MHP’li Mustafa Kalaycı TBMM’de MSB Bütçesini Savundu: “Türk Silahlı Kuvvetlerine Parti Ordusu Demek Haddi Aşan Bir Bühtandır”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 822 milyar 930 milyon liralık ödeneğin yüzde 53,9’unun personel ve prim giderlerine, yüzde 44,1’inin mal ve hizmet alımlarına ayrıldığını belirtti. Küresel savunma harcamalarının rekor seviyeye çıktığını, Türkiye’nin askerî harcamalarının GSYH’nin yüzde 1,9’una denk geldiğini ve SIPRI verilerine göre dünyada 17’nci sırada yer aldığını vurgulayan Kalaycı, Türk Silahlı Kuvvetlerine “parti ordusu” denmesini sert dille eleştirerek TSK’nin “Türk milletinin göz bebeği, Peygamber ocağı” olduğunu ifade etti. Kalaycı, savunma sanayinde yüzde 80’i aşan yerlilik oranına, KAAN, HÜRJET, GÖKBEY, AKINCI, ALTAY ve Çelik Kubbe gibi projelere dikkat çekerek askerî hastanelerin yeniden açılması, binbaşı ve astsubayların tazminatları ile uzman erbaş ve sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesi çağrısında bulundu.

Kasım 27, 2025 - 10:56
Kasım 27, 2025 - 12:32
MHP’li Mustafa Kalaycı TBMM’de MSB Bütçesini Savundu: “Türk Silahlı Kuvvetlerine Parti Ordusu Demek Haddi Aşan Bir Bühtandır”


Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, bütçe rakamları, küresel savunma harcamaları ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik tartışmalar üzerinden değerlendirmelerde bulundu.

Kalanycı, konuşmasına 2024 ve 2026 bütçe verilerini aktararak başladı. “Millî Savunma Bakanlığı 2024 yılı bütçe harcamaları 428 milyar 91 milyon lira olarak gerçekleşmiştir.” diyen Kalaycı, 2026 yılında Bakanlık için 822 milyar 930 milyon lira ödenek öngörüldüğünü hatırlattı. 2025 yılı başlangıç ödeneğine göre yüzde 31,9’luk bir artış olduğunu belirtti.

Bütçe Kompozisyonu: Yüzde 53,9 Personel, Yüzde 44,1 Mal ve Hizmet Alımı

Kalanycı, 2026 yılı ödeneklerinin dağılımını da ayrıntılı aktardı. “Bütçe ödeneklerinin yüzde 53,9’u personel ve SGK devlet primi giderleri, yüzde 44,1’i mal ve hizmet alımları, yüzde 1,7’si cari transferler, yüzde 0,3’ü de sermaye giderlerine ilişkindir.” bilgisini paylaşarak bütçenin ana ağırlığının personele ve operasyonel harcamalara gittiğini vurguladı.

SIPRI Verileriyle Küresel Savunma Harcamaları ve Türkiye’nin Yeri

Türkiye’nin askerî harcamalarına dair yapılan eleştirilerin “dünyadan bihaber” olduğunu söyleyen Kalaycı, Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI) raporlarına atıf yaptı. Enstitünün her yıl küresel askerî harcamalara dair veri yayımladığını hatırlatan Kalaycı, “Küresel askerî harcamalar son on yılda sürekli artarak 2024 yılında 2 trilyon 718 milyar dolara çıkmıştır.” dedi.

Dünya genelinde 100’den fazla ülkenin 2024’te askerî harcamalarını artırdığını belirten Kalaycı, en çok harcama yapan ilk 5 ülkenin ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan olduğunu, bu ülkelerin küresel toplamın yüzde 60’ını oluşturduğunu ifade etti. Orta ve Batı Avrupa’da da “benzeri görülmemiş artışlar” yaşandığını söyleyerek, “Almanya’nın askerî harcamaları yüzde 28 artarak 88,5 milyar dolara ulaşmış ve Orta ve Batı Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 4’üncü büyük harcamacısı durumuna gelmiştir.” bilgisini verdi.

Tüm NATO üyelerinin savunma harcamalarını artırdığını ve NATO’nun küresel askerî harcamalar içindeki payının yüzde 55’e yükseldiğini aktaran Kalaycı, “Küresel askerî yük, yani küresel gayrisafi yurt içi hasılanın askerî harcamalara ayrılan payı 2024 yılında yüzde 2,5’e çıkmıştır.” dedi.

SIPRI’nin 2024 raporuna göre Türkiye’nin askerî harcamalarının GSYH’nin yüzde 1,9’u düzeyinde olduğunu belirten Kalaycı, “Ülkelerin askerî harcamalar sıralamasında Türkiye 17’nci sıradadır.” ifadesini kullandı.

“Türk Silahlı Kuvvetlerine ‘Parti Ordusu’ Demek Bühtandır”

Konuşmasında Türkiye’nin jeopolitik konumuna da değinen Kalaycı, Soğuk Savaş sonrası değişen güvenlik ortamında Türkiye’nin küresel çatışma ve istikrarsızlıkların tam ortasında yer aldığını, bölgesel güvenlik riskleri ve tehditlerin yoğunlaştığını söyledi. Türk milletinin asırlardır sayısız badireyi atlattığını vurgulayarak, “Tarih boyunca şehit ve gazilerimizin eşsiz ve emsalsiz fedakârlıklarıyla Türk vatanı maddi ve manevi korumaya alınmıştır.” dedi.

Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik “parti ordusu” nitelemesini sert sözlerle eleştiren Kalaycı, “Türk Silahlı Kuvvetlerine ‘parti ordusu’ tabiri haddi aşan bir ifadedir ve bühtandır.” ifadelerini kullandı. TSK’nin “Türk ordusu, Türk milletinin göz bebeği ve aziz milletimizin ifadesiyle Peygamber ocağı” olduğunu vurgulayan Kalaycı, “Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkesine ve vatanına, bedeli ne olursa olsun aşkla hizmet etmekte, fedakârlıkta sınır tanımamaktadır.” dedi.

Kalaycı, milattan önce 209’dan bu yana şehit ve gazileriyle destan yazan ordunun, “düşmanları titretip milleti gururlandıran” yapısını hatırlatarak TSK’yi “ilelebet övünç madalyamız” olarak nitelendirdi.

TSK’nin Bölgesel Rolü ve Uluslararası Görevler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü yapısıyla vatan savunmasının yanı sıra Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini koruduğunu belirten Kalaycı, Orta Doğu, Karadeniz ve Kafkasya’da egemenlik haklarına yönelik saldırıları durdurmaya ve “barış ve güvenliğin teminatı olmaya” devam ettiğini söyledi.

TSK’nin Birleşmiş Milletler, NATO, AGİT ve ikili anlaşmalar kapsamında Libya, Kosova, Afganistan, Bosna Hersek, Katar, Somali ve Sudan gibi birçok coğrafyada görev yaptığını hatırlatan Kalaycı, “Bölgesel istikrara ve dünya barışına katkı sunmak için üstün bir gayret göstermektedir.” dedi.

“Nerede Bir Mazlum Varsa Türkiye Oradadır”

Kalaycı, Türkiye’nin dış politika yaklaşımını da “nerede bir mazlum, hakkı yenmiş, barış ve huzura susamış bir mağdur varsa Türkiye bütün gücüyle oradadır” sözleriyle özetledi. Türkiye’nin her zaman hakkın ve hukukun yanında, “zalimlerin, teröristlerin ve işgalcilerin karşısında” yer aldığını vurguladı.

TSK’nin muharip yapısı, insan gücü, teknoloji ve organizasyon açısından daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kalaycı, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın en caydırıcı ordularından biri hâline getirilmesi, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumunun, tarihî ve kültürel mirasının yüklediği sorumluluğun gereğidir.” ifadesini kullandı.

Yerlilik Oranı, Savunma Sanayii ve Çelik Kubbe

Savunma sanayindeki yerlileşmeye de değinen Kalaycı, “Ülkemizin yüksek teknolojiye dayalı savunma sanayisinde yerlilik ve millîlik oranının yüzde 80’i aşmış olması sevindiricidir.” dedi. Türkiye’nin artık yerli ve millî uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, çeşitli silahlar, füzeler, zırhlı araçlar ve insansız hava araçlarını ürettiğini, bu ürünleri birçok ülkeye ihraç ettiğini hatırlattı. Savunma sanayi ithalatının son beş yılda yüzde 33 azaldığını da not etti.

Kalaycı, KAAN, HÜRJET, GÖKBEY, ATAK, AKINCI, AKSUNGUR, TCG ANADOLU ve ALTAY gibi havacılık, uzay ve savunma sanayi ürünlerinin milletin “göğsünü kabarttığını” söyledi. İHA ve SİHA teknolojisinde Türkiye’nin dünyada ilk üç ülke arasında yer aldığını belirterek, “Küresel İHA pazarının yüzde 68’ini Türkiye’nin markaları elinde bulundurmaktadır.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin havacılık ve savunma sanayi ihracatında dünyanın 11’inci ülkesi konumuna geldiğini hatırlattı.

Bölgedeki sıcak çatışmaların hava savunma ve radar sistemlerinin önemini açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Kalaycı, “Türkiye, sistemler sistemi Çelik Kubbe’yle hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkmaktadır.” dedi. Çelik Kubbe’yi, “dosta güven, düşmana korku verecek, toplam 47 araçtan oluşan çok katmanlı millî hava savunma sistemi” olarak nitelendirdi ve sistemin kahraman orduya kazandırıldığını vurguladı.

Personel, Emekli Binbaşı ve Astsubaylar İçin Tazminat Çağrısı

Kalaycı, TSK’nin vatan savunmasındaki başarısının temel unsurlarından birinin “eğitilmiş, nitelikli, motivasyonu yüksek insan gücü” olduğunu vurguladı. Bu nedenle personelin özlük haklarının, özellikle de emekli aylıklarının iyileştirilmesi gerektiğini söyledi. “İdari, mali ve sosyal haklar görev ve sorumluluklarla uyumlu olmalıdır.” ifadesini kullandı.

Özellikle kıdemli binbaşı ve binbaşı rütbesinde emekli olanların emeklilik haklarının yeniden düzenlenmesi ihtiyacına dikkat çekerek, çözümün makam ve görev tazminatı verilmesi olduğunu belirtti. Emeklilikte sıkıntı yaşayan astsubayların da temsil, makam ve görev tazminatı kapsamına alınması gerektiğini vurguladı.

Uzman Erbaş, Sözleşmeli Personel ve Sivil Memurlar İçin Düzenleme İstemi

Uzman erbaş sistemi ve sözleşmeli personelin durumuna da değinen Kalaycı, Uzman Erbaş Kanunu’nun günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu. Sözleşmeli uzman erbaşların özlük haklarının iyileştirilmesini, derece ve ek tazminat haklarının verilmesini talep etti.

Askerî sağlık sistemiyle ilgili tartışmalara da katılan Kalaycı, “Askerî hastaneler tekrar hizmete alınmalıdır.” diyerek bu alanda eski yapının yeniden kurulmasını istedi.

Millî Savunma Bakanlığında görev yapan sivil memurların statüsüne de dikkat çeken Kalaycı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre istihdam edilen, asker sayılmayan ama bazı konularda askerî düzenlemelere tabi bu personelin durumunun netleştirilmesi gerektiğini söyledi. Söz konusu memurların özlük haklarının iyileştirilmesini, savunma ve güvenlik hizmet sınıfının ihdası, diğer bakanlıklarda olduğu gibi uzmanlık kadrolarının oluşturulması ve görevde yükselme imkânlarının artırılmasını önerdi.

Konuşmasının sonunda, Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin “hayırlı ve bereketli olması” temennisinde bulunan MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, TSK’nin caydırıcılığının güçlendirilmesi, savunma sanayindeki yerlileşmenin derinleştirilmesi ve personelin mali–sosyal haklarının iyileştirilmesi vurgularını yineleyerek sözlerini tamamladı. Komisyon Başkanı Mehmet Muş, “Teşekkür ediyorum.” diyerek Kalaycı’ya teşekkür etti.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI