İYİ Partili Lütfü Türkkan: “Ulaştırma bütçesi millet için değil bir avuç müteahhit için, Cengiz Topel Havalimanı Zafer gibi öksüz bırakıldı”
TBMM Genel Kurulunda Ulaştırma ve Ticaret bütçeleri üzerine söz alan İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, AK Parti sıralarının boşluğunu eleştirerek Bakanların karşısında kendi milletvekillerinin dahi bulunmamasını “saygısızlık” olarak nitelendirdi. Ulaştırma bütçesinin fiiliyatta “bir avuç müteahhidin kasasını doldurmak için kullanıldığını” savunan Türkkan, Gebze’de 4 kişinin yaşamını yitirdiği bina çökmesini Darıca–Gebze metro hattındaki tünel çalışmalarıyla ilişkilendirerek “Biz tünelin sağlamlığını değil, 4 canın neden toprağın altında kaldığını soruyoruz.” dedi. Kocaeli’nin Türkiye ortalamasının 5 katı vergi verdiğini, buna rağmen Cengiz Topel Havalimanı’nın atıl bırakıldığını söyleyen Türkkan, kara yollarına aşırı yüklenilmesi yerine demir yolları ve dijital altyapıya yatırım yapılması çağrısında bulundu; Çin’le ticaret açığı ve Doğu Türkistan hassasiyetini gündeme getirerek “Avrupa Uygur Türklerinin kanı olan malları almıyor, siz Çin’e kırmızı halı seriyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmeleri sırasında İYİ Parti Grubu adına söz alan Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına hem de Ticaret Bakanlığına yönelik kapsamlı eleştirilerde bulundu. Konuşmasına AK Parti sıralarının boşluğuna dikkat çekerek başlayan Türkkan, “Bize saygınızın pek olmadığını biliyorduk da iş almak için kapılarında saatlerce beklediğiniz müteahhitlerle birlikte beklediğiniz Bakanların burada olduğu günde bile AK PARTİ milletvekillerinin çoğunun salonda olmaması üzücü.” dedi.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar yükseldi.)
“Bu bütçe milyonların değil, Bakanlık bütçesini takip eden bir avuç müteahhidin bütçesidir”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesinin kâğıt üzerinde ülkenin yollarını, köprülerini, raylarını, limanlarını ifade ettiğini söyleyen Türkkan, fiiliyatta durumun farklı olduğunu savundu:
“Bu bütçe bu ülkede ulaşımı kullanan milyonların değil, Ulaştırma Bakanlığı bütçesini yakından takip eden bir avuç müteahhidin bütçesidir.”
Ankara istikametinde uzanan Eskişehir yolu üzerinde yükselen binalara işaret eden Türkkan, “Eskişehir yoluna bir girin, Ankara’ya kadar gidin; o rezidansların, dev binaların en az yüzde 90’ı sizin Bakanlığınızdan iş alan müteahhitlerin.” sözleriyle eleştirisini sürdürdü.
“Zulüm sizde, günah sizde, parayı kazanan hep onlar”
Türkkan, AK Parti döneminde kamu ihalesiyle büyüyen müteahhitleri hatırlatarak geçmişte görev yapan bakan ve başbakanlarla bugünkü tabloyu kıyasladı:
“Geçmişte sizin gibi bakanlardan iş alan müteahhitler vardı. O dönemin bakanlarıyla da araları çok iyiydi. O müteahhitler hâlâ çok zengin, zengin olmaya devam ediyor. Eski bakanların, başbakanların bugün mütevazı evleri ve arabaları var ama o müteahhitler katbekat zengin. Zulmü çeken siz, lafı yiyen siz, günaha giren siz; parayı kazanan onlar. Burada bir adaletsizlik yok mu?”
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Gebze’de bina çökmesi: “Biz tünelin sağlamlığını değil, 4 canın niye öldüğünü soruyoruz”
Ulaştırma yatırımlarında “fay hattı, çevresel etki, zemin güvenliği” gibi temel kriterlerin göz ardı edildiğini savunan Türkkan, 29 Ekim’de Kocaeli Gebze’de yaşanan ve bir binanın göçmesi sonucu aynı aileden 4 kişinin hayatını kaybettiği olayı gündeme taşıdı:
“Gebze’de bir bina çöktü demeyelim; bina yerin dibine girdi. Nerede? Darıca–Gebze metro istasyonunun aksına sapan inşaatın dibinde. Aynı aileden bir anne, bir baba, iki evlat… 4 can gitti.”
Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığın verdiği cevabı hatırlatan Türkkan, “Bize ‘Tünelde çatlak yok, su sızıntısı yok.’ dediniz. Biz tünelde çatlak var mı yok mu onu sormadık ki. Biz bu hatta yeni Avusturya tünel açma metodunun binaların diplerinden geçerken zemini boşaltabileceğini, yapılara zarar verebileceğini söyledik.” dedi.
Türkkan, proje daha başlarken 71 binanın riskli olduğuna dair kayıtlar bulunduğunu hatırlatarak, “Başlangıçta 71 bina kamulaştırılacak denildi. Sonra Büyükşehir Belediyesi projeyi beceremeyince Bakanlık devraldı, ‘Güzergâhı revize ettik, kamulaştırmaya gerek kalmadı.’ dendi. Eğer öyleyse olaydan sonra 24 binadan 21’ini neden apar topar kamulaştırma kararı aldınız?” sorusunu yöneltti.
Bu çelişkinin, tünel kazısının zemine etki ettiğini gösterdiğini savunan Türkkan, “Demek ki tüneldeki çalışma binalara zarar veriyor, demek ki zeminde oynama oldu, demek ki bina durduk yere çökmedi.” dedi.
Kendisine Komisyonda “Hukuki süreci etkilememek için açıklama yapmayız.” denildiğini hatırlatan Türkkan, şu soruyu sordu:
“Hukuki süreçte kimi koruyorsunuz? Müteahhidi mi, belediyeyi mi, firmayı mı? Biz burada bir müteahhit dosyası değil, 4 canın yok oluşunu konuşuyoruz. Hiçbir şeyin üstünü örtmeyin. Bu vicdan meselesi olarak ömür boyu yakalar.”
“Demir yollarını müteahhide verin, bari oradan zengin olsunlar; navlun ucuzlarsa enflasyon bile düşer”
Türkkan, Kocaeli’deki otoyol ve bağlantı yollarının yoğunluğuna değinerek, limanlar ve OSB’ler nedeniyle kara yolu trafiğinin tıkanma noktasına geldiğini söyledi:
“Kuzey Marmara ve TEM Otoyolu’nun Kocaeli geçişleri İstanbul trafiğini aratmıyor. Kara yollarındaki trafiğin hacim olarak yüzde 70’ini tırlar ve kamyonlar oluşturuyor. Yük taşımacılığı neredeyse tamamen kara yoluna yüklenmiş durumda.”
Bu yapının hem trafik güvenliğini hem de maliyetleri olumsuz etkilediğini belirten Türkkan, çözümü demir yolu taşımacılığının güçlendirilmesinde gördüğünü söyledi:
“Demir yollarını gerçekten devreye alırsanız kara yolunun yükü azalır, kazalar düşer, ülke mazottan, benzinden, dövizden tasarruf eder. Navlun maliyetleri düştüğünde ülkedeki pek çok malın fiyatı aşağı gelir, enflasyona bile olumlu etkisi olur.”
İronik bir dille, “Madem illa birilerini zengin edeceksiniz, aynı müteahhitlere demir yolu ihalesi verin, bari oradan zengin olsunlar.” diyen Türkkan, kara yollarının bakım, çökme ve suistimale en açık alan olduğunu, demir yollarının ise daha verimli ve stratejik olduğunu vurguladı.
Kocaeli Havalimanı: “Türkiye ortalamasının 5 katı vergi ödeyen il, hava yolunda yok sayılıyor”
Konuşmada sık sık Kocaeli’nin katkılarına değinen Türkkan, Cengiz Topel Havalimanı’nın atıl durumunu da gündeme getirdi:
“Kocaeli, Türkiye ortalamasının 5 katı vergi ödeyen bir il. TÜPRAŞ var, Ford var, Şişecam, Hyundai, Isuzu, EnerjiSA, Aygaz, Bridgestone, Goodyear, Bayer… Dünya devleri orada üretim yapıyor ama İstanbul’un yanı başındaki bu şehir hava yolu ulaşımında besleme muamelesi görüyor.”
Kocaeli’den yurt dışına iş yapmak için gelen bir iş insanının, İstanbul’a inip Kocaeli’ye kara yoluyla geçmek zorunda kaldığını vurgulayan Türkkan, “İki saat uçak, iki saat kara yolu. Bu mu sanayinin kalbine layık ulaşım planlaması?” dedi.
Yaz aylarında açılan Kocaeli–Trabzon seferlerinin kışın iptal edildiğini hatırlatan Türkkan, “Trabzonlular sevinsin diye sefer koyup kış gelince iptal ediyorsunuz; Trabzonlulara da haksızlık ediyorsunuz.” dedi.
Türkkan, Cengiz Topel’in Zafer Havalimanı gibi kaderine terk edilmemesi gerektiğini söyleyerek, “Charter seferlerini Sabiha Gökçen’den Cengiz Topel’e kaydırın. Hem Sabiha’nın yoğunluğu azalır hem Kocaeli kazanır. Bunu her bütçede soracağım.” ifadelerini kullandı.
“21/b davet usulü ihalelerle Merkez Bankası soyulur gibi kamu kasası boşaltılıyor”
Yurt dışındaki göstermelik havalimanı projeleri üzerinden teknik yeterlilik üretilmesini de eleştiren Türkkan, bazı müteahhitlerin Azerbaycan ve Afrika ülkelerinde “sırf şartnameye tecrübe yazdırmak için” basit pistler yaptığını anlattı:
“İçinde tavukların gezdiği, iki çizgi çekilmiş uyduruk pistler yapılıyor. Sonra ‘teknik yeterlilik var’ diye 21/b davet usulüyle ihaleler onlara paslanıyor. Bu işlerden size hayır gelmez Sayın Bakan. Parayı onlar götürür, günahı sizin üzerinizde kalır.”
Türkkan, bu modelin “Merkez Bankası soyulur gibi kamu kasasının boşaltılmasına” yol açtığını savunarak, davet usulü ihalelerin sonlandırılması çağrısında bulundu.
“Singapur 336 Mbps, biz 49; internet hızında Gana’yla yarışıp Polonya’yla rekabet edemezsiniz”
Konuşmasının devamında dijital altyapı ve veri ekonomisine geçen Türkkan, Türkiye’nin internet hızı ve veri merkezleri konusunda geride olduğunu rakamlarla anlattı:
“Dünyanın en hızlı interneti Singapur’da: 336 Mbps. Bizde 49 Mbps. Listede 101’inci sıradayız. Bizi geçen ülkeler arasında Gana var, Bangladeş var. Az kalsın 102’nci sıradaki Güney Afrika’nın bile altına düşecekmişiz.”
Bu tabloyla Türkiye’nin ne e-ticarette ne de ihracatta hedeflerine ulaşabileceğini söyleyen Türkkan, “İnternet hızında Gana’yla yarışan bir ülkenin ihracatta Polonya’yla yarışma şansı yok.” dedi.
Veri merkezleri sayısında da Türkiye’nin geride kaldığını belirterek şu karşılaştırmayı yaptı:
-
ABD: 4.200 veri merkezi
-
Almanya: 487
-
Çin: 381
-
Fransa: 321
-
İtalya: 209
-
Türkiye: 83
“2030’a kadar en az Almanya seviyesine, yani 400 veri merkezine çıkmamız gerekiyor. Veri merkezi dijital ekonominin kalbidir.” diyen Türkkan, aksi halde Türkiye’nin e-ticarette bile ayakta kalamayacağını söyledi.
Ticaret Bakanına: “Tek başınıza bu işi başaramazsınız, adalet ve öngörü yoksa yatırımcı gelmez”
Konuşmasının son bölümünde Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a hitap eden Türkkan, Bakanın kişisel olarak olumlu bir sicili olduğunu ifade ederek “Sizinle çalışmış kim varsa hakkınızda iyi konuşuyor; bu ülkede liyakatli isimlere ihtiyaç var.” dedi.
Ancak Bolat’ın başarı hedeflerinin Maliye, Sanayi, Tarım, Ulaştırma ve Adalet Bakanlıklarının performansına bağlı olduğunu vurgulayan Türkkan, “Demokrasi yoksa, hukuk yoksa, öngörülebilirlik yoksa, dünyada kim size güvenir? Kim gelip yatırım yapar?” diye sordu.
Türkkan, yüksek enflasyon nedeniyle işletmelerin “fiyatı günlük değil, saatlik belirlediğini”, böyle bir ortamda ihracat maliyetleri hesaplanamadığı için ihracatçının nefes alamadığını söyledi.
“Yüksek teknoloji ihracatı 2002’de yüzde 6’ydı, bugün yüzde 3; yüzde 10 artış diyerek algı yapmayın”
Bakanın yüksek teknoloji ihracatında “yüzde 10 artış” söylemini de eleştiren Türkkan, “Yüksek teknolojinin toplam ihracattaki payı yüzde 3 civarında. Yüzde 10 artış dediğiniz, aslında yüzde 0,3’lük artış. 2002’de bu oran yüzde 6’ydı, siz 23 yıl sonra bunu yarıya düşürmüşsünüz.” diyerek resmi söyleme itiraz etti.
“Dış ticaret açığının 42 milyar doları Çin’e; Doğu Türkistan’da üretilen malı Avrupa bile almıyor”
Dış ticaret açığının yapısına da değinen Türkkan, 70 milyar dolara yaklaşan açığın 42 milyar dolarının Çin’e karşı verildiğini söyledi:
“Dış ticaret açığımızın yüzde 60’ı Çin’e. Daha önce petrol, doğal gaz bahane edilirdi; bugün asıl sebep Çin.”
Buna rağmen Çin’e verilen ekonomik ve diplomatik önemin altını çizerek, Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıdı:
“Avrupa ülkeleri bile Doğu Türkistan’da, Sincan’da üretilen malları almıyor; ‘Bu malların üzerinde Uygur Türklerinin kanı var.’ diyorlar. Siz ise Çin’in yollarına kırmızı halı seriyorsunuz. Bu kanıma dokunuyor.”
(İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından uzun süre alkışlar yükseldi.)
Türkkan, konuşmasını “Saygılar sunuyorum.” diyerek tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI