DP’li Haydar Altıntaş: “Raflar dolmadan, mideler doymadan bu kriz bitmez; takke düştü, kel göründü, bu bütçe ruhsuz ve şekilsizdir”
TBMM Genel Kurulunda Ulaştırma ve Ticaret başlıkları kapsamında 2026 bütçesi aleyhine söz alan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, hükümetin ulaştırma ve ekonomi politikalarını “yönetemeyen demokrasi” olarak niteledi. İzmir–Ankara hattında 15 saat süren konvansiyonel tren yolculuğunu “ironik bir tablo” diye anlatan Altıntaş, Ödemiş–Salihli arasında 47 kilometrelik bir dağ yolunun hâlâ aşılamadığını vurguladı. Yap-işlet-devret ve KÖİ projelerinde döviz bazlı ve Londra tahkimli sözleşmelerle kamu vicdanının zedelendiğini belirten DP’li vekil, Çukurova Havalimanı için “8 bin dönüm narenciye bahçesini yok edip kurdunuz, fayda-maliyet analizini yeniden yapmalısınız.” dedi. Altıntaş, iktidarın İhale Kanunu’nu 200’den fazla değiştirdiğini hatırlatarak “Bu ekonomik ve siyasal yapıyla Türkiye uzun süre hayatını sürdüremez, orta direk yok olmuştur.” uyarısında bulundu.
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmelerinde şahıslar adına aleyhte söz aldı. Konuşmasına ironiyle başlayan Altıntaş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yıllardır bitirilemeyen projelerine göndermede bulundu.
Altıntaş, İzmir’den Ankara’ya giden konvansiyonel tren yolculuğunu anlatırken şunları söyledi:
“İzmir’in Basmane’sinden kalkan bir tren var. İzmir, Manisa, Balıkesir, Kütahya, Eskişehir, Ankara’yı katederken kuş gibi, rüzgâr gibi uçuyor; seyahat süresi çok konforlu, on beş saat(!). Harika bir şey, hepinizin dikkatine sunuyorum.”
Ödemiş–Salihli hattındaki potansiyele de değinen Altıntaş, tarım ürünlerinin ana pazarlara erişemediğini belirterek şunları ifade etti:
“Ödemiş’le Salihli’nin arasında bir dağ var, o dağ yarılıp bir kenarından 47 kilometre geçilse oradaki bütün ürünler büyükşehirlere çok daha kolay aktarılacak; zannediyorum bu sene yapılıyor. Şaka şaka, inanmayın, vakti gelince yapılır.”
Bu sözler Genel Kurul salonunda muhalefet sıralarından gülüşmelerle karşılandı.
“Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yeri için çalışma yok”
Altıntaş, konuşmasının devamında küresel düzene ve Türkiye’nin konumuna geniş bir perspektiften baktı. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan sistemin fiilen çöktüğünü belirterek şunları söyledi:
“İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda kurulan yeni dünya düzeni 1989’da, Berlin Duvarı’nın çökmesiyle çöktü. Şimdi kendi coğrafyamızda her gün bir yerde yeni duvar çöküyor; kimisi ülkenin içine, kimisi dışına. Bu yeni dünya düzeninde Türkiye’yi bekleyen fırsatlar ve tehditler nedir? Biz nerede yer alacağız? Bu konuda hiçbir çalışma göremiyoruz.”
Altıntaş, bugün görüşülen Ulaştırma ve Ticaret politikalarının artık sadece yol ve köprü değil; iklim krizi, deprem, gıda, eğitim ve jeostratejik güvenlik başlıklarıyla birlikte ele alınması gerektiğini belirtti:
“Bugün görüştüğümüz iki bakanlığın alanı, yolların kalitesinden hava güvenliğine, siber altyapıdan ticaretin istikrarına kadar uzanıyor. Ekonomi, gıda, eğitim, jeostratejik güvenlik mimarimizin temel sütunları olmalıdır.”
Türkiye’nin yıllık dış finansman ihtiyacı, kur oynaklığı ve enerji bağımlılığı nedeniyle ekonomik alanın artık yalnızca büyüme değil, ulusal güvenlik meselesi haline geldiğini söyleyen Altıntaş, ithalata dayalı tarım politikalarının da ülkeleri küresel arz şoklarına karşı savunmasız bıraktığını dile getirdi.
“Eğitim güvenliği ve insan kaynağında ciddi erozyon”
Altıntaş, eğitim politikasını da bir “güvenlik” başlığı olarak yorumladı:
“Eğitim güvenliği insan kaynağının niteliğiyle ilgilidir. Sık değişen müfredatlar, öğretmenlerin itibarsızlaştırılması sadece bireyleri değil devletimizin niteliğini de aşındırıyor.”
Suriye krizi, Doğu Akdeniz’deki rekabet, sınır güvenliği gibi başlıkların rejim ve devlet kapasitesi açısından daha geniş düşünülmesi gerektiğini ifade eden DP’li vekil, Türkiye’nin bu dört alandaki (ekonomi, gıda, eğitim, jeostratejik güvenlik) riskleri azaltmadan kırılganlık döngüsünden çıkamayacağını vurguladı.
“Yap-işlet-devret, döviz garantisi ve Londra tahkimiyle kamu vicdanını zedeleyen bir yapı kurdunuz”
Altıntaş, özellikle Ulaştırma Bakanlığının sıkça öne çıkardığı KÖİ ve yap-işlet-devret projelerine sert eleştiriler yöneltti. Bu modelin detaylarını hatırlatarak, döviz bazlı garantiler ve yabancı tahkim şartlarına işaret etti:
“Bu bütçeyle ve bunun dışında elde ettiğiniz kaynaklarla yap-işlet-devret, KÖİ sistemiyle; geçiş ve yolcu garantili yöntemlerle, döviz üzerinden, anlaşmazlık hâlinde Londra mahkemelerine başvurarak değil; Türk lirasıyla, Türk mahkemeleriyle çözüm arayarak bir yapı kurmak zorundasınız.”
Çukurova Havalimanı örneği üzerinden çevresel ve ekonomik fayda-maliyet dengesini sorgulayan Altıntaş, şöyle konuştu:
“8 bin dönümlük narenciye bahçesini bir kalemde yok ederek kurduğunuz Çukurova Havalimanı’nın fayda ve zarar ile maliyet ve kâr analizini yeniden yapmak zorundasınız.”
“İhale Kanunu’nu 200’den fazla değiştirdiniz; bu, kırılganlık üretir”
Konuşmasında Kamu İhale Kanunu’ndaki sürekli değişikliklere de dikkat çeken Altıntaş, bu durumun kamu vicdanını yaraladığını söyledi:
“Bütün iktidarınız boyunca 200 defadan fazla değiştirdiğiniz İhale Kanunu’nu artık kamu vicdanını incitmeyecek bir yapıya getirin ki sık sık değiştirme ihtiyacı duymayasınız. Aksi hâlde yapılan her yatırım güvenlik değil, kırılganlık üretir.”
Demokratik bir devletin vazgeçilmezinin “yönetebilen demokrasi” olduğunu ifade eden Altıntaş, siyasette ve ekonomide yapısal istikrar sağlanmadan bütçelerin krizi bitiremeyeceğini belirtti.
“Bu bütçe ruhsuz ve şekilsiz; orta direk yok oldu, demokrasinin teminatı kalmadı”
Altıntaş, bütçenin yalnızca rakamlardan ibaret olmadığını, bir felsefe ve ruh taşıması gerektiğini vurguladı:
“Bütçe sadece rakamlardan ibaret değildir; akılcı, şeffaf, uzun vadeli bir planlamayla ortaya konulmalıdır. Bütçeler kimsenin aç ve açıkta kalmayacağı, vatandaşın hesap sorduğu, iktidarın hesap verdiği yaşayan belgelerdir. İktidarın önümüze getirdiği bütçe maalesef ruhsuz ve şekilsizdir.”
İktidarın elindeki muazzam siyasi güce rağmen yönetemediğini ileri süren DP’li milletvekili, işsizlik, yoksulluk ve orta sınıfın erimesine değindi:
“Her yıl 1 milyon gence iş bulmak zorundasınız; bu mümkün mü? Emekli, işçi, memur, çiftçi sefaletten nasıl kurtulacak? Bu ülkede vatandaşın çoğunluğunu oluşturan orta direk yok olmuştur. Orta direğin yok olduğu yerde demokrasinin teminatı yoktur. Karnı tok, sırtı pek vatandaş devletin teminatıdır. Raflar dolmadan, mideler doymadan bu iş düzelmez.”
İktidara yönelik “kendini sorgulama” çağrısı yapan Altıntaş, konuşmasını şu çarpıcı cümlelerle tamamladı:
“İktidara soruyorum: Bu işleri yaparken kendinizi sorguladığınızda gerçek dostunuz var mı? Yok. O zaman gelin, aynaya bakın, takke düşmüş, kel görünmüştür. Bu ekonomik ve siyasal yapıyla Türkiye uzun süre hayatını sürdüremez.”
Altıntaş’ın sözleri CHP, İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlarla karşılandı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI