MHP’Lİ PROF. DR. İLYAS TOPSAKAL: “EĞİTİM TİCARİ ALAN DEĞİLDİR, ÖZEL OKULLAR VAKIFLAŞMALI VE ÇOCUKLAR MUTLU OLARAK YETİŞMELİDİR”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan MHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, MEB’in “devletin tüm kurumlarının ana bileşeni” olduğunu vurguladı. Son yirmi yılda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısındaki iyileşmeleri ve düşük nüfuslu köy okullarının yeniden açılmasına dönük iradeyi desteklediklerini belirten Topsakal, çocukların 11 yaşına kadar oyun ve mekân ihtiyacına dikkat çekti. Türk müziği ve kültürel değerlerin müfredatta güçlendirilmesini, özel okulların vakıf yapısına çekilmesini, sınav odaklı yarışın azaltılmasını ve PISA-TIMSS başarısının yanında çocukların mutluluğunun da esas alınması gerektiğini söyledi; MHP’nin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve YÖK’ün bazı bölümleri kapatma kararlarını desteklediğini açıkladı.

Kasım 20, 2025 - 18:26
Kasım 20, 2025 - 22:44
MHP’Lİ PROF. DR. İLYAS TOPSAKAL: “EĞİTİM TİCARİ ALAN DEĞİLDİR, ÖZEL OKULLAR VAKIFLAŞMALI VE ÇOCUKLAR MUTLU OLARAK YETİŞMELİDİR”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan MHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, Millî Eğitim Bakanlığının bütçe büyüklüğü ve insan kaynağı itibarıyla devletin “en kıymetli kurumu” olduğunu söyledi. Topsakal, “Millî Eğitim Bakanlığı şu demek: Devletin ne kadar kurumu varsa, güvenlikten sağlığa, ekonomisinden insan kaynaklarına hepsinin ana bileşeni, ana kaynağıdır.” ifadelerini kullandı.

Topsakal, eğitim tartışmalarına yalnızca siyasal parti perspektifiyle değil, “devletin aklı ve yüz yıllara yayılan düzeni” açısından bakılması gerektiğini belirtti. Eğitim sistemindeki sorunların yeni olmadığını, Tanzimat döneminden Cumhuriyet’e uzanan tarihsel bir arka planı bulunduğunu hatırlattı.

“Son yirmi yılda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısındaki iyileşme önemlidir”
Komisyona gönderilen istatistikleri hatırlatan Topsakal, son otuz yıla ilişkin verilerin dikkatle incelenmesi gerektiğini belirterek, “Nezaket göstermişler, son otuz yılı istatistik olarak bize göndermişler. Bu istatistiklerde yapılan fiziksel iyileşmelere, derslik başına ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısındaki düşüşe baktığımızda, bu ülke için önemlidir.” dedi.

Bu tabloyu “matematiksel bir gerçek” olarak niteleyen Topsakal, “Hükûmet bunu başardıysa, buna biz teşekkür edeceğiz. ‘Doğru yaptınız, bu konuda başarınızı tebrik ediyoruz ama şu konuda da hata yaptınız.’ derseniz, o zaman hepimiz için doğru bir sonuç ortaya çıkar.” ifadeleriyle hem olumlu adımların hem eksiklerin birlikte konuşulması gerektiğini söyledi.

Köy okulları ve oyun alanı vurgusu: “11 yaşına kadar oyun oynamayan çocuğun zekâsı gelişmez”
Topsakal, 1997 sonrası dönemde düşük nüfuslu köy okullarının kapatılmasının yarattığı sorunlara değinerek, Millî Eğitim Bakanlığının son dönemde düşük nüfuslu da olsa yerinde eğitime ve köy okullarının yeniden açılmasına önem verdiğini, bu iradeyi desteklediklerini söyledi. “Bu bizim için de partimiz için de önemlidir, fırsat eşitliği bulunduğunuz okullardan başlar.” dedi.

Sınıf ortamlarının ve okul bahçelerinin çocuk gelişimindeki rolüne dikkat çeken Topsakal, “11 yaşına kadar çok önemlidir, çocuklarımızın zekâsı da psikolojik gelişimi de çok önemlidir. 11 yaşına kadar oyun oynamayan çocuğun zekâsı gelişmez.” ifadesini kullandı. Okulların bahçesiz, sıkışık mekânlara dönüşmesini eleştiren Topsakal, ilkokulların tek katlı, geniş oyun alanlarına sahip olacak şekilde planlanması gerektiğini söyledi.

Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönergesi ve PISA-TIMSS sonuçlarına destek
Millî Eğitim Bakanlığının yayımladığı Okul Öncesi Eğitim Kurumları Eğitime Erişim Modelleri Uygulama Yönergesini “çocuklar için çok faydalı” bulduklarını ifade eden Topsakal, “Gittikçe ağırlaşan ekonomik şartlarda çocuklarımızın okula ve modellere uyumunda böyle bir desteğe ihtiyaç var, bu konuda Bakanlığımızı desteklediğimizi söylüyoruz.” dedi.

Uluslararası başarı göstergelerine de değinen Topsakal, PISA ve TIMSS’te son yıllarda elde edilen yükselişi hatırlatarak, “Bu gelişme hem partimiz açısından hem de bizler açısından çok önemli. Bu ilerlemenin devam etmesini istiyoruz çünkü dünyada eğitim yapıyorsanız bir kıstasa vurmak zorundasınız. Bu kıstaslarda ilerliyorsanız doğru yolda olduğunuzu gösterir ama hedefinizin tam ve net olduğunu göstermez.” değerlendirmesinde bulundu. Başarı kadar çocuğun mutluluğunun da önem taşıdığını vurgulayan Topsakal, “Çocuk sadece bilimle veya yarıştırarak mutlu olmaz.” dedi.

“Türk müziği ve kültürel değerler müfredatın temel unsuru olmalı”
Millî eğitim politikalarında ahlaki ve kültürel boyuta özel önem verdiklerini ifade eden Topsakal, “Çocuğun ahlaki ve manevi değerleri, ülke sevgisi, aile bağları ve çevreyle paylaşımı bizim millî eğitim politikamızın temelidir.” dedi. Din ve ahlak eğitimi, geleneksel sanatlar ve kültürel değerlerin müfredatın merkezinde olması gerektiğini belirtti.

Topsakal, özellikle Türk müziği ve Türk sanat müziği alanındaki eksikliklere dikkat çekerek, “Biz ilkokullardan itibaren Batı müziği enstrümanları çaldık ama Türk müziğine, Türk sanat müziğine ait temel dersler almadık.” ifadesini kullandı. Çocukların iç dünyasını, estetik ve zarafet anlayışını geliştirecek sanat eğitiminin artırılması gerektiğini savundu.

“Türk milletinin sanatı, müziği, estetik değeri, zarafeti olmazsa o çocukların mutluluğu olmaz. En önemli şey bu, çocuklarımızda özgüven gelişmez.” diyen Topsakal, saz gibi geleneksel enstrümanlara da vurgu yaparak, “Saz çalan bir çocuğun özgüveni ile gitar çalan çocuğun özgüveni aynı değildir.” şeklinde konuştu.

Mekânsal değer ve okul mimarisi: “Okul, hem devletin hem milletin göstergesidir”
Okulların mekânsal değerini de gündeme taşıyan Topsakal, “Okul dediğiniz şey aslında hem devletinizin hem milletinizin göstergesidir.” dedi. Osmanlı dönemi medreseleri ve Cumhuriyet’in ilk döneminde yapılan taş okulları örnek göstererek, bu yapıların hem mimari hem kültürel anlamda bir seviye ifade ettiğini belirtti.

Yeni yapılacak okullarda “yaptım, oldu” anlayışından kaçınılması gerektiğini söyleyen Topsakal, “Belki yavaş yapmalı ama mutlaka mekânsal değeri olmalı çünkü çocuk mekânsal değeri olan yerde eğitilebilir.” ifadelerini kullandı. Liselerin de şehirlerde ve köylerde “geçmişi ve geleceği ifade eden” yapılar olarak planlanması gerektiğini söyledi.

Özel okullar ve ticarileşme eleştirisi: “Eğitim ticari alan değildir”
Özel okullara yönelik tartışmalara da değinen Topsakal, Millî Eğitim Bakanlığının son dönemde özel okulları program takibi ve mevzuata uyum açısından daha sıkı denetlemeye başlamasını olumlu bulduklarını ifade etti. “Bu konuda Millî Eğitimi tebrik ediyorum.” dedi.

Ancak eğitimin ticarileşmesine karşı olduklarını vurgulayan Topsakal, “Eğitim ticari alan değildir.” ifadesini kullandı. Türkiye’de özel okulların okullaşma oranındaki payının yüksek olduğunu dile getirerek, “Bu oran hiçbir devlette yoktur, önemli olan bu değil, oradaki zihniyet. Özel okula giden çocuk eğitimi ticari görüyor ve öğretmeni de ticari meta görüyor; dolayısıyla bunun hesabını kimse veremez.” diye konuştu.

Özel okulların vakıflaşması gerektiğini savunan Topsakal, “Bu okullar da tıpkı YÖK’te olduğu gibi, yükseköğretimde olduğu gibi mutlaka vakıflaşmalı ve o ticari kaygı ortadan kaldırılmalı; özel okulların da bir geleneği olmalı.” dedi. Özel okulların payının yüzde 3-5 bandında, “geleneği olan, kaliteli okullar” şeklinde sınırlandırılmasının doğru olacağını söyledi.

Sınav sistemi ve yarış baskısı: “Çocuklar her gün en yakın arkadaşını geçmek için yarışıyor”
4+4+4 sistemi içinde özellikle ortaokuldan itibaren sınav baskısının arttığını belirten Topsakal, 5’inci sınıftan sonra öğrencilerin liseye giriş sınavları nedeniyle sürekli yarışma hâlinde olduklarını ifade etti. “Yanındaki çocuk en yakın arkadaşı, her gün onu geçmek için yarışan bir çocuğun paylaşımcı olması mümkün mü?” diye soran Topsakal, bu kültürün aile ve toplum değerlerine olumsuz yansıdığını söyledi.

Üniversiteye giriş sistemine ilişkin değerlendirmesinde, ÖSYM’nin birinci basamak sınavındaki soru tiplerini “zekâyı ve analizi ölçen nitelikli sorular” olarak nitelendiren Topsakal, ikinci sınavın ise ağırlıklı olarak bilgi ölçtüğünü belirtti. “Çocuğa sabahtan akşama kadar ‘Çalışacaksın, gideceksin, birinci olacaksın.’ diyorsunuz. Çocuk mutlu olmaya, arkadaşlarıyla oynamaya değil, sadece çalışmaya yöneliyor.” dedi.

Topsakal, sınav sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, “Bu sistemi analiz edip dersleri hafifletip, analiz yeteneğini geliştirip ders yeteneğini yarıştırmaktan çıkarmamız lazım.” çağrısında bulundu. Dünyadaki başarılı ülkelerin örnek gösterildiğini, ancak Türkiye’nin kendi sistemini çocuğun mutluluğu, fiziksel ve ruhsal gelişimine göre kurgulaması gerektiğini vurguladı.

Uzayan eğitim süresi ve meslek edinme yaşı tartışması
Ortaöğretim ve yükseköğretimde okullaşmanın 18-19 yaş zorunlu eğitim ve ardından 5-6 yıl üniversiteyle birlikte 26 yaşına kadar uzadığını hatırlatan Topsakal, “Bu çocuklar 26 yaşına kadar okulda okuyorlar, 26 yaşından sonra bu çocuk ne öğrenecek, hangi mesleği edinecek?” sorusunu gündeme getirdi. Eğitim süreci boyunca gençlerin üretimle ve meslekle buluşmasının önemine dikkat çekti.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve YÖK’ün bölüm kapatma kararı için destek
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini ve yeni eğitim modelini yakından takip ettiklerini belirten Topsakal, “Bu konuda hem yeni modelimizi hem Bakanlığımızı sonuna kadar Milliyetçi Hareket Partisi ve bizler olarak destekliyoruz.” dedi.

YÖK’ün son dönemde istihdam ve ilgi görmeyen bazı üniversite bölümlerini kapatma yönündeki yaklaşımını da desteklediklerini ifade eden Topsakal, “Son zamanda çok fazla itibar edilmeyen bölümlerin kapatılması kararını destekliyoruz.” dedi. Ancak bu bölümlerin bulundukları ilçelerden tamamen kaldırılmak yerine meslek yüksekokullarına dönüştürülerek değerlendirilmesini önerdi.

Konuşmasını, eğitimde hem Bakanlık hem YÖK hem de siyasetin ortak sorumluluğuna vurgu yaparak tamamlayan MHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, “Bakanlık bürokratlarını yaptıkları başarılı çalışmalarda tebrik ediyoruz, geri kaldıkları konularda da her türlü eleştirimizi yapmak üzere hakkımızı saklı tutuyoruz. Yeni bütçemizin gelecek yılda hayırlı, uğurlu olmasını diliyoruz.” dedi.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI