Saadet Partili Mehmet Karaman TBMM’de Torba Yasa ve Uludağ Alan Başkanlığı Yetkilerine Tepki Gösterdi: “Meclis Yürütmenin Noteri Değil, Milletin İradesinin Temsilcisidir”
TBMM Genel Kurulunda 229 sıra sayılı Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi görüşülürken YENİ YOL Grubu adına söz alan Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, Uludağ Alan Başkanlığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen hükmünün torba yasayla kanun düzeyine taşınmasını “Anayasa’ya karşı hile” olarak nitelendirdi. Karaman, yasama yetkisinin fiilen saraya devredildiğini, torba yasa yöntemiyle Meclisin yürütmenin kararlarını tasdik eden bir makama dönüştürüldüğünü savunarak hem 16’ncı maddenin hem de teklifin bütününün yeniden komisyonlara gönderilmesini istedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 229 sıra sayılı Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16’ncı maddesi görüşülürken söz alan Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, düzenlemeye ve yasama sürecine ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Karaman, YENİ YOL Partisi grubu adına yaptığı konuşmada, Uludağ Alan Başkanlığına dair yetki devrinin Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükmü “kelimesi kelimesine” yeniden Meclis gündemine taşıdığını söyledi.
Karaman, 16’ncı maddenin, Uludağ Alan Başkanlığına ilişkin daha önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yapılan ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen düzenlemeyi kanun içine gizleyerek geri getirdiğini belirterek şu ifadeyi kullandı:
“Anayasa Mahkemesi 5 Kasım 2024 tarihli kararında bu düzenlemenin mülkiyet hakkına ilişkin olduğunu ve yalnızca kanunla yapılabileceğini söyledi. Hükûmet bu karara uymak yerine aynı yetki devrini torba yasa içine saklayarak karşımıza getiriyor. Bu, hukuka biçimsel olarak uymak ama özüne aykırı davranmaktır; kısacası Anayasa’ya karşı hile-i şeriyedir.”
“Yasama yetkisi Meclisindir, fiilen devredildi”
Konuşmasında Anayasa’nın 7’nci maddesine atıfta bulunan Karaman, “Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir, bu yetki hiçbir şekilde devredilemez.” hükmünü hatırlattı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişten bu yana bu yetkinin fiilen yürütmeye devredildiğini savunan Karaman, “Artık kanunlar Mecliste değil, sarayda hazırlanıyor. Milletvekilleri değil, bakanlık bürokrasisi teklifleri şekillendiriyor. Meclis, yürütmenin kararlarını tasdik eden bir noter konumuna itiliyor.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin “hızlı karar alma” vaadiyle geldiğini ancak bunun “yanlış kararları hızlı almak” sonucunu doğurduğunu belirten Karaman, istişare ve müzakere kültürünün ortadan kalktığını, denetimin zayıfladığını söyledi.
“Torba yasa Meclisin saygınlığını ve hukuk devletine güveni aşındırıyor”
Karaman, torba yasa yöntemini de eleştirerek, tek bir metin içinde birbirinden tamamen farklı onlarca düzenlemenin yer aldığını vurguladı:
“Bir tarafta çevreyle ilgili madde, diğer tarafta mali düzenleme, öbür tarafta enerji, hatta bazen af hükmü aynı torbaya dolduruluyor. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı yasaların ‘konu bütünlüğü’ ilkesine uygun olması gerektiğini söylüyor ama biz her seferinde bu ilkeyi zorluyoruz. Böylece yalnız Meclisin itibarını değil, hukuk devletine olan güveni de zedeliyoruz.”
“Doğal sitler ve tabiat varlıklarında görev çakışması yaratılıyor”
Teklifin 16’ncı maddesinin Uludağ Alan Başkanlığına doğal sitler ve tabiat varlıklarıyla ilgili görevler yükleyerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile görev çakışması yaratacağını ifade eden Karaman, bu durumun idarenin bütünlüğü ilkesine ve Anayasa’nın 123’üncü maddesine aykırı olduğunu dile getirdi. “Bu düzenleme, yürütme içindeki karmaşayı yasayla meşrulaştırmaktadır.” ifadesini kullandı.
“Meclis yürütmenin değil, milletin denge ve denetim organıdır”
Konuşmasında Meclisin rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karaman, “Bizler bu Mecliste sadece çoğunluğun iradesini değil, milletin tamamının iradesini temsil ediyoruz. Yasama süreci çoğunluk gücüne değil, ortak akla ve istişareye dayanmalıdır.” dedi.
Bugün önlerine gelen birçok teklifin milletvekilleri tarafından dahi ayrıntılı okunmadan oylanmak zorunda kaldığını savunan Karaman, Meclisin yürütmenin hızı uğruna işlevsizleştirilemeyeceğini söyledi.
“Bu çağrı muhalefet değil, devlet aklı çağrısıdır”
Karaman, 16’ncı maddenin ve tüm teklifin Anayasa’ya ve İç Tüzüğe uygun biçimde yeniden komisyonlara gönderilmesini, özellikle Anayasa Komisyonu ve Çevre Komisyonunda ayrıntılı biçimde ele alınmasını talep etti. “Bu bir muhalefet eleştirisi değil, devlet aklı çağrısıdır. Yürütmenin hızına değil, hukukun istikrarına; istişareye, denetime ve hesap verebilirliğe dönmek zorundayız.” sözleriyle uyardı.
Konuşmasını “Meclis ne kadar güçlü olursa milletin iradesi o kadar güvende olur; Meclis zayıfladıkça devlet otoriterleşir. Bizim görevimiz güç karşısında eğilmek değil, hakkı ve adaleti savunmaktır.” sözleriyle tamamlayan Karaman, maddeyi ve torba yasa yaklaşımını eleştirerek önergenin kabul edilmesini istedi.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI