapur gibi ülkelerde yapay zekânın ilkokuldan itibaren temel ders olarak verildiğini hatırlatan Sunat, Türkiye’de dersliklerde bilgisayar, internet ve öğretmen eğitimi eksikliği varken bu alanda gerçek bir strateji oluşturulamadığını savundu. “MEB hangi okulda sabun var sorusunu bununla çözebilir, emin olun.” dedi.
İmam hatip ortaokullarında 7’nci sınıfta bilişim teknolojileri ve yazılım dersinin, 5 ve 6’ncı sınıflarda ise teknoloji ve tasarım dersinin bir saate düşürüldüğünü, diğer sınıflarda seçmeli hâle geldiğini hatırlatarak, uygulamanın yapay zekâ ve dijital dönüşüm vizyonuyla çeliştiğini söyledi. YEĞİTEK okul sorumlularının tam zamanlı olması gerekirken kısmi zamanlı ve geçici görevlendirmelerle çalıştırıldığını, bu nedenle sahada rehberlik yapacak yeterli öğretmen bulunamayacağını belirtti.
Okullarda hijyen, güvenlik, tadilat ve Manisa örnekleri
Türkiye’nin dört bir yanında okulların “alarm verdiğini” söyleyen Sunat, okullarda hizmetli ve güvenlik personeli eksikliğinin ciddi boyuta ulaştığını dile getirdi. “Sınıflar velilerin kendi imkânlarıyla temizleniyor, çocuklarımız hijyen yoksunluğu ortamlarda eğitim görüyor; öğrenciler içecek su bulamıyor, tuvalet musluklarından su içiyor.” dedi.
Sosyal hizmetten geçici görevlendirilen personelin okullarda kalıcı görev üstlendiğini, ancak iş disiplini ve sorumluluk bilincinde sorunlar yaşandığını belirtti. Okul tadilat ve güçlendirme çalışmalarının tatil döneminde değil, eğitim yılı başlar başlamaz başlamasını da eleştiren Sunat, memleketi Manisa’dan örnekler verdi. Gazi İlkokulu’nda 1.800 öğrencinin binanın eğitim yılı başında güçlendirmeye alınmasıyla başka okullara taşındığını, iki okulun birleştirilmesiyle binlerce öğrencinin sabah karanlığında derse girip akşam yorgun çıktığını anlattı. Gediz Anadolu Lisesi’nin hâlâ tadilatta olduğunu, pansiyonunun kapalı bulunduğunu söyledi.
Soma’daki Madenciler İlkokulu ve Ortaokulu’nda deprem riski gerekçesiyle yıkım kararı alındığını, 485 öğrencinin Şehit Ömer Halisdemir İmam Hatip binasında ikili eğitim yaptığını, aradan iki yıl geçmesine rağmen uygun arazi olmasına karşın yeni binanın yatırım programına alınmadığını belirtti. “Türkiye genelinde deprem güçlendirmesi bekleyen kaç okul var?” diye soran Sunat, bu tabloyu “plansızlık” ve “umursamazlık” olarak nitelendirdi.
Ders kitapları, promosyon, ek ders vergisi ve mesleki çalışmalar
Sunat, Bakanlığın 27,5 milyar lira maliyetle ücretsiz dağıttığı ders kitaplarının hem fiziksel kalitesini hem de içeriklerini eleştirdi. “Kitapların ciltleri çok çabuk dağılıyor, sayfalar kopuyor, öğrenciler bir sene bu kitapları muhafaza edemiyor.” diyen Sunat, içeriklerin bilimsel, pedagojik ve tarafsız olmadığını savundu. Bakan Yusuf Tekin’in “Bir tane örnek verin.” çağrısına, süre kısıtı nedeniyle daha sonra somut örnek paylaşacağını belirtti.
Öğretmenlerin banka promosyonlarını da gündeme taşıyan Sunat, “Öğretmenler bankaların vereceği promosyonu bekler hâle geldi.” dedi. Büyükşehirlerde promosyonların yüksek, küçük ilçelerde ise “utanç verici düzeyde” olduğunu söyledi. Merkez ve ilçeler arasında farklar bulunduğunu, adil bir yönetim için banka anlaşmalarının Bakanlık üzerinden tek elden yapılması gerektiğini savundu. Promosyonların eğitim ödeneğiyle birlikte ödenmesinin öğretmenler açısından önemli olacağını belirtti.
Vergi adaletsizliğinin öğretmen maaşlarını her ay erittiğini söyleyen Sunat, Millî Eğitim Bakanı’nın Hazine ve Maliye Bakanı ile görüşerek ek ders ücretlerini vergiden muaf tutmasının “öğretmen için büyük bir jest” olacağını ifade etti. Mesleki çalışmaların tatil döneminde değil, ders döneminde yapılmasını eleştirerek, “Öğretmenler zorunlu seminerlerde anlatılanları anlamıyor bile. Maarif Modeli’ni anlatmaya çalışıyorsunuz ama öğrencilerin dersleri boş geçiyor.” dedi.
Öğretmenevlerinde çalışan personelin durumuna da değinen Sunat, bu kurumların milyonluk bütçeleri yöneten birimler hâline geldiğini, buna karşın personelin 28 saat ek ders ücreti aldığını hatırlatarak, ciroya göre farklı bir sınıflandırma ve ücretlendirme yapılmasını önerdi.
Sahte diploma ve MESEM dolandırıcılığı iddiaları
Sunat, Millî Eğitim Bakanlığı, ÖSYM ve YÖK’ü ilgilendiren sahte diploma ve sınav skandallarına geniş yer ayırdı. 2015’ten itibaren sahte diplomayla öğretmenlik yapan kişilerin tespit edildiğini, kendisinin o dönemde Millî Eğitim müsteşarı olduğunu hatırlattı. “Şebeke lideri 2015’te üç yüz yılı aşkın ceza istemiyle yargılanıyor ama ne oluyor ediliyor, bu kişiye bir şey olmuyor ve şebeke işini büyütüyor.” dedi.
“Bu şebeke yıllarca Millî Eğitim Bakanlığı, ÖSYM ve YÖK’ün sistemlerine içeriden destek almadan nasıl girdi? Kim korudu? Kim göz yumdu? Kimleri susturdu?” sorularını yönelten Sunat, sahte hemşirelik diploması, başkası adına sınava girme ve sahte yatay geçiş belgeleri gibi iddiaların da “devletin beka meselesi” hâline geldiğini söyledi. “Bu rezaletin her satırı bu Bakanlığın utanç hanesine yazılmıştır.” ifadesini kullandı.
MESEM dolandırıcılığına da değinen Sunat, Kocaeli’de Millî Eğitim Bakanlığının 77 milyon lira dolandırıldığının ifade edildiğini hatırlattı. “Acaba bu tutar sadece bununla mı sınırlı, yoksa başka illerde bu tür usulsüzlüklere soruşturma açtınız mı?” diye sordu. Çocuk işçiliği iddialarına ve güvenlik eksikliklerine dikkat çekerek, MESEM’lerde denetim olmayışı nedeniyle 82 çocuğun hayatını kaybettiğini öne sürdü. “Bunlar üzerinde bir soruşturma açtınız mı?” sorusunu yineledi.
YÖK’e af ve denklik çağrısı, üniversite sistemine güvensizlik
YÖK Başkanı Erol Özvar’a da hitap eden Sunat, üniversitelerden uzaklaşmış öğrencilerin geniş kapsamlı af beklediğini söyledi. Konuyla ilgili kanun teklifi verdiğini, başka milletvekillerinin de benzer teklifleri bulunduğunu hatırlatarak, “Bu hayat şartlarında imkânsızlıklar içinde olan gençlerimize bir imkân daha tanımak gerekir.” dedi. Boş kontenjanlar nedeniyle böyle bir affın sistem üzerinde ek yük oluşturmayacağını savundu.
YÖK’ün denklik uygulamalarını “denklik rezaleti” olarak tanımlayan Sunat, özellikle Makedonya’daki Vizyon Üniversitesi’nden mezun olanlar üzerinden örnek verdi. “Bu üniversiteden 195 kişinin mezun olduğu, 66 kişiye denklik verildiği, diğerlerine verilmediği gibi iddialar var.” diyen Sunat, bazı üniversitelerde denklik koşullarının sık sık değiştiğini, bu nedenle konuyu gündeme getirdiğini ve YÖK’ten ayrıntılı açıklama beklediğini ifade etti.
2025 üniversite giriş sonuçlarının “akademik fiyasko” olarak değerlendirildiğini söyleyen Sunat, “Her ile üniversite açma politikanız çöktü.” dedi. Kontenjanların azaltılarak öğrencilerin vakıf üniversitelerine yönlendirilmek istendiğini, ancak vakıf üniversitelerinin doluluk oranlarının düştüğünü ve 190 bin öğrenci azaldığını belirtti. “Artık gençler bu ülkenin eğitim sistemine inanmıyor.” diyen Sunat, en iyi üniversitelerde bile öğrencilerin yarısından fazlasının mezun olmadan ayrıldığına dikkat çekti. “Türkiye’deki en büyük insan israfının üniversitelerde yaşandığını” söyleyerek, üniversitelerin siyasetten arındırılması çağrısında bulundu.
Konuşmasını, eğitimde köklü bir özeleştiri ve yeniden yapılanma ihtiyacını vurgulayarak tamamlayan İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, “Türkiye’nin gençliğini bu sıkıntılı durumdan kurtarmak zorundayız.” mesajını verdi.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI