AK PARTİLİ ORHAN YEGİN’DEN YARGI VE İBB SORUŞTURMASI ÇIKIŞI: “BİZ VESAYETİ BİTİRDİK, SİZİN DERDİNİZ ADALET DEĞİL İMTİYAZ; İBB DOSYASININ ŞİKÂYETÇİSİ DE, İTİRAFÇISI DA SİZSİNİZ”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı’nın 2026 bütçesi görüşülürken konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, AK Parti iktidarlarının yirmi üç yılda “medya, sermaye, asker, yargı ve akademi vesayetini bitirdiğini” savundu. Yegin, muhalefetin “AKP yargısı” eleştirilerine, “İşinize gelen kararda ‘namuslu hâkimler’ diyorsunuz, işinize gelmeyen kararda ‘sarayın hâkimleri’.” sözleriyle karşılık verdi. Cezaevleri ve mahkeme yatırımlarının “suçla mücadele ve topluma yeniden kazandırma” amacı taşıdığını belirten Yegin, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığına kayyum kararını ve Saraçhane protestolarını örnek göstererek “vandallık” iddiasında bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturma için “Bu davada ne şikâyetçisiyiz ne tarafıyız; taksimatta sorun yaşamış, birbirini ele veren sizsiniz.” diyen Yegin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la cezaevindeki isimlerin kıyaslanmasına da tepki gösterdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı ve yargı kurumlarının 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde söz alan AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, konuşmasına yirmi üç yıllık AK Parti iktidar dönemine atıfla başladı. Yegin, “Yirmi üç yıldır bu ülkeyi yönetiyoruz. Yirmi üç yıldır, öncesinde ve iktidarlarımızın ilk dönemlerinde maruz kaldığımız birçok haksızlığa ve hukuksuzluğa rağmen hakkı, hukuku ayakta tutmaya, ileriye taşımaya gayret gösteriyoruz.” dedi.
Yegin, 2002 öncesi ve sonrasında yaşanan siyasi krizler ve yargı kararlarını anımsatarak, kapatma davaları, siyaset yasakları, şiir nedeniyle ceza alan belediye başkanları, eğitim hakkı engellenen kesimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tartışmaları sıraladı. “Genel Başkanımızın seçimde aday yapılmaması, ‘yargı garabeti’ diye literatüre giren haksızlıklar, partimize açılan kapatma davaları, Danıştay baskınları, cumhuriyet mitingleri, Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpasları, montajlar, 15 Temmuz darbe girişimi…” diyerek tabloyu özetledi.
“Vesayeti bitirmek bize nasip oldu”
Orhan Yegin, AK Parti dönemini “vesayetle mücadele” başlığı altında anlattı. “Sonsuz şükürler olsun, vesayeti bitirdik. Medyanın vesayetini, sermayenin vesayetini, dış güçlerin vesayetini, yargının vesayetini, askerin vesayetini, ‘ordu göreve’ diyen utanmaz akademinin vesayetini bitirmek bize nasip oldu.” sözleriyle, farklı güç odaklarının siyasete etkisinin sona erdirildiğini savundu.
Kurumların birbirine vesayet uygulamadığı, herkesin “kendi işine yöneldiği” bir yapı kurduklarını belirten Yegin, “kayıt dışı siyaset”in de bu yolla tasfiye edildiğini dile getirdi.
Yargının hızı, mahkeme ve hâkim sayısındaki artış
Komisyon görüşmelerinde sık sık dile getirilen “yargının yavaşlığı” eleştirilerine yanıt veren Yegin, “‘Geciken adalet, adalet değildir.’ ilkesi bizim de benimsediğimiz bir ilkedir ve bunu aşmak için ciddi adımlar atıldı.” dedi. Adalet Bakanı’nın sunumuna atıfla, adli, idari ve ceza yargılamalarında Türkiye’nin Avrupa ortalamalarından daha iyi duruma geldiğini savundu.
Bu iyileşmede; hâkim ve savcı sayısının yaklaşık üç katına çıkarılması, adli ve idari mahkeme sayılarının artırılması, mahkemelerin Anadolu’ya yayılması, ihtisas mahkemelerinin 200’lerden 2 binlerin üzerine çıkması, istinaf mahkemelerinin kurulması ve adli tıp hizmetlerinin 25 ilden 81 ile yayılması gibi adımların etkili olduğunu söyledi. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının, özellikle de arabuluculuğun, yargının yükünü hafiflettiğini vurguladı.
Cezaevleri eleştirilerine yanıt: “Buralar cezaevi, ama eğitim ve meslekle topluma dönüş sağlanıyor”
Cezaevlerine yönelik muhalefet eleştirilerini de hedef alan Yegin, “Cezaevlerimizin niteliklerini artırıyoruz, kapasitelerini geliştiriyoruz ama bakıyoruz ki arkadaşlar yaptığımız her hizmete kusur arama derdinde. ‘Güneş görmeyen yapılar’ diyorlar. Arkadaşlar, buralar cezaevi.” ifadesini kullandı.
Cezaevlerinde mesleki eğitim kursları, sertifika programları, İşyurtları Kurumu projeleri ile hükümlülerin tekstilden mobilyaya, gıdadan tarımsal işletmelere kadar birçok alanda gönüllü üretime dahil edildiğini anlattı. “Cezaevlerini sadece ceza çekme yeri değil, buradan çıktıktan sonra topluma uyum sağlayacakları eğitim alanları hâline getirmeye çalışıyoruz. Okuryazar olmayanlar okuryazar oluyor, ilkokuldan doktoraya kadar eğitim imkânı var.” sözleriyle tabloyu çizdi.
Yegin, sadece içerideki eğitimle değil, dışarıdaki istihdam imkânıyla da hükümlülerin desteklendiğini belirterek, işverenlere belli oranlarda eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu getirildiğini hatırlattı.
Cezaevlerinin sayısının artışı üzerinden gelen eleştiriler için ise, “‘Cezaevlerinin artışıyla övünen iktidar’ diyorlar, bunu kabul etmiyoruz. Bu tesisleri görev sorumluluğumuz gereği yapıyoruz.” dedi.
Özgürlük ve hukuk tartışması: “Birey her istediğini mi yapacak, yoksa toplum duvarlarını gözeterek mi yaşayacak?”
AK Parti Ankara Milletvekili, özgürlük tanımı ve hukuk düzeni tartışmasına farklı bir yerden yaklaştı. Muhalefetten gelen “mahkemesiz toplum” hedefi gibi eleştirel ifadelere atıfla, şu soruyu sordu:
“Bizim kuracağımız sistemde ‘özgürlük’ bireyin kafasına estiği gibi, kime ne zarar verdiğini umursamadan her istediğini yaptığı bir alan mı olacak; yoksa bireyin toplumun duvarlarını yıkmadan, o duvarlara çarpmadan farklılıklarını koruyarak yaşayabildiği bir özgürlük mü olacak?”
Suçla mücadelenin hiçbir zaman sıfırlanamayacağını, kadimden beri suç işleyen insanların var olduğunu, gelecekte de olacağını söyleyen Yegin, devletin hem suça yönelmeyi azaltacak sosyal ve eğitim politikaları üretmesi hem de “duvarı yıkmaya kalkışanlara” karşı hukuki yaptırımlar getirerek toplumsal düzeni koruması gerektiğini söyledi.
“AKP yargısı” eleştirisi ve “işine gelen karara ‘namuslu hâkim’ diyorsunuz” çıkışı
Orhan Yegin, muhalefetin sık kullandığı “AKP yargısı, sarayın hâkimleri, sarayın savcıları” ifadelerine sert tepki gösterdi. “Sayın Bakanım, işlerine gelen karar çıktığında ‘Bu memlekette namuslu hâkimler var.’ diyorlar; işlerine gelmeyen karar çıktığında ‘sarayın hâkimleri, sarayın savcıları, AKP yargısı’ diyorlar.” sözleriyle bu ikili tutumu eleştirdi.
CHP’nin bazı yargı kararları sonrası sokakları hareketlendirdiğini, anarşi üretmeye çalıştığını öne süren Yegin, CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyum atanması sonrası Saraçhane’deki protestoları örnek gösterdi. “‘Eleştiri sadece’ diyorlar ama oraya vandallık etmeye getirilen gençler, polise taş attırdığınız gençler var.” diyerek, tutuklama kararlarının “salt düşünce açıklaması” değil, fiziki saldırı içerikli eylemlerle bağlantılı olduğunu iddia etti.
İBB davası: “Bu dosyanın şikâyetçisi de menfaatçisi de sizsiniz”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturma ve iddianame tartışmalarına da değinen Yegin, “Bakın, bizim sizin büyükşehir dosyanızla hiçbir işimiz yok. Hep bize suç atıyorsunuz ya; biz sizin davanızın tarafı da değiliz, muhatabı da değiliz. Şikâyetçisi de sizsiniz, itirafçısı da sizsiniz, yararlanıcısı da menfaatçisi de sizsiniz.” ifadeleriyle İBB soruşturmasının siyasi sorumluluğunu CHP’ye yükledi.
Taksimatta sorunlar yaşandığını, tarafların “birbirini ele verdiğini” öne süren Yegin, iddianameyi kendisinin de merakla okuduğunu belirterek, “Bunlar gerçektir demiyorum, ben bir siyasetçi olarak doğruluğunu yanlışlığını bilmem ama yargılama sonucunda deliller ortaya konulacak, ifadeler alınacak, mahkeme karar verecek.” dedi.
Erdoğan–İmamoğlu kıyasına itiraz: “Okuduğu şiirden cezaevine giden bir liderle yolsuzlukla anılan bir belediye kıyaslanamaz”
Komisyonda bazı milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile cezaevinde bulunan siyasetçileri kıyaslamasına tepki gösteren Yegin, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki hizmetlerini anlattı:
“Tayyip Erdoğan, İSKİ skandallarıyla anılan, çeşmesinde suyu olmayan bir şehri musluklarından akan suyla tanıştırdı; çöpleri toplanmayan, Haliç kokusundan nefes alınamayan bir kenti temiz havayla buluşturdu; sahilleri duvarların arkasından alıp yollar, parklar, meydanlarla millete açtı; tıkanmış trafiği köprülerle, yollarla, metrolarla rahatlattı; garibanı KİPTAŞ konutlarıyla buluşturdu.”
Yegin, Erdoğan’ın hakkındaki tüm iddialardan aklandığını, cezaevine yalnızca okuduğu şiirden dolayı gittiğini savunarak, “Üzerine atılı iddiaların hepsinden aklanarak milletinin gönlünde taht kurduğu için bir kötülük, bir çamur tutmadı; okuduğu şiirden hareketle cezaevine atıldı.” dedi. İBB’de bugün yargılanan dosyaların ise “yolsuzluk iddiaları” içerdiğini öne sürerek, “Kıyas yapılacak bir durum yok.” ifadesini kullandı.
Komisyon Başkanı Orhan Erdem sürenin dolduğunu hatırlatarak Yegin’in konuşmasını sonlandırırken, salonda AK Parti ve CHP sıraları arasında karşılıklı söz atmalar bir süre daha devam etti.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI