İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Uğur Poyraz: “Devlet bazen evladına harçlık bile veremeyecek hâle getirilmiş polisle suçla mücadele edemez”
İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Av. Uğur Poyraz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı 2026 yılı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada ekonomi, hukuk ve asayiş başlıklarında Türkiye’de derin bir “güven krizi” yaşandığını savundu. Emniyet teşkilatında kurumsal hafızaya sahip birinci sınıf müdürlerin pasif bırakılarak on yıl fiilî görev verilmeden emekli edildiğini, FETÖ döneminde tutulan sicil dosyalarının yeniden incelenmediğini, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hâlâ başkanlık statüsüne kavuşmamasının teşkilatta “değersizlik duygusu” yarattığını belirten Poyraz, polislerin maaş, barınma ve çalışma koşullarına dikkat çekti. Mafya yapılanmalarının “franchise bayilik” sistemiyle yayıldığını ileri süren Poyraz, Sedat Peker örneği üzerinden İçişleri Bakanlığının suçla mücadele kapasitesini sert sözlerle sorguladı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı ve AFAD’ın 2026 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülürken, İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Av. Uğur Poyraz partisinin grubu adına söz aldı. Poyraz, konuşmasına “Türkiye'deki güven krizinin 3 temel başlığı ekonomi, hukuk ve asayiş; İçişleri Bakanlığı da bu 3 başlıktan maalesef muaf değil.” sözleriyle başladı.
“Güvenliği sağlamakla görevli personel güvenden yoksun”
Emniyet teşkilatındaki yapısal sorunlara değinen Poyraz, “Güvenliği sağlamak için istihdam edilmiş personel güvenden yoksun.” ifadesini kullandı. Emniyet teşkilatında kurum hafızasına sahip, devletin yatırım yaptığı birinci sınıfa ayrılmış yetişmiş personelin, on yıl ve üzeri fiilî aktif görev verilmeden emekli edildiğini belirterek, “Karar vericilerin takdir hakkı, teşkilatta kadrolaşma iradeleri, cemaat ve tarikat yapılanmaları yanı sıra minareye kılıf misali bir de ihtiyaca göre referans aldıkları personel sicil dosyaları var.” dedi.
Poyraz, bu sicil dosyalarının geçmiş döneme işaret ettiğini belirterek, “Bunlar 2002-2016 yılları arasında FETÖ’ye teslim edilmiş Emniyetteki işlenen siciller. 15 Temmuzdan sonra da bu sicillerle ve açılmış soruşturmalarla ilgili yeniden inceleme yapılmadı.” ifadelerini kullandı.
“FETÖ’nün delil uydurduğuna inanıyorsunuz da sicil bozduğuna inanmıyorsunuz”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya doğrudan hitap eden Poyraz, “FETÖ’nün delil uydurduğuna inanıyorsunuz da sicil bozduğuna inanmıyorsunuz Sayın Bakan?” diye sordu. FETÖ’yle mücadelede ön safta görev yapan personelin bugün tasfiye edildiğini savunan Poyraz, “FETÖ’nün görev vermediği, FETÖ’yle mücadelede ise en ön safta kullanılan bu personel şimdilerde on yıl şartıyla tek tek tasfiye ediliyor; aslında kurumsal hafıza, kurum kültürü ve teamüller tasfiye ediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Göreve gelindiğinde, önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde bu şekilde emekli edilmiş personelin mahkeme kararları gelir gelmez iade edildiğini hatırlatan Poyraz, “Sonra ne olduysa, sizin döneminizde emekli edilenlerin mahkeme kararlarına aynı duyarlılık gösterilmedi.” dedi. Poyraz, 2025 Mayıs ayında toplanan değerlendirme komisyonuna sevk edilen mahkeme kararlarının “altı aydır toplanmayan, karar da vermeyen komisyonda bekletildiğini” ileri sürerek, “Belli ki siz bu işe el atmayınca ilgili komisyon üyelerinin toplanacakları da yok.” ifadelerini kullandı.
“Emniyet hâlen genel müdürlük, AFAD ve Göç başkanlık; bu değersizlik duygusu yaratıyor”
Emniyet teşkilatının örgüt yapısına da değinen Poyraz, “400 bin kişilik Emniyet teşkilatı hâlen genel müdürlük ve daire başkanlıkları seviyesindedir.” dedi. Hacim ve sorumluluk alanı bakımından Emniyetle kıyaslanamayacak AFAD ve Göç İdaresi’nin başkanlık statüsünde teşkilatlandığını hatırlatarak, “Emniyetin her kademesinde bu durum değersizlik duygusu yaratmaktadır.” dedi.
Poyraz, bu durumu, “Aynı Kabinede görev yaptığınız kimi bakanlar veya bakan yardımcıları bir model düşük araca bindikleri için kriz geçiriyorlar ya, işte, tam öyle bir duygu bu değersizlik duygusu.” sözleriyle örneklendirdi. Türk polisinin hâlen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olduğuna dikkat çekerek, “Gelin, yeni bir Emniyet teşkilat kanunu yapalım, Emniyeti başkanlık olarak örgütleyelim, teşkilatı da bu değersizlik duygusundan kurtaralım Sayın Bakan.” çağrısında bulundu.
“Biz İYİ Parti olarak gerekli tüm desteği vereceğimizi buradan ilan ediyoruz.” diyen Poyraz, bürokratlara da “not alın” mesajı vererek, “Siyasi savrulmaya inat, cumhuriyet ve üniter devlet felsefesiyle yaraşır bir Emniyet teşkilatı için sizleri de taşın altına elinizi koymaya davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“İçişleri Bakanlığı fiilî Başbakanlık konumunda, omurganın bel kemiği polis teşkilatı”
Devlet yapısı içinde İçişleri Bakanlığının konumuna değinen Poyraz, “Bugün İçişleri Bakanlığı fiilî Başbakanlık konumundadır.” değerlendirmesinde bulundu. Tüm bakanlıkların taşra teşkilatının, il emniyet müdürleri ve Jandarmanın valiye bağlı olduğunu hatırlatarak, “Devletin omurgasından bahsediyoruz; bu omurganın bel kemiği de polis teşkilatı.” dedi.
Polis maaşlarının geçim şartlarına göre yetersiz olduğunu ileri süren Poyraz, “Polisin maaşı ortalama 60 bin, birinci sınıf müdür maaşı da ortalama 100 bin lira; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da görev yapan polisin sadece barınmak için ödediği kira bu maaşın yarısı.” bilgisini paylaştı. “Hele de evliyse, bir de çocuğu varsa hayat âdeta bir zulüm hâline geliyor.” diyen Poyraz, geçim sıkıntısının göreve yansımasına ilişkin, “Aklında ay sonu, kira, kredi kartı borcu, çocuğun servisi, harçlığı olan Emniyet personeli suçla, suçluyla nasıl mücadele edecek?” diye sordu.
“Polis intiharları bu yoksulluk ve değersizlik ortamında tesadüf değil”
Polis intiharlarına da değinen Poyraz, “Bu açıdan artık vakaayıadiyeden sayılan polisin intiharları sizce tesadüf mü?” diyerek İçişleri Bakanlığına seslendi. Ekonomik ve psikolojik baskı altında bazı personelin yanlış yollara sapabildiğini belirtirken, “Elbette bu yoksulluk ve değersizlik içerisinde birtakım işlere tenezzül ve tevessül edenler oluyor; rüşvetten, suç örgütleriyle iş birliğinden, dosya delmekten her gün onlarca vakaya soruşturma izni veriyorsunuz.” dedi.
Bu vakaların 400 bin kişilik teşkilat içinde istisna olduğunu vurgulayan Poyraz, asıl tablonun, “2025 Türkiyesinde barınamayan, doyamayan, ailesine mahcup, evlatlarına rol model olamayan emniyet teşkilatı mensupları” olduğunu söyledi. Bu durumda olan personelin vatandaşın sorununu çözmesinin de zor olduğunu belirten Poyraz, “İllerde devleti temsil ettiriyorsunuz Emniyete ve mülki idareye ama diyorsunuz ki: ‘Devlet bazen kredi kartının asgarisini bile ödeyemez, devlet bazen evladına harçlık bile veremez, devlet bazen mutfağına erzak bile alamaz, devlet bazen ev sahibinin telefonunu bile açamaz.’ öyle mi?” ifadelerini kullandı.
Hafta sonu, bayram ve resmî tatil kavramlarının polis için fiilen ortadan kalktığını belirten Poyraz, “Polisin hafta sonu yok, bayramı yok, resmî tatili yok; maç olur, polis; konser olur, polis; festivale polis; tebligat bile dağıtan polis.” dedi. Buna karşın mesai düzeninin kanunla korunmadığını savunarak, “Hâlen mesaisi kanunla düzenlenmemiş, keyfî alınan kararlarla, angaryalarla çalışıyor bu teşkilat; fazla mesai yok, iş tanımı yok, çalışma saati belirsiz.” sözleriyle çalışma rejimini eleştirdi. Polislere sağlanan iaşenin bile yetersiz olduğuna vurgu yaparak, “İaşesi de bayat ekmek arası peynirden bile mahrum, sadece salatalık.” ifadesini kullandı ve “Devlet, polisini zalim fabrika patronu gibi sömürmez Sayın Bakan.” dedi.
“İkinci şark polis teşkilatının kâbusu hâline geldi”
Emniyet teşkilatındaki ikinci şark görevi uygulamasını da eleştiren Poyraz, “Başka hiçbir kurumda olmayan, teşkilatın kâbusu hâline gelmiş olan 2’nci şark meselesi var.” dedi. Büyükşehirlerin dahi artık polisler için bir anlamda “şark görevi” hâline geldiğini savunan Poyraz, “Terör örgütünü sevindirdiniz, teröristi sevindirdiniz. Bu hainlere geçit vermeyen, şehitler veren teşkilatın yüzünü güldürmediniz.” sözleriyle iktidarı suçladı.
Poyraz, İmralı sürecine atıf yaparak, “İmralı’daki caniyi adam yerine koydunuz, ulaklarla Cumhurbaşkanlığı makamını muhatap ettiniz. Mecliste paralel komisyon kurup İmralı’ya ayak basma yarışına girdiniz.” ifadelerini kullandı ve “Türk polisini her dönemde siyasete ezdirip, kullanıp kullanıp bir köşeye attınız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sebebi polisin belindeki tabancada değil, kurum içi değersizlik ve ekonomik kriz”
Polis intiharları konusunda sadece sonuçlara odaklanıldığını savunan Poyraz, “Hep sonuçlara hem de en tali sonuçlara odaklandığınız için sebepler umrunuzda olmadı.” dedi. Bakanlık bürokrasisinden başlayarak mülki idare ve emniyetin tüm kademelerine sirayet eden bir “değersizlik duygusu” olduğunu belirterek, “Kendini değersiz hisseden üstün, astına yansıttığı bu duygu, işte bu sarmal her türlü suiistimale ve vahim olaya kapı aralıyor; özlük hakkı yok, bunun üstüne kurumuna güveni yok.” sözlerini kullandı.
Bu ortamda bahis, kumar, kripto para ve aile içi sorunların arttığını vurgulayan Poyraz, “Bahis, kumar, Bitcoin, dağılan yuvalar, kararan hayatlar...” diyerek tabloyu özetledi. Polis intiharlarının nedenini sadece tabancada aramanın yanlış olduğunu savunarak, “Siz sebebi polisin belindeki resmî tabancada arıyorsunuz oysaki yer ve yetki teminatının ortadan kalktığı, yönettiğiniz ekonomik krizin derin yaralar açtığı tüm kurumlarda bu kötü alışkanlıklar bir çare, bir umut olarak baş göstermiş durumda.” dedi.
Devlet memurunun bile devletine güvenmediğini iddia eden Poyraz, “Devletin memuru devletine güvenemiyor. Mesela kefil misiniz tüm arkadaşlarınıza? Yarınlarına duydukları endişeyle sizce hiç dosya biriktirmemişler midir?” sorularını yöneltti. Emniyet teşkilatının tüzel kişiliğine ve mensuplarına yaraşır bir muamelenin “devlet olmanın temel ödevi” olduğunu vurgulayan Poyraz, “Her defasında çıplak elle ateşe tutturduğunuz emniyet teşkilatı... Maşa muamelesi yapmaya devam ederseniz emin olun en çok ama en çok İçişleri Bakanlığı bürokrasisi yanar.” dedi.
“Mafya dizi kahramanına dönüştü, çocuklar için siz de rol model değilsiniz Sayın Bakan”
Konuşmasının bir bölümünde medya ve popüler kültür üzerinden suç algısına değinen Poyraz, “Terörsüz Türkiye kampanyanız ve İmralı ittifakınız sebebiyle terör konulu senaryolar şimdilik beklemede.” dedi. Yerli film ve dizilerin gerçek hayatı birebir yansıtır hâle geldiğini ileri sürerek, “Neredeyse hepsinin konusu suç, uyuşturucu satma, vatan haini olma, kadın ticareti yapma ama geri kalan her suç dizi kahramanlarının nişanesi; mafya, adam kaldırma, öldürme, gasp, yaralama, tahsilat.” ifadelerini kullandı.
Mafya karakterlerinin dizilerde “adalet dağıtan” figürler olarak sunulduğunu belirten Poyraz, “Başroldeki ağır ağabeyler adalet dağıtıyorlar.” dedi. Gençlerin rol model sorunu yaşadığını vurgulayarak, “Sizin hayaller Asım'ın nesli, sokaklar Deli Yürekleri, Polat Alemdarları bile artık yeterli bulmuyor; iş, çakal Carlosluğa kadar varmış durumda.” dedi ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya dönerek, “Kestirmeden söylemeliyim ki siz de gelişme çağındaki çocuklar için rol model değilsiniz Sayın Bakan.” ifadelerini kullandı.
“Her infaz indirimi suçu meslek hâline getirenleri daha profesyonel yapıyor”
Trafikte ve genel suç yapısında yaşananlara ilişkin değerlendirmelerinde Poyraz, “Artan suçları bugüne kadar suçlulara muameleniz semirtti Sayın Bakan.” dedi. Yeni taslakta bazı maddelerin yer alacağını, trafik teröründe aynı hataların tekrar edilmemesini dileyerek, “Her infaz indiriminde anlattık. Suçu meslek hâline getirenler salındıkça suçlarını daha da profesyonelleştiriyorlar, gördükleri zararla kalan mağdurların da devlete güveni yok oluyor.” ifadelerini kullandı.
Operasyon sayısına rağmen mafya yapılanmalarının güçlenmesini eleştiren Poyraz, “Bunca operasyona rağmen bu kadar mafya nasıl oluşuyor?” sorusunu yöneltti. Vatandaşın resmi kanallar yerine mafya yapılanmalarına yöneldiğini iddia ederek, “Vatandaşın harçla, dilekçeyle, avukatla, uzun yargılamayla alamadığını mafya, temyizi kabil olmaksızın on beş günde kesin olarak tahsil edebiliyor; hem de bir cemaat ya da tarikat mensubiyeti şartı da yok.” dedi.
“Mafya şehir şehir franchise bayilik veriyor”
Organize suç örgütlerinin yayılma biçimini “franchise” sistemiyle tarif eden Poyraz, “Artık bu örgütler çiğ köfteci gibi şehir şehir, mahalle mahalle ‘franchise’ bayilik veriyorlar.” dedi. “Mafyaya bayilik mi olur?” sözleriyle durumu çarpıcı bir benzetmeyle ifade eden Poyraz, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesinin bu konuda raporları olduğunu, KOM Daire Başkanının da komisyonda bulunduğunu hatırlattı.
Devlete güvenin azalması, işsizlik ve ekonomik krizin derinleşmesiyle mafyanın “prim yapan” bir aktöre dönüştüğünü belirten Poyraz, “Devlete güvenin bitmesi, artan işsizlik, derinleşen ekonomik kriz ortamında ‘prime time’ dizilerin önermesi ve kurgularıyla vatandaşın uzun zamandır devlete tercih ettiği organizasyonlar var karşınızda.” dedi. Mafyanın insan kaynağının tükenmediğini vurgulayarak, “Üretimi ve istihdamı sübvanse etmemek sebep; illegaliteyi, gayrimeşruyu sübvanse etmek sonuçtur Sayın Bakan.” ifadelerini kullandı.
Sedat Peker ve Ahmet Minguzzi örneği: “Normal diyorsanız ayrı bir bakanlık kurun”
Konuşmasının sonunda Sedat Peker ve Ahmet Minguzzi örneği üzerinden dikkat çekici bir değerlendirme yapan Poyraz, “Son olarak da rahmetle andığımız Ahmet Minguzzi’nin ailesini mahkemede avukatıyla, sokaklarda namıyla koruyan Sedat Peker oldu.” dedi. Poyraz, “Peker’in yurt dışından sağladığı asayişi kadrolarınızın makam, yetki ve imkânlarıyla sağlayamaması normal mi Sayın Bakan?” sorusunu yöneltti.
Sürenin dolması üzerine ek süre alan Poyraz, İçişleri Bakanına hitaben, “Eğer size de bu normal gelmiyorsa gereğini yapacak kadar imkânınız var ve yapmalısınız Sayın Bakan.” dedi. Aksi durumda, ifadelerini daha da sertleştirerek, “Hayır, bu gayet normal. ‘Sedat Peker sağ olsun, eksik olmasın, asayişin sağlanmasına yardımcı oluyor, biz evladını çetelerin katlettiği annenin güvenliğini sağlayamıyoruz.’ diyorsanız reisinize söyleyin, Reis Sedat Peker için de ayrı bir bakanlık oluşturulabilir.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Poyraz, Komisyon üyelerine “Teşekkür ediyorum, tahammülünüz için saygılar.” diyerek kürsüden ayrıldı.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI