İYİ PARTİLİ YASİN ÖZTÜRK: “389 MİLYARLIK ADALET BÜTÇESİ BÜYÜYOR AMA ADALETE GÜVEN BÜYÜMÜYOR, BAKANLIĞIN HARCAMA KALEMLERİ ŞİŞİYOR”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesini değerlendiren TBMM Kâtip Üyesi ve İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, 389 milyar 560 milyon 443 bin liralık ödenekle Bakanlığın toplam bütçeden yalnızca yüzde 2,06 pay aldığını söyledi. Öztürk, bütçe kalemlerini tek tek analiz ederek personel ve cari giderlerin hızla arttığını, yatırım ve modernizasyon payının son derece sınırlı kaldığını, Meclis denetim araçlarının ciddiye alınmadığını ve yargı sisteminin çocuk adaleti, cezaevlerindeki aşırı doluluk, çeteleşme ve toplumsal adalet duygusu açısından ciddi alarm verdiğini vurguladı. “Bütçe büyüyor ama adalete güven büyümüyor; cezaevleri doluyor ama suç azalmıyor.” diyen Öztürk, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a “Büyüttüğünüz şey gerçekten adalet mi, yoksa sadece harcama kalemleri mi?” sorusunu yöneltti.

Kasım 26, 2025 - 09:43
Kasım 26, 2025 - 11:55
İYİ PARTİLİ YASİN ÖZTÜRK: “389 MİLYARLIK ADALET BÜTÇESİ BÜYÜYOR AMA ADALETE GÜVEN BÜYÜMÜYOR, BAKANLIĞIN HARCAMA KALEMLERİ ŞİŞİYOR”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı ve bağlı kurumların 2026 yılı bütçesi görüşmeleri devam ederken, TBMM Kâtip Üyesi ve İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk söz aldı. Konuşmasına, tartışmanın sadece rakamlardan ibaret olmadığını vurgulayarak başlayan Öztürk, “Bugün sadece tablo konuşmuyoruz; asıl tartıştığımız bu ülkenin adalet duygusudur.” dedi.

Öztürk, 2026 yılı için öngörülen 389 milyar 560 milyon 443 bin liralık Adalet Bakanlığı bütçesinin, toplam bütçenin yüzde 2,06’sına denk geldiğini hatırlatarak, “Kâğıt üstünde her şey büyüyor, rakamlar şişiyor. Peki adalet duygusu da büyüyor mu? Makul sürede yargılanma hakkı güçleniyor mu? Adalete erişim kolaylaşıyor mu? Cezaevleri insan onuruna daha uygun hâle geliyor mu? Yoksa bu bütçe adalet sistemimizin sorunlarını örten kalın bir perdeye mi dönüşüyor?” sorularını yöneltti.

“Personel giderleri üçte iki, yatırım payı sınırlı; bu artış kaliteye mi, sadece cari yüke mi gidiyor?”

Bakanlık bütçesinin yapısal dağılımına değinen Öztürk, “Adalet Bakanlığı bütçesinin yaklaşık üçte 2’si personel giderlerine, beşte 1’i mal ve hizmet alımlarına gidiyor. Yatırıma, modernizasyona, kapasite artışına, insana dokunan iyileştirmelere çok sınırlı bir pay kalıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

2026’da personel giderlerinin 245 milyar lira civarında olduğunu ve yüzde 43,91 oranında arttığını belirten Öztürk, “Ama bu artışın adalet hizmetinin kalitesine ne kattığını gösteren tek bir ciddi gösterge yok. Birim başına personel, riskli birimlerde kadro doluluğu, kişi başı maliyet nerede? Bu yüzden bu artış, hizmette sıçramadan çok kontrolsüz cari artış gibi görünüyor.” dedi.

Mal ve hizmet alımlarına ayrılan 72 milyar 940 milyon liralık ödeneğin de yüzde 31,97 artış içerdiğini belirten Öztürk, bu kalemlerin detaylandırılmamasını eleştirdi:
Bilişim, dijitalleşme, bakım-onarım, güvenlik, temizlik, eğitim gibi kalemlerin şeffaf alt kırılımı yok. İhale ve teklif sayısı, iptal ve yenileme oranı, piyasa fiyatı ile ihale bedeli arasındaki fark açıklanmadan ‘Tasarruf ediyoruz, rekabetçi ihaleler yapıyoruz.’ demek soyut bir iddia olmaktan öteye gitmez.

“Hukuk ve adalet programı: ‘Parayı buraya koyduk, gerisini sormayın’ anlayışı mı?”

Bakanlık bütçesinin neredeyse tamamının “Hukuk ve Adalet Programı” altında toplandığını söyleyen Yasin Öztürk, bu başlığın altındaki alanları hatırlattı:
Adalete erişim, adli ve idari yargı, ceza infaz, HSK, yüksek yargı, alternatif çözüm yolları, eğitim… Hepsi tek programda. Peki her bir alt başlık için somut hedef nerede? Ölçülebilir performans göstergeleri nerede? Yıl sonu gerçekleşme raporları nerede?

Yoksa Hukuk ve Adalet Programı ‘Parayı buraya koyduk, gerisini sormayın.’ programı mıdır?” sözleriyle bütçenin stratejik planlama açısından zayıflığına dikkat çekti.

Yönetim ve destek programı: Verimlilik mi, idari konfor mu?

Öztürk, yönetim ve destek programı kaleminin 2026’da yüzde 24,86 artarak 27 milyar 346 milyon liraya çıkacağını; buna rağmen bu alandaki alt kalemlerin de yeterince ayrıştırılmadığını belirtti:

Kurumsal yönetim, insan kaynakları, lojistik, bilişim elbette gereklidir ama bunlar ayrışmadıkça bu büyümenin verimlilik mi, yoksa sadece idari konfor mu ürettiğini anlayamayız. Özellikle yazılım lisansları ve aboneliklerde kullanıcı başına maliyet ile aktif kullanım oranları açıklanmadıkça dijitalleşme başlığı güven vermiyor.

“Soru önergelerinin yüzde 88,5’i süresinde cevaplanmamış; bu, Meclis’e saygısızlıktır”

Demokratik denetim boyutunda daha vahim bir tablo olduğunu söyleyen İYİ Partili milletvekili, Meclis’in denetim yetkisinin zedelendiğini vurguladı:

Milletvekillerinin soru önergelerine zamanında cevap vermemek, hele hele Meclis görmüş, milletvekilliği yapmış bir Bakan olarak bunu yapmak size hiç yakışmıyor.

Resmi kayıtlara dayanarak, “Yüzde 88,5 oranında önerge, Anayasa’nın öngördüğü sürede cevaplanmamış.” diyen Öztürk, bunun “hesap verilebilirlik” ilkesiyle bağdaşmadığını dile getirdi.

“Çocuk adalet sistemi çökmüş, çocuklar çetelerin ön cephesi hâline getiriliyor”

Konuşmasının önemli bölümünü suça sürüklenen çocuklar ve organize suç konusuna ayıran Öztürk, ekonomik kriz derinleştikçe ve sosyal adaletsizlik arttıkça çocukların suç örgütlerinin hedefi hâline geldiğini söyledi:

Çocuk adalet sistemini ne caydırıcı ne koruyucu işletebiliyoruz. Tedbir kararları etkin denetlenmiyor, eğitim ve rehabilitasyon çoğu kez kâğıt üstünde kalıyor. Çocuk, sistemden çıkıp aynı çetenin daha disiplinli bir parçası hâline dönüyor.

Öztürk, suç örgütlerinin çocukları “temiz sabıka ve 18 yaş altı” olduğu için bir tür “ön cephe unsuru” olarak kullandığını anlattı:

‘Sabıka kaydı temiz, 18 yaşında değil, önce onu sürelim sahaya.’ mantığıyla çocuklar örgütlerin ön cephesine sürülüyor. Bu tablo, sadece çocuk adaletinde değil, genel güvenlikte de alarm veriyor.

“Cezaevleri yüzde 132 dolu; ceza siyaseti değişmeden yeni cezaevleri sorunu çözmez”

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, cezaevlerindeki doluluk oranlarına da dikkat çekti:

419 binin üzerinde mahpus, yaklaşık 300 bin kapasiteli bir sistemde tutuluyor. Bu yüzde 132,9’luk doluluk oranı demektir. Ceza adalet sisteminin, aşırı ölçüde tutuklama ve hapis cezasına dayalı işlediğini gösteriyor.

Bu tablo karşısında sadece yeni cezaevi yapmakla sorunun çözülemeyeceğini vurgulayan Öztürk, “Ceza politikaları ve tutuklama pratiği değişmedikçe, ne kadar cezaevi yaparsanız yapın kriz devam eder.” dedi.

“Bütçe büyüyor ama dava süreleri kısalmıyor, suç azalmıyor, adalete güven artmıyor”

Genel resme ilişkin değerlendirmesinde Öztürk şunları söyledi:

Karşımızda personel ve işletme ağırlıklı, yatırım payı sınırlı, hedef–gerçekleşme zinciri zayıf, Meclis denetimini ciddiye almayan bir Adalet Bakanlığı tablosu var. Bütçe büyüyor ama adalete güven büyümüyor; harcamalar artıyor ama dava süreleri kısalmıyor; cezaevleri dolup taşıyor ama suç ve çeteleşme azalmıyor.

Ünsal Ban sorusu: “Nerede, nasıl kaçtı, kimleri ifşa etti?”

Konuşmasının sonunda çarpıcı bir soru yönelten Öztürk, kamuoyunda “Ünsal Ban” dosyasıyla ilgili tartışmaları hatırlattı:

Herkesin malumu olan Ünsal Ban isimli şahıs nerede? Nasıl kaçtı? İtirafçı olduğu söyleniyor. Öyleyse, itiraflarında AK Parti’den herhangi birisi ya da yakını hakkında bir beyanı oldu mu?

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, “Adalet sadece Bakanlığın adı değil, bu ülkenin temel ihtiyacıdır. Büyüttüğünüz şey gerçekten adalet mi, yoksa sadece harcama kalemleri mi?” sorusunu yineleyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI