CHP’li Murat Bakan TBMM’de MSB’yi Eleştirdi: “Uzman Çavuşu, Astsubayı, Emekli Binbaşıyı Yoksulluğa Mahkûm Eden Sistemin Sorumluluğunu Kimse Üzerinden Atamaz”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MSÜ Rektörü Erhan Afyoncu’ya, Tuzla’daki 5 teğmenin ihracı nedeniyle “hayal kırıklığı” yaşadığını söyledi. Kendisi de bir astsubay çocuğu olduğunu hatırlatan Bakan, astsubay, uzman çavuş ve sivil memurların orduevlerinden dışlanmasını, emekli personelin açlık sınırında maaşlarla hayata tutunmaya çalışmasını, uzman çavuşların kadro belirsizliğini ve askerî liselerin kapalı tutulmasını eleştirdi; kariyer uzmanlığı kadroları üzerinden bakanlıkta siyasallaşma iddiasında bulunarak “TSK’de siyasi aidiyetle kadro dağıtmak bu ülkeye ihanettir.” dedi.

Kasım 27, 2025 - 10:56
Kasım 27, 2025 - 12:34
CHP’li Murat Bakan TBMM’de MSB’yi Eleştirdi: “Uzman Çavuşu, Astsubayı, Emekli Binbaşıyı Yoksulluğa Mahkûm Eden Sistemin Sorumluluğunu Kimse Üzerinden Atamaz”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşüldüğü oturumda CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan söz aldı. Komisyon Başkanı Mehmet Muş’un, araya gitmeden önce özel talep üzerine söz verdiği Murat Bakan, konuşmasına Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve bakan yardımcıları ile komutanlara hitaben “hepiniz hoş geldiniz” diyerek başladı.

“Sizden İki Kişiyle İlgili Büyük Hayal Kırıklığı Yaşıyorum”

Bakan, ilk cümlelerinde Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ya yönelik kişisel hayal kırıklığını dile getirdi. “Şu an yanınızdaki Bakan Yardımcıları ve komutanlar arasında 2 kişiyle ilgili hayal kırıklığım var. ‘Gönül umduğuna küser’ derler ya, birisi sizsiniz.” diyen Murat Bakan, 15 Temmuz’da FETÖ’nün tavrı nedeniyle Güler’i “Atatürkçü, vatanını seven subay” olarak ayrı gördüklerini, Afyoncu’yu da bilimsel çalışmaları ve televizyon programları nedeniyle saygıyla takip ettiğini anlattı.

Bu hayal kırıklığının nedeninin Tuzla’daki 5 teğmenin ihracı olduğunu vurgulayan Bakan, “Benim hâlâ aklıma geldikçe isyan edesim geliyor bu çocuklara yapılan muameleye.” ifadesini kullandı. Güler’in Jandarma Genel Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı görevlerine kadar yükseldiğini hatırlatarak, “Bu noktada eğer kendi inancınızla bu çocukları ihraç ettiyseniz bu benim için büyük hayal kırıklığı, makamınızı korumak için ihraç ettiyseniz o da ayrı hayal kırıklığı.” dedi.

Astsubay Çocuğu Olarak Orduevi Ayrımcılığına Tepki

Kendisiyle Bakan arasında ortak bir geçmiş olduğuna dikkat çeken Murat Bakan, “Ben astsubay çocuğuyum, siz de sivil memur çocuğusunuz.” sözleriyle büyüdüğü ortamı anlattı. 1970’li yıllarda Bayrak Garnizonu’nda geçen çocukluk yıllarını hatırlatarak, askeri servislerde çocukların babalarının rütbesine göre sıralandığını, orduevi kültüründe rütbeye bağlı görünür ayrımlar yaşandığını anlattı.

Bugün gelinen noktada astsubayların, uzman çavuşların ve sivil memurların orduevlerine alınmadığını, özellikle konaklama ve sosyal alanlardan dışlandığını söyledi. Operasyondan dönen bir tim örneğini paylaşarak, “Timin başında bir yüzbaşı var, diğerleri astsubay, bir uzman jandarma var. Orduevine hepsini alıyorlar, uzman jandarmayı almıyorlar. Yüzbaşı ‘Çadır kurun bahçeye.’ deyince ancak bahçeye çadır kurarak içeri girebiliyor.” dedi.

Sivil memurların Merasim Sokak’taki saldırıda şehit verdiklerini hatırlatan Bakan, buna rağmen orduevlerinden tam anlamıyla faydalanamadıklarını vurguladı. “Beraber görev yapılıyor, müdür seviyesinde sivil memur var ama iş konaklamaya geldiğinde orduevinde yatamaz, başka yere gitmesi gerekir. Bu kabul edilemez.” sözleriyle orduevi uygulamalarının gözden geçirilmesini istedi. Bu konuda bir kanun teklifi verdiğini de hatırlattı.

“En İyi Empatiyi Siz Yapmalısınız”

Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiyerarşi ve disiplinin tartışma konusu olmadığını, ancak sorun alanının özlük hakları ve sosyal haklar olduğunu vurgulayan Murat Bakan, astsubayların, uzman çavuşların ve sivil memurların yaşadığı sorunları bizzat yaşamış bir aile geçmişinin bulunduğunu söyledi. “Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiyerarşiyle ilgili sıkıntı yok. Zaten bir emir verildiğinde ölüme gidiyor o uzman çavuş, o astsubay. Asıl sıkıntı özlük haklarında.” dedi.

Sivil memur çocuğu olduğunu bildiği Bakan’dan empati beklediğini ifade ederek, “Astsubayın, sivil memurun, uzman çavuşun yaşadığı sorunu en iyi o empatiyi sizin yapıyor olmanız lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Emekli Astsubay ve Binbaşının “Koruma” ve Güvenlikçi Olması

Murat Bakan, emekli personelin ekonomik durumuna dikkat çekerken, yaşadığı bir olayı aktardı. Bir iş hanından inerken asansörde karşılaştığı emekli astsubayın kendisine, “Ben iyi bir iş insanının korumasıyım.” dediğini anlattı. Aynı binada başka bir güvenlik müdürünün de emekli astsubay olduğunu belirterek, “Bu emekli astsubayın, bu ülkede emekli olduğunda çoluğuyla çocuğuyla mutlu yaşayacağı ekonomik koşulları bu ordunun sağlayabiliyor olması lazım.” dedi.

Türk halkının askerini “eline kına yakarak uğurladığını”, asker uğurlama kültürünün benzersiz olduğunu, türkü ve ağıtlarla askerin arkasından gözyaşı döküldüğünü hatırlatarak, “Biz askerimizi böyle uğurlayan bir milletken, o askeri emekli olduğunda açlık sınırında yaşamaya mahkûm etmek kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

“Bu İnsanları Açlık Sınırında Yaşatan Sistemin Sorumluluğunu Atamazsınız”

Millî Savunma Bakanı’na hitaben, “Askerini, astsubayını, emekli binbaşını, uzman çavuşunu emekli olduğunda sefalete düşüren bir sistemin sorumluluğunu siz başkasına atamazsınız.” diyen Murat Bakan, “‘Hazine vermiyor, Maliye vermiyor’ diyemezsiniz; bu Parlamentoda kimse bu iyileştirmelere ‘hayır’ demez.” diye konuştu.

Emekli astsubayların ve emekli binbaşının tazminat ve ek gösterge sorununun çözülmesi gerektiğini, emekli maaşlarının açlık sınırının etrafında dolaşmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Bakan, geçmiş yasama döneminde getirilen ancak Meclis kapanışı nedeniyle kadük kalan teklifleri hatırlattı. “Geldi bir kanun teklifi, kadük kalacağını bilerek getirdiler. Zaten ek göstergesi, tazminatı son derece düşüktü.” sözleriyle sürece tepki gösterdi.

Uzman Çavuşların Kadro Talebi: “On-line Halde Yüzlerce, Binlerce Kişi”

Uzman çavuşların kadroya geçiş talebini de gündemin merkezine koyan Murat Bakan, TSK’nin disiplin ve hiyerarşisinin önemini teslim etmekle birlikte, 15 Temmuz’dan sonra kadroya alınan sözleşmeli işçileri örnek gösterdi. “Onların hakkıdır, ona bir şey demiyorum ama dağda, bayırda, Suriye’de, Irak’ta üs bölgelerinde görev yapan uzman çavuşlarla klimalı ortamda çalışanları aynı kefeye koyamazsınız.” dedi.

Uzman çavuşların geleceğe dair belirsizlik yaşadığını belirterek, “Bu uzman çavuşların kadro talebi, şu an onların çalışma motivasyonunu zedeliyor. Sürekli ‘online’lar, yüzlerce, binlerce mesaj alıyoruz.” ifadelerini kullandı. Bu talebin belli bir hizmet süresine ve objektif kriterlere bağlanarak çözülebileceğini, ancak mutlaka netleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Askerî Liselerin Yeniden Açılması Çağrısı

Murat Bakan, askerî eğitim sistemine ilişkin eleştirilerini de dile getirerek, askerî liselerin kapatılmasına tepki gösterdi. İmam-hatip liselerinde yatılı eğitim verildiğini, ihtiyaç varsa bunun doğal olduğunu belirttikten sonra, “Osmanlı’dan beri savaşta bile kapatılmamış askerî liseler niye kapatıldı, niye yeniden açılmıyor?” sorusunu yöneltti.

Birlikte çalıştığı emekli amiral arkadaşının Deniz Lisesi mezunu olduğunu, orada yelken dersiyle erken yaşta kurum aidiyetinin sağlandığını aktaran Bakan, “Hepsini o kaynaktan almak zorunda değilsiniz ama bir kısmının o liselerden gelmesi gerekir. Kuleli, Deniz Lisesi gibi okulların yeniden açılması lazım.” dedi.

Kariyer Uzmanlığı Üzerinden Siyasallaşma İddiası

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Millî Savunma Bakanlığının siyasallaşmasına dair eleştirilerin oturum boyunca sıkça dile getirildiğini hatırlatan Murat Bakan, kendi açısından en somut örneğin “kariyer uzmanlığı” sistemi olduğunu söyledi. Eski Milli Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu’nu örnek göstererek, Karaosmanoğlu’nun Hulusi Akar döneminde 6 yıl Özel Kalem Müdürlüğü yaptığını, kariyer uzmanlığından gelip 23–25 yılda bir general seviyesine denk makamlara oturtulduğunu dile getirdi.

“Bu Allah’tan reva mıdır?” diyen Bakan, bakanlık içinde liyakatli, yeterli isimler varken başka bakanlıklardan getirilen ve siyasi referanslarla yükselen kadroların TSK ve Bakanlık teşkilatının “bağışıklık sistemini zayıflattığını” savundu.

“Siyasi Parti Aidiyetiyle Kadro Dağıtmak Bu Ülkeye İhanettir”

Kariyer uzmanlığı ve benzeri mekanizmaların siyasallaşmanın aracı hâline geldiğini öne süren Murat Bakan, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin bağışıklık sistemidir liyakat. Personel alırken etnik kökenine bakmazsınız, inancına, siyasi kimliğine bakmazsınız; liyakatine ve vatanseverliğine bakarsınız.” dedi.

Konuşmasının sonunda, Millî Savunma Bakanına doğrudan hitap ederek, “Siyasi parti aidiyetiyle bu işlerin yapılması bu ülkeye ihanettir Sayın Bakan.” ifadelerini kullandı ve sözlerini “Teşekkür ediyorum.” diyerek tamamladı. Komisyon Başkanı Mehmet Muş, “Teşekkür ederim.” karşılığıyla konuşmayı sonlandırdı ve oturuma ara verildi.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI