AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin: “Özgürlüğü güvenliğe, güvenliği özgürlüğe feda etmeden bu çatıyı marjinallere feda etmeyeceğiz”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı 2026 yılı bütçesi görüşülürken söz alan AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, muhalefetin “Türkiye güvenlik devletine dönüştü” eleştirilerine sert yanıt verdi. Yegin, AK Parti’nin yirmi üç yıldır güvenlik ve özgürlüğü birlikte güçlendiren politikalar izlediğini savunarak, “Ölçüsüz, sınırsız bir özgürlük değil; hukukun sınırları içinde, toplumun huzurunu ve farklılıkları koruyan bir özgürlükten yanayız.” dedi. 6 Şubat depremleri sonrası “devlet yoktu” söylemini eleştiren Yegin, 1,3 milyon çadır dağıtıldığını, 350 bininci konutun teslim edildiğini belirterek Haluk Levent ve deprem tartışması üzerinden devleti küçük düşüren yorumları reddetti. Kayyum atamalarında hukukun işletildiğini söyleyen Yegin, DEM Parti’yi aday tercihleri konusunda sorumluluğa davet etti; CHP ve DEM Parti’nin polis müdahaleleri ve organize suç tartışmalarında Türkiye’yi uluslararası indeksler üzerinden “aşağılamakla” suçladı.

Kasım 18, 2025 - 12:32
Kasım 18, 2025 - 14:19
AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin: “Özgürlüğü güvenliğe, güvenliği özgürlüğe feda etmeden bu çatıyı marjinallere feda etmeyeceğiz”


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı ve AFAD’ın 2026 yılı bütçe görüşmelerinde söz alan AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, muhalefetin güvenlik-devlet eleştirilerine ve kayyum tartışmalarına yönelik kapsamlı bir değerlendirme yaptı.

Konuşmasına, “‘Ülkeyi güvenlik devletine çevirdi AK Parti.’ eleştirileri yapıldı.” hatırlatmasıyla başlayan Yegin, AK Parti’nin çizgisini şöyle özetledi:

“Yirmi üç yıldır güvenliği özgürlüğe, özgürlüğü güvenliğe feda etmeden, ikisini de önemseyerek her ikisini de güçlendirecek politikaları hayata geçirmeye çalışıyoruz.”

“Ölçüsüz özgürlük mü, hukukun içinde güvenli özgürlük mü?”

Orhan Yegin, özgürlük ve güvenlik dengesine dair temel tartışmayı ortaya koyarken, muhalefetin yaklaşımını eleştirdi:

“Bu memleket hepimizin. Ölçüsüzlük, sınırsızlık mı istiyoruz yoksa güvenli, gerçek bir özgürlük mü? Bireyin her istediğini yapabildiği bir düzen mi yoksa başkasının hakkını hukukunu gözeten bir düzen mi?”

Bireyin keyfi için hukukun sınırlarının yırtılıp atılmasına yol açılması mı, yoksa hukukun içinde sınırların en geniş manada kullanılmasını mı savunacağız?” diyen Yegin, AK Parti ve Cumhur İttifakının durduğu yerin net olduğunu belirtti:

“Marjinalliği teşvik eden, yakmayı yıkmayı kutsayan bir özgürlük peşinde değiliz. Toplumu, onun huzurunu, refahını koruyup farklılıkları yaşatan, güvence altına alan bir özgürlükten yanayız. Bizim olan çatıyı entelektüel tartışmalara, marjinallerin taleplerine feda etmeyeceğiz.”

Yegin, muhalefet partilerinin bu konudaki yaklaşımını “kafaları karışık” olarak nitelendirerek, AK Parti’nin yirmi üç yıllık hikâyesinde tutarlı bir çizgide olduğunu vurguladı.

Deprem ve AFAD tartışması: “Devlet yoktu demek büyük haksızlık”

Konuşmasında 6 Şubat depremleri ve AFAD’ın performansına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Orhan Yegin, DEVA Partili Sadullah Kısacık’ın deprem günlerine ilişkin değerlendirmelerine atıfla, “Devlet yoktu, millet Haluk Levent’ten yardım istedi.” söylemini kabul etmediklerini söyledi.

Yegin, AFAD ve diğer kurumların sahada yürüttüğü faaliyetlere dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Depremde AFAD 1 milyon 300 binin üzerinde çadır dağıttı. Uluslararası yardımlar, STK’lar, yurt içi bağışçılar dahil tüm çadır katkısı 100 bin civarında. Buna rağmen ‘devlet yoktu’ demek büyük haksızlık.”

Time dergisinin “en etkili 100 isim” listesi bağlamında Haluk Levent tartışmasını da gündeme getiren Yegin, “Haluk Levent, Elif Şafak’ın yazdığı cümle üzerinden ülkesinin küçük düşürülmesine razı olmayarak o ödülü reddetti. Siz ise onun üzerinden devleti aciz göstermekle meşgulsünüz.” dedi.

Eleştirilerin deprem gibi büyük bir felaketin büyüklüğünü görmezden geldiğini savunan Yegin, “Eksik kaldığımız yerler olabilir, yetişemediğimiz yerler olabilir ama tarihin en büyük afetiyle karşı karşıya kaldık. Devletin yaptığı büyük işleri küçük meseleler üzerinden küçümsemenin anlamı yok.” ifadelerini kullandı.

Yegin, 350 bininci deprem konutunun teslim edildiğini, yıl sonuna kadar 453 bin civarında konut sahibinin evine kavuşacağını söyleyerek, “Vatandaş neyin ne olduğunu biliyor.” vurgusu yaptı.

“Kayyum atanmaktan memnun değiliz ama hukuku işletmek zorundayız”

Konuşmasının önemli bir bölümünde kayyum tartışmalarına değinen Orhan Yegin, DEM Parti sıralarından gelen tepkiler üzerine, kayyumların keyfi değil hukuki zeminde atandığını savundu:

“Şundan emin olun: Biz kayyum atanmasından mutlu değiliz, memnun değiliz ama kardeşim, aday yaptığınız adamlara biraz dikkat edin. Çalışan arkadaşlarınız biraz daha dikkatli olsun.”

Bu ülkede bir hukuk var. Terörden dolayı yargılama olursa hangi maddeden hangi işlemin yapılacağı kanunda yazıyor. Devletin mevzuatı var, İçişleri Bakanlığı bu mevzuatı işletmek zorunda.” diyen Yegin, Hakkari ve diğer kayyum atamaları konusundaki eleştirileri de bu çerçevede yanıtladı.

Ahmet Türk’ün beraat etmesine rağmen kayyum uygulamasının sürmesine yönelik itirazlara karşı, “Bütün belediyelerinize mi kayyum atadık biz?” diyerek, kararların münferit ve hukuki kriterlere göre alındığını savundu.

“Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak yazmak zulüm değil”

Kayyum atanan belediyelerde “tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak” sloganlarının belediye duvarlarına yazılmasının “zulüm” olarak tanımlanmasına da tepki gösteren Orhan Yegin, DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki’nin sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu:

“Kayyum atanan belediyelerden birinde duvara ‘tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ yazılmış. Ne var bunda? Bunun nesi zulüm? Bu milletin ihtiyacı olan cümle bu.”

Biz bütün farklılıklarımızla, renklerimizle, desenlerimizle işlediğimiz motifi tek devlet, tek bayrak, tek millet altında birleştiriyoruz.” diyen Yegin, bu sloganın yazılmasını “tekçilik ve zulüm” olarak nitelendiren muhalefet vekillerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak değerlerine sahip çıkma çağrısı yaptı.

“İşten çıkarma konusunda kayyumları eleştiriyorsunuz ama kendi belediyelerinizde yüzlerce kişiyi işten attınız”

Kayyum yönetimlerince yapılan işten çıkarmalara yönelik eleştirileri de yanıtlayan Orhan Yegin, DEM Parti’li belediyelerin uygulamalarını örnek gösterdi.

Kayyumların bazı belediyelerde 30–70 kişi arası işten çıkarmasına karşı “zulüm” söylemlerini hatırlatıp, “Zannedersiniz ki kendi belediye başkanlarınız melek.” diyen Yegin, şu örnekleri verdi:

  • Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinden 250 kişinin işten çıkarıldığını,

  • Dargeçit’te 35, Viranşehir’de 48, Halfeti’de 68, Cizre’de 97 kişinin işten çıkarıldığını,

  • Van Büyükşehir Belediyesinde 198, Van Su ve Kanalizasyon İdaresinde ise 272 işten çıkarma yapıldığını söyledi.

“Bunlar sadece işten çıkarılanlar; bir de mobbingle, sürgünle küstürdükleriniz var. Zulmeden sizsiniz, ama gelip burada kayyumlar zulmediyor diye anlatıyorsunuz. Yakışmıyor.”

“Ülkenizi uluslararası indekslerde Suriye’nin arkasına koyup buraya getirip okumayın, bu devlete ayıptır”

Küresel organize suç, işkence ve güvenlik indekslerine ilişkin muhalefet sunumlarını da eleştiren Orhan Yegin, bazı vekillerin uluslararası raporlarda Türkiye’nin yerini gösteren tabloları Meclis kürsüsüne taşımasını “devleti küçük düşürme çabası” olarak nitelendirdi.

“Genel merkezde tablo hazırlamış gelmiş, ‘uluslararası istatistik’ diye burada okuyor. Türkiye’yi işkencenin, toplu katliamların yaşandığı ülkelerin arkasına koyuyor. Bu ülke sizin de ülkeniz. Bu kadar kötülemeyin.”

“Sorunları konuşmak başka, devlete sistematik hakaret etmek başka.” diyen Yegin, “Bu ülkeyi yönetmeye talipsiniz ama aynı zamanda bu ülkenin itibarını yerle bir eden cümleler kuruyorsunuz. Yakışmıyor.” ifadelerini kullandı.

“Biz yanlış yapanı yargıya gönderiyoruz; siz sokakları yangına çağırıyorsunuz”

AK Parti döneminde mercek altına alınan general, Merkez Bankası yöneticisi, emniyet müdürü gibi isimlere ilişkin yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını da değerlendiren Yegin, “General suça karışmış, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı yolsuzluğa karışmış, emniyet müdürü rüşvet almış… Ne olmuş? Yargılanmışlar. Ceza alanlar var, yargılamaları sürenler var.” dedi.

Devlet, ‘Ben atadım’ diye gözünü kapatmıyor, kulağını tıkamıyor.” diyen Yegin, muhalefeti ise kendi çevresindeki sorunlu isimlere sahip çıkmakla suçladı:

“Siz böyle adamlara ne yapıyorsunuz? Sokakları terörize ediyor, insanları itaatsizliğe çağırıyorsunuz; yakmaya, yıkmaya, anarşiye davet ediyorsunuz. Allah’tan çok ciddiye alınmıyorsunuz; yandaşlarınız dışında yanınızda kimse yok.”

“Polis şiddeti diyorsunuz ama polise en büyük şiddeti siz uyguluyorsunuz”

Polise yönelik eleştiriler ve “polis şiddeti” tartışmalarına da değinen Orhan Yegin, “Her meslekte yanlış yapan olur, gücünü aşırı kullanan olur; bunlar ayıklanır. Ama bütün teşkilatı topyekûn suçlayan cümlelerden kaçınmak lazım.” diye konuştu.

CHP ve DEM Parti’nin eylemlerdeki polis müdahalelerini hedef alan söylemlerine tepki gösteren Yegin, karşılıklı atışmalar sırasında, “Polisin sizden gördüğü şiddet ne peki? Kaldırım taşı atmalar, tekmelerle polisin üzerine gitmeler, bağırıp aşağılamalar, polisi uşağınızmış gibi emir altına sokmaya çalışmanız…” ifadelerini kullandı.

“Karara uymak zorundasınız; hoşunuza gitmese de”

İstanbul İl Başkanlığı sürecinde CHP’nin kayyum itirazlarını ve İstanbul il binası etrafındaki polis ablukası eleştirilerini de değerlendiren Yegin, yargı kararlarına yaklaşımı hedef aldı:

“İl başkanlığıyla ilgili 10 mahkemeye gitmişsiniz, 10’undan dönmüşsünüz; sonra bir karar çıkmış, hoşunuza gitmeyen her karara ‘AKP’li savcı, AKP’li hâkim’ diyorsunuz. İşinize gelen kararda ‘namuslu hâkim’, işinize gelmeyen kararda ‘AKP’li savcı’. Çifte standart bu.”

Kararı beğenmeyebilirsiniz ama uymak zorundasınız. Saygı duymak zorunda değilsiniz, uymak zorundasınız.” diyen Yegin, Meclis’te kürsü işgalleri, komisyon baskınları, barikatların zorlanması gibi eylemleri de “hak arama değil, anarşi” olarak nitelendirdi.

“Bizimle muhalefet arasındaki fark: Kimisi kuyu kazar ki herkes o sudan içsin, kimisi kazar ki gelen geçen düşsün”

Konuşmasını bir benzetmeyle bitiren Orhan Yegin, AK Parti ile muhalefet arasındaki farkı şöyle tarif etti:

“Aramızdaki fark şu: Kimisi kuyu kazar herkes o sudan içsin diye, kimisi kazar ki gelen geçen düşsün diye. Durumunuz aynen bu.”

AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde güvenlik–özgürlük dengesi, kayyum tartışmaları, deprem ve AFAD performansı ile polis müdahaleleri üzerinden yürüyen sert tartışmaların ardından, devletin itibarını hedef alan söylemlerden kaçınılması çağrısı yaparak sözlerini tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI