CHP’li Veli Ağbaba TBMM’de MSB Bütçesinde Konuştu: “Astsubaya Pazarda Limon Sattıran, Ordusunu Tarikata Teslim Eden Bir Sistemle Güvenlik Sağlanamaz”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığı 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, FETÖ tartışmaları üzerinden iktidara yüklenerek “Devleti yargı eliyle FETÖ’ye teslim ettiniz, bugün FETÖ konusunda konuşacak son kişilersiniz.” dedi. Astsubay ve uzman erbaşların maaş ve kadro sorunlarının hâlâ çözülmediğini, emekli astsubayların pazarda limon, otellerde güvenlik görevlisi olmasına tepki gösteren Ağbaba, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle TSK komuta yapısında belirsizlik oluştuğunu, MSB yönetiminde askerî geçmişi olmayan isimlerin kritik görevlerde bulunduğunu, askeri okullar ve askeri hastanelerin yapısının değiştirilmesinin güvenliği zayıflattığını söyledi. CHP’nin çok boyutlu güvenlik ve şeffaf, teknoloji odaklı savunma vizyonunu anlatan Ağbaba, “TSK’ye tarikat-cemaat sokmak Türkiye’nin temeline dinamit koymaktır; laik demokratik cumhuriyetin ve Atatürk’ün kıymetini bilin.” çağrısında bulundu.

Kasım 27, 2025 - 10:56
Kasım 27, 2025 - 12:36
CHP’li Veli Ağbaba TBMM’de MSB Bütçesinde Konuştu: “Astsubaya Pazarda Limon Sattıran, Ordusunu Tarikata Teslim Eden Bir Sistemle Güvenlik Sağlanamaz”


CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde söz aldı. Konuşmasına Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’e hitaben, “Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı olsun.” diyerek başlayan Ağbaba, Gürcistan sınırında düşen C-130 uçağında şehit olan 20 asker için başsağlığı dileklerini yineledi: “Allah bir daha böyle acıları bize göstermesin.”

FETÖ Polemiği: “Devleti Yargı Eliyle FETÖ’ye Teslim Ettiniz”

Konuşmasının önemli bölümünü FETÖ tartışmalarına ayıran Ağbaba, iktidar sıralarına dönerek, kendilerini FETÖ üzerinden suçlayan AK Parti’lilere tepki gösterdi. “Benim en sevdiğim konu FETÖ meselesi, çok heyecan duyuyorum.” diyen Ağbaba, iktidar kanadının sorumluluğu CHP’ye yükleme çabasını eleştirdi.

Fethullah Gülen’in doğum tarihini hatırlatarak ironi yapan Ağbaba, “Fethullah Gülen 1941 doğumlu. Hamileliği de İnönü döneminde. O zaman tek suçlu İsmet İnönü, tek suçlu parti CHP, sizin hiç günahınız yok öyle mi?” sözleriyle, FETÖ’nün doğuşunun tek parti dönemine bağlanmasının anlamsızlığını vurguladı.

AK Parti’nin 12 Eylül 2010 referandumu sürecinde kullandığı söylemleri anımsatan Ağbaba, “‘Demokrasi geliyor.’ diyordunuz. 150 yaşındaki Kenan Evren’i yargılarken devleti yargı eliyle FETÖ’ye teslim ettiniz.” dedi. Balyoz, Ergenekon, askerî casusluk davalarında sessiz kalanların bugün FETÖ konusunda söz söylemeye hakkı olmadığını savundu.

Genelkurmay Karargâhının tarihinde ilk kez “terör örgütü” olarak nitelendirildiğini hatırlatan Ağbaba, “İlker Başbuğ terör örgütü lideri oldu, 2 ağırlaştırılmış müebbet aldı; 2’nci Başkan, Deniz, Kara ve Hava Kuvvetleri Komutanları terör örgütünden ceza aldı.” dedi ve isimleri tek tek sayarak, “O gün Deniz Kuvvetleri Komutanı sizin hemşehrinizdi, Kara Kuvvetleri Komutanı benim hemşehrimdi, Hava Kuvvetleri Komutanı Balanlı Paşa’ydı.” ifadelerini kullandı.

Cezaevindeki komutanları ziyaretlerine atıfla, “Kimi ‘Mamak’ta yılbaşını bizimle geçirdin.’ diyor, kimi ‘Hasdal’da yalnız bırakmadın.’ diyor.” sözleriyle o dönemde yargılanan askerlerle dayanışmasını hatırlatan Ağbaba, iktidara “Bu konuda konuşmayın, bir özür dileyin. Cumhurbaşkanınız ‘Allah bizi affetsin.’ dedi, siz de ‘Allah bizi affetsin.’ deyin.” çağrısında bulundu.

Astsubay ve Uzman Erbaşların Durumu: “Pazarda Limon Satan Astsubay Bu Ülkeye Yakışmıyor”

Bütçe görüşmelerinde defalarca dile getirdikleri astsubay ve uzman erbaş sorunlarına yeniden değinen Ağbaba, Millî Savunma Bakanının da daha önce bu başlıklarda dosyaları ilgili makamlara gönderdiklerini söylediğini hatırlattı. “Sayın Bakan burada, nezaket gösterdi, ‘Astsubayların meselesini gönderiyoruz, uzman erbaşların kadro sorununu gönderiyoruz ama çıkmıyor.’ dedi.” diyen Ağbaba, Meclis’te bu sorunları çözmeye hazır olduklarını vurguladı.

“Biz burada hazırız; gelin, konuşma bile yapmadan bir günde, bir saatte bu düzenlemeleri çıkaralım.” diyen CHP’li vekil, astsubayları “hepimizin göz bebeği” olarak tanımladı. “‘TSK göz bebeğimiz.’ demekle göz bebeği olunmaz; subayına, askerine ve emeklisine saygı göstereceksin.” sözleriyle iktidarı eleştirdi.

Emekli astsubayların ekonomik koşullarına değinirken, “Bir astsubayın pazarda limon satması ya da otelde güvenlik görevlisi olması bize yakışıyor mu?” diye soran Ağbaba, bu kişilerin yıllarca ülkenin güvenliği için görev yaptığını hatırlattı. Uzman erler, çavuş ve onbaşıların kadro sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğini belirterek, “Uzman erlerin, çavuş ve onbaşıların kadro sorununun mutlaka çözülmesi lazım.” dedi.

Ankara Trafik ve Kara Havacılık Arazisi Tartışması

AK Parti milletvekillerinin her fırsatta CHP’li belediyeleri eleştirerek trafik sorununu gündeme getirdiğini söyleyen Ağbaba, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Anadolu Bulvarı alternatif güzergahı için Millî Savunma Bakanlığına yazdığı yazıyı hatırlattı. Belediye yazısında, Kara Havacılık Okulu yerleşkesi içinden geçen alanın yol imalatı için kıymet takdiri karşılığı protokol yapılmasının talep edildiğini aktaran Ağbaba, bu yazıyı Bakan’a iletmeye hazır olduğunu söyledi.

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in araya girerek, “O zaman Sayın Başkanı davet ettik, konuştuk ve verdik.” demesi üzerine Ağbaba, “Ama ‘Verilmedi.’ diyorlar Sayın Bakan.” yanıtını verdi. Bakan Güler, işlemin belediye tarafından tamamlanmadığını belirtirken Ağbaba, konuyu takip edeceklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Komuta Belirsizliği: “Savaşta Bağlı, Barışta Değil; Böyle Ordu Olur mu?”

Ağbaba, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin TSK komuta yapısını bozduğunu savundu. 2018’de yayımlanan 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle komuta zincirinin altüst edildiğini öne sürerek, kararnamede “Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları Millî Savunma Bakanına ayrı ayrı bağlıdır.” hükmüne dikkat çekti.

“Peki o zaman Genelkurmay Başkanının kuvvet komutalarıyla ilişkisi nedir? Bir belirsizlik.” diyen Ağbaba, Anayasa’nın savaş halinde Başkomutanlık görevini TBMM adına Genelkurmay Başkanına verdiğini hatırlattı. “Savaşta Başkomutan Genelkurmay Başkanı, peki barışta ne olacak? Barışta hiçbir kuvvet komutanı Genelkurmay Başkanına bağlı değil; böyle bir ordu dünyanın neresinde var Allah aşkına?” sözleriyle eleştirilerini sürdürdü.

Bakan Yardımcılarının Arka Planı ve MSB’de Yetenek–Yetki Tartışması

CHP Grubu olarak prensip gereği bürokratlar ve bakan yardımcıları hakkında genelde doğrudan konuşmadıklarını söyleyen Ağbaba, Millî Savunma Bakanlığı teşkilat yapısına dair ciddi soru işaretleri olduğunu öne sürdü. Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerinden sorumlu bakan yardımcılarının öz geçmişlerinde askerî işlerle ilgili tecrübe bulunmadığını savunarak, “Kimisi vergi hâkimi, kimisi kaymakam, kimisi hâkim; bu da sizin ve Komisyonun takdirine bırakıyorum.” dedi.

Askerî karar süreçleriyle geçmiş görevler arasındaki uyumsuzluğa dikkat çeken Ağbaba, “Vergi hâkimliği ile askerî harekât aynı şey mi? Radar modernizasyonuyla icra dosyası aynı şey mi?” diye sordu. Hava Kuvvetleri rapor sunarken, Özel Kuvvetler ihtiyaç bildirirken, bu raporları bir araya getirip karara bağlayan kişinin askerî okul görmemiş bir bürokrat olmasının sistemsel sorun yarattığını savundu: “Böyle bir yapıda hangi müşterek harekâtı yöneteceksiniz?”

Harp Okulları, İki Başlılık ve MSÜ Eleştirisi

Harp okullarında iki başlı bir yapı oluştuğunu ileri süren Ağbaba, okulların Millî Savunma Üniversitesine bağlanmasıyla kuvvet komutanlıklarının eğitim üzerindeki doğrudan etkisinin zayıfladığını söyledi. MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’yu kişisel olarak hedef almadığını belirterek, “Sayın hocamız Osmanlı tarihçisidir, harple ilgili birikimi var mı bilmiyorum ama teğmenin niteliğini, aldığı eğitimi, müfredatı bilmiyor.” sözleriyle sistemsel eleştiri getirdi.

Kuvvet komutanlarının harp okulu öğrencilerini yeterince gözlemleyemediğini savunan Ağbaba, her harp okulunda eş yetkiye sahip iki otorite bulunduğunu söyledi: “Biri komutan, biri sivil dekan. Biri ‘Yarın tatbikat var.’ diyor, öbürü ‘Yarın seminer var.’ diyor. Askeriye iki başlılığı kaldırmaz, harp okulu hiç kaldırmaz.” Bu düzenlemenin bir günde düzeltilebileceğini, maliyetinin sıfır, etkisinin ise çok büyük olacağını ifade etti.

Askerî Hastaneler, Siber Güvenlik ve MSB–Genelkurmay Dengesizliği

Askerî hastanelerin kapatılmasına da dikkat çeken Ağbaba, eski Bakan Hulusi Akar’ın iki yıl önce “Çalışıyoruz.” dediğini hatırlattıktan sonra, bölgenin güvenlik risklerini hatırlattı: “Suriye, Irak, İran ve diğer ülkelerle çevrili, çok sorunlu bir bölgede yaşıyoruz ama askerî doktor yok, askerî hemşire yok, askerî yanık uzmanı yok, mayın yaralanmasına özel cerrah yok; dünyada böyle bir şey var mı?” dedi.

Siber güvenlik alanında da zafiyet olduğunu söyleyen Ağbaba, 18–20 yaşındaki gençlerin e-devlet ve MSB ağlarına sızabildiğine dair mahkeme kararlarına işaret ederek, “Bu çocuklar bu sisteme giriyorsa İran’ı, İsrail’i, Çin’i, Rusya’sı niye girmesin?” diye sordu. Modern savaş ortamında hava gücünden çok telekomünikasyon altyapısının belirleyici olduğuna, bu altyapı delik deşikse ordunun hareket kabiliyetinin zayıfladığına dikkat çekti.

Komuta–idare dengesine ilişkin çarpıcı bir özet sunan Ağbaba, “Yetkiyi MSB’ye veriyorsunuz, Bakanlıkta yetki var, yetenek yok; Genelkurmayda yetenek var, yetki yok.” diyerek, komuta ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, harp okullarının kuvvet komutanlıklarına bağlanması, askerî hastanelere geri dönülmesi ve siber güvenliğin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. “Bu düzenlemelerin maliyeti sıfırdır, siyaset cesaret gerektirir, devlet aklı gerektirir.” dedi.

CHP’nin Güvenlik ve Savunma Vizyonu: “Güvenlik Dirençlilikle, Şeffaflıkla, Demokrasiyle Sağlanır”

Konuşmasının ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisinin güvenlik anlayışını paylaşan Ağbaba, “Ulusal güvenlik Türkiye’nin kırmızı çizgisidir.” diyerek başladı. CHP’nin hedefinin caydırıcı, modern, çok boyutlu harekât yeteneğine sahip bir Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu vurguladı.

Savunma sanayisinin milletin ortak eseri olduğunu, hiçbir siyasi iktidarın propaganda aracına dönüştürülemeyeceğini belirten Ağbaba, “TOGG’da yaptığınız hatayı savunmada yapmayın. Almanya’da hiçbir parti ‘Mercedes benim’, ‘Porsche benim’ demez. Millî değerler üzerinde siyaset yapmayın.” dedi.

CHP’nin güvenlik anlayışının sadece askerî meselelerle sınırlı olmadığını söyleyen Ağbaba, “Güvenliği çok boyutlu bir dirençlilikle ele alıyoruz.” ifadesiyle sınır güvenliği, kamu düzeni, siber güvenlik, enerji arz güvenliği, sağlık ve gıda güvenliği, organize suç ve uyuşturucuyla mücadelenin bir bütün olduğunu anlattı. “Dünyanın yeni güvenlik anlayışı savunma değil, dirençlilik üzerine kuruludur.” sözleriyle krizlere hazırlık, risklerin önceden görülmesi ve kurumların güçlendirilmesini CHP vizyonunun merkezine yerleştirdi.

Savunma sanayisinde şeffaf, planlı, teknoloji odaklı bir sistem kuracaklarını belirten Ağbaba, yerlilik ve millîliğin “gösteriş unsuru değil, stratejik bir zorunluluk” olduğunu vurguladı. İhalelerde tam şeffaflık, adil rekabet, orta ölçekli teknoloji firmalarını büyütecek sanayi politikası ve beyin göçünü tersine çevirecek teşvik sistemleri hedeflediklerini söyledi. Üniversite–sanayi–TSK iş birliğinin kâğıt üzerinde değil, sahada gerçek anlamda entegre edileceğini ifade etti.

TSK’nin hareket yeteneğini beş boyutta –kara, deniz, hava, uzay ve siber alan– güçlendirmeyi amaçladıklarını belirten Ağbaba, “Türk Silahlı Kuvvetleri sadece bugünün değil, 2050’nin harekât ortamını da planlamak zorunda. TSK, karada, denizde, havada, uzayda ve siber alanda eş zamanlı caydırıcılık üretebilmelidir.” dedi.

Güvenlik gerekçesiyle demokrasiyi zayıflatma eğilimine de karşı çıkan Ağbaba, “Bazı çevreler güvenliği bahane ederek demokrasiyi zayıflatmayı alışkanlık hâline getirdi. Buna izin veremeyiz. Güçlü Parlamento, güçlü orduyu; güçlü hukuk devleti, güçlü caydırıcılığı inşa eder.” diyerek CHP’nin “güvenlik ve demokrasi birbirini güçlendirir” yaklaşımını öne çıkardı.

Tarikat ve Cemaat Uyarısı, Laiklik Vurgusu: “Atatürk’ten Saparsak 15 Temmuz’u Yine Yaşarız”

Konuşmasının son bölümünde Türk Silahlı Kuvvetlerine tarikat ve cemaat yapılanmalarının sızmasına yönelik sert uyarılar yapan Ağbaba, “TSK’ye tarikat, cemaat örgütlenmesi Türkiye’nin temeline dinamit koymakla eş değerdir.” dedi. Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten komutanların inanç ve siyasi görüşe “kör” olması gerektiğini vurgulayarak, “Bir orduda cemaat olursa, tarikat olursa Genelkurmay Başkanını kimse dinlemez.” uyarısında bulundu.

Türkiye’nin bölgedeki diğer Müslüman ülkelerle karşılaştırıldığında konumuna dikkat çeken Ağbaba, “Pakistan’a, Bangladeş’e, Afganistan’a, İran’a, Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya bakın; hepsinde kan var, gözyaşı var. Sudan’da ‘Allahu ekber’ diyerek insanlar birbirini yiyor.” sözleriyle laikliğin önemini anlattı. “Laikliğin kıymetini bilelim, laik demokratik cumhuriyetin kıymetini bilelim.” diyen Ağbaba, Mustafa Kemal Atatürk’ü “bu toprakların yetiştirdiği en büyük komutan ve en büyük devrimci” olarak nitelendirdi ve “Ondan saparsak başımıza 15 Temmuzdaki işler geliyor.” uyarısıyla konuşmasını tamamladı.

Veli Ağbaba, Millî Savunma Bakanlığının bütçesinin ülkeye hayırlı olmasını dileyerek sözlerini bitirdi. CHP sıralarından, Antalya Milletvekili Cavit Arı, “Ağzına sağlık Başkanım, çok isabetli konuştunuz.” sözleriyle Ağbaba’ya destek verdi. Komisyon Başkanı Mehmet Muş, “Şimdi Sayın Ocaklı…” diyerek bir sonraki konuşmacıya geçti.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI