CHP’li Ümit Özlale TBMM’de Savunma Sanayisini Değerlendirdi: “Gizli Kalması Gereken Askerî Bilgileri Propaganda Uğruna Paylaşmak Caydırıcılığımıza Zarar Veriyor”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığı 2026 bütçesi görüşmelerinde konuşan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özlale, FETÖ tartışmaları üzerinden iktidara tepki gösterirken savunma sanayisinde siyasileşme eleştirisini yeniledi. Savunma sanayinin Türkiye’de AK Parti ile başlamadığını, 1930’lardan beri Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, ASELSAN, HAVELSAN, TUSAŞ ve ROKETSAN gibi aktörlerle gelişen köklü bir geleneğin sürdüğünü vurgulayan Özlale, KAAN’ın motor sorunu çözülmeden ilerletilmesini, ALTAY tankında yerli güç paketinin hâlâ olmamasını, alt yüklenici ekosisteminin zayıflığını ve gizli teknik bilgilerin sosyal medyada paylaşılmasını eleştirdi; savunma projelerinin gizlilik içinde ve siyaset üstü bir anlayışla yürütülmesi çağrısında bulundu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçe görüşmeleri sürerken söz alan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özlale, FETÖ tartışmaları, savunma sanayisinin tarihsel gelişimi, mevcut projelerdeki yapısal eksikler ve gizlilik ilkesine ilişkin eleştirilerini dile getirdi.
Komisyon Başkanı Mehmet Muş’un söz vermesiyle konuşmasına başlayan Özlale, önce oturumda yeniden gündeme getirilen FETÖ tartışmasına değindi. İktidar sıralarına dönerek, “Bu FETÖ meselesiyle ilgili herhâlde biz burada şimdi oturup konuşmaya başlasak ve geçmişte sizin milletvekillerinizin, parti üyelerinizin dediği şeyleri açıklasak hakikaten insan içine çıkacak yüzünüz kalmazdı.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanının geçmişte FETÖ için sarf ettiği sözlere atıf yapan Özlale, “Bizzat Cumhurbaşkanınızın ‘Kandırıldık.’ dediği bir yapıdan bahsediyoruz.” diyerek iktidarın bu konuda son konuşacak taraf olduğunu savundu. FETÖ tartışmasında 1950’lere uzanan tarih hatırlatmalarına karşılık, “1950’lere gidiyorsunuz ama bu ülkenin başkentinin büyükşehir belediye başkanının neden görevden alındığını söylemiyorsunuz.” çıkışıyla eleştirisini sürdürdü.
“Savunma Sanayii AK Parti ile Başlamadı, Bu Ülkenin Ortak Hafızasıdır”
Savunma sanayisinin siyasileştirilmesi konusuna geçtiğinde, Türkiye’nin bu alandaki tarihsel birikimine dikkat çeken Özlale, “Bu ülkede savunma sanayi AK Parti dönemiyle başlamadı.” vurgusunu yaptı. 1930’lar, 40’lar, 50’ler ve 70’lerde savunma alanında önemli girişimlerin hayata geçtiğini hatırlatarak, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil, Şakir Zümre gibi isimleri tek tek andı.
1970’lerde ASELSAN ve HAVELSAN’ın, daha sonra TUSAŞ’ın, 1980’lerde ROKETSAN’ın kurulduğunu, 1987’de merhum Turgut Özal döneminde Savunma Sanayii Başkanlığının tesis edildiğini anımsatan Özlale, “Bu kurumların hiçbirini biz siyasileştirmedik. ‘Biz yaptık.’ denmedi; ‘Bunlar milletimize, ülkemize armağan olsun.’ dendi.” sözleriyle o dönemin anlayışını özetledi.
CHP’li milletvekili, bugün eleştirdikleri noktanın savunma sanayisinin siyasi söylemle iç içe geçirilmesi olduğunu belirterek, “Savunma sanayinin siyasallaşmasından kastımız budur. AK Parti döneminde de savunma sanayi gelişti, doğru; her olumlu projeye de muhalefet partileri olarak destek verdik.” dedi.
“Savunma Sanayine Daha Fazla Kaynak Ayrılmalı, Teknoloji Diğer Sektörlere Aktarılmalı”
Savunma harcamalarına bakışını da ortaya koyan Özlale, savunma sanayine daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini düşünenlerden olduğunu söyledi. Ancak bu kaynakların sadece askerî alanda kalmaması gerektiğini vurgulayarak, üç başlık altında yapısal öneriler getirdi.
İlk olarak, savunma sektöründe ortaya çıkan teknolojik gelişmelerin sivil sektörlere aktarılması gerektiğini belirten Özlale, “Dünyada bütün teknolojik gelişmeler savunma sanayindeki bir teknolojik ilerlemenin diğer sektörlere transferiyle yapılır. Kalkınma tarihi –ki benim uzmanlık alanım– bize bunu gösteriyor.” dedi. Bu noktada Millî Savunma Üniversitesine önemli bir rol düştüğünü ifade eden Özlale, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi kurumlarda geliştirilen teknolojileri diğer sektörlere taşıyacak mekanizmaların kurulması çağrısında bulundu.
İkinci olarak, savunma sanayinde orta ölçekli yerli şirketlerin daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Özlale, ana yükleniciler etrafında güçlü bir orta katman tedarik ekosisteminin eksik olduğuna işaret etti. Üçüncü olarak, savunma sahasında beyin göçü sorununa dikkat çekti. “Özellikle biraz önce bahsettiğimiz şirketlerde çok önemli ölçüde beyin göçü var Sayın Bakanım.” diyerek nitelikli insan kaynağının Türkiye’de tutulması gerektiğini vurguladı.
KAAN, ALTAY, S-400/F-35: “Çözülemeyen Motor Problemleri ve Yapısal Eksikler”
Mevcut projelerde gördüğü teknik ve yapısal sorunlara da değinen Özlale, millî muharip uçak KAAN projesinin motor sorunu çözülmeden ilerletildiğini savundu. “Millî muharip uçak motor problemi çözülmeden proje ilerlendiği için bugün hepimizin malumu olan noktaya geldi.” dedi.
ALTAY ana muharebe tankının yerli güç paketinin hâlâ ortada olmadığını vurgulayan Özlale, “Kore’nin kendi tanklarında kullanmayı reddettiği bir transmisyonu biz kullanmak zorunda kaldık.” diyerek bu tercihi eleştirdi. S-400 ve F-35 meselesine ayrıntılı girmeyeceğini belirtmekle birlikte, bu dosyanın da savunma tedarik zincirinde önemli bir problem alanı olduğunu işaret etti.
Savunma projelerinde şeffaf olmayan fon dağıtımının sektör içinde sıkça konuşulan bir başlık olduğuna dikkat çeken Özlale, “Şeffaf olmayan bir fon dağıtımı bütün sektörde konuşulan şeylerden bir tanesi.” dedi. ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ gibi dev şirketlerin altında yetersiz bir alt yüklenici ekosistemi bulunduğunu, orta ölçekli tedarik katmanının istenen düzeyde oluşmadığını ifade etti.
“Savunma Projelerinde Gizlilik Esastır, Popülist Propaganda Caydırıcılığa Zarar Veriyor”
Konuşmasının son bölümünü savunma sanayinde gizlilik ilkesine ayıran Özlale, savunma projelerinin doğası gereği gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. “Savunma projelerinde gizlilik esastır. Caydırıcılık sadece gösterdiğinizle değil, göstermediğiniz şeyle de doğar.” diyen Özlale, füze menzilleri, radar kapasiteleri, hava savunma sistemi katmanları, İHA/SİHA’ların teknik özellikleri gibi kritik bilgilerin açık şekilde paylaşılmasını doğru bulmadıklarını söyledi.
“Gizli kalması gereken bilgilerin propaganda uğruna sosyal medyada paylaşılması bizce çok önemli bir yanlış.” ifadesini kullanan Özlale, örnek olarak ATMACA füzesi ve İHA’larda kullanılabilen seyir füzelerinin teknik detaylarının kamuya açık biçimde sunulmasını gösterdi. “Biz yükseklik, attığı füzenin menzili, geliştirilmekte olan hava savunma sistemlerinin koruma özellikleri gibi onlarca gizli kalması gereken bilgiyi bir popülist propagandayla açıklıyoruz.” diyerek bu yaklaşımın caydırıcılığı zayıflattığını savundu.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD’nin bile bilmediği sistemlerle sürpriz yaptıkları yönündeki açıklamalarını anımsatan Özlale, bazı ülkelerin kritik savunma kapasitesini sıkı gizlilikle yürüttüğünü, Türkiye’nin ise tam tersine teknik detayları sosyal medya propagandasına konu ettiğini belirtti. “Bu tür bilgileri açıkladığımızda, mücadele ettiğimiz dış aktörler de buna karşı önlem alacaktır.” uyarısında bulundu.
Özlale, savunma sanayisinin gizlilik içinde, siyaset üstü bir çerçevede ele alınması gerektiğini vurgulayarak, “Savunma sanayisini siyaset üstü bir zemine çekmezsek, gizli kalması gereken bilgileri popülist propaganda için kullanmaya devam edersek, en başta kendi caydırıcılığımıza zarar veririz.” değerlendirmesinde bulundu.
Mikrofon süresinin dolması üzerine Komisyon Başkanı Mehmet Muş, “Teşekkür ediyorum.” diyerek Prof. Dr. Ümit Özlale’ye teşekkür etti ve Millî Savunma Bakanlığı bütçe görüşmelerinde bir sonraki konuşmacıya geçti.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI