İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI İSLAMOFOBİ ÖZEL TEMSİLCİSİ PROF. DR. MEHMET PAÇACI: “MÜSLÜMAN KARŞITI NEFRETİN GERÇEK ORANINI BİLMİYORUZ”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonu, 28’inci Yasama Döneminin yedinci toplantısında İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterinin İslamofobi Özel Temsilcisi Prof. Dr. Mehmet Paçacı’yı ağırladı. Paçacı, Avrupa’da İslamofobik hadiselerin bir yılda yüzde 43 arttığını, basına yansıyan vakaların ise buz dağının yalnızca görünen kısmı olduğunu belirterek “En iyimser tahminle yüzde 90’lık bir kısmın kayda dahi girmediğini düşünüyoruz.” dedi.

Kasım 21, 2025 - 21:48
Kasım 21, 2025 - 22:22
İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI İSLAMOFOBİ ÖZEL TEMSİLCİSİ PROF. DR. MEHMET PAÇACI: “MÜSLÜMAN KARŞITI NEFRETİN GERÇEK ORANINI BİLMİYORUZ”

TBMM’de İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonunun 28’inci Yasama Dönemindeki yedinci toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya Alt Komisyon Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Av. Adem Yıldırım başkanlık ederken, Komisyona konuk olarak katılan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterinin İslamofobi Özel Temsilcisi Prof. Dr. Mehmet Paçacı dünyada yükselen İslamofobi ve Müslüman karşıtı nefretle ilgili kapsamlı bir sunum yaptı.

Adem Yıldırım, toplantının açılışında, Alt Komisyonun çalışmalarını hatırlatarak Ankara Bilim Üniversitesi bünyesinde kurulan İslamofobi ile Mücadele Araştırma Merkezine yapılan ziyaretleri ve merkezle yürütülen koordinasyonu anlattı. Yıldırım, “Değerli Büyükelçimiz, Hocamızın bugün Komisyonumuzda yapacağı sunumu hep birlikte dinleyeceğiz.” diyerek sözü Prof. Dr. Mehmet Paçacı’ya bıraktı.

“İSLAMOFOBİ YERİNE ‘MÜSLÜMAN KARŞITI NEFRET’ TANIMI DAHA DOĞRU”

Prof. Dr. Mehmet Paçacı, konuşmasına İslamofobinin tanımı ve uluslararası alanda kullanılan kavramları karşılaştırarak başladı. Paçacı, “Biz İslamofobi diyoruz fakat İslam İşbirliği Teşkilatında da bu gerçekliğin adı ‘İslamofobi’ olarak geçiyor.” dedi. AGİT ve Avrupa Konseyi bünyesindeki ECRI gibi kurumların aynı olguyu daha çok “Müslüman karşıtı nefret” veya “İslam karşıtı, Müslüman karşıtı ırkçılık” olarak adlandırdığını belirten Paçacı, “İnsan hakları ve ırkçılık bakımından bu adlandırmaların daha doğru olduğunu söyleyebiliriz.” ifadesini kullandı.

Paçacı, uluslararası kurumların konuya bir “din tartışması” olarak değil, Müslümanların temel hakları bağlamında yaklaştığını vurgulayarak, “Konuya daha çok bir din savunusu ya da bir din karşıtlığından ziyade Müslümanlara karşı bir hareket olarak, bir ırkçılık olarak bakmayı tercih ediyorlar.” dedi.

EKONOMİK KRİZ, GÖÇ VE TARİHSEL ÖNYARGI BİRBİRİNİ BESLİYOR

Sunumunda İslamofobinin nedenlerini ele alan Prof. Dr. Mehmet Paçacı, yaygın kanaatin aksine meselenin yalnızca terör örgütleriyle bağlantılı olmadığını vurguladı. Paçacı, “İlk bakışta aşırıcılıkla ve Müslüman toplumlardan çıktığı iddia edilen terör gruplarıyla bağlantılı gibi görülüyor ama olayı biraz daha kazıdığımız zaman meselenin daha çok ekonomik nedenlerle ortaya çıktığı ve göç konusuyla bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Özellikle Avrupa’daki ekonomik daralmalar ve üretim süreçlerinin robotik hale gelmesiyle artan işsizlik ortamında, göçmenlerin ve Müslümanların “günah keçisi” ilan edildiğini ifade eden Paçacı, “Göç hareketinin Afrika ve Güney Asya’dan Müslüman ülkelerden gerçekleşiyor olması Müslümanları doğrudan görünür hâle getiriyor.” dedi. Avrupa kültüründe Haçlı Seferleri’nden bu yana süregelen Müslüman karşıtı söylemlerin bu ortamda yeniden canlandığını belirten Paçacı, “Orta Çağ’da İslam’ın şiddet dini olduğu, kılıçla yayıldığı, Batı değerlerine ters olduğu şeklindeki söylemler bugün adeta hortlamış durumdadır.” sözleriyle tarihsel sürekliliğe dikkat çekti.

11 Eylül saldırılarının bu süreçte bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Paçacı, aşırı sağ siyasetin İslam karşıtlığını iç politikanın merkezine taşımak için yoğun biçimde kullandığını anlattı.

“AVRUPA’DA BİR YILDA YÜZDE 43 ARTIŞ VAR AMA BU SADECE BUZ DAĞININ UCU”

İstatistiklere de değinen Prof. Dr. Mehmet Paçacı, “2024 istatistiklerine baktığımız zaman Avrupa’da bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında İslamofobik hadiselerin arttığını görüyoruz.” dedi. Ancak bu tablonun eksik olduğuna işaret eden Paçacı, “Bu yüzde 43’lük rakam basına yansıyan ve ifşa olan hadiseler. Esasında bu buz dağının görünen tarafı ve bu da yüzde 5 ila yüzde 7’ye tekabül ediyor.” ifadelerini kullandı.

Gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu vurgulayan Paçacı, “En iyimser bir oranlamayla yüzde 90’ın bilgisi bizde yok.” dedi. Diasporadaki Türkler özelinde Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının değerlendirmelerine atıf yapan Paçacı, birçok ayrımcılık vakasının, mağdurlar tarafından dahi “ırkçılık” olarak tanımlanmadığı için kayda geçmediğini aktardı.

MAĞDURLARA VE EV SAHİBİ ÜLKELERE “FARKINDALIK” ÇAĞRISI

Prof. Dr. Mehmet Paçacı, İslamofobiyle mücadelenin en zayıf halkalarından birinin farkındalık eksikliği olduğunu vurguladı. “Mağdurlar neyin ayrımcılık, hangi davranışın Müslüman karşıtı ırkçılık olduğunu konusunda net değiller.” diyen Paçacı, bu nedenle birçok vakanın “normal” bir muamele gibi kabul edildiğini anlattı.

Sadece mağdurların değil, ev sahibi ülkelerin bürokratları, polisleri, hukukçuları ve öğretmenlerinin de bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Paçacı, “Birçok insan da aslında birçok davranışının ayrımcılık olduğunu düşünmüyor, bunun bir insan hakkı ihlali olduğunu, din ve vicdan hürriyetini çiğnemek olduğunu fark etmiyor.” dedi.

Diasporadaki Müslümanların psikolojik baskı altında hissettiklerini anlatan Paçacı, “Yabancı bir ülkede insanlar çekiniyor. ‘Sonuçta göçmenim, ikinci sınıfım’ psikolojisi çok yaygın.” ifadesini kullandı. Birçok vakanın bu nedenle “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla görmezden gelindiğini belirtti.

“İSLAMOFOBİ, TEMEL İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİN İHLALİDİR”

Konuyu doğrudan insan hakları başlığı altında değerlendiren Prof. Dr. Mehmet Paçacı, İslamofobiyi “Müslüman karşıtı nefret ve ırkçılık üzerinden temel hak ve özgürlüklerin ihlali” olarak nitelendirdi. Paçacı, “Bu tamamıyla temel insan hak ve özgürlüklerinin ihlali meselesidir ve bu açıdan Komisyonunuzu doğrudan ilgilendiren bir konudur.” dedi.

Bu çerçevenin uluslararası müzakerelerde Türkiye’ye güçlü bir zemin sağladığını ifade eden Paçacı, “Hiçbir ülke insan haklarını ihlal eden ülke olarak anılmak istemiyor. İslamofobiye ayna tuttuğunuzda bu ülkeler bundan ciddi şekilde çekiniyorlar.” sözleriyle insan hakları dilinin önemini vurguladı.

ULUSLARARASI DÜZEYDE ÖZEL TEMSİLCİLER VE İŞBİRLİĞİ MEKANİZMALARI

Prof. Dr. Mehmet Paçacı, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde üstlendiği görevin oluşum sürecine de değindi. İİT’de İslamofobiyle mücadele için özel temsilcilik makamının uzun yıllar karar altına alınmasına rağmen hayata geçirilemediğini, Türkiye’nin ve bazı üye ülkelerin ısrarlı girişimleriyle bu makamın kurumsallaştığını anlattı. Paçacı, “Türkiye’nin, Pakistan’ın, Malezya’nın, Gambiya’nın desteğiyle bu makam hayata geçmiş oldu ve bir yılı biraz aşan süredir bu konumda görev yapmaya gayret ediyorum.” dedi.

Benzer şekilde Birleşmiş Milletler bünyesinde de bir İslamofobi özel temsilcisinin göreve başladığını hatırlatan Paçacı, Miguel Angel Moratinos’un bu alanda atanan son uluslararası figür olduğunu söyledi. Paçacı, AGİT, BM Medeniyetler İttifakı ve Avrupa Konseyi yapılarıyla “dirsek temasını ve dayanışmayı” sürdürdüklerini belirtti.

15 MART ARTIK ULUSLARARASI İSLAMOFOBİYLE MÜCADELE GÜNÜ

Sunumunda Yeni Zelanda’daki Christchurch cami saldırısına da atıf yapan Prof. Dr. Mehmet Paçacı, bu saldırının ardından 15 Mart tarihinin Birleşmiş Milletler tarafından “Uluslararası İslamofobiyle Mücadele Günü” ilan edildiğini hatırlattı. Paçacı, “Bu konuda farkındalığı artırmak, toplumları bilgilendirmek ve dünya kamuoyunda konuyu gündeme getirmek bakımından belirli faaliyetler yapıyoruz. Buna Birleşmiş Milletler de, AGİT ve ECRI gibi diğer örgütler de katılıyor.” diye konuştu.

MEDYADAKİ DİL: “İSLAM VE TÜRKİYE HAKKINDA OLUMLU HABER GÖRMEK ÇOK ZOR”

İslamofobinin iki ana kaynağından birinin siyaset, diğerinin ise medya olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Paçacı, özellikle Avrupa basınındaki dili eleştirdi. Vatikan’da bulunduğu dönemdeki tecrübelerini paylaşan Paçacı, “Orada bulunduğum dört, dört buçuk yıllık süre içerisinde Türkiye’yle ilgili, İslam’la ilgili hemen hemen olumlu bir haber çıkmadı. Haberlerin tamamı olumsuz ve İslam karşıtı tonda çıktı.” dedi.

Paçacı, basının ve dijital platformların İslamofobik söylemleri sürekli yeniden ürettiğini, bu nedenle İslam’ın doğru tanıtılmasına yönelik çalışmaların güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu kapsamda, İİT’nin kültürel araştırma organı IRCICA ve Ankara merkezli sosyal-ekonomik araştırma kurumlarının çalışmalarını hatırlattı.

ULUSLARARASI KARARLAR YEREL HUKUKA YETERİNCE YANSIMIYOR

İslamofobiyle mücadelenin hukuki boyutunu da anlatan Prof. Dr. Mehmet Paçacı, Birleşmiş Milletlerin 16/18 ve 53/1 sayılı kararlarının önemine dikkat çekti. Paçacı, “Bu kararların yerel hukukta karşılığının olması ya da yerel hukuka nüfuzunun sağlanması gerekiyor. Bu konuda henüz çok fazla bir şey yapılabilmiş değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin özellikle İsveç ve Danimarka’da gündem olmasının ardından, bu ülkelerde ilgili davranışları suç kapsamına alan düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Paçacı, “Artık Kur’an yakma o ülkelerde cezalandırılır bir faaliyet hâline geliyor. Bu da uluslararası kararlara dayanarak hukuka yansıtılan bir adım.” dedi. Paçacı, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde de benzer düzenlemelerin gerekli olduğuna işaret etti.

“RAPORLAMA MEKANİZMALARI GÜÇLENİRSE MÜCADELE DAHA ETKİN OLACAK”

Konuşmasının son bölümünde, İslamofobik hadiselerin raporlanmasına dair eksiklikleri sıralayan Prof. Dr. Mehmet Paçacı, güvenilir başvuru mercilerinin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Paçacı, “Eğer gerçek anlamda İslamofobik hadiselerin yüzde 40’ının raporlandığı bir yapı kurabilirsek, çok daha etkin bir mücadele arkasından gelecektir. Şu anda yüzde 5’te kalan bir raporlama söz konusu.” dedi.

Türkiye’de Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), yurt dışı bağlamında Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumların rapor çalışmalarını yürüttüğünü belirten Paçacı, buna rağmen mevcut verilerin hâlâ “durum tespiti” seviyesinde kaldığını, ayrıntılı politika önerileri geliştirmek için daha kapsamlı veri tabanlarına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Alt Komisyon Başkanı Adem Yıldırım, sunumun ardından Prof. Dr. Mehmet Paçacı’ya teşekkür ederek, İslamofobik davranışların tanımı ve Birleşmiş Milletler kararlarının Türkiye’ye yansıması konusunda Komisyonun teknik bilgi talep edeceğini belirtti. Yıldırım, toplantıyı kapatırken, “Verdiğiniz kıymetli bilgiler için teşekkür ediyoruz, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI