Almanya Seçimleri Ekonomiyi Nasıl Etkileyecek? Piyasalar Tedirgin

Seçim öncesi siyasi tablo
Almanya'da seçmenler, 23 Şubat'ta sandık başına giderek ülkenin yeni yönetimini belirleyecek. Seçim öncesi yapılan anketlere göre, merkez sağ Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) yüzde 29'luk destekle önde bulunuyor. Onları yüzde 21 ile aşırı sağ Almanya için Alternatif (AfD) takip ederken, mevcut Şansölye Olaf Scholz'un partisi Sosyal Demokratlar (SPD) yüzde 16'da kalıyor. Yeşiller yüzde 13, aşırı sol parti yüzde 6 ve Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) yüzde 5 seviyesinde seyrediyor.

Anket sonuçları, hiçbir partinin tek başına hükümet kuramayacağını gösteriyor. CDU'nun SPD veya Yeşiller ile koalisyon oluşturması en muhtemel senaryolar arasında yer alıyor. Yeni hükümetin öncelikli olarak borç limiti reformu, göçmen politikaları ve iklim değişikliğiyle mücadele konularına odaklanması bekleniyor.

Borç limiti reformu ve ekonomik riskler
Almanya ekonomisi, üst üste ikinci yılda da küçülme gösterdi. Rusya-Ukrayna savaşının ardından yükselen enerji fiyatları ve artan hayat pahalılığı, ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturdu. Ülkede uygulanan "borç freni" politikası, devletin bütçe açığını gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 0,35'i ile sınırlandırıyor. Ancak yeni hükümetin bu kuralı gevşetmesi için baskılar artıyor.

Şansölye Olaf Scholz ve Yeşiller, 2025 bütçesindeki 25 milyar euroluk açığı kapatmak için borçlanmanın artırılmasını destekliyor. Ancak koalisyon ortağı FDP buna karşı çıkarak hükümet krizine yol açtı. CDU lideri Friedrich Merz ise kamu harcamalarının azaltılmasını ve sosyal yardımların kısıtlanmasını savunuyor. Vergi indirimleri konusundaki görüş ayrılıkları da seçim sonrası ekonomi politikalarında belirsizliği artırıyor.

Almanya ayrıca, NATO'nun savunma harcamalarını artırma baskısıyla karşı karşıya. Ülke, askeri harcamalar için 100 milyar euroluk bir fon oluşturdu, ancak bütçenin NATO hedeflerine ulaşabilmesi için daha fazla finansmana ihtiyaç duyuluyor.

Göç politikalarında sıkı önlemler gündemde
Seçim sonuçlarına bağlı olarak Almanya'nın göç politikalarında değişiklikler yaşanabilir. CDU lideri Friedrich Merz, yasa dışı göçmenler konusunda daha sert önlemler alınması gerektiğini savunuyor. SPD ve Yeşiller ise yasadışı göçmenlerin sınır dışı edilmesi konusunda kararlı bir tutum sergiliyor. Öte yandan, vasıflı iş gücü ihtiyacını karşılamak için yasal göçün teşvik edilmesi planlanıyor.

Yeşil enerji dönüşümü ve sanayiye etkisi
Almanya, Avrupa Birliği’nin iklim hedeflerine ulaşabilmek için yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yapıyor. Ancak enerji dönüşümüne ilişkin maliyetler, sanayi sektöründe endişelere neden oluyor. CDU lideri Merz, rüzgar türbinlerini "çirkin" olarak nitelendirerek, yeşil enerji politikalarında değişiklik yapılabileceğine işaret etti. Bu durum, geleneksel enerji kaynaklarına daha esnek bir yaklaşım benimsenebileceğini gösteriyor.

Piyasa beklentileri ve finansal istikrar
Seçimlerin ekonomik etkileri finans piyasalarında yakından izleniyor. Şubat ayı boyunca DAX endeksi defalarca yeni zirvelere ulaşırken, yatırımcılar savunma hisselerine yönelmeye devam etti. CDU liderliğindeki bir hükümetin piyasalara kısa vadede güven sağlayabileceği düşünülüyor.

Londra'daki Pepperstone'da kıdemli araştırma stratejisti Michael Brown, seçim sonrası koalisyon görüşmelerinin uzaması durumunda euroda değer kaybı yaşanabileceğini belirtti. Piyasalar, yeni hükümetin ekonomik politikalarına ilişkin netlik kazanana kadar dalgalı seyrini sürdürebilir.

Almanya seçimlerinin ekonomik ve politik dengeleri nasıl değiştireceği, yalnızca ülke içinde değil, Avrupa genelinde de yakından takip ediliyor.

CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI