DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen: “Yüzde 40 engel sınırı ciddi bir adaletsizlik, kademeli sisteme geçilmesi gerekiyor”
TBMM Engelli Bireyler İçin Mevzuat İnceleme Komisyonunda konuşan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, engelli bireylerin sosyal haklarda ve sınav uygulamalarında karşılaştığı yüzde 40 engel oranı sınırının mağduriyet yarattığını belirterek düzenlemenin yeniden ele alınmasını istedi. Esen, engelli öğretmenlerin atama sorunlarını, özel eğitim uyumlu soru yapılarının gerekliliğini ve TÜBİTAK’ın erişilebilir bilim yayınlarının anaokullarına kadar ulaştırılması için pilot çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. Sunumlara teşekkür eden Esen, “Erken yaşta farkındalık geliştirmek için bu kitapların çocuklara erişmesi kritik.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirilen Engelli Bireyler İçin Mevzuat İnceleme Komisyonu toplantısında söz alan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, ÖSYM ve TÜBİTAK’ın sunumlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Esen, engelli bireylere yönelik politika ve uygulamalarda yapısal sorunların sürdüğünü belirterek çözüm odaklı öneriler sundu.
“Yüzde 40 sınırı büyük bir adaletsizlik yaratıyor”
Sunumları dikkatle takip ettiğini belirten Elif Esen, özellikle engelli sağlık kurulu raporları ve sınav başvurularında uygulanan yüzde 40 engel oranı şartının ciddi mağduriyet ürettiğini söyledi. Esen, “Yüzde 39 engelli olan bir kişi için yüzde 40 sınırının çok büyük bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Mutlaka kademelendirilmiş bir sisteme geçilmeli. Bu sert kırılım hem eğitim hem sosyal yardımlar hem de istihdamda derin mağduriyetler oluşturuyor.” ifadelerinde bulundu.
Esen, engelli bireylerin birçok uygulamada aynı sınır nedeniyle hak kaybı yaşadığını belirterek, “Sizin bu konuda bir çalışmanız var mı? Çünkü bu eşik çok sert ve kişiler bir puan farkıyla haklarının tamamını kaybediyor.” dedi.
Engelli öğretmen atamalarında belirsizlikler
Esen, Komisyona ulaşan yoğun şikâyetlere dikkat çekerek engelli öğretmenlerin atama süreçlerinin açık ve öngörülebilir hâle getirilmesi gerektiğini vurguladı. “Engelli öğretmenlerimizle ilgili çok fazla görüş ve öneri alıyoruz. Özellikle Millî Eğitim Akademisi süreci onlar için büyük bir belirsizlik yaratıyor. Bu konuda atılacak adımlar önemli.” dedi.
ÖSYM Engelli Adaylar Daire Başkanı Belma Atak ise öğretmenlik atama kriterlerinde yetkinin tamamen Millî Eğitim Bakanlığında olduğunu belirterek, “ÖSYM yalnızca sınavı yapar ve puan bilgilerini MEB’e iletir. Sonraki süreç Bakanlık tarafından yürütülür.” açıklamasını yaptı.
Erişilebilir bilim kitaplarının okullara ulaştırılması için öneri
TÜBİTAK tarafından hazırlanan Braille ve özel gereksinimli çocuklara yönelik kitapları çok kıymetli bulduğunu ifade eden Elif Esen, bu yayınların sahaya yaygın olarak ulaştırılmasının önemine vurgu yaptı. Esen, “Bu kitapların çocuklara erken yaşta ulaşması, farkındalık ve empati duygusunu geliştirmek açısından çok değerli. Okullara, özellikle ana sınıflarına bu yayınların ulaştırılması için pilot projeler yapılabilir. Etki analizleriyle de Millî Eğitim Bakanlığına bir öneri sunulabilir.” dedi.
TÜBİTAK Bilim Toplum Daire yetkilileri, kitapların hâlihazırda çeşitli kurumlarla yapılan protokoller kapsamında kütüphanelere ve bazı okullara gönderildiğini, belediyeler ve valiliklerle yapılan iş birliklerinin artırılabileceğini belirtti.
“Özürlü Memur ifadesi artık kullanılmamalı”
Esen, sunumları dikkatle takip ederken eski terminolojinin bazı bölümlerde hâlâ geçtiğini belirterek, “Sunumu yaparken çok güzel bir akış var ama ‘özürlü memur’ ifadesi tekrar karşımıza çıktı. Bu terminoloji artık kullanılmamalı.” dedi.
Sunumu yapan Belma Atak ise ilgili ifadenin geçmiş yıllardaki yönetmelik adını açıklamak amacıyla kullanıldığını belirtti. Atak, “2012 öncesi sınavın adı ‘Özürlü Memur Seçme Sınavı’ydı. Sunumda tarihsel süreci anlatmak için yer verdik.” açıklamasını yaptı.
Esen, bu açıklamayı not ederek konuşmasına devam etti.
“Erken yaşlarda erişim ve empati gelişimi kritik”
Esen, TÜBİTAK’ın kitap çalışmaları üzerine yeniden söz alarak şunları söyledi:
“Bu kitapların çocuklara nesnel olarak erişilebilir olması çok kıymetli. Dijital erişim de önemli ama okullarda okutulabilir olmaları, sınıfa kadar girebilmeleri erken yaşta farkındalık yaratır. TÜBİTAK’ın Millî Eğitim Bakanlığıyla iş birliği içinde pilot uygulamalar geliştirmesi toplumsal etkiyi artıracaktır.”
TÜBİTAK yetkilileri, bilim kitaplarının popüler bilim niteliği nedeniyle klasik eserleri kapsamadığını ancak tüm yayınların erişilebilir formatlarda hazırlanarak geniş kitlelere ulaştırıldığını belirtti.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI