MHP’Lİ İSMAİL ÖZDEMİR: “TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE TERÖRSÜZ BÖLGE HEDEFİ TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI STRATEJİMİZİN TEMELİDİR”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığının 2024 yılı kesin hesabı ve 2026 yılı bütçesi üzerine konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, küresel ölçekte artan silahlanma, derinleşen kutuplaşma ve savaş risklerine dikkat çekti. ABD ve İsrail’in Suriye’yi bölmeye dönük stratejilerine karşı uyarılarda bulunan Özdemir, “Türkiye ile oyun olmaz, Türkiye’ye karşı bu bölgede sergilenmeye çalışılan hiçbir senaryo tutmaz.” dedi. Suriye’de yeni yönetimin ülkenin toprak bütünlüğünü ve demografik yapısını korumasının Türkiye’nin temel beklentisi olduğunu vurgulayan Özdemir, Türkiye-Rusya-Çin’den oluşacak “TRÇ ittifakını” stratejik seçenek olarak gündeme getirdi; vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısının artırılmasını, Türk soyluların vatandaşlığa geçişinin kolaylaştırılmasını ve Türkiye nüfusunun en az 100 milyona ulaşmasını “milli hedef” olarak tanımladı. MHP’nin Dışişleri Bakanlığı bütçesine destek vereceğini açıkladı.

Kasım 18, 2025 - 21:53
Kasım 19, 2025 - 13:36
MHP’Lİ İSMAİL ÖZDEMİR: “TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE TERÖRSÜZ BÖLGE HEDEFİ TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI STRATEJİMİZİN TEMELİDİR”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığının 2024 yılı kesin hesabı ve 2026 yılı bütçesi görüşülürken, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldı. Özdemir, konuşmasına “Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.” diyerek başladı ve dünya genelindeki güvenlik ortamını ayrıntılı biçimde değerlendirdi.

“Dünya Baş Döndürücü Bir Hızla Silahlanıyor”

Küresel düzeyde savaş, çatışma ve rekabetin arttığını belirten Özdemir, geride bırakılan yılı, “Ülkeler arası savaş ve çatışmaların yaşandığı, gümrük tarifeleriyle karşılıklı uygulanan vergilendirmeler neticesinde rekabetin daha da arttığı, iklim krizinin etkilerini somut ve yıkıcı bir şekilde göstermeye başladığı bir yıl” sözleriyle tanımladı. 2025 yılının şimdiden 2026 ve sonrasına dair “küresel gerginliğin düşünülenden ileri seviyeye taşınabileceğini gösterdiğini” ifade etti.

Çatışma riskinin bölgesel değil küresel hale geldiğini vurgulayan Özdemir, “Coğrafyaların tamamında var olan sorunlar büyümüş, hızlı bir şekilde savaş ve çatışmalar başlama evresine girmiş, barış girişimleri ise şimdilik göstermelik imza törenleriyle başka boyutlara taşınmıştır.” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa’da AB ve NATO ile Rusya arasındaki kutuplaşmayı, Orta Doğu’da İsrail ile İslam ülkeleri arasındaki gerilimi, Uzak Doğu’da Çin ile ABD ve QUAD ittifakı arasındaki gerginlikleri hatırlatarak, “Dünyanın bölünmüş kamplarının neler olduğunu açığa çıkaran bir tabloyla karşı karşıyayız.” dedi.

Silahlanma yarışına dikkat çeken Özdemir, “Dünya baş döndürücü bir hız ve enerjiyle silahlanmaktadır.” ifadesini kullandı. Küresel para rezervinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kaldığını, birçok devletin zorunlu askerliği yeniden gündeme aldığını ve vatandaşlarına “hayatta kalma rehberi” sunmaya başladığını belirterek, bu gelişmeleri “alışılagelmedik çağrılar” olarak tanımladı.

“Hazır Ol Cenge İstersen Sulh-u Salah”

Bu tablo karşısında Türkiye’nin hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan MHP’li Özdemir, “Caydırıcılık seviyemizi en üst noktaya çıkarırken savunma açığımız hangi alanda varsa bu sahaları acilen kapalı ve kimseye ihtiyacımız olmadan, kendi kendimize yetecek hâle getirmemiz elzemdir.” dedi. MHP’nin klasik yaklaşımını hatırlatarak, “Devlet felsefemizde hayat bulmuş olan ‘Hazır ol cenge istersen sulh-u salâh.’ sözünün çok daha anlamlı olduğu bir döneme girdiğimiz açıktır.” ifadelerini kullandı.

Bu çerçevede bir yandan Türkiye’yi olası kriz ve savaş ikliminden uzak tutmak, diğer yandan çok yönlü diplomatik çalışmalarla Türkiye’yi “her kesim nazarında sözü geçen, saygı duyulan ve varlığı aranılan” bir ülke haline getirmenin zorunluluğunu vurguladı. Özdemir, “Gerek Dışişleri Bakanlığımızın yoğun ve değerli çabaları gerekse Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek liderliği Türkiye'yi bahsettiğimiz seviyeye çıkarma hedefimizde murat ettiğimiz konuma ulaşmamıza olanak tanımaktadır.” diyerek Bakanlık ve yürütmeye destek mesajı verdi.

“Türk ve Türkiye Yüzyılı Hedefinde Küresel Güç Merkezlerinden Biri Olma Yolundayız”

Cumhur İttifakı’nın perspektifine değinen Özdemir, “Cumhur İttifakı olarak Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizde buhran ve düzensizliklerle dolu bir zaman diliminde Türk ufkuyla yönümüzü tayin ederek küresel güç merkezlerinden birisi olma hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.” dedi. Mevcut çok taraflı kurum ve ittifakların krizleri çözmekte yetersiz kaldığını savunarak, “Yeni koşullara göre tanzim edilmiş ve edilecek diğer mekanizmaların hayata geçirilmesi zorunluluğu hem bizim hem de diğer devletlerin karşısına gelmektedir.” ifadelerini kullandı.

Özdemir, bu yeni mekanizmaların Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu, krizleri yönetebilen ve bölgesel istikrara katkı sağlayan yapılar olması gerektiğini söyledi.

Gazze ve Kudüs İçin “Kudüs Paktı” Çağrısı

Orta Doğu’da İsrail’in Gazze’de yürüttüğü politikalara değinen MHP’li Özdemir, “Gazze'de İsrail'in sergilediği soykırım ile Kudüs'ün işgali teşebbüsleri karşısında olduğu gibi vasat bulan krizlerin aşılması için politikamızı çıkarlarımızın uyuştuğu diğer kesimlerle zenginleştirmek, pekiştirmek ve güç merkezi yaratmak mecburiyetindeyiz.” dedi.

Bu çerçevede MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin girişimini hatırlatarak, “Sayın Genel Başkanımızın Kudüs paktı önerisi, bahsettiğimiz mevzularda gerek ülkemizin millî güvenliğini pekiştirecek gerekse bölgesel barış ve istikrara katkı sağlayacak yaklaşımımızın bir örneği olarak uluslararası kamuoyuyla da paylaşılmıştır.” ifadelerini kullandı. Özdemir, “Temennimiz, bu paktın hayat bulması ve Orta Doğu'da yeni koşullara adapte olabilen güvenlik paradigmalarının biz ve bizimle olan kesimlerin lehine şekillenebilmesidir.” diyerek önerinin altını çizdi.

“Suriye Meselesinde Türkiye Yakın Müttefikleri Tarafından Yalnız Bırakılmıştır”

Dış politikanın öncelikli ve yüksek seviyeli alanlarından birinin Suriye olduğunu vurgulayan Özdemir, bu ülkede başlayan iç savaşın en ağır etkilerini Türkiye’nin yaşadığını belirtti: “Bu ülkede başlayan iç savaşın en ciddi ve yıkıcı etkilerini yaşamış olan ülke de kuşku yoktur ki Türkiye'dir.” dedi.

Suriye krizinin başlangıcından itibaren Türkiye’nin yalnız bırakıldığını savunan Özdemir, “İç savaş başladığı andan itibarense yakın müttefiklerimiz tarafından yalnız bırakıldık.” ifadesini kullandı. Müttefiklerin tutumunu sert bir dille eleştirerek, “Suriye meselesinde Türkiye yakın müttefikleri tarafından yalnız bırakılmış, millî güvenliğimize tehdit oluşturan hususlar aynı sözde müttefiklerimiz tarafından bizzat hayata geçirilmiş, beslenmiş, savunulmuş, desteklenmiş ve hatta yönetilmiştir.” sözleriyle tepki gösterdi.

Bu yalın gerçeğin herkesin gözü önünde olduğunu vurgulayan Özdemir, “Bu yalın gerçek karşımızda dururken yine aynı sözde müttefiklerin genel stratejisi de kendisini ele vermiştir. O sebeple herkes dikkatli olmalı, özellikle Türkiye kamuoyuna karşı yüksek bir hassasiyetle sorumlu davranmalıdır.” çağrısında bulundu.

“ABD’nin Suriye Stratejisi Bu Ülkenin Bölünmesi Üzerine Kurulu”

Özdemir, ABD’nin Suriye’ye bakışını açık şekilde eleştirerek, “Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye konusundaki genel stratejisi bu ülkenin bölünmesi üzerine kuruludur.” dedi. ABD ordusunun bölgeden sorumlu birimi CENTCOM’un yıllardır bu hedef için çalıştığını belirten Özdemir, “CENTCOM yıllardan bu yana aynı hedef için saha koşullarını ayarlamak üzere yüksek gayret sarf etmiş, yine Amerika Birleşik Devletleri'nin diplomasi ve güvenlikle alakalı mesul kuruluşları da ortak stratejileri için örtülü yahut açık faaliyetlerle yol almaya çalışmıştır.” ifadelerini kullandı.

ABD bütçesinden her yıl IŞİD’le mücadele adı altında ayrılan kaynakların Suriye’de stratejik emeller için kullanıldığını söyleyen Özdemir, ülkenin Orta Doğu önceliğini şöyle özetledi: “Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'daki önceliği İsrail'dir. Bu gerçeğin değişmesi için Amerika Birleşik Devletleri'nin yıkılması, yerine başka ilkeler ve anayasayla bir diğer devletin kurulması hâli belki etkili olabilecektir.” Bu bağlamda, hiçbir başkan veya kurumun ABD’nin İsrail’i önceleyen politikasını değiştirmeyeceğini vurguladı.

“Siyonizm Arz-ı Mevut Hedefindedir; Gözünü Bölgenin Topraklarına Dikmiştir”

İsrail’in bölgeye yönelik planlarını anlatan Özdemir, Suriye’nin bölünmesinin İsrail için de stratejik hedef olduğunu dile getirerek, “İsrail de Suriye'nin bölünmesini imkân bulabildiği en yüksek perdeden istemekte, tüm stratejisini bu anlayış üzerine kurgulamaktadır.” dedi. Golan Tepeleri’nin işgali, “Davut Koridoru” gibi projelerin Suriye’nin bütünlüğünü tehdit ettiğini belirtti.

Siyonizmin hedeflerini geniş bir coğrafya üzerinden tarif eden Özdemir, “Siyonizm arzımevut hedefindedir; gözünü karada, Filistin, Suriye, Irak, Ürdün, Sudan, Mısır, Lübnan, Suudi Arabistan, Kıbrıs ve Türkiye topraklarına dikmiştir.” dedi. Su ve deniz alanlarındaki hedefleri de sıralayarak, “Kızıldeniz, Doğu Akdeniz, Basra, Nil, Fırat ve Dicle nehirlerini kapsayan saha aynı planının hedefindedir.” şeklinde konuştu.

İsrail’in Yunanistan ve Güney Kıbrıs üzerinden Doğu Akdeniz’deki dengeleri bozma girişimine dikkat çeken Özdemir, “Yunanistan'ı kışkırtan, Güney Kıbrıs'ı silahlandıran İsrail, gerginliği Doğu Akdeniz'e de taşıyıp Türkiye karşıtı cepheyi genişleterek kendisinin doğrudan cesaret edemediği yeni senaryolar yaratma uğraşındadır.” dedi. İslam coğrafyasının “habis ve mesnetsiz bir rüyaya kurban edilmek istendiğini” vurguladı.

“Türkiye ile Oyun Olmaz, Bu Bölgede Türkiye’ye Karşı Hiçbir Senaryo Tutmaz”

Gazze’den Lübnan’a, Yemen, Suriye, Irak, İran ve Katar’a uzanan saldırı ve gerilim hattını hatırlatan Özdemir, tüm bu gelişmeleri İsrail ve destekçilerinin “nihai planının parçası” olarak değerlendirdi. ABD’nin Suriye’den çekilme söylemlerine rağmen Şam yakınlarında büyük bir askeri üs kurma kararı aldığını vurgulayan Özdemir, bunun yeni Suriye yönetimiyle birlikte şekillendiğine dikkat çekti.

2025 yılı içinde Suriye’de önemli bir kırılma yaşandığını hatırlatan Özdemir, “Uzun yıllardan bu yana Suriye'de yönetimi elinde bulunduran Baas rejimi yıkılmış, Esad devrilmiş ve yerine ‘Heyet Tahrir el-Şam’ isimli örgütün liderliğini üstlendiği muhalif yapıda yeni bir yönetim kurulmuştur.” dedi. Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetimden beklentilerini, “Suriye'de başarılı olması, toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı bir anlayışı benimsemesi, ülkemizin de en önemli önceliği olan toprak bütünlüğünün ve demografik yapının korunması ile terör örgütlerinin Suriye'nin geleceğinde yer edinmemesi ilkelerine uygun davranması” sözleriyle özetledi.

Türkiye’nin bölgedeki tarihi ve askeri mirasına atıf yapan Özdemir, “Türkiye ile oyun olmaz. Türkiye'ye karşı bu bölgede sergilenmeye çalışılan hiçbir senaryo tutmaz. 15 Temmuz 2016 tarihi bunun en belirgin, keskin ve son tescilidir.” dedi.

“Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge Hedefi”

MHP’li Özdemir, “Terörsüz Türkiye” hedefinin iç ve dış politikaya yansımalarına değinerek, PKK terör örgütüne karşı yürütülen süreci hatırlattı: “‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizle PKK terör örgütünün tüm faaliyetlerini durdurma kararı alması, Suriye sahasında da oyunları bozacağını göstermiştir.” dedi. Bu süreçten sonra ABD ve İsrail yanlılarının “tek merkezden harekete geçtiğini” savundu.

Türkiye’nin içeride ve dışarıda terörden arındırılmasının en çok “bölgenin sınırlarını değiştirmeyi isteyen çevreleri rahatsız ettiğini” ifade eden Özdemir, “Barış ve istikrarı hâkim kılacak bir anlayışla, Orta Doğu coğrafyasında egemen olan en büyük gücün Türkiye olduğu hakikati herkesin malumu iken bu kudrete yakışır adımlar atma sorumluluğu hepimizin omzundadır.” dedi. “Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge” hedefinin Türk ve Türkiye Yüzyılı stratejisi bakımından dış politika kurumlarına önemli sorumluluklar yüklediğini kaydetti.

Batı’ya Eleştiri ve Yeni İttifak Arayışı: “Türkiye Alternatifsiz Değildir”

Gazze’de sergilenen vahşet karşısında ABD, İsrail ve Batılı ülkelerin tutumunu “kabul edilemez” olarak nitelendiren Özdemir, Türkiye’nin bu aktörlere mahkûm olmadığını vurguladı: “Türkiye'nin alternatifsiz olmadığı gerçeği malumdur.” dedi. İsrail’in Türkiye’ye yönelen tehditler arasında ilk sırada yer aldığını belirten Özdemir, bu ülkenin yanında saf tutan sözde müttefiklerin tutumları karşısında Türkiye’nin “yeni küresel denge kurma arayış ve hedefini belirlemesinin kaçınılmaz” olduğunu ifade etti.

“Mademki Batı değerleri kisvesine bürünüp güç merkezi edasıyla hareket eden çevreler kanlı ve rezil hesaplarını Türk-İslam coğrafyası başta olmak üzere, dünyanın geri kalanına da yayma derdindedir, o vakit Türkiye'nin yeni ittifaklar oluşturabilme, güç merkezleri yaratma, küresel barış ve istikrarın tesisi için tüm insanlık adına kalıcı alternatifler geliştirmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir.” diyen Özdemir, bu arayışın milli siyasetle uyumlu olması gerektiğini söyledi.

“TRÇ İttifakı” Önerisi: Türkiye–Rusya–Çin

Cumhuriyetin yeni yüzyılında iç ve dış kaynaklı tüm “kamburlardan kurtulmanın milli gaye” olması gerektiğini vurgulayan Özdemir, Cumhur İttifakı’nın temel hassasiyetini “çaresizliğin reddedilmesi, çözümsüzlüğün dışlanması” olarak tanımladı. Türkiye’nin jeopolitik pozisyonunun “temkinli, tedbirli ve çok boyutlu bir dış siyaset takibi” gerektirdiğini kaydetti.

Bu çerçevede MHP’nin önerisini açıkça ortaya koyan Özdemir, “Bize göre, Türkiye için; akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlarla beraber yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin'den müteşekkil ‘TRÇ’ ittifakının inşa edilmesi gerekmektedir. Bu durum, millî siyasetimize, devlet ve millet yapımıza, gelecek tasavvurumuza uygun bir seçenektir.” sözleriyle yeni bir stratejik birliktelik tarifi yaptı.

Selçuklu’nun çift başlı kartal sembolüne atıf yaparak, “Türkiye sadece kuruluşundan itibaren değil, Anadolu'yu yurt edindiğinden bu yana küresel siyaseti daima çift başlı Selçuklu kartalında anlamını bulan yaklaşımla ele almış ve uygulamıştır.” diyen Özdemir, Türk devletinin “batıya ve doğuya aynı anda bakan, kudretini her iki yönde gösterebilen, koşulları tayin edebilme kabiliyetine sahip kadim bir irade” olduğunu söyledi.

Türk Devletleri Teşkilatı, Vize Serbestliği ve Türk Soyluların Vatandaşlığı

Türkiye’nin bölgesel ve küresel krizlerin aşılmasında “öncü rol” oynadığını vurgulayan Özdemir, ülkenin Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Karadeniz, Akdeniz ve Kuzey Afrika dahil birçok bölgede politikalarının dikkate alınan bir aktör haline geldiğini belirtti. Türk dünyası boyutunda ise Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemine dikkat çekerek, “Türk Devletleri Teşkilatı 21'inci yüzyılda çözülen ve bozulan çok yapılı kuruluşlara inat günden güne artan bir önemle gelişimini sürdürmektedir.” dedi.

Dış politikadaki bu olumlu tablonun vatandaşların gündelik hayatına da yansıması gerektiğini söyleyen Özdemir, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz seyahat edebilecekleri ülke sayısının artırılması gerekir.” çağrısında bulundu. Küresel sanayi ve ticaret potansiyelinin arttığına işaret ederek, “Dünyanın pek çok bölgesinde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarımızın mensupları, iş dünyası temsilcilerimiz, öğrencilerimizle beraber diğer meslek erbaplarımız da daha rahat, güvenli ve emin olarak istedikleri ülkeye seyahat edebilmelidir.” dedi.

Özdemir, “Hâlihazırda var olan vizesiz seyahat edilebilen ülkelerin sayısının 2026 yılından itibaren başlayarak ve somut bir hedef dâhilinde artırılması Dışişleri Bakanlığımız tarafından stratejik bir plan olarak benimsenmelidir.” sözleriyle somut takvim önerdi. Türkiye’nin “saygın pasaporta sahip olduğunu göstermesi gerektiğini” vurguladı.

Türk soyluların vatandaşlığa geçişi konusunda da çağrıda bulunan Özdemir, “Çeşitli nedenlerle bulundukları bölgelerde istikrarsızlık ve zulüm altında yaşayan fakat diğer ülkelerin vatandaşı konumunda bulunan Türk soyluların, Türk kökenli kardeşlerimizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçişleri de kolaylaştırılmalıdır.” dedi.

“Nüfus En Az 100 Milyona Ulaşmalı”

Türkiye’nin küresel güç olma hedefiyle nüfus projeksiyonları arasındaki bağa dikkat çeken MHP’li Özdemir, “Türkiye küresel bir güç olma arzusuyla hareket ederken millî hedeflerimizin gerçekleşebilmesi için bize göre nüfusumuzun en az 100 milyona erişebilmesi gerekiyor.” dedi. Bu çerçevede Dışişleri Bakanlığının da nüfus planlaması ve projeksiyonlarında “stratejik akılla hareket ederek kendi sorumluluk sahasında politika geliştirmesinin büyük önem taşıdığını” belirtti.

MHP Bütçeye Destek Verecek

Konuşmasının sonunda MHP’nin Dışişleri Bakanlığı bütçesine yaklaşımını açıklayan İsmail Özdemir, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak Dışişleri Bakanlığımızın hem Komisyon safhasında hem de Genel Kurul safhasında bütçesine olumlu yönde oy vereceğimizi şimdiden belirtmek istiyorum.” dedi.

Bakanlık personeline de hitap eden Özdemir, “Bakanlığımız bünyesinde hizmet eden tüm personelimize Cenab-ı Allah'tan üstün muvaffakiyetler diliyor, her birine ayrı ayrı teşekkür ederken emek ve gayretlerinin aziz milletimiz nazarında çok büyük değere sahip olduğunu vurguluyorum.” sözleriyle teşekkür etti ve “Bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı. Oturumu yöneten Başkan vekili AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök, Özdemir’e teşekkür etti.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI