İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayyüce Türkeş Taş: “Doktor yoksa sağlık sistemi yok, bütçe şehir hastaneleriyle şirket kasalarına akıyor”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Dr. Ayyüce Türkeş Taş, sağlık sisteminin omurgasının doktorlar olduğunu vurgulayarak, “Doktor yoksa sistem yoktur.” dedi. 2026 bütçesindeki yüzde 44’lük artışa rağmen 136 milyar liranın şehir hastanelerinin kira ve hizmet bedellerine ayrıldığını belirten Türkeş Taş, MHRS randevu sorunu, görüntüleme kuyrukları, hekim göçü, sağlıkta şiddet, ilaç yokluğu ve Adana Seyhan Devlet Hastanesindeki hijyen sorunlarını gündeme getirerek, tercihlerin “doktoru değil şirketleri önceleyen siyasi tercihler” olduğunu savundu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunun 19’uncu birleşiminin ikinci oturumunda, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Dr. Ayyüce Türkeş Taş, Sağlık Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına, sağlık sisteminde doktorların önemine dikkat çekerek başlayan Türkeş Taş, “Bakanlığınızın öncelemesi gereken en önemli konu doktorlardır.” ifadesini kullandı.
Doktorların bir ülkenin sağlık sektöründe yalnızca bir meslek grubundan ibaret olmadığını vurgulayan Türkeş Taş, “Doktor demek, sizin yaptığınız plan, program ve stratejilerinizi sahada uygulayan kişi demektir; doktor yoksa sağlık sistemi yok demektir.” dedi. Doktorun tanı koyan, tedavi planlayan, önleyici hekimliği yönlendiren ve tıbbi kararlar hiyerarşisinde en yüksek sorumluluğu taşıyan aktör olduğuna işaret eden Türkeş Taş, etik ihlallerin önüne geçen, hasta haklarını koruyan başlıca meslek grubunun da doktorlar olduğunu söyledi.
“Doktor yoksa sistem yok, doktor iyi değilse bütçe ve bina anlam ifade etmez”
Türkeş Taş, bir ülkede sağlık politikalarının, acil ve kronik hastalık yönetiminin ve halk sağlığı risklerinin yönetiminin doktor olmadan sürdürülemeyeceğini belirterek, “Doktor bireyin yaşam kalitesiyle doğrudan ilişkilidir. Ülkenin ortalama yaşam süresi, anne-bebek ölüm oranları, kanser tarama başarısı gibi göstergeler en çok doktor niteliğine ve erişimine bağlıdır.” dedi.
Doktorların gereksiz tetkik ve harcamaları engelleyen, iş gücü kaybını azaltan doğru bakım modellerini belirlediğini vurgulayan Türkeş Taş, “Sağlık harcamalarının kalitesi de doktorların yetkinliğiyle bire bir ilişkilidir.” diyerek, sağlık politikalarının sahada ancak doktorlar aracılığıyla karşılık bulduğunu ifade etti. “Doktor bir ülkenin sağlık sisteminin tam omurgasıdır, doktor yoksa sistem yoktur. Doktorun iyi olmadığı ülkede sağlık politikası, bütçe, hastane binaları, cihazlar tek başına hiçbir anlam ifade etmez.” sözleriyle vurgu yaptı.
Birçok ülkede doktorların sağlık reformlarında ana paydaş kabul edildiğini belirten Türkeş Taş, doktorun deprem, salgın, kaza, doğum ve ölüm anında toplumun yanında olan kişi olduğunu, doktor niteliğinin halkın devletine ve sağlık sistemine duyduğu güveni doğrudan etkilediğini söyledi. Tıp fakültelerinin ana kadroları, klinik araştırmalar ve yeni tedavi-teknoloji geliştirme süreçlerinin de doktorlar tarafından yürütüldüğünü hatırlatarak, doktorları ülkenin bilimsel kapasitesinin merkezindeki aktör olarak tanımladı.
“Doktor olmanın itibarı kayboldu, devlet bu önemi unutturdu”
Doktorlardan uzun uzun bahsetmesinin nedenini açıklayan Türkeş Taş, “Devlet olarak doktorlarımıza bu kadar önemli olduklarını unuttuk maalesef, hatta milletimiz de unuttu doktor olabilmenin meziyetini ve önemini.” dedi. Çocukluk döneminde rol modellerin doktor ve öğretmenler olduğunu hatırlatarak, “Doktora muayeneye giderken temiz ve özenli gitmeye gayret edilirdi, birisi toplumda doktor olarak lanse edilince ona olan bakış tamamen değişirdi.” ifadelerini kullandı.
O günlerde köylerde doktor ve öğretmen olmanın neredeyse Cumhurbaşkanı gibi görülürken, bugün ne doktor olmak isteyen genç sayısının yeterli olduğunu ne de doktor olduğu için memnun olan hekimlerin bulunduğunu söyleyen Türkeş Taş, “Bakanlığınızın bu kredibiliteye özellikle önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Doktorlar doktor olduğu için çok mutlu olmalı ve o motivasyonla hizmet etmeli.” dedi. Toplumun da doktora giderken “anamızın babamızın yanına gidiyor gibi güven duyması” gerektiğini vurguladı.
Her gün sağlık alanında çıkan skandallara, doktorların adı geçen olaylara ve artan tartışmalara dikkat çeken Türkeş Taş, bir ülkede sağlık sisteminin bu kadar sık olumsuz haberle anılmasının kabul edilebilir olmadığını söyledi.
“Bütçe doktoru değil, şehir hastanelerinin şirketlerini önceleyen bir tercihle büyüyor”
Sağlık Bakanlığının 2026 bütçesinin yüzde 44 oranında arttığını hatırlatan Türkeş Taş, “O artışın nereye gittiğine bakınca ne görüyoruz? 136 milyar lira yalnızca şehir hastanelerinin kira ve hizmet bedellerine gidiyor.” dedi. Bu rakamın büyüklüğünü anlatmak için, bütçedeki 68 kamu programının 44’ünden daha büyük, 41 kamu idaresinin 24’ünün bütçesinden daha fazla bir tutar olduğuna dikkat çekti.
Türkeş Taş, bu tabloyu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Sağlık Bakanlığı bütçesi doktorları öncelemesi gerekirken şirketlerin kasasını doldurmak için büyütülüyor.” sözleriyle eleştirdi. Şehir hastanelerini “beton müteahhitlerinin, iktidara yakın büyük şirketlerin yıllarca garanti gelir elde ettiği bir rant düzeni” olarak nitelendiren Türkeş Taş, kamu-özel iş birliği modeli adı altında tasarlanan sistemin bütçeyi belli gruplara aktaran bir yapıya dönüştüğünü savundu.
Kur artışı ile enflasyon arasında sözleşmeye göre hangi oranın yüksekse ona göre zam yapıldığını, bu nedenle devletin sürekli kaybettiğini, şirketlerin ise sürekli kazandığını söyleyen Türkeş Taş, “Bu mu sizin milletin sağlığına verdiğiniz önem?” diye sordu.
2025’in yalnızca ilk yedi ayında şehir hastanelerine ödenen tutarlarla “78 adet 100 yataklı devlet hastanesi yapılabileceğini” belirten Türkeş Taş, aile hekimliklerinin apartman dairelerine sıkıştığını, ASM’lerde hemşire, laboratuvar ve yeterli sterilizasyon olmadığını hatırlatarak, “Hâlâ bu kadar büyük meblağları şehir hastanelerini yapan şirketlere ödüyoruz.” dedi. Bu tercihi yalnızca “yanlış bir tercih” değil, aynı zamanda “kamu kaynaklarının bilerek, isteyerek bazı gruplara aktarılması” anlamında siyasi bir tercih olarak değerlendirdi.
MHRS kuyrukları, geç randevu ve erken teşhisin fiilen ortadan kalkması
Hükûmetin yıllarca “Hastane kuyruklarını bitirdik” söylemiyle propaganda yaptığını hatırlatan Türkeş Taş, bugünkü duruma işaret ederek, “Belki kuyrukların yeri değişti; artık insanlar hastane kapısında değil ama evinde telefon başında ya da MHRS kuyruklarında bekliyor.” dedi. Günlerce, haftalarca randevu bulunamadığını, MR için üç-altı ay sonrasına, ultrason için dört ay sonrasına gün verildiğini belirterek, “Bu demek oluyor ki Türkiye’de erken teşhis hakkı fiilen ortadan kalkmış durumda.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu sistem yüzünden hastaların hastalıklarını erkenden öğrenemediğini, geç kalındığını ve bunun hayat kayıplarına yol açtığını söyleyen Türkeş Taş, “Bunun sorumlusu ne hekim ne hemşire ne de sağlık çalışanı; bunun sorumlusu tamamen Sağlık Bakanlığı ve onun kurduğu sistemdir.” ifadelerini kullandı.
Hekim göçü, “Giderlerse gitsinler” söylemi ve sağlıkta şiddet
Türkeş Taş, 2024 yılında yurt dışına gitmek için iyi hâl belgesi alan hekim sayısının 2.692’ye çıktığını belirterek, bunu “bir alarm değil, bir çığlık” olarak nitelendirdi. “Bu ülkenin en parlak gençlerini, en çok yatırım yaptığımız gençlerini kaybediyoruz.” diyen Türkeş Taş, bunun nedenlerinden birinin de “Giderlerse gitsinler, kapı açık.” sözleri olduğunu hatırlattı. Bu ifadelerin bir milletin doktoruna değil, ancak “bir milletin düşmanına söylenebilecek sözler” olduğunu söyledi.
“Siz Türk doktorunu değersizleştirdiğiniz sürece insanlar ne doktor olmak ister ne de doktor olarak kalmak ister.” diyen Türkeş Taş, Türkiye’de doktorlara yönelik şiddet, baskı, düşük maaş ve aşırı iş yükü olduğunu, ancak buna karşın doktora saygının zayıfladığını ifade etti. “Her gün 30 sağlık çalışanı şiddete uğruyor, yılda 10 binden fazla saldırı oluyor.” bilgisine atıf yaparak, bu tablonun kabul edilemez olduğunu söyledi.
OECD verileri: Düşük sağlık harcaması, az doktor ve hemşire, düşük memnuniyet
OECD raporlarına göre Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasılasının yalnızca yaklaşık yüzde 5’ini sağlığa ayırdığını, OECD ortalamasının ise yüzde 9 olduğunu belirten Türkeş Taş, bin kişiye düşen doktor sayısının 2,5 olduğunu, bunun “korkunç” bir rakam olduğunu söyledi. Hemşire sayısının da Avrupa ortalamasının üçte 1’i düzeyinde olduğuna dikkat çekerek, sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının yüzde 40 seviyesine düştüğünü ifade etti. “Bu veri bile tek başına gösteriyor; Türkiye sağlıkta Avrupa Birliğinden, OECD’den değil, kendi geçmişinden bile geriye gitmiş durumda.” dedi.
İlaç yokluğu: “Bu çağda ‘ilaç yok’ cümlesi kurulmamalı”
İlaç fiyatları ve bulunabilirliği konusuna da değinen Türkeş Taş, her yıl aynı dönemde ilaç yokluğu yaşandığını, kanser ilaçları, antibiyotikler, çocuk şurupları, göz damlaları gibi pek çok kalemde sıkıntılar olduğunu söyledi. “Millet eczane eczane dolaşıyor. Bu çağda bu ülkede ‘İlaç yok.’ cümlesi asla kurulamaz.” diyen Türkeş Taş, sorunun teknik olmaktan çıktığını, yanlış tercihlerin ve kötü yönetimin sonucu olduğunu savundu.
Türkiye’nin sağlık sisteminin taşıyamadığı bir ağırlığın altında kaldığını belirten Türkeş Taş, bu ağırlığın adını “rant, şirket sözleşmeleri, yanlış tercih, kurumsuzluk ve kötü yönetim” olarak sıraladı ve “Bu düzen değişmeden Türkiye’nin sağlık sistemi de ayağa kalkamaz.” dedi.
Adana Seyhan Devlet Hastanesine ağır eleştiri: “Hastaneye mi çöplüğe mi gittim anlayamadım”
Konuşmasının sonunda memleketi Adana’daki duruma da değinen Dr. Ayyüce Türkeş Taş, Seyhan Devlet Hastanesinden bir örnek aktardı. Hastanede bir hastayı ziyarete gittiğini anlatan Türkeş Taş, “İnanın hastaneye mi gittim yoksa çöplüğe mi gittim anlayamadım.” sözleriyle gördüğü manzarayı tarif etti.
Hastanede korkunç görüntüler, hijyen eksikliği, her yerde inşaat kalıntıları ve açıkta çöpler olduğunu, yerlerin “leş gibi” olduğunu ifade eden Türkeş Taş, “Ben Adanalı olarak, milletvekili olarak oradaki bir seçmenimin yanına, bir Adanalının yanına ziyarete giderken utandım.” dedi. Bu durumu Sağlık Bakanının dikkatine sunduğunu belirterek, Seyhan Devlet Hastanesinde acilen iyileştirme ve yeniden yapılandırma yapılması çağrısında bulundu.
Dr. Ayyüce Türkeş Taş, konuşmasını “Tekrar bütçeniz hayırlı olsun diyorum.” sözleriyle tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI