MHP’Lİ LEVENT BÜLBÜL’DEN ADALET BÜTÇESİNE DESTEK: “SOSYAL MEDYA ADALETİ YARGI BAĞIMSIZLIĞINI TEHDİT EDİYOR, ÇOCUKLARI SUÇA İTEN KARANLIK MEKANİZMALAR ETKİSİZ KILINMALI”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, adaletin devletin ve toplumsal düzenin temeli olduğunu vurguladı. Bülbül, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında çıkarılan 10 yargı paketinin infaz sistemi, temel hak ve özgürlükler, lekelenmeme hakkı ve yargı verimliliği açısından önemli reformlar içerdiğini belirterek Adalet Bakanlığı bütçesine destek verdi. Konuşmasında “sosyal medya adaleti”nin yargı bağımsızlığını zedeleyen yeni bir tehdit haline geldiğini, cezasızlık algısının ancak caydırıcı düzenlemelerle kırılabileceğini, suça sürüklenen çocukların arkasındaki örgütsel ve çevresel yapılarla mücadele için bütüncül hukuki çerçeve gerektiğini dile getiren Bülbül, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Bakanlık kadrosuna “polemiklerden uzak durarak adaletin tecellisi için gösterilen yoğun mesai” nedeniyle teşekkür etti.

Kasım 26, 2025 - 09:41
Kasım 26, 2025 - 11:24
MHP’Lİ LEVENT BÜLBÜL’DEN ADALET BÜTÇESİNE DESTEK: “SOSYAL MEDYA ADALETİ YARGI BAĞIMSIZLIĞINI TEHDİT EDİYOR, ÇOCUKLARI SUÇA İTEN KARANLIK MEKANİZMALAR ETKİSİZ KILINMALI”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı ile yargı kurumlarının 2026 yılı bütçesi görüşmeleri kapsamında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ilk söz, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’e verildi. Bülbül, Komisyon üyeleri, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bürokratlar ve basın mensuplarını selamlayarak başladığı konuşmasında adaletin devlet düzenindeki yerine dikkat çekti.

Bülbül, “Adalet, temel hak ve özgürlüklerin güvencesini oluşturmakla birlikte devletin, düzenin ve dirliğin temelini teşkil etmektedir.” ifadeleriyle adaletin siyasi ve toplumsal işlevine vurgu yaptı. Adaletin, hak ve hukuk düzeni içinde sıhhatli bir biçimde tecelli etmesinin toplumsal huzur ve refah açısından en büyük öneme sahip olduğunu dile getirdi.

“Türk ve Türkiye Yüzyılı için öngörülebilir bir adalet sistemi şart”

Milliyetçi Hareket Partisi’nin adalet anlayışını özetleyen Bülbül, “Toplumsal huzurun, ekonomik kalkınmanın, refahın, sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanmasının adaletin ve etkin bir yargı sisteminin tesis edilmesiyle doğru orantılı olduğuna kesin bir şekilde inanıyoruz.” dedi.

Türk ve Türkiye Yüzyılı” perspektifinde hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sisteminin, önümüzdeki yüzyılın en önemli temel başlıklarından biri olacağını belirten Bülbül, yargı mekanizmasının caydırıcılığı önceleyen ve ıslahı hedefleyen bir anlayışla donatılması gerektiğini söyledi.

Yargı Reformu Stratejisi ve 10 yargı paketi vurgusu

Bülbül, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında Meclise sunulan 10 yargı paketine atıfta bulunarak, bu paketleri “önemli reform adımları” olarak nitelendirdi. “Yargısal etkinliğin artırılması ve yargı verimliliğinin güçlendirilmesi maksadıyla bugüne kadar sunulan 10 yargı paketiyle önemli reform adımları atılmış, infaz sisteminin makul ve etkin bir şekilde sürdürülmesine imkân ve olanaklar sağlanmıştır.” dedi.

Bu düzenlemelerle yargının daha hızlı ve etkili hareket edebilmesinin önünün açıldığını belirten Bülbül, “Temel hak ve özgürlüklerin korunması, adil yargılanma hakkının ve lekelenmeme hakkının uygulanması noktasında önemli adımlar atılmıştır.” sözleriyle süreçten duydukları memnuniyeti dile getirdi.

“Sosyal medya adaleti yargı bağımsızlığını tartışmalı hale getiriyor”

Konuşmasının önemli bir bölümünü yargı bağımsızlığı ve sosyal medya etkisine ayıran Bülbül, Anayasa’nın 9’uncu maddesini hatırlatarak, “Yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanılacağı hükme bağlanmıştır.” dedi. Yargı bağımsızlığını, mahkemelerin görevlerini yaparken yasama, yürütme ve yargı organlarının yanı sıra çevresel baskılardan etkilenmemesi olarak tanımladı.

Son yıllarda iletişim teknolojilerindeki büyük gelişmelerin yargı bağımsızlığı üzerinde yeni bir baskı alanı oluşturduğunu belirten Bülbül, “Dijital mecraları yargı bağımsızlığını etkileyen ve zedeleyen unsurların arasına eklemek durumundayız.” ifadelerini kullandı. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla, adli vakalar hakkında toplumun görüşlerinin bu mecralarda yoğun şekilde dolaştığını, bunun ilk bakışta olumlu görünse de yargı kararlarına yön verme, kararların sosyal medya nabzına göre revize edilmesi gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını söyledi.

Bülbül, bu durumu “sosyal medya adaleti” olarak tanımladı ve şu değerlendirmeyi yaptı:

Bu yeni durum, sosyal medya adaleti olarak kavramsallaşan ve yargı bağımsızlığını ve yargı kararlarının meşruiyetini açık bir şekilde tartışmalı hâle getiren bir tehdittir. Sosyal medya kullanıcıları yargıya intikal eden konularda yaptıkları paylaşımlarla aynı anda delil toplayan adli kolluk, soruşturma yapan savcı, kararı veren hâkim konumuna gelmişlerdir.

Özellikle toplumda infial yaratan olaylarda, tutuklama ya da mahkûmiyet yönündeki paylaşımların ceza yargılamasının önüne geçtiğini söyleyen Bülbül, bu paylaşımların ceza yargısının temel ilkelerini zedelediğini ve hâkim-savcıları hedef haline getirebildiğini belirtti. “Düşünce hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek sosyal medya kullanım hakkı terazinin bir kefesinde, diğer kefesinde ise yargı bağımsızlığı vardır.” diyen Bülbül, tam yargı bağımsızlığının hedeflendiği bir süreçte hâkimlik teminatı araçlarının etkin ve tavizsiz uygulanmasının önemine işaret etti.

Cezasızlık algısı ve 10’uncu yargı paketindeki ceza artırımları

Kamuoyunda sıkça tartışılan cezasızlık algısına da değinen MHP’li Bülbül, bu algının yalnızca adil ve bağımsız kararlarla değil, aynı zamanda suç ve ceza arasındaki dengeyi koruyan caydırıcı hükümlerle kırılabileceğini söyledi. “Son dönemde ortaya çıkan ve medya araçları yoluyla pekiştirilen cezasızlık algısının ortadan kaldırılması, sadece adil ve bağımsız kararlarla değil, caydırıcı düzenlemelerle mümkündür.” dedi.

Bu çerçevede 10’uncu yargı paketindeki düzenlemeleri hatırlatan Bülbül, kasten yaralama ve tehdit suçlarında ceza artırımlarına gidildiğini, meskûn mahalde silahla ateş açılması halinde cezanın bir yıldan beş yıla kadar hapis olarak düzenlendiğini belirtti. Ayrıca, alkol ve uyuşturucu etkisi altında araç kullanmaya altı aydan iki yıla kadar hapis cezası getirildiğini, trafikte yol kesme fiilinin müstakil suç olarak tanımlanıp bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü vurguladı. Bu adımların, “milletin can ve mal güvenliğini tehdit eden davranışlara karşı kamu düzeninin sağlanması yönünde atıldığını” ifade etti.

Çocuklar ve suça sürüklenen gençler: “Bu yalnızca adli vaka değil stratejik bir devlet sorunu”

Bülbül, konuşmasının bir bölümünü çocukların korunması ve suça sürüklenen çocuklar konusuna ayırdı. “Çocuklarımız Türk milletinin en kıymetli hazinesidir, yarınlarımızdır. Devletimizin asli görevlerinden biri çocuklarımızın her türlü tehditten korunmasını, mağduriyetlerinin önlenmesini ve onlara güvenli bir gelecek sunulmasını sağlamaktır.” dedi.

Reformlar kapsamında cinsel suç mağduru çocuklar için çocuk izlem merkezlerinin devlet üniversiteleri tarafından da kurulabilmesine imkân tanıyan düzenlemelerin hayata geçirildiğini hatırlattı. Bu merkezlerde çocukların güvenli ortamda ifade verebildiğini ve psikolojik destek alabildiğini söyledi. Çocuk eğitim evleri ve çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına yönelik düzenlemelerin, çocukların adalet sistemine daha sağlıklı uyum süreçlerini hedeflediğini belirterek, “Cezanın sadece yaptırım değil, aynı zamanda eğitici ve ıslah edici fonksiyonunun güçlendirildiğini” ifade etti.

Ancak “suça sürüklenen çocuklar meselesinin yalnızca adli bir vaka değil, ailevi, toplumsal ve güvenlik boyutlarıyla ele alınması gereken stratejik bir devlet sorunu” olduğunun altını çizen Bülbül, MHP Genel Başkanı’nın da bu konuya defalarca dikkat çektiğini hatırlattı. Çocukların kirli örgütler tarafından istismar edilerek suça yönlendirildiğini, bunun hem milli güvenlik hem toplumsal huzur açısından çok katmanlı bir tehdit olduğunu söyledi.

Bülbül, “Devletimizin görevi çocukları sadece suçtan arındırmak değil, onları suça iten karanlık mekanizmaları da etkisiz hâle getirmektir.” diyerek, bu alanda infaz ve adli kontrol uygulamalarında ortaya çıkan zaafların giderileceği bütüncül bir hukuki çerçevenin gerekliliğine dikkat çekti.

“Güçlünün değil, haklının hakkı gözetilmeli”

Milliyetçi Hareket Partisi’nin adalet anlayışını özetleyen Bülbül, “Hiçbir kişi ve kurumun hukuktan daha üstün olmadığına inanarak, makul sürede yargılamanın temin edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Güçlünün değil, haklının hakkının gözetildiği bir adalet sisteminin inşası noktasında atılan reform niteliğindeki tüm adımları destekliyoruz.” dedi.

Adalet hizmetlerinin kesintisiz, tarafsız ve etkili bir şekilde yürütülmesi için Adalet Bakanlığı bütçesinin bu vizyonu hayata geçirecek şekilde tahsis edilmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Bülbül, bütçeye desteklerini ifade etti.

Bakan Tunç’a teşekkür: “Polemiklere girmeden adalet için yoğun mesai”

Konuşmasının sonunda, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Bakanlık kadrolarına yönelik teşekkür mesajı veren Bülbül, “Sayın Bakanımızın adalet mekanizmamızın polemiklerin içerisinde yer almadan, sadece ve sadece adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesi için göstermiş olduğu yoğun mesai ve özellikle basiret için kendisine ve bütün Bakanlık kadrosuna ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Adalet Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını dileyerek, Komisyona çalışmalarında başarı temennisinde bulundu. Oturum Başkanı, konuşmanın ardından Bülbül’e teşekkür etti.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI