Gastronomi Adımı, Süper Lüks Markaların Düşüşünü Engellemeye Yardımcı Olacak mı?

Pandemi sonrası, süper lüks markaların küresel ölçekte yaşadığı düşüş devam ediyor. Moda dünyasının dev isimleri, bu daralmayı aşmak için çeşitli yeni stratejiler geliştiriyor. Ancak, bazı markaların iflasın eşiğine gelmesi, bu süreçte yaşanan ekonomik zorlukların boyutunu gözler önüne seriyor.

Lüks Tüketimin Azalması
Küresel ölçekte lüks tüketim talebinin düştüğü ve bunun da tasarım maliyetlerini artırdığı raporlarda belirtiliyor. Gucci gibi büyük markalar, tasarımcı değişimlerine rağmen bir türlü toparlanamıyor. Nike, tarihi bir ilk olarak %8'lik küçülme açıkladı.

AVM Kültürünün Etkisi
Lüks markaların, alışveriş merkezlerinde mağaza açma zorunluluğu ve artan maliyetler, bu balonun patlama ihtimalini güçlendiriyor. Dünya genelinde AVM'lerde artan yoğunluk ve buna bağlı olarak arz talep dengesindeki bozulmalar, ekonomik kriz riskini de beraberinde getiriyor.

Gastronomi Sektörüyle İyileştirme Çabası
Son dönemde lüks markaların gastronomi sektörüyle iş birliği yapmaya başladığı görülüyor. Dior, Ralph Lauren, Tiffany&Co ve Prada gibi markalar, şıklık ve lüksü yeme içme ile birleştiriyor. Örneğin, Ralph Lauren'in New York'taki Ralph’s Coffee kafe konsepti, hem şık hem rahat bir mekan olarak popülerliğini sürdürüyor. Ayrıca, Tiffany&Co'nun Fifth Avenue'deki The Blue Box Cafe'si, menüsünü mevsime göre şekillendirerek dikkat çekiyor.

Gastronomi ve Moda Birleşimi
Moda evleri ve gastronomi sektörü arasındaki bu birliktelik, yeni fikirlerin ve yenilikçi projelerin doğmasına olanak tanıyor. Milano'daki Prada'nın Fondazione Prada’sındaki Wes Anderson tasarımı Bar Luce, bu evliliğin en güzel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Gastronomi ve moda dünyasının birleşimi, alışveriş deneyimini daha anlamlı kılabilir.

CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI