SERA KADIGİL’DEN ADALET BAKANLIĞI BÜTÇESİNE SERT ÇIKIŞ: “ANAYASASI FİİLEN İŞGAL EDİLMİŞ BİR ÜLKENİN ADALET BAKANLIĞINA 5 KURUŞ BİLE FAZLADIR”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan TİP Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Av. Sera Kadıgil, “Anayasası fiilen işgal edilmiş bir ülkenin Adalet Bakanlığına vergilerimizden kaç para vereceğimizi konuşmak için buradayız. Bu Bakanlık bugüne kadarki icraatlarıyla 5 kuruş bütçeye bile değmez. Kapatalım bu Bakanlığı.” dedi. Adalet Bakanlığı için istenen yaklaşık 400 milyar liralık bütçeyi, 14 milyon öğrenciye iki öğün ücretsiz yemekle karşılaştıran Kadıgil, “Devlet okullarında tüm çocuklara iki öğün yemek verilebilir, siz 400 milyarı Adalet Bakanlığına istiyorsunuz.” ifadelerini kullandı. Can Atalay’ın hâlâ cezaevinde olması, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, AYM bireysel başvuru mekanizmasının fiilen yok sayılması, İstanbul Başsavcısının İBB iddianamesini tam sayfa röportajla savunması, kadın eylemlerine açılan davalar ve kadın temsili tartışması üzerinden Adalet Bakanlığı’nı ve iktidarı ağır biçimde eleştiren Kadıgil, “Bu ülkede artık bir Anayasa yoktur, dolayısıyla meşru bir Adalet Bakanı da yoktur.” iddiasında bulundu.
Türkiye İşçi Partisi Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Av. Sera Kadıgil, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Adalet Bakanlığı 2026 yılı bütçesi sırasında yaptığı konuşmada, bütçeye ve yargı sistemine yönelik sert ifadeler kullandı. Kadıgil, konuşmasına, toplantının anlamına ilişkin eleştirisiyle başladı:
“Anayasası fiilen işgal edilmiş bir ülkenin Adalet Bakanlığına vergilerimizden kaç para vereceğimizi konuşmak üzere burada toplaşmış bulunuyoruz, hakikaten çok manalı bir toplantı.”
Adalet Bakanlığının 2026 için talep ettiği yaklaşık 400 milyar liralık bütçeye itiraz eden Kadıgil, “Bu seneki faaliyetler ve bu zamana kadarki faaliyetlerle bu Bakanlığın 5 kuruş bütçeye bile değer olmadığını söylüyorum. Kapatalım bu Bakanlığı.” dedi.
“400 milyarı Adalet Bakanlığına vereceğinize çocuklara iki öğün yemek verin”
Kadıgil, bütçe rakamlarını eğitim ve sosyal politika alanıyla karşılaştırarak, “14 milyon öğrenciye bu ülkede bir öğün yemek vermenin bedeli 200 milyar. Adalet Bakanlığına 400 milyar para verene kadar bu ülkedeki tüm öğrencilere biz iki öğün ücretsiz yemek sağlayabiliyoruz devlet okullarında.” ifadelerini kullandı.
Bakanlığın sunum kitapçığındaki “Adalet devleti ve milleti ayakta tutan yegâne değerdir. Devletin varlık sebebi adaleti sağlamaktır.” cümlesini alıntılayan Kadıgil, “Bu ülkede yaşayan her 10 kişiden 8’i yargıya güvenmiyorsa devlet aygıtı, sizin deyiminizle varlık sebebini gerçekleştirmekten acze düşmüş durumdadır.” diyerek Adalet Bakanlığının ve diğer kurumların meşruiyetini sorguladı.
“Bu ülkede artık fiilen Anayasa yoktur; en somut delil Can Atalay’dır”
Türkiye’de Anayasa’nın fiilen ortadan kalktığını iddia eden Kadıgil, “Bu ülkede artık bir Anayasa yoktur, fiilen ortadan kaldırılmıştır sizin tarafınızdan. Bu ülkede bir Anayasa olmadığının en somut kanıtı nedir biliyor musunuz? Şu an yanımda oturması gereken, Hatay’da depremzede halkın oylarıyla seçilmiş olmasına rağmen bugün burada deprem suçlarını yüzünüze vurmak için oturamayan, onun yerinde Silivri’de esir tutulan Hatay Milletvekili Can Atalay’dır.” dedi.
Adalet Bakanlığının sunumunda yer alan “AYM’ye bireysel başvuru imkânı getirerek insan hakları alanında etkili bir iç hukuk yolu oluşturduk.” ifadesine atıf yapan Kadıgil, bu cümleyi “Bu metni yazan arkadaş hiç utandı mı?” sözleriyle hedef aldı.
Kadıgil, Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararını uygulamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararı Yargıtay’a taşıyan süreç ve ardından gelen Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararını hatırlatarak, “13. Ağır Ceza Mahkemesi var hani Can Atalay hakkındaki kararı uygulamayıp ‘Yargıtaydaki ağabeylerini göreve çağıran’ o hâkimler… Yargıtayın alenen darbe mahiyetindeki kararını getirip bu Gazi Meclis çatısı altında okutacak kadar şuurunu kaybedenlerin haberi var mı AYM yolundan?” diye sordu.
“Cüppeli memurlar” ifadesi ve AYM kararları tartışması
Tayfun Kahraman, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Osman Kavala dosyalarına ilişkin AYM ve AİHM kararlarını hatırlatan Kadıgil, bu kararları uygulamayan hâkim ve savcılar için “Artık hâkim savcı demeye dilim varmıyor, cüppeli memurlar diyeceğim.” ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “AİHM ve AYM kararlarının yüzde 91’ini uyguluyoruz.” yönündeki açıklamasına da tepki gösteren Kadıgil, “Yüzde 91'ini uyguluyormuşsunuz, çok güzel haber bu. Geri kalan yüzde 10’luk kararlar süs mü? Anayasa’da bir hüküm var da benim mi haberim yok? AYM kararlarının yüzde 91’i mi yasama, yürütme, yargı, tüm organları bağlıyor?” diyerek ironide bulundu.
“AYM’nin hangi kararının uygulanıp hangisinin uygulanmayacağına kim karar veriyor?” diye soran Kadıgil, bu soruya yanıt beklediğini vurguladı.
“Öngörülebilir adalet sistemi kurdunuz: Suç işlemek beleş, siyaset yapmak ateş pahası”
Adalet Bakanlığının sunumunda yer alan “öngörülebilir adalet sistemi” vurgusuna da değinen Sera Kadıgil, kavrama kısmi olarak katıldığını belirterek şunları söyledi:
“Sayenizde gerçekten son derece öngörülebilir bir adalet sistemi var. Bu ülkede her şey ateş pahası, su dahil; bir şey çok ucuz: Suç işlemek. Suç işlemek beleş, siyaset yapmak ateş pahası artık. Hak gasp etmek beleş, gasbedilen hakları aramak ateş pahası.”
Kadıgil, deprem sonrası çadır satışıyla gündeme gelen Kızılay iddialarına atıfta bulunarak, “Bu ülkede depremzedelere çadır satan Kızılay Başkanını değil, onu protesto edenleri yargılıyorsunuz.” dedi. İş cinayetleri ve işçi eylemleri üzerinden de iktidarı eleştirerek, “Çalışırken ölen gençlerin faillerini değil, hak ve özgürlükleri peşinde koşan gençleri yargılıyorsunuz. İş cinayetlerinin faili patronları değil, haklarını arayan işçileri yargılıyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Kadınlar ve 25 Kasım: “Kadınları öldürenleri değil, bunu protesto eden kadınları yargılıyorsunuz”
Konuşmasının devamında kadına yönelik şiddet ve kadın hareketi başlığına gelen Kadıgil, “Kadınları öldürenleri, taciz edenleri doğru düzgün yargılayıp cezalandırmak yerine bunu protesto eden kadınları yargılıyorsunuz.” dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe dikkat çeken Kadıgil, “Bugün 25 Kasım Sayın Bakan. Vali Bey İstanbul’da yine karar verdi. Geçen sene sokağa çıkan 180 kadına dava açtı.” sözleriyle kadın eylemlerine yönelik yasak ve davaları gündeme getirdi.
Bakanlık üst yönetiminde kadın temsili tartışması
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un konuşmasında “kadın bürokrat” vurgusuna değinen Kadıgil, “Arkanızdaki bürokratların eline sağlık diyorum ama içeriye baktım, 3 tane, 4 tane var; ayıp oluyor.” sözleriyle Adalet Bakanlığı üst kadrolarındaki kadın oranını eleştirdi.
Bakan Tunç’un “3 kadın genel müdür var, onları niye yok sayıyorsunuz?” çıkışına karşılık Kadıgil, “3 tane genel müdür var, ne kadar güzelmiş Sayın Bakan. Ama bu fotoğrafla ne kadına yönelik şiddetle mücadele edebilirsiniz ne de bu rezilliklerin önüne geçebilirsiniz.” dedi.
AK Parti sıralarından “Adalet Bakanlığı personelinin yüzde 50’si kadın.” yönündeki hatırlatmalara Kadıgil, “Arkadaki erkek ağırlıklı fotoğraf bu hâliyle bir rezilliktir.” sözleriyle karşılık verdi.
İstanbul Başsavcısı röportajı ve HSK eleştirisi
Konuşmasının son bölümünde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın İBB soruşturmasına ilişkin verdiği tam sayfa röportaja değinen Sera Kadıgil, “İstanbul Başsavcısı çıkmış tam sayfa röportaj verip bir iddianameyi savunuyor. Hakikaten yazıklar olsun. Ona da yazıklar olsun, bunu HSK’ye şikâyet edemeyenlere de yazıklar olsun.” diyerek hem başsavcıyı hem de Hâkimler ve Savcılar Kurulunu eleştirdi.
Benzer bir duyguyu geçmişte Zekeriya Öz’ün kartopu oynarken çekilen fotoğrafı üzerinden yaşadığını söyleyen Kadıgil, “Ben bir avukat olarak hayatımda en çok Zekeriya Öz’ün o kadınla kartopu oynadığı fotoğraftan utanmıştım, bir de bundan.” diyerek, yargı mensuplarının tarafsızlık görüntüsünü zedelediğini savundu.
TİP Parti Sözcüsü Sera Kadıgil’in konuşması, Komisyon Başkanı Orhan Erdem’in süre uyarıları ve AK Parti sıralarından gelen itirazlarla sık sık kesildi. Kadıgil, sözünün son bölümünde, “Bu tabloyla ne adalet dağıtabilirsiniz ne şiddetle mücadele edebilirsiniz.” diyerek Adalet Bakanlığı bütçesine açıkça karşı olduklarını ifade etti.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI