MHP ÇANKIRI MİLLETVEKİLİ PELİN YILIK: “SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİ STRATEJİK ÇERÇEVESİ GÜÇLÜ, KORUYUCU HİZMETLERİ ÖNCELEYEN KAPSAMLI BİR PLAN”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan Çankırı Milletvekili Doç. Dr. Pelin Yılık, insan merkezli, hakkaniyetli ve erişilebilir bir sağlık sistemini temel hedef olarak gördüklerini söyledi. Yılık, sezaryen oranlarını düşürmeyi amaçlayan Normal Doğum Eylem Planı, aile hekimliğinin güçlendirilmesi, sevk zincirinin etkin uygulanması, TÜSEB’in AR-GE rolü, TÜSKA akreditasyonu ve dijital sağlık uygulamalarıyla desteklenen yapının, sağlık hizmet kalitesini artırdığını belirterek Sağlık Bakanlığı bütçesini “stratejik çerçevesi güçlü ve ileri bir yapıda” sözleriyle değerlendirdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülürken, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz alan Çankırı Milletvekili Doç. Dr. Pelin Yılık, partilerinin sağlık politikası yaklaşımını ve Bakanlık bütçesine bakışını anlattı. Yılık, konuşmasının başında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na hitaben “Sayın Bakanım, güzel sunumunuz için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.” ifadesini kullandı.
“İnsan merkezli, yaşam kalitesini yükselten bir sağlık sistemi”
MHP’nin sağlık politikasının merkezinde yaşam kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan, vatandaşın ve sağlık çalışanlarının memnuniyetini esas alan bir sistem bulunduğunu vurgulayan Yılık, “Sağlıkta insan merkezli yaklaşımla birey ve toplumun sağlık hakkını en üst düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında, etkin ve uygun çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak temel amaç olmalıdır.” dedi.
Yılık, son yıllarda sağlık alanında yapılan yatırımlar, oluşturulan kapasite, elde edilen başarılar ve sağlanan kolaylıklar sayesinde hizmet kalitesinde ve halk sağlığının korunmasında önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti. “İnsanların mutlu ve huzurlu yaşamalarının en öncelikli unsuru sağlıktır.” diyen Yılık, sağlık sisteminin vatandaşlara eşit, erişilebilir ve yüksek kalitede hizmet sunmakla yükümlü olduğunu ifade etti.
Sağlık hakkı, insan hakları ve güçlü ekonomi vurgusu
Yılık, sağlık politikasının bir diğer amacının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve tıp etiğinin merkezinde yer alan ‘sağlıklı insanlardan sağlıklı toplum oluşturma’ hedefi olduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nda yer alan ve “sağlık hakkı” olarak bilinen, mümkün olan en yüksek sağlık standardına sahip olma hakkının en temel insan hakkı olduğunu hatırlattı.
Bu çerçevede, sağlık hizmetlerinin etkili, verimli, adaletli bir şekilde düzenlenmesi, finansmanının sağlanması ve sunulmasının devletin sorumluluğunda bulunduğunu ifade eden Yılık, sağlıklı bir topluma sahip olmak için ekonominin güçlü olması, ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması ve sağlık hizmetlerinin aksamadan sunulmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Kamu harcamalarında sağlığa ayrılan payın yüksekliğinin ülkelerin refah düzeyiyle doğru orantılı olduğunu belirtti.
Yaşam süresi, yaşlanan nüfus ve yaşlı sağlığı hizmetleri
Sağlık hizmetlerinin performans değerlendirilmesinde ortalama beklenen yaşam süresi, bebek ve anne ölüm hızları ile hastalıklara bağlı ölümler gibi temel göstergelerin dikkate alındığını belirten Yılık, doğumda beklenen yaşam süresi bakımından Türkiye’nin dünyadaki konumuna değindi. “Ülkemizde doğumda beklenen yaşam süresinin 78,1 yıl olduğu, yapılan sağlık harcamalarının yaşam süresine artı değer kattığı görülmektedir.” dedi.
Türkiye’nin yaşlanan nüfusu dikkate alındığında yaşlılara yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, yaşlı sağlığı, geriatri ve palyatif bakım hizmeti sunan merkezlerin sayısının artırılmasının önemli olduğunu söyleyen Yılık, yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılmasına özel vurgu yaptı. Doğurganlık hızının artırılmasının, yaşlanan Türkiye için bugünden ele alınması gereken öncelikler arasında olduğunu ifade etti.
Sezaryen oranları ve Normal Doğum Eylem Planı’na destek
Doç. Dr. Pelin Yılık, Dünya Sağlık Örgütünün sezaryen oranları için tüm doğumlarda yüzde 10-15 aralığını önerdiğini hatırlatarak, Türkiye’deki tabloya dikkat çekti. “2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre tüm doğumlarda sezaryen oranı yüzde 52 idi. Türkiye, 2022 verilerine göre sezaryen oranı açısından dünyada en yüksek orana sahipti.” dedi.
Sezaryen oranlarının özel sektörde yüzde 78, üniversite hastanelerinde yüzde 75, Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda ise önleyici tedbirlere rağmen yüzde 46’yı aştığını belirten Yılık, bu tabloya karşı Sağlık Bakanlığının devreye aldığı Normal Doğum Eylem Planı’nın önemini vurguladı. “Bakanlığımız tarafından uygulamaya alınan Normal Doğum Eylem Planıyla birlikte sezaryen doğum oranlarındaki gerileme önemlidir; bundan sonraki süreçte de bu programla birlikte düşmeye devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
Yılık, tıbbi zorunluluklar dışında normal doğumun anne ve bebek sağlığı açısından öneminin tüm iletişim kanalları aracılığıyla kamuoyuna yaygın ve sürekli biçimde anlatılması gerektiğini söyledi. 2025 yılında 350 bin anne adayının gebe okulu eğitimine katıldığını, “Her Gebeye 1 Ebe” projesi, gebe okulları, anne dostu ve bebek dostu hastane sayısındaki artışların önemini vurguladı. “Sezaryen oranının ülkemizdeki yüksekliğiyle mücadelede bu eylem planını sağlıklı bebekler, sağlıklı anneler ve geleceğimiz için yürekten destekliyoruz.” dedi.
Aile hekimliği, sevk zinciri ve birinci basamak sağlık hizmetleri
MHP Çankırı Milletvekili Yılık, Türkiye’de basamaklı sağlık sisteminin daha aktif uygulanmasının sağlık sektörünün yükünü hafifleteceğini belirterek, aile hekimliği kademesinin etkin hizmet vermesinin sağlanmasını istedi. Hekim, hemşire ve ebe gibi sağlık insan gücünün ülke genelinde, bölgeler arasında ve sağlık tesisleri bazında dengeli ve ihtiyaca göre dağılımının önemine dikkat çekti.
Güçlenen aile hekimliği sistemiyle tam bir sevk zincirine geçilmesinin, ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde yığılmaların önüne geçeceğini, acil ve öncelikli hastaların tedavi süreçlerinde yaşanan aksamaları azaltacağını belirten Yılık, “Halk sağlığı ve aile hekimliği hizmetlerinin etkin fonksiyonuyla vatandaşlarımızın sağlık ihtiyaçlarına eşit ve daha hızlı yanıt veren bir sistem kurmak, sağlık harcamalarının maliyetlerini de düşürebilir.” dedi.
Türkiye’de son dönemde birinci basamak hizmetlerinin organizasyonunda köklü değişiklikler yapıldığını hatırlatan Yılık, aile hekimliği sisteminde vatandaşı arayarak sağlık tesisine davet eden proaktif hekim yaklaşımının sağlıklı yaşamı teşvik ettiğini söyledi. Aile hekimliği birimi başına düşen nüfusun 2028 hedefi kapsamında yüzde 13 gerileyecek olmasını ve 29.750 aile hekimliği birimi ile yükün azaltılmasını dikkat çekici bulduklarını ifade ederek, “Aile hekimi başına düşen nüfusun azaltılması çok önemli bir hedef, bu kapsamda aile hekimliği altyapısı ve sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir.” dedi.
Yılık, aile diş hekimliği modelinin geliştirilmesinin de sağlık sistemine değer katacağını söyleyerek, aile hekimliği sistemi içinde kalite ve akreditasyon standartlarının oluşturulması ve bağımsız denetimlerin gerçekleştirilmesini önemli gördüklerini belirtti. Aile hekimlerinin güncellenen yetkileriyle MHRS üzerinden randevu alabilmelerinin, randevu sistemi üzerindeki yoğunluğu azalttığını, birinci basamak hizmetlerine başvuruyu teşvik ettiğini kaydetti.
MHRS kapasitesi, üniversite hastanelerinin entegrasyonu ve dijital sağlık
Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) hakkında da değerlendirmelerde bulunan Yılık, randevu kapasitesinin 22,9 milyona çıkmasının ve randevu bekleyen hasta sayısının yüzde 88 oranında düşmesinin tıkanan randevu sistemi açısından önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. Üniversite hastanelerinin de MHRS sistemine dahil edilecek olmasını “Sağlık Bakanlığı ile üniversite hastaneleri arasında dijital entegrasyonu sağlayacak bir adım” olarak nitelendirerek, bu noktada Sağlık Bakanlığına teşekkür etti.
Elektronik Vaka Sistemi, akıllı bileklikle hastane öncesi acil süreçlerin dijitalleştirilmesi, e-Nabız üzerinden yoğun bakım hastalarının sağlık durumlarının günlük olarak yakınlarına iletilmesi, Yoğun Bakım Bilgi Yönetim Sistemiyle tüm yoğun bakımlardan veri toplanarak yapay zekâ destekli analizlerle doluluk oranlarının merkezi izlenmesi ve teleradyoloji ile mükerrer tetkiklerin önlenmesi gibi uygulamaları önemli bulduğunu belirten Yılık, bu sayede hem tasarruf sağlandığını hem de teşhis süreçlerinin hızlandığını söyledi.
Yılık, e-Nabız, dijital sağlık dönüşümünde yapay zekâ kullanımı, Teletıp, klinik karar destek sistemleri ve hastane bilgi yönetim sistemleri entegrasyonlarına yönelik daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğunu da dile getirdi.
TÜSKA akreditasyonu, sağlık turizmi ve nitelikli yönetim
Doç. Dr. Pelin Yılık, mesleğini bireysel olarak icra etmek isteyen fizyoterapist, diyetisyen, klinik psikolog, dil ve konuşma terapisti, odyolog, ebe, hemşire, podolog ve ergoterapist gibi sağlık meslek mensuplarına yeni mevzuatla serbest çalışma imkânı verilmesini önemli bulduklarını ifade etti. Hastane idarelerinde sağlık işletmeciliği alanında eğitim almış mezunlara öncelik verilmesinin, etkili ve verimli sağlık yönetimi ile sağlık harcamalarının kontrolünde nitelikli insan kaynağını öne çıkaracağını belirtti.
Türk sağlık sisteminin markalaşmasında ve uluslararasılaşmasında sağlık turizminin önemli rolüne işaret eden Yılık, kamu ve özel sektörün kendi çabalarının yanında ülke genelini kapsayan politikalarla sağlık işletmelerinin faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğini söyledi. “Uluslararası sağlık turizmi açısından ülkemiz adına atılacak istikrarlı adımların, ekonomimize değerli katkılar sunacağı inancındayız.” diyen Yılık, özel sektörün hizmet çeşitlendirmedeki tecrübesinden faydalanmanın süreci önemli noktalara taşıyacağını kaydetti.
Yılık, sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren kuruluşların yetki belgeleri ve aracı kurumların denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini olumlu bulduklarını, ülke imajına zarar verecek uygulamaların önüne geçmek için Sağlık Bakanlığının sıkı denetim ve kontrol süreçlerinin önemli olduğunu vurguladı.
Bu çerçevede, Bakanlığın özel hastaneler, ayakta sağlık hizmeti sunan tesisler ve sağlık turizmi yönetmeliklerinde TÜSKA akreditasyonunu zorunlu hâle getirmesinin, hasta ve çalışan güvenliği odaklı bir yaklaşımı benimsediğini gösterdiğini söyledi. TÜSKA tarafından oluşturulan akreditasyon sisteminin, sağlık politikalarıyla uyumlu performans göstergeleriyle desteklenerek değer bazlı akreditasyona geçilmesini son derece gerekli bir adım olarak gördüklerini belirtti. “Sahada sağlık tesislerinin TÜSKA akreditasyonuna ilgisinin artması, ilgili yönetimin ve Bakanlığın değerli bir katkısı olarak öne çıkmaktadır.” dedi.
TÜSEB, yerli AR-GE, aşı ve Sağlık Vadisi
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının (TÜSEB), sağlık bilim ve teknolojileri alanında ülkeye ve insanlığa hizmet etmek, planlı ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlamak amacıyla kurulduğunu hatırlatan Yılık, TÜSEB’in nitelik ve niceliksel altyapısıyla sağlık bilimine sunacağı katkılarla sağlık alanının “TÜBİTAK’ı” hâline gelme yolunda önemli adımlar attığını söyledi.
Türkiye’nin küresel bir ilaç AR-GE ve üretim merkezi olması, ilaç ve tıbbi cihaz alanında rekabetçi konuma ulaşmasının önemine dikkat çekti. Aşı, teknoloji ve biyoteknolojik ürünler gibi alanlarda üretim ve AR-GE’nin artırılmasının, ülkenin dışa bağımlılığını azaltma hedefiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.
Yılık, geçmişte klinik çalışmaların maliyetlerinin yerli üreticiler için engel oluşturduğunu hatırlatarak, TÜSEB tarafından desteklenen klinik çalışmaların yeni kanuni düzenlemeyle SGK kapsamında değerlendirilmesinin üreticiler için önemli bir teşvik oluşturacağını söyledi. Yeni teknoloji ve ürün geliştirme amacıyla imzalanan iş birliği protokollerinin, ülkenin sağlıkta AR-GE ve inovasyon kapasitesini artırdığını, TÜSEB’i Türkiye’nin bilim ve teknoloji ekosisteminin kalbi konumuna taşıdığını ifade etti.
Yılık, aşı üretimi, genetik veri tabanı oluşturulması, Sağlık Vadisi projesi, biyoteknolojik ürünlerde yerli üretim, klinik araştırma kapasitesinin artırılması gibi konularda TÜSEB’in daha aktif rol almasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
“Bütçe stratejik çerçevesi güçlü, kapsamlı ve ileri bir yapıda”
Konuşmasının sonunda genel bir değerlendirme yapan Doç. Dr. Pelin Yılık, Sağlık Bakanlığı bütçesini stratejik çerçevesi güçlü, hedefleri bütüncül, ulusal ve uluslararası politikalara uyumlu bir finansal plan olarak gördüklerini söyledi. Özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, endüstriyel sağlık kapasitesinin artırılması, insan gücü planlaması, afet ve pandemi deneyimlerinin bütçeye yansıtılması gibi alanlarda hazırlanan bu bütçeyi kapsamlı ve ileri bir yapı olarak değerlendirdiklerini belirtti.
Yılık, “Bu vesileyle Sağlık Bakanlığı bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI