AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş: “Ek Puan Sisteminin Tıbbi Karşılığı Netleşmeden Adil Bir Ölçme Mümkün Değil”
TBMM Engelli Hakları Alt Komisyonu toplantısında söz alan AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş, engelli adaylara verilen ek puan uygulamasının tıbbi gerçekliklerle her zaman örtüşmediğini belirtti. Koklear implanttan böbrek yetmezliğine, orta dereceli işitme kaybından diyaliz tedavisine kadar farklı örneklerle sistemi sorgulayan Keleş, “Çalışma zorluğu yaşayanla yaşamayanın aynı kategoride değerlendirilmesi doğru değil.” ifadelerini kullandı.
TBMM Engelli Hakları Alt Komisyonu’nun YÖK ve ÖSYM yetkililerini dinlediği toplantıda konuşan AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş, ek puan sisteminin yıllardır aynı engel gruplarına uygulanmasının tıbbi açıdan tartışmalı olduğunu söyledi. Keleş, “İşitme cihazıyla günlük yaşamını sürdürebilen ya da koklear implantla tam işitmeye ulaşmış bir adayla erken dönemde işitme kaybı yaşayan bir adayın tıbbi durumu aynı değil.” dedi.
“Böbrek Yetmezliği Olan Haftada Üç Gün Çalışamıyorsa Adalet Nerede?”
Diyaliz tedavisi gören bireylerin çalışma ve ders çalışma zamanını ciddi biçimde kaybettiğine dikkat çeken Keleş, “Sınava hazırlık sürecinde haftada üç gün diyalize giren bir gencin zaman kaybı çok belirgindir. Bu adayların ek puan dışında tutulması bilimsel açıdan sorgulanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Koklear İmplant ve Hafif İşitme Kayıpları Üzerinden Somut Sorular
Keleş, üniversite sınavında işitme engelli kategorisinden ek puan alan adayları örneklendirerek, “Doğuştan işitme kaybı olup erken dönemde koklear implantla tam duyabilir hâle gelen bir öğrenciye ek puan verilecek mi? Ya da orta dereceli işitme kaybı olup cihazla rahatlıkla iletişim kurabilen bir kişi hangi kriterle bu kapsama alınacak?” sorularını yöneltti.
“Kural Herkesi Kapsıyor Ama Bilimsel Ayrım Yapmıyor”
Uygulamada kullanılan derecelendirme algoritmasının ayrıntılarını soran Keleş, bu sistemin kişisel yoruma açık olmaması gerektiğini vurguladı. “Bir profesörün raporu nasıl değerlendirdiği diğerinin yaklaşımından farklı olabilir. Bu nedenle çok daha objektif ve net bir çerçeve oluşturulması gerekiyor.” dedi.
“Adalet İçin Tıbbi Veri Dayanak Olmalı”
Engellilik kavramının çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu hatırlatan Keleş, ölçme-değerlendirme süreçlerinin yalnızca üç engel grubuna odaklanmasının hakkaniyetli olmadığını belirtti. “Sınava girebilecek durumda olan herkesin emek ve zaman kaybı dikkate alınmalı. Bilgiye erişimde zorluk yaşayan her grup adil bir sınıflandırmayı hak ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI