İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta: “Şehir hastanelerinin 22,4 milyar dolarlık yükü objektif analiz edilmeden sağlık sisteminin geleceği konuşulamaz”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan şehir hastanelerine 2017–2028 döneminde toplam 22,4 milyar dolar ödeme yapılacağını söyledi. Sağlık harcamalarının milli gelire oranı, artan poliklinik sayıları, sevk zincirinin işletilmemesi, sağlık personeli açığı, ilaç yokluğu, yeni nesil ilaçlara erişim güçlüğü, sağlıkta şiddet, hekim göçü, taşeron personelin kadro adaletsizliği ve diş hekimliği uzmanlık sınavı ile sağlık yönetimi mezunlarının istihdam sorunlarını gündeme getiren Usta, “2002 ile kıyas yerine her yıl bir önceki yıla göre performans açıklanmalı, şehir hastaneleri için de bilimsel ve objektif bir etki analizi kamuoyuyla paylaşılmalıdır.” çağrısında bulundu.

Kasım 22, 2025 - 09:55
Kasım 22, 2025 - 10:13
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta: “Şehir hastanelerinin 22,4 milyar dolarlık yükü objektif analiz edilmeden sağlık sisteminin geleceği konuşulamaz”


İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alarak, özellikle kamu-özel iş birliği (KÖİ) modeliyle yapılan şehir hastaneleri üzerinden bütçeye binen yükü ve sağlık sisteminin yapısal sorunlarını değerlendirdi.

Usta, Sağlık Bakanının sunumunda KÖİ projelerine ilişkin kullanılan grafikleri eleştirerek, “Bütçe içindeki payı azalıyormuş gibi sunuyorsunuz ama bu yanıltıcı. Kamu-özel iş birliği ödemeleri nominal olarak düşmüyor; tam tersine, bütçenin diğer kalemleri hızla arttığı için oran geriliyor.” dedi.

Şehir hastaneleri ödemesi: 2017–2028 döneminde 22,4 milyar dolar

Dr. Erhan Usta, Sağlık Bakanlığının şehir hastaneleri için hem hizmet bedeli (cari harcama) hem de kullanım bedeli (sermaye gideri) üzerinden iki kalemde ödeme yaptığını hatırlattı. “Şu ana kadar 2017–2025 dönemi için toplam 13,6 milyar dolar ödeme yapılmış olacak. Önümüzdeki üç yıla ilişkin net verilerle 8,8 milyar dolar daha öngörülüyor. Topladığınızda 2017–2028 dönemi için 22,4 milyar dolarlık bir yükten bahsediyoruz.” dedi.

Kamu-özel iş birliği ödemelerinin milli gelire oranının 2018’den itibaren yükseldiğini, 0,12’den 0,20’lere çıktığını, 2026 için de 0,18 seviyesinde öngörüldüğünü söyleyen Usta, “Kurun baskılanmadığı bir ortamda bu oran daha da yüksek olur.” uyarısında bulundu. Bu büyüklükteki projelerin partisel tartışmaların ötesinde, bilimsel ve objektif analizlerle ele alınması gerektiğini vurguladı.

“Kullanılabilir binalar ve cihazlar boşa çıktı, ulaşım sorunu büyüdü”

Usta, KÖİ modeliyle şehir hastanelerinin devreye girmesiyle birlikte kullanılabilir durumdaki eski hastane binalarının atıl kaldığını belirtti. Ankara başta olmak üzere bazı illerde, 20–30 yıl daha kullanılabilecek sermaye stokunun boşa çıktığını, bu binaların bir kısmının atıl kaldığını, bir kısmının başka kurumlara devredildiğini söyledi.

Benzer durumun makine ve tıbbi cihazlar için de geçerli olduğunu ifade eden Usta, “Mevcut cihazlardan yeni şehir hastanelerine ne kadarını taşıyabildik? Bildiğim kadarıyla çok sınırlı. Ciddi bir kaynak israfı söz konusu.” dedi. Şehir hastanelerinin çoğunun şehrin ulaşımı zor noktalarına yapıldığını vurgulayan Usta, bunun özellikle kronik hastalar, yaşlılar ve dar gelirli vatandaşlar için erişim sorununa yol açtığını belirtti.

Hizmet alımlarındaki fatura ve kontrol süreçlerinde geçmiş yıllarda ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydeden Usta, “Bazı hastaneler bu faturaları ödemekten çekiniyordu. Bu paralar az değil: 2026 için hizmet alımı kaleminde 57,5 milyar lira, kullanım bedeli için de 78,7 milyar lira ödenek öngörüyorsunuz.” sözleriyle denetim ve şeffaflık ihtiyacına dikkat çekti.

“Objektif, bilimsel etki analizi yapın, kamuoyu o rapor üzerinden tartışsın”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, şehir hastaneleri konusunda hem iktidar hem muhalefetin değerlendirmelerinin “bir miktar subjektif kaldığını” söyleyerek, “Bu işin faydası ne oldu, maliyet-fayda analizi nedir? Bunu objektif şekilde ortaya koymak sizin sorumluluğunuzda. Bilimsel bir çalışma yapın veya yaptırın, kamuoyu ile paylaşın; tartışmayı o rapor üzerinden yapalım.” çağrısında bulundu.

Kişi başı 12,2 hekime başvuru: “Daha fazla gidip daha az iyileşen bir yapı normal değil”

Sağlık Bakanlığının sunumunda yer alan poliklinik verilerine de değinen Usta, Türkiye’de kişi başı hekime başvuru sayısının yıllık 12,2’ye ulaştığını hatırlattı. OECD verilerine göre ortalamanın 6,1 olduğunu, 2022 için Türkiye’de bu değerin 11,4 seviyesinde olduğunu söyleyerek, “Neredeyse OECD ortalamasının 2 katı. Genç bir nüfusa sahip bir ülke için bu tablo çok normal görünmüyor.” dedi.

Usta, toplumda hastaneye gidişin homojen dağılmadığını, bir kesimin hiç gitmezken, bir kesimin çok sık gittiğini belirterek, “İlk akla gelen şu: İnsanlar sürekli hastaneye gidiyor ama yeterince tatmin olmuyor, iyileşmiyor. O zaman burada bir verimlilik sorunu var demektir. Daha az hastaneye giderek daha çok iyileştiren bir sisteme ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu. Sık poliklinik başvurularının ilaç maliyeti, zaman kaybı ve gereksiz tetkik yükü doğurduğunu hatırlatarak, bu alanın ayrıntılı incelenmesini önerdi.

Sevk zinciri: “Biz muhalefet olarak zorlayalım, siz iktidar olarak uygulayın”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, yıllardır tartışılan sevk zinciri konusunun hâlâ sağlıklı şekilde işletilemediğini ifade etti. Sevk zincirinin siyasetçiler açısından “vatandaşa eziyet” gibi algılanabildiğini, bu nedenle iktidarın mesafeli davrandığını dile getiren Usta, “Esasında bizim muhalefet olarak popülizme kaçıp ‘Sevk zincirini zorunlu kılmayın.’ dememiz beklenir ama tam tersi oluyor. Biz ‘Sevk zinciri zorunlu olmalı.’ diyoruz, iktidar tarafı uygulamıyor. Bu ters durumu anlamakta zorlanıyoruz.” dedi.

Birinci basamakta aile hekimliği ve sevk zincirinin doğru kurulmasının, hem hastanelerin yükünü azaltacağını hem de sağlık harcamalarının rasyonelleşmesine katkı sağlayacağını vurguladı.

Sağlık harcamaları ve personel açığı: “OECD kadar harcama yapmamıza gerek yok ama personelde ciddi açık var”

Dr. Erhan Usta, Türkiye’nin sağlık harcamalarının milli gelire oranının OECD ortalamasının altında kalmasının bir ölçüde normal olduğunu, zira Türkiye’nin daha genç bir nüfusa sahip olduğunu söyledi. Buna rağmen, “Genç nüfus avantajımızı kullanırken, sağlık personeli tarafında ciddi açığımız olduğu çok net.” dedi.

Samsun’daki hastane ziyaretlerinden örnekler aktaran Usta, hem hekimler hem de özellikle hemşire ve diğer sağlık personelinin yoğun iş yükünden yakındığını, birçok birimde çalışanların “bunaldıklarını” ifade ettiğini söyledi. “Sağlık personeli alanında bütçeden daha fazla pay ayrılması gerektiği çok açık. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşmelerinizde bu konuyu daha güçlü savunmanız gerekiyor.” dedi.

İlaç yokluğu ve fiyat politikası: “Bu devirde ‘ilaç yok’ cümlesini çok sık duyuyoruz”

İlaç temininde yaşanan sorunlara da değinen Usta, sahadan sık sık “İlaç yok” şikâyeti aldıklarını ifade etti. İlaç fiyatlandırmasında yılda kaç kez güncelleme yapıldığını soran Usta’ya, bir milletvekili “bir defa” hatırlatması yaptı.

Eski bir bürokrat olarak ilaç harcamalarını sınırlandırmaya çalıştığını hatırlatan Usta, mevcut sistemde fiyat artışı beklentisi oluştuğunda depoların ve ithalatçıların ilacı piyasaya sürmeyi geciktirdiğini, fiyat düşüşü beklentisinde ise eczaneler ve depoların ilacı almak istemediğini anlattı. “Stokçuluk kanunen yasaklanmış olsa da, ithalatı yavaşlatmak veya depoda bekletmek gibi fiili davranışlarla sahada ‘ilaç yok’ cümlesini çok sık duyuyoruz. Bu dönemde böyle bir tablo kabul edilmemeli.” dedi.

Yeni nesil ve ileri tedavi ilaçlarının Türkiye’ye girişinde de uzun süredir sorun yaşandığını hatırlatan Usta, “Tedaviyi hızlandıracak ve kalitesini artıracak yeni nesil ilaçların ülkemize kazandırılması konusunda daha esnek ve akılcı bir politika gerekiyor.” çağrısında bulundu.

Hekim göçü, “Giderlerse gitsinler” sözü ve sağlıkta şiddet

Sağlık personelinin korunmasının önemine dikkat çeken İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, özellikle sağlıkta şiddetin halen ciddi bir sorun olduğunu söyledi. Hükûmetin bu alanda bazı tedbirler aldığını kabul etmekle birlikte, “Buna rağmen saldırıların azalmadığını görüyoruz.” dedi.

Dr. Usta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hekim göçü tartışmalarında sarf ettiği “Giderlerse gitsinler” sözünün sağlık camiasında ciddi kırılmaya yol açtığını vurguladı:
“Bu ifade çok talihsiz olmuştur, doktorlar bunu unutmuyor. İnsanlar sadece ücret değil, değer verildiğini görmek istiyor. Sayın Cumhurbaşkanı başka konularda ‘tövbe ettim’ diyor, bir tövbe de burada etse, belki hekimlerimiz yurt dışına gitmekten vazgeçebilir.”

Taşeron ve kadro adaletsizliği, diş hekimliği ve sağlık yönetimi mezunları

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, sağlık tesislerinde çalışan taşeron personelin kadro sorunlarına da değindi. Hastane bilgi yönetim sistemi çalışanları, mutfak personeli ve benzeri kadrolarda görev yapanların bir bölümünün geçmişte kadroya geçtiğini, aynı işi yapan diğer kısmın ise kadro dışında kaldığını, aynı nöbet çizelgesinde birinin kadrolu, diğerinin taşeron olmasının büyük adaletsizlik yarattığını söyledi. “İnsanı en fazla inciten şey adaletsizliktir. Bu konuda ilgili bakanlıklar nezdinde girişimde bulunmanız çok kıymetli olur.” dedi.

Diş hekimlerinin uzmanlık sınavına (DUS) ilişkin son düzenlemelere de değinen Usta, sınavın yılda iki defadan bire düşürülmesi yönündeki açıklamanın sektörde rahatsızlık yarattığını, gelen tepkiler üzerine bu yıl için geri adım atılarak 2027’den itibaren teke düşürüleceğinin açıklandığını hatırlattı. “Bu tür değişikliklerin daha zamana yayılması, bir anda ve aniden yapılmaması daha doğru olur.” değerlendirmesinde bulundu.

Sağlık yönetimi mezunlarının kamuda tanımlı kadrolar ve atama süreçlerinde, özel sektörde ise rol ve yetki belirsizliği yaşadığını aktaran Usta, eğitim–istihdam uyumsuzluğunun bu alanda da temel sorunlardan biri olduğunu söyledi. Ekonominin yeterince büyüyememesi nedeniyle tüm istihdamın kamu üzerinden beklenemeyeceğini; ancak sağlık personeli açığı varken, Bakanlığın bu alanda daha fazla kadro için ısrarcı olması gerektiğini belirtti.

“2002 ile değil, bir önceki yılla kıyaslayın; her yılın performansını ortaya koyun”

Konuşmasının sonunda sunum diline dair bir eleştiri getiren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, hemen her yıl bakanların 2002 ile kıyaslama yaptığını, aradan çeyrek asır geçtiği için bu kıyasın anlamının azaldığını söyledi.
“Buraya her yıl geliyorsunuz, 2002 ile kıyaslamak yerine bir önceki yıla göre neyi iyileştirdik, nerede geri gittik; bunu görmek daha kıymetli. 2002’de iPhone yoktu, altyapı yoktu; o güne göre her şey zaten daha iyi görünecek.” dedi.

Bunun, başarı hikayesi olan bakanlıklara daha çok yakışacağını söyleyen Usta, Sağlık Bakanlığı için de “Bugün söyleyecek hikâyeniz var, bunları son bir yıla göre performans çerçevesinde anlatmanız daha doğru olur.” değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Erhan Usta, Sağlık Bakanlığı bütçesinin Türkiye’de daha sağlıklı bir yaşamı inşa edecek şekilde rasyonel, adil ve şeffaf kullanılması temennisiyle sözlerini tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI