CHP’Lİ VELİ AĞBABA: “PROFESÖR BİLE ET ALAMIYOR, AKADEMİSYEN GEÇİNEMİYOR, ÖĞRETMEN KONTEYNERDEN ATILMAKLA UĞRAŞIYOR”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, üniversite akademisyenlerinin ve öğretmenlerin ekonomik koşullarını, özel okul ücretlerini, usta öğreticilerin güvencesizliğini ve Malatya’daki deprem sonrası eğitim yatırımlarındaki eksiklikleri gündeme getirdi. Profesör maaşının yoksulluk sınırına yaklaşmasına, akademisyenlerin kongreye gidememesine, özel okul ücretlerinin 1 milyon lirayı aşmasına, Malatya’daki ağır hasarlı okulların yeniden yapımındaki gecikmelere ve öğretmenlerin konteynerlerden çıkarılmak istenmesine dikkat çeken Ağbaba, “Bu maaşlarla ne bürokratın ne profesörün çocuğunu özel okulda okutması mümkün değil; bilim insanı geçinmeyi değil, bilimi düşünmeli.” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Eğitim Bakanlığının 2026 yılı bütçe görüşmelerinde söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, konuşmasında ağırlıklı olarak üniversite akademisyenlerinin ekonomik durumu, özel okul ücretleri, öğretmen ve usta öğreticilerin çalışma koşulları ile Malatya’da deprem sonrası eğitim altyapısındaki sorunlara değindi.
Konuşmasına “Sayın Bakan, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.” sözleriyle başlayan Ağbaba, “Şimdiye kadar hep öğrencilerle ilgili konuştuk, ben biraz da öğretim üyeleriyle ilgili konuşmak istiyorum.” diyerek sözü yükseköğretim camiasına getirdi.
“Profesör maaşı yoksulluk sınırına dayanmış durumda”
Ağbaba, TÜRK-İŞ verilerine göre yoksulluk sınırının 92 bin 547 lira olduğunu hatırlatarak bir profesörün 97 bin 500 lira, doçentin 83 bin 626 lira, öğretim üyesinin 76 bin lira, araştırma görevlisinin ise yaklaşık 70 bin lira maaş aldığını aktardı. “2015 yılında bir profesör maaşıyla yaklaşık 190 kilo dana eti alınabiliyorken bugün 130 kilo bile alınamıyor.” diyen Ağbaba, tavuk ve diğer gıda ürünlerinde de alım gücünün sert şekilde düştüğünü vurguladı.
Et ve Süt Kurumunun verilerine atıfla, dünya ortalamasında kişi başına yıllık et tüketiminin 28,5 kilo, Türkiye’de ise 18 kilo olduğunu söyleyen Ağbaba, “İki günde bir etli yemek yiyemeyenlerin oranında Türkiye Avrupa’da ilk sırada. Bizim akademisyenlerimiz, Avrupa’daki meslektaşı gibi bilimsel çalışmasını değil, buzdolabının nasıl dolacağını düşünüyor.” ifadelerini kullandı.
Alım gücündeki kaybı farklı göstergelerle de anlatan Ağbaba, “Yıllar önce asgari ücretin 7 katı maaş alan profesör bugün ancak 4 katını alabiliyor. On yıl önce maaşıyla 36 çeyrek altın alabilirken bugün sadece 10 çeyrek altın alabiliyor.” dedi. Konut ve otomobil fiyatlarına da değinen Ağbaba, “Bir dönem 101 maaşla alınabilen ev bugün 172 maaşla bile alınamıyor, C sınıfı bir araba 2015’te 12 maaşken bugün 23 maaşa çıkmış durumda.” diye konuştu.
Ağbaba, “Bu maaşlarla sizin arkanızda oturan bürokratların da YÖK Başkanının da bir ev alabilmesi mümkün değil.” diyerek, akademik zam ve özlük haklarının iyileştirilmesi çağrısında bulundu.
“Akademisyen kongreye gidemiyor, yayın ücreti ödeyemiyor”
Tasarruf tedbirlerinin akademik çalışmaları da olumsuz etkilediğini belirten Ağbaba, bazı üniversitelerde öğretim elemanlarının kâğıt, kartuş ve tahta kalemini bile kendi cebinden almak zorunda kaldığını söyledi. “Akademik camianın buluşma noktası olan kongre ve sempozyumların ücretleri, yol ve konaklama giderleri artık akademisyenin cebinden çıkıyor. Yurt dışını geçtik, yurt içinde bile kongrelere gidemiyorlar.” dedi.
Uluslararası dergilerde yayın yapmak için talep edilen açık erişim ücretlerine dikkat çeken Ağbaba, “Bizim akademisyenimiz o parayı ödeyemediği için kaliteli çalışmaları yayınlanamıyor. Bilimsel üretimimiz ekonomik engellere takılıp rafta kalıyor.” ifadelerini kullandı.
Kadro ve yükselme sorunları: “Doçent de profesör de rektörün insafına bırakılmış”
Akademik özlük hakları ve yükselme sürecindeki sorunlara değinen Ağbaba, “Doçentliği kazanan, profesörlüğü hak eden akademisyen rektörün insafına bırakılıyor. Her üniversite kendi kriterini uyguluyor, kurallarını koymuş, mağduriyetler büyüyor.” dedi. Anadolu üniversitelerinde tarikat, cemaat ve aile kadrolaşmasının yaygınlaştığını belirten Ağbaba, “Rektör, dekan olunca enişte, evlat, damat herkesi kadroya alıyor.” sözleriyle tepki gösterdi.
Vakıf üniversiteleri ve araştırma görevlileri: “Köle gibi kullanılıyorlar”
Vakıf üniversitelerinde çalışan araştırma görevlilerinin devlet üniversitelerine göre çok daha düşük ücretlerle, ağır ders yükü altında çalıştığını söyleyen Ağbaba, “Artık köle gibi kullanıyorlar.” ifadesini kullandı. “Ne Ders Olursa Veririz” kitabına atıfla vakıf üniversitelerinde akademik emeğin “vasıfsız emek” muamelesi gördüğünü dile getiren Ağbaba, araştırma görevlilerinin yeşil pasaport hakkından da mahrum olduğunu hatırlattı. “İş insanları, avukatlar bile bu haktan faydalanırken araştırma görevlilerinin alamaması ülke açısından büyük handikaptır.” dedi.
Ağbaba, “Bir akademisyenin kira derdi, kalem parası olmamalı; araştırma düşünmeli, tartışmalı, üretmeli. Bugün akademisyenlerimiz sadece hayatta kalmaya çalışıyor.” diyerek akademik zam ve özlük iyileştirme çağrısını yineledi.
Özel okul ücretleri: “Profesör bile çocuğunu özel okulda okutamaz”
Konuşmasında özel okul ücretlerini de gündeme getiren Ağbaba, ilköğretim düzeyinde bazı özel okullarda 4 yaş için 1 milyon ile 1 milyon 200 bin lira, 1’inci sınıf için 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 600 bin lira arasında değişen yıllık ücretler talep edildiğini söyledi. Ankara’da bir özel kolejin fiyatının 800 bin lira olduğuna dikkat çekerek, “Bu özel okul fiyatlarıyla ne sizin bürokratlarınızın ne bir profesörün ne bir doçentin bir evladını özel okullarda okutması mümkün değil.” dedi.
Üniversite ücretleriyle yurtdışı üniversite ücretlerini karşılaştıran Ağbaba, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri ile İngiltere’deki bazı üniversiteler arasında “neredeyse yarı yarıya fark” kaldığını, buna rağmen alım gücü düşünüldüğünde Türkiye’de ailelerin yüksek maliyet altında ezildiğini vurguladı. “Eskiden sadece mavi yakalılar ve emekliler yoksulken bugün beyaz yakalılar, çok iyi eğitim almış insanlar da yoksul durumda, geçim derdinde.” ifadelerini kullandı.
Devlet okullarında temizlik ve kantin tablosu
Devlet okullarındaki temizlik ve temel ihtiyaçlara da değinen Veli Ağbaba, “Maalesef temizlik personeli yok.” dedi. Kırtasiye ve sınıf içi masraflar için öğretmenlere eylül ayında 4 bin lira yatırıldığını, bu tutarın yıl boyunca yetmesinin mümkün olmadığını söyledi.
“Önemli bir Anadolu lisesinin 11’inci sınıfında 40 kişi öğretim yapmaya çalışıyor. Bu çocuklara İngilizce nasıl öğretilecek?” diye soran Ağbaba, Çankaya gibi merkez ilçelerde bile birçok öğrencinin kantinden alışveriş yapamadığını, evlerinden getirdikleri ekmek arası peynir ve dünden kalan ekmekle karnını doyurmaya çalıştığını anlattı.
Özel okul öğretmenleri: “Asgari ücrete mahkûm edildiler”
Özel okul öğretmenlerinin durumuna da değinen Ağbaba, 2013’e kadar yürürlükte olan düzenlemeyle özel okul öğretmenlerinin maaşlarının “devletteki taban öğretmen ücretinden az olamayacağı” hükmünün bulunduğunu hatırlattı. Bu kuralın, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müsteşarlık döneminde kaldırıldığını öne sürerek, “Özel okul öğretmenleri asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda. Çok iyi üniversiteleri bitirmiş öğretmenler atanamadığı için koca koca okullarda asgari ücret seviyesinde çalışıyor.” dedi.
Malatya’daki deprem sonrası eğitim tablosu: “İhaleler yapılmadı, öğretmen konteynerden çıkarılmak isteniyor”
Konuşmasının önemli bir bölümünü seçim bölgesi Malatya’ya ayıran Veli Ağbaba, deprem sonrası ağır hasarlı okulların yıkıldığını, az hasarlı okulların onarıldığını ancak kentte eğitim-öğretim anlamında ciddi sorunların devam ettiğini söyledi.
Ağbaba, Battalgazi ilçesinde YİBO, Şehit Kemal Özalper Endüstri Meslek Lisesi, Farabi İmam Hatip Ortaokulu, Elif Şireli İlkokulu, Yunus Emre Endüstri Meslek Lisesi atölyeleri, Turizm Lisesi, Cumhuriyet Anadolu Lisesi, Hasan Varol İlkokulu, 30 Ağustos İlkokulu; Yeşilyurt ilçesinde ise Gazi Lisesi, Cumhuriyet İlkokulu, Kolukısa Anadolu Lisesi, Akçadağ Öğretmenevi, Doğanşehir Öğretmenevi, Hekimhan İmam Hatip Lisesi ve pansiyonunun durumunun hâlâ belirsiz olduğunu belirtti. “Bu saydığım okulların henüz ihalelerinin yapılmadığı belirtiliyor.” diyen Ağbaba, özellikle Gazi Lisesi’nin Bakanlığın dış yatırım fonundan yapılıp yapılmayacağını sordu ve Malatya’daki okulların yapım süreçlerinin hızlandırılmasını talep etti.
Malatya Öğretmenevi konusunda da hatırlatma yapan Ağbaba, önceki yılki bütçe görüşmelerinde dönemin Bakanı Mahmut Özer ve Bakan Yardımcısı Kemal Şamlıoğlu’nun Malatya’ya öğretmenevi sözü verdiğini, yatırım programına alındığını ancak bugüne kadar “bir çivi çakılmadığını” söyledi. “İhalesi yapıldı ama henüz temeli atılmadı, yer teslimi aşamasında. Öğretmenlerin sosyalleşeceği bir mekân yok.” dedi.
AFAD İl Müdürlüğü tarafından öğretmenlerin kaldığı konteynerlerin boşaltılmak istendiğini belirten Ağbaba, “Öğretmenlere 15 Kasım 2025 tarihine kadar tahliye işleminin gerçekleştirilmesi istendi. Öğretmenler de depremzede; evleri yıkıldı, teslim edilmedi. TOKİ kuraları çekilip evlerine yerleşinceye kadar bu kararın ertelenmesini istiyoruz.” çağrısında bulundu.
Spor Lisesi ve Şehit Kemal Özalper Lisesi için özel uyarı
Ağbaba, Malatya Spor Lisesiyle ilgili sorunları da gündeme getirdi. 348 öğrenci ve 24 derslikle eğitim veren okulun kapalı spor salonunun depremden önce ağır hasar, sonra orta ve hafif hasar raporları aldığını, sonrasında “güçlendirmeye gerek yoktur” kararı verilmesine rağmen sürecin tamamlanamadığını belirtti. Pansiyonun depremden zarar gördüğünü, güçlendirme sonrası bilirkişi raporuyla reddedildiğini, ikinci kez ihale edilerek sil baştan güçlendirme yapılmasının gündemde olduğunu söyledi. Bu pansiyonda Sosyal Bilimler Lisesi ve Muhammed İkbal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin de kaldığını, yol ve mali şartlar nedeniyle öğrencilerin zorluk yaşadığını ifade etti.
Şehit Kemal Özalper Endüstri Meslek Lisesinin Metal ve Mobilya bölümlerinin Ayşe Kazancı Endüstri Meslek Lisesine aktarılmasına da tepki gösteren Ağbaba, müfettiş raporlarında yeni okulun atölye alanlarının yetersiz bulunduğunu, buna rağmen öğrenciler ve ekipmanlar taşınırken öğretmenlerin aktarılmadığını söyledi. “48 dönümlük Şehit Kemal Özalper arazisinde farklı planlar olduğu için bu uygulamanın yapıldığı iddia ediliyor.” diyen Ağbaba, kanal boyunda yer alan tarihi okul binasının korunmasını istedi.
Usta öğreticiler: “90 bini aşkın kişi asgari ücretin altında, güvencesiz çalışıyor”
Halk eğitim merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerinde görev yapan usta öğreticilerin durumuna da değinen Ağbaba, “Fiilen öğretmen gibi derse giren, defter dolduran, nöbet tutan usta öğreticiler yıllardır öğretmen açığının tek ve en etkin çözümü oldular.” dedi. Ancak 90 bini aşkın usta öğreticinin açılan kurslara bağlı olarak, son derece güvencesiz şartlarda ek ders ücretiyle çalıştığını, asgari ücretin altında gelir elde ettiğini, resmi tatillerde ücret alamadığını, kıdem tazminatı, iş güvencesi, yıllık izin ve hastalık izni haklarının bulunmadığını söyledi. “Usta öğreticiler sorunlarının çözülmesini bekliyor.” diyerek kadro ve hak talebini dile getirdi.
Konteynerlerde sosyal yaşam ve internet eksikliği
Deprem sonrası kurulan konteyner kentlerde yaşayan öğrencilerin sosyal imkânlardan ve internet erişiminden mahrum kaldığını belirten Ağbaba, “Konteynerlerde sosyal yaşam yok, internet yok; buradaki çocukların büyük bir kısmı sosyalleşemiyor, eğitimde eşitsizlik daha da derinleşiyor.” uyarısında bulundu. Devletin bu alanlara da destek vermesi gerektiğini söyledi.
PISA sonuçları ve eğitimde memnuniyetsizlik
PISA sonuçlarına da kısaca değinen Ağbaba, eğitim sisteminden hiçbir kesimin memnun olmadığını söyleyerek, “Eğitimde hem AK Parti’ye oy verenlerin, hem MHP’ye oy verenlerin, hem DEM’e, İYİ Parti’ye oy verenlerin en büyük şikâyeti eğitim. Eğitimden hiçbir aile memnun değil.” dedi.
PISA verilerine göre Türkiye’de öğrencilerin yüzde 61’inin matematikte seviye 2, yani en düşük seviyede olduğunu, OECD ülkelerinde bu oranın daha yüksek seviyelerdeki performansla dengelendiğini ifade eden Ağbaba, en yüksek performans gösteren öğrencilerin oranının Türkiye’de yaklaşık yüzde 5’te kaldığını, OECD ortalamasında bu oranın yüzde 9’lara ulaştığını belirtti.
Konuşmasını süresi yetmediği için tamamlayamayan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin akademisyenlerden öğretmenlere, öğrencilerden deprem bölgesine kadar geniş bir alanda ciddi yapısal sorunlara çözüm üretmesi gerektiğini vurgulayarak, Malatya için talep ettiği okul, öğretmenevi ve konaklama yatırımlarının hızlandırılmasını istedi.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI