MHP’Lİ İSMAİL FARUK AKSU: “TARIM VE GIDA POLİTİKALARI MİLLÎ GÜVENLİĞİN VE TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNUN TEMEL SACAYAKLARINDANDIR”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesini değerlendiren MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, tarımın yalnızca ekonomik bir alan değil, millî güvenliğin ve toplumsal refahın temel unsurlarından biri olduğunu vurguladı. Türkiye’nin tarımsal hasılada Avrupa’da 1’inci, dünyada 7’nci sıraya yükseldiğini hatırlatan Aksu, tarımsal desteklerin girdi maliyetlerini azaltacak, suyu merkeze alan, iklim değişikliğine uyumlu ve üreticinin refahını artıracak şekilde yapılandırılması gerektiğini söyledi. Hayvancılıkta verimliliğin yükseltilmesi, su yönetiminde millî politika, toprak ve ormanların korunması, genç nüfusun tarıma yönlendirilmesi ve ziraat, orman, gıda mühendisleri ile veteriner hekimlerin istihdamının artırılması çağrısında bulunan Aksu, “Hem üreticinin kazanacağı hem de tüketicinin güvenli ve ulaşılabilir gıdaya erişeceği sistemi kurmak zorundayız.” dedi.

Kasım 26, 2025 - 09:35
Kasım 26, 2025 - 10:19
MHP’Lİ İSMAİL FARUK AKSU: “TARIM VE GIDA POLİTİKALARI MİLLÎ GÜVENLİĞİN VE TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNUN TEMEL SACAYAKLARINDANDIR”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, tarım, hayvancılık, su ve orman politikalarına ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. Konuşmasına Bakan İbrahim Yumaklı’nın sunumunu ve çalışmalarını tebrik ederek başlayan Aksu, “Sayın Bakanım, sunumunuz ve gayretli çalışmalarınız için tebrik ediyor, başarılar diliyorum.” ifadelerini kullandı ve 24 Kasım vesilesiyle tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü kutladı.

“TARIM, MİLLÎ GÜVENLİK VE BAĞIMSIZLIK İÇİN STRATEJİK BİR ALANDIR”
Tarımın insanlık tarihi boyunca medeniyetlerin doğuşunda ve gelişmesinde belirleyici olduğuna dikkat çeken Aksu, Türk milletinin köklü tarih ve kültür mirası içinde tarım ve beslenme kültürünün özel bir yeri bulunduğunu söyledi. Aksu, “Tarım, ülkelerin bağımsızlığını ve toprakların sağlıklı gelişimini güvence altına alan temel unsurlardandır.” dedi.

Nüfus artışı, iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması ve pandemi gibi küresel sorunların tarımın önemini daha da artırdığını vurgulayan Aksu, “Doğal kaynakların dengeli kullanımını gözeten, büyümeye sürdürülebilir katkı sağlayan, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir yapıyı tarım sektöründe çağdaş dönüşümün anahtarı olarak değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tarımın üretimden pazarlamaya, yönetimden finansmana çok boyutlu bir yapıya sahip olduğunu belirten Aksu, geliştirilecek politika ve programların sosyal, çevresel ve insani boyutlarla birlikte ele alınması gerektiğini söyledi. Tarımın şehircilik, kırsal kalkınma, ticaret, sanayi ve istihdam politikalarıyla uyumlu entegre programlarla desteklenmesinin zorunlu olduğunu ifade etti.

TARIMSAL HASILA, İSTİHDAM VE İHRACAT RAKAMLARI
Son yıllarda tarımsal hasılada önemli artışlar sağlandığını belirten Aksu, “Cari fiyatlarla 2023 yılında 1,7 trilyon lira olan tarımsal gayrisafi yurt içi hasıla, 2024 yılında yüzde 50 artışla 2,4 trilyon liraya ulaşmış, 2025 yılı ilk iki çeyreğinde ise toplam 871 milyar olmuştur.” bilgisini paylaştı. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin tarımsal hasılada Avrupa’da 1’inci, dünyada 7’nci sırada olduğunu hatırlattı.

Aksu, 2024’te tarım sektörünün yüzde 5,1 oranında büyüme ile Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans sergilediğini, zirai don ve kuraklık gibi zorlayıcı iklim koşulları nedeniyle 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 3,5 oranında daralma yaşandığını söyledi. Sektörün istihdamdaki payının 2024’te yüzde 15,1 olduğunu belirterek, “Üçüncü çeyrek verilerine göre tarım sektöründe hâlen 4 milyon 998 bin kişi çalışmaktadır.” dedi.

Türkiye’nin tarım ve gıda ürünlerinde net ihracatçı olduğuna dikkat çeken Aksu, 2024’te tarımsal ihracatın bir önceki yıla göre yüzde 5,3 artışla 32,5 milyar dolar, dış ticaret fazlasının ise yüzde 57 artışla 10,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini aktardı. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 150’ye ulaştığını ve bu oranla İngiltere, Çin, ABD, İspanya ve Rusya gibi ülkelerin geride bırakıldığını söyledi.

BÜTÇEDE TARIM, DESTEKLER VE YATIRIM KALEMLERİ
Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesinde, gıda, tarım, hayvancılık ve su yönetimini kapsayan program ödeneklerine ayrılan kaynağın bir önceki yıla göre yüzde 25,8 oranında artırıldığını kaydeden Aksu, “Tarımsal destek programları için yüzde 24,4 artışla 168 milyar lira ayrılmıştır.” dedi.

ÇKS’ye kayıtlı üreticilere yönelik temel destekleri hatırlatan Aksu, “Mazot maliyetlerinin yüzde 50’si, gübre maliyetlerinin yüzde 25’i; planlı üretime uygun üretim yapan üreticilerimizin ise mazot maliyetlerinin yüzde 100’ü, gübre maliyetlerinin yüzde 50’si devlet tarafından sübvanse edilmektedir.” ifadelerini kullandı.

2026 bütçesinde tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 268 milyar lira, bunun yanı sıra 122 milyar lirası tarımsal sulama olmak üzere tarım sektörü yatırımlarına toplam 190 milyar lira ödenek ayrıldığını belirtti.

“ÇİFTÇİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMADAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SAĞLANAMAZ”
Tarımın sürdürülebilirliğinin doğal kaynakların rasyonel kullanımından iklim değişikliğine kadar pek çok parametreyle ilişkili olduğunu belirten Aksu, esas meselenin üretimin devamlılığı için çiftçinin önündeki engellerin kaldırılması olduğunu söyledi. Kuraklık, don, artan girdi maliyetleri, küresel gıda arzındaki kırılganlıklar ve mera baskısı gibi sorunlarla mücadele eden çiftçilerin üretime devam edebilmesi için refahını artıracak destek ve teşviklerin hayati önem taşıdığını vurguladı.

Aksu, “Türk çiftçisine rekabet üstünlüğü kazandırarak üretmeye teşvik edecek ve ürettiğinin karşılığını almasını sağlayacak sağlıklı işleyen bir üretim ve pazarlama sistemi kurulmalıdır.” diyerek, destek sisteminin girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyat dengesini gözeten, iklim değişikliğine uyumlu, suyu merkeze alan ve afetlere karşı koruyan bir anlayışla yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti.

Kırsal kalkınma projeleriyle kırsalda üretken iş gücünün güçlendirilmesini, yaşam kalitesinin yükseltilmesini ve nüfusun kırsalda kalmasının teşvik edilmesini isteyen Aksu, MHP’nin önerisi olan “Kırsal Kalkınma Programı Tarım Kentleri Projesi”nin tarım-sanayi entegrasyonunu sağlayacak önemli bir model olduğunu söyledi.

TARIM ARAZİLERİ, PARÇALI YAPI VE AMAÇ DIŞI KULLANIM
Kentleşme ve sanayileşme ile tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ve parçalı mülkiyet yapısının tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini ifade eden Aksu, “Parçalı arazi yapısı üretim maliyetlerini artırmakta ve modern tekniklerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır.” dedi. Tarım arazilerinin bölünmesini önleyecek, verimli kullanımını sağlayacak ortak yönetim modellerinin geliştirilmesi ve müşterek mülkiyet kaynaklı kadastro sorunlarının çözümü için teşvik edici ve destekleyici yöntemler önerdi.

Tarım, orman, çayır ve mera alanlarının korunması ve sürdürülebilir kullanımının önemini vurgulayan Aksu, tarım arazilerinin etüt ve haritalandırma çalışmalarının hızlandırılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması, amaç dışı kullanımın engellenmesi, verimliliği artıracak modern teknikler ve karbon salımını azaltacak toprak işleme yöntemlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Nadas alanlarının üretime kazandırılmasının da tarım arazilerinin etkin kullanımına katkı sağlayacağını dile getirdi.

“TARIM TV ÇİFTÇİ EĞİTİMİNDE ÖNEMLİ ROL ÜSTLENİYOR”
Yeni teknolojiler, pazarlama sistemleri ve teşvikler konusunda üreticilerin bilinçlendirilmesinin önemine dikkat çeken Aksu, genç nüfusun tarıma özendirilmesi için doğru ve anlaşılır eğitim materyallerinin hazırlanması gerektiğini belirtti. Bu çerçevede Bakanlığa ait Tarım TV’nin çiftçi eğitimine yönelik yayın faaliyetlerinde başarılı çalışmalar yaptığını memnuniyetle karşıladığını ifade etti.

HAYVANCILIK, KIRMIZI ET ÜRETİMİ VE VERİMLİLİK
Hayvancılığın Türk tarımının ve kırsal kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olduğunu vurgulayan Aksu, TÜİK verilerine göre 2023 yılında kırmızı et üretiminin 2,3 milyon ton, 2024’te ise yüzde 11,7 azalarak yaklaşık 2,1 milyon tona düştüğünü belirtti.

Et ve süt ihtiyacının yurtiçinden sürdürülebilir şekilde karşılanması için hayvan varlığının hem sayısal hem nitelik bakımından geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Aksu, yıllık programda da belirtildiği üzere suni tohumlama çalışmalarının yaygınlaştırılması, büyükbaş hayvancılıkta uygun ırk seçimi ve küçükbaş hayvancılığın et üretimindeki payının artırılmasına yönelik destekleme programlarının sürdürülmesini önerdi.

Hayvancılıkta düşük verimin nedenleri arasında yeterli hayvan ıslahının yapılamaması, ilkel ahırlarda üretim, yem ve mera bağımlılığı, yetersiz ve hatalı beslenme, genç yaşta hastalıklar ve salgın hayvan hastalıklarını sayan Aksu, “Islah programlarının artırılması, kaliteli yem üretiminin sağlanması, hayvan sağlığı ve biyogüvenlik standartlarının güçlendirilmesi, küçük ölçekli aile işletmelerinin ölçeklerinin büyütülmesi yerinde olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

GIDA GÜVENLİĞİ, KOOPERATİFLER VE GIDA ZİNCİRİ
Gıda güvenliği ve güvencesinin herkesin sağlıklı, güvenli, kaliteli ve besleyici gıdaya erişimini ifade ettiğini söyleyen Aksu, insan hayatının kalitesinin alınan gıdanın niteliğiyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Son dönemde yaşanan olayların gıda güvenliğinin ve tüketicinin korunmasına yönelik etkin mekanizmaların önemini ortaya koyduğunu belirtti.

Gıda sevk zincirinde maliyet kaynaklı olmayan kontrolsüz fiyat artışlarının önüne geçecek bir sistem kurulması gerektiğini ifade eden Aksu, “Tarladan sofraya tüm süreçler, ilgili kurumlarla eş güdüm içinde kontrol edilmelidir.” dedi. Türkiye genelinde dağınık hâlde faaliyet gösteren tarım kooperatifleri ve üretici birliklerinin yeniden yapılandırılması ve ortak bir çatı altında koordine edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Gıda zincirindeki kayıp, israf ve izlenebilirlik eksikliklerinin dijitalleşme, veriye dayalı üretim planlaması, sözleşmeli üretim ve doğrudan pazara erişim ilkeleriyle aşılması gerektiğini söyleyen Aksu, “Tüketicinin sağlıklı, kaliteli ve aynı zamanda daha ucuz gıdaya erişiminin sağlandığı, üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, üretici ile tüketici arasında doğrudan bağ kuran şeffaf ve sürdürülebilir bir gıda zinciri inşa edilmelidir.” dedi.

SU YÖNETİMİ, SULAMA YATIRIMLARI VE SU ENSTİTÜSÜ
Su ve su yönetiminin stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Aksu, Türkiye’nin mukayeseli olarak su zengini bir ülke olmadığını hatırlattı. Su varlığının rasyonel kullanımı, korunması ve millî hedefler doğrultusunda yönetilmesi gerektiğini belirterek, “Su kullanımı, millî su politikası doğrultusunda, arz güvenliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde üretim desenini suya göre şekillendiren, alternatif finansman modelleriyle desteklenen bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.” dedi.

Su kaynaklarının büyük bölümünün tarımda kullanıldığına dikkat çeken Aksu, doğru ve verimli sulama sistem ve tekniklerinin önem kazandığını söyledi. “2026 yılında tarım sektörü yatırım ödeneklerinin yaklaşık yüzde 56’sı tarımsal sulama yatırımları için öngörülmüştür.” bilgisini paylaştı.

Sulamaya açılan alanların artırılması çalışmalarının yanı sıra, deniz suyunun tatlı suya çevrilmesi, açık sistem sulamaların kapalı sisteme dönüştürülmesi ve ‘Su Verimliliği Seferberliği’ kapsamında yürütülen projeleri memnuniyetle karşıladığını belirtti. Su politikalarının bilim temelli bir yaklaşımla geliştirilmesini isteyen Aksu, Türkiye Su Enstitüsünün su yönetimi, su bilinci ve su okuryazarlığı faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermesi gerektiğini söyledi.

TOHUM, MİLLÎ POLİTİKA VE AR-GE
Tohumun tarımın en önemli girdilerinden biri olduğunu vurgulayan Aksu, Türkiye’nin tarımını başka ülkelerin tohum hâkimiyetine bırakmama yönünde kayda değer mesafe aldığını söyledi. Kalkınma planında da ifade edildiği üzere sertifikalı tohum kullanımına desteğin sürdürülmesi gerektiğini, sertifikalı tohum ve fidan kullanımının tarımsal destekleme bütçesindeki payının yüzde 1,5 seviyesinden artırılması gerektiğini belirtti.

Gelecek nesillere aktarılabilecek millî tohum politikasına ilişkin yapıların etkinleştirilmesini isteyen Aksu, çeşit ıslahı ve AR-GE çalışmalarına daha fazla destek sağlanmasının önemine dikkat çekti.

ORMANLAR, AĞAÇLANDIRMA VE YANGINLARLA MÜCADELE
Ormanları “millî servet” olarak nitelendiren Aksu, Türkiye’de orman alanlarının 23,4 milyon hektara ulaştığını ve ülke yüz ölçümünün yüzde 30’unu oluşturduğunu söyledi. Orman varlığının ve verimli alanların artırılması amacıyla yapılan yatırımlar ve ağaçlandırma çalışmalarına değinerek, “Türkiye, ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncü sıradadır.” dedi.

İklim değişikliği nedeniyle artan kuraklık, sel ve orman yangınlarının orman varlığını tehdit etmeye devam ettiğini belirten Aksu, yangınlara karşı önleyici tedbirlerin etkinleştirilmesi ve ormanların koruma-kullanma sürecinde orman köylüsüyle iş birliği içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Orman köylüsünün orman endüstrisinden daha fazla pay almasını ve refahının artırılmasını istediklerini söyleyen Aksu, orman şehitlerini rahmetle andı.

İSTİHDAM, UZMAN PERSONEL VE LİSANS TAMAMLAMA
Türk tarımının ve ormancılığının gelişmesi için mücadele eden çalışanların mali ve sosyal haklarının, çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini söyleyen Aksu, tarımsal faaliyetlerin sevk ve idaresinin “nitelikli ve nicelik olarak yeterli personel istihdamıyla” mümkün olacağını belirtti.

Bu kapsamda ziraat, orman ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler ile gıda, tarım, orman ve hayvancılıkla ilgili tekniker ve teknisyenler için yeni kadrolar açılmasını, bu adımın hem istihdam sağlayacağını hem de tarımsal faaliyetlerin etkinliğini artıracağını ifade etti. Ayrıca, çoğunluğunu Bakanlık çalışanlarının oluşturduğu gıda, tarım, hayvancılık ve orman alanındaki ön lisans mezunlarına lisans tamamlama hakkı verilmesini uygun bulduklarını söyledi.

Gıda zincirinde kayıp, israf ve izlenebilirlik eksiklikleri ile veri temelli karar süreçlerinin politika tasarımında yeterince kullanılmamasının hem üretici hem tüketici güvenini zedelediğini belirten Aksu, mevcut kazanımların kalıcı hâle gelmesi ve geleceğe taşınması için bütüncül politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

“TARIMDA SORUNLAR YAPISAL; ÇÖZÜM BÜTÜNCÜL DÖNÜŞÜM PROGRAMIYLA MÜMKÜN”
Tarım sektöründeki sorunların yüzeysel değil yapısal olduğunun altını çizen Aksu, “Tarım, su, gıda ve hayvancılık alanındaki sorunların kalıcı çözümü, parçalı müdahalelerle değil, bütüncül bir dönüşüm programıyla mümkün olabilir.” dedi. Tarımın millî güvenliğin, toplumsal istikrarın, çevresel sürdürülebilirliğin ve insan sağlığının temeli olduğunu hatırlattı.

İklim değişikliği, su kıtlığı, enerji maliyetleri ve küresel arz zinciri kırılmaları karşısında Türkiye’nin kendi kendine yeten, sürdürülebilir ve dirençli bir tarım-gıda sistemi inşa etmek zorunda olduğunu belirten Aksu, kalkınma planında da vurgulandığı üzere tarım ve gıda politikalarının yalnızca destekleme ve üretim miktarını artırmaya değil; ekosistem yönetimi, verimlilik, katma değer yaratma ve çevreyle uyumlu üretim biçimlerine odaklanması gerektiğini söyledi.

“BUNU BAŞARACAK BİLGİ BİRİKİMİ VE SİYASİ KARARLILIK CUMHUR İTTİFAKI’NDA VARDIR”
Toprak ve suyun geçmişten miras alınan ve geleceğe taşınması gereken en değerli emanetler olduğunu belirten Aksu, “İnanıyoruz ki Türkiye tarımı, bilimin rehberliğinde, ortak aklın yol göstericiliğiyle, üreticinin alın teri ve politika yapıcıların kararlılığıyla yükselmeye devam edecektir.” dedi.

Hem üreticinin kazanacağı hem de katlanılabilir gıda maliyetleriyle tüketicinin güvenli gıdaya erişeceği bir sistemin kurulmasının zorunlu olduğunu vurgulayan İsmail Faruk Aksu, “Bunu başarabilecek bilgi birikimi, insan gücü, kapasite ve siyasi kararlılık ülkemizde ve Cumhur İttifakı’nda bulunmaktadır.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı ve Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diledi.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI