İYİ Partili Usta: “Köyler boşalırken, Anadolu Türksüzleşme riskiyle karşı karşıya; uyuşturucuya erişim bu kadar kolaysa İçişleri kendini sorgulamalı”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bütüncül bir nüfus politikasına sahip olup olmadığını sorguladı. Köylerin boşaldığını, tarım arazilerinin atıl kaldığını, buna karşın gıda güvenliği sorununun büyüdüğünü vurgulayan Usta, Uygur ve Kırgız Türklerinin Fırat–Dicle havzasındaki boşalan köylere yerleştirilmesi önerisini gündeme getirdi. Suriyeliler başta olmak üzere Türkiye’deki yabancı nüfusun yüksek doğurganlık oranlarına dikkat çekerek, “Anadolu coğrafyasının Türksüzleşmesi riski” uyarısında bulundu. Uygur Türklerine yönelik ikamet reddi iddialarının gerekçesini soran Usta, trafikte radar ve cezaların “vatandaşa tuzak” algısı yarattığını, indirimli ceza ödeme süresinin 15 günden 30 güne çıkarılmasını önerdi. Emniyet mensuplarına yönelik anketlerde intihar düşüncesi ve istifa eğiliminin yüksek çıktığını hatırlatan Usta, Diyarbakır’daki DEM eylemine ve Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nun merkeze çekilmesine ilişkin sorular yönelterek mafya ve çeteleşmeye karşı daha güçlü tedbir çağrısında bulundu.

Kasım 18, 2025 - 12:41
Kasım 18, 2025 - 13:00
İYİ Partili Usta: “Köyler boşalırken, Anadolu Türksüzleşme riskiyle karşı karşıya; uyuşturucuya erişim bu kadar kolaysa İçişleri kendini sorgulamalı”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı ile bağlı kurumların 2026 yılı bütçesi görüşülürken, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta bütçe üzerine söz aldı. Usta, özellikle nüfus politikaları, göç, uyuşturucu, trafik cezaları, polis intiharları ve çeteleşme başlıklarında eleştiri ve önerilerini dile getirdi.

“Türkiye’nin bütüncül bir nüfus politikası var mı?”
Konuşmasına Türkiye’nin uzun vadeli nüfus stratejisini sorgulayarak başlayan Erhan Usta, “Türkiye’nin bir nüfus politikası var mı? Geniş anlamda, geniş kapsamlı bir nüfus politikamız var mı, gerçekten merak ediyorum.” dedi.

Köylerin boşaldığını, tarım arazilerinin ekilmediğini, buna karşın Türkiye’nin gıdada ciddi bir güvenlik sorunu yaşadığını hatırlatan Usta, “Arazilerimiz kullanılmıyor ama gıda güvenliği sorunu büyüyor. Boş arazilerin işlenmesi için devletin bir planı, bir tedbiri olmalı.” ifadelerini kullandı. Bu konunun sadece İçişleri Bakanlığını değil birçok bakanlığı ilgilendirdiğini, ancak nüfus işlerinin genel koordinasyonunun İçişleri bünyesinde olması nedeniyle Bakanlığın da bu tartışmanın merkezinde olması gerektiğini vurguladı.

Uygur ve Kırgız önerisi: “Boşalan köylere Asya’daki kardeş nüfus yerleştirilebilir”
Tarihçi İlber Ortaylı’nın önerisine atıf yapan Usta, Fırat ve Dicle havzalarındaki boşalan köyler için şu değerlendirmeyi aktardı:

“İlber Ortaylı diyor ki: Fırat ve Dicle havzasında boşalan köylere Uygurlu çiftçilerin, hayvancılıkta uzman Kırgızların yerleştirilmesi gerekir. ‘Türkiye için hem teknik hem demografik hem de siyasi açıdan bu konu hayati önemdedir. Bu köyler Asya’daki kardeş potansiyel nüfusla doldurulmalıdır.’”

Usta, “Buna ilişkin bir politikanız var mı? Olmasa bile, bu tür önerilerin masada olması gerekir. Köyler boşalırken devletin buna seyirci kalmaması gerekir.” diyerek hükümetten somut yaklaşım talep etti.

“Doğurganlık düşüyor, bölgeler arası dengesizlik artıyor”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda doğurganlık ve nüfus konulu yeni bir kurul oluşturulduğunu hatırlatan Usta, “Kurul var ama ortada somut bir tedbir, somut bir çıktı yok.” eleştirisini getirdi. Türkiye’de toplam doğurganlığın düştüğünü, ancak bölgesel bazda büyük dengesizlikler olduğunu vurgulayarak, “Bazı bölgelerde olağanüstü düşük, bazı bölgelerde olağanüstü yüksek doğurganlık var. Bu dengesizlik çok hassas bir meseledir, dikkatle ele alınmalıdır.” dedi.

“Anadolu coğrafyası Türksüzleşme riskiyle karşı karşıya”
Konuşmasının önemli bir bölümünü yabancılar ve göç konusuna ayıran Erhan Usta, İçişleri Bakanlığının resmi verilerine göre Türkiye’de kayıtlı 3,6 milyon yabancı bulunduğunu, buna kaçak ve kayıt dışı nüfusun dahil olmadığını hatırlattı. “Kaçak ve kayıt dışı olanların sayısını siz de biz de bilmiyoruz.” diyen Usta, özellikle Suriyeliler bağlamında yüksek doğurganlık oranlarına dikkat çekti.

Suriyeliler özelinde doğurganlık çok yüksek. Sayısını bilmediğimiz kadar yabancı ülkenin her yerine, köylere kadar dağılmış durumda; iş kuruyorlar, evlilikler yapıyorlar, yeni nesiller yetişiyor.” diyen Usta, bu tablonun uzun vadeli sonuçları üzerine şu uyarıda bulundu:

Özellikle Anadolu coğrafyasının Türksüzleştirilmesi riskiyle karşı karşıya kalmasından endişe ediyorum. Bu, hafife alınacak bir konu değil.

Hükümetin bu alanda kapsamlı, kamuoyuyla paylaşılmış bir politika ortaya koymadığını savunan Usta, “Böylesine kritik bir konuda ciddi bir strateji göremiyoruz. Varsa açıklayın; yoksa da bu eksikliği kabul edip gereğini yapın.” dedi.

“Uygur Türklerinin ikamet başvurularını hangi millî güvenlik gerekçesiyle reddediyorsunuz?”
Usta, Türkiye’ye sığınan Uygur Türklerinin hukuki statüsü ve sosyoekonomik entegrasyonu konusunda da İçişleri Bakanlığını eleştirdi. Sunumda Uygurlara ilişkin hiçbir ibareye rastlamadığını belirten Usta, “Bu insanlar bizim soydaşımız, dindaşımız. Onların hukuki güvenliği ve entegrasyonu için İçişleri Bakanlığının ne yaptığını bilmek istiyoruz.” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü raporlarına atıfla, Göç İdaresi Başkanlığının bazı Uygurlara uzun dönem veya insani ikamet izni vermediğine yönelik iddiaları hatırlatan Usta, “Millî güvenlik riski gibi muğlak gerekçelerle Uygurlara ikamet reddi yapıldığı söyleniyor. Bunun gerekçesi nedir? Çin’den mi çekiniyorsunuz, yoksa bu meseleye kayıtsız mı kalıyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Çin büyük ülke olabilir ama Türkiye de bağımsız, egemen ve büyük bir ülkedir. Uygur Türklerine karşı izlenen bu politikanın gerekçesini kamuoyunun bilmeye hakkı var.” ifadelerini kullandı.

“Trafik cezalarında algı: Devlet vatandaşa tuzak kuruyor”
Vatandaşın gündelik hayatındaki en somut şikâyet başlıklarından birinin trafik cezaları olduğunu belirten Erhan Usta, “Özellikle gelirlerin düştüğü böyle bir dönemde vatandaş ayda bir, iki ayda bir ceza yediğinde bütçesi sarsılıyor.” dedi.

Trafik kurallarına uymanın zorunlu olduğunu kabul ettiklerini belirten Usta, “Elbette kural ihlali cezasız kalmamalı, bazı ağır ihlallerde ceza artırımı bile düşünülebilir. Ama vatandaşın gözünde şu anda oluşan algı şu: Devlet bize tuzak kuruyor.” sözleriyle sahadaki rahatsızlığı aktardı.

Özellikle ani ve sık değişen hız limitlerine dikkat çeken Usta, “Bir yerde 90, sonra aniden hiçbir mantıklı gerekçe görünmeden 70, sonra 30, tekrar 90. Bunu takip etmek bir yana, hız limitlerine mekanik olarak uymaya kalksanız bu kez trafik güvenliği riski doğuyor. Hele 30–40 ton yük taşıyan TIR’lar, kamyonlar bu ani değişikliklere nasıl uyum sağlayacak?” diye sordu.

“Radarın amacı para tahsilatı değil, kural uyumunu sağlamak olmalı”
Radar uygulamalarının da vatandaştaki algıyı olumsuz etkilediğini söyleyen Usta, “Vatandaşın büyük çoğunluğu radarın amacını para toplama aracı olarak görüyor. Devletin amacı kural uyumunu sağlamak ve caydırıcılık olmalı; vatandaşın tuzağa düştüğü duygusu ortadan kaldırılmalı.” dedi.

Bu noktada, cezaların tahsilatına ilişkin bir öneri de dile getirdi. Mevcut sistemde, cezaların 15 gün içinde ödenmesi durumunda indirim uygulandığını hatırlatan Usta, “Dar gelirli, sabit gelirli vatandaş, ayın ortasında ceza yediğinde 15 gün içinde bunu indirimiyle ödeyecek gücü bulamayabiliyor. Bu sürenin 30 güne çıkarılması, vatandaşın maaşını aldığında bu cezayı indirimli ödeme imkânı sağlar.” önerisinde bulundu.

“Fahri trafik müfettişliğinde keyfî uygulamalara karşı önlem alınmalı”
Fahri trafik müfettişliği sistemine ilişkin şikâyetlere de değinen Erhan Usta, bu görevi iyi niyetle ve kurallara uygun yapan vatandaşlara teşekkür ettikten sonra, “Keyfî, kişisel önyargıya dayalı ve yanlış tespitleri önleyecek bir mekanizma kurulmalı. Bu müessesenin de gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

“Diyarbakır’daki DEM yürüyüşüne hangi kanuna dayanarak izin verdiniz?”
18 Ekim 2025 Cumartesi akşamı Diyarbakır’da DEM Parti organizasyonunda yapıldığı belirtilen toplantı ve gösteri yürüyüşünü de gündeme taşıyan Usta, saat 20.00 civarında gerçekleştirilen eylemde terör örgütü lehine sloganlar atıldığı, pankartlar taşındığı iddiasını aktardı.

‘Şehitlerin hayali gerçek olacak, özgür önderlik surlara çıkacak.’ pankartı açıldığı, ‘PKK halktır, halk burada’ sloganları atıldığı ifade ediliyor. Bu yürüyüşe hangi kanuna istinaden, neye dayanarak izin verdiniz?” diye soran Usta, özellikle eylemin gece saatinde yapılmasına dikkat çekerek, “Gün batımından sonra böyle bir yürüyüşe niçin ve nasıl izin verildi?” dedi.

Ayrıca, Türk polisini hedef alan sloganlar ile terör örgütü lehine atıldığı iddia edilen sloganlara ilişkin, “Bu eylemlere katılanlar hakkında herhangi bir adli soruşturma başlatıldı mı? Terör örgütü lehine slogan atanlar hakkında işlem yapıldı mı?” sorularını yöneltti.

“Türkiye uyuşturucuda transit ülke olmaktan çıktı, hedef pazar ve üretim odağı hâline geldi”
İçişleri Bakanlığının verilerine dayanarak uyuşturucu tablosunu değerlendiren Usta, Emniyetin uyuşturucu raporlarına göre Türkiye’nin artık yalnızca bir transit ülke olmadığını, özellikle sentetik kannabinoidler, metamfetamin ve sentetik ecza açısından hedef pazar ve üretim/dönüştürme odağı hâline geldiğini söyledi.

Uyuşturucuya erişimin bu kadar kolay olduğuna dair çok ciddi, yaygın şikâyetler var. Yakalama ve operasyon rakamlarını detaylı şekilde paylaşıyorsunuz ama şu soruyu sormak zorundayız: Niçin bu ülkede uyuşturucuya hâlâ bu kadar kolay ulaşılabiliyor?” diyen Usta, mücadelenin yalnızca operasyon sayısı ve yakalanan miktarlarla ölçülemeyeceğini, gençlere yönelik agresif risk ortamının da dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Cezaevlerinin, etkin tedavi ve rehabilitasyon mekanizmalarıyla desteklenmediği sürece örgütlü suç yapıları için yeniden örgütlenme sahasına dönüşme riski taşıdığını belirterek, bu hususun da ciddiyetle ele alınmasını istedi.

“Polislerin üçte biri intihar etmeyi düşünmüş, dörtte üçü çevresinde intihar vakası görmüş”
Emniyet Teşkilatı Sivil Toplum Kuruluşları Birliği tarafından 2024’te yapıldığı belirtilen bir anket çalışmasını da gündeme getiren Usta, yöntemi hakkında teknik değerlendirme yapmadığını vurgulamakla birlikte, örneklem büyüklüğüne dikkat çekti:

Yaklaşık 15.360 personelle yapılmış bir anketten bahsediyoruz. ‘Çevrenizde intihar eden ya da intihar girişiminde bulunan bir meslektaşınız oldu mu?’ sorusuna polislerin dörtte üçü ‘evet’ yanıtı veriyor. ‘Hiç intihar etmeyi düşündünüz mü?’ sorusuna ise yaklaşık yüzde 35,2, yani üçte biri ‘evet’ diyor.

Anketin “İstifa etmeyi düşündünüz mü?” sorusuna polislerin yüzde 70’inin “evet” yanıtı verdiğini, “Fırsatınız olsa Emniyetten ayrılır mıydınız?” sorusuna “evet” diyenlerin oranının ise yüzde 77 olduğunu aktaran Usta, “Bu oranlar ürpertici. Polisler ciddi ekonomik sıkıntılar, mobbing ve ağır çalışma koşulları altında.” değerlendirmesinde bulundu.

Anketin gerçekleri tam olarak yansıtıp yansıtmadığı tartışmaya açık olsa bile, bu tür göstergelerin İçişleri Bakanlığınca ciddiyetle ele alınması gerektiğini belirten Usta, “Bu çalışmayı doğru bulmuyorsanız, kendi bilimsel çalışmanızı yapın ve kamuoyuyla paylaşın. Ama sahada da çıplak gözle ciddi bir problem olduğu görülüyor.” dedi.

“Tunceli Valisi Tekbıyıkoğlu’nun merkeze alınması devlete yakışmadı”
Konuşmasının son bölümünde, 17 Mayıs 2025’te PKK yöneticileri Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun için düzenlenen sözde anma etkinliği sürecinde yaşananları da gündeme getiren Usta, bu süreçte İçişleri Bakanlığı tarafından merkeze çekilen Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’na dikkat çekti.

Bu sözde anmaya izin vermek istememesinin ardından merkeze alınan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nun karşısında bir Türk milliyetçisi olarak saygıyla eğiliyorum. Keşke daha çok vali böyle dik dursa.” diyen Usta, devletin kendi valisini bu şekilde “kolay harcamaması” gerektiğini söyledi.

İki teröristin anma töreni yüzünden devletin kahraman bir valisini merkeze çekmek, çağdaş yönetim normlarına da, kamu vicdanına da sığmıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi atadığı valisinin değerlendirmesine biraz saygı duymalıydı.” sözleriyle karara tepki gösterdi.

“Mafya ve çeteleşme özendiriliyor; gençler mafyanın eline bırakılıyor”
Mafya ve organize suç başlığında ayrıntılı konuşmaya süresinin yetmediğini belirten Usta, “Bugün mafya ve çeteleşmenin, özellikle gençler ve çocuklar üzerinde bir cazibe unsuru hâline geldiğini görmezden gelemeyiz.” dedi.

Ekonomik kriz, adaletsizlik, eşitsizlik ve otoriterleşme ikliminin bu zemini beslediğini savunan Usta, “Bugün mafya özendiriliyor; gençlerimizin bir kısmı mafyanın, çetelerin eline terk edilmiş durumda. İçişleri Bakanlığı asayiş boyutunda, siyasi irade de ekonomik ve sosyal boyutta çok daha ciddi tedbirler almak zorunda.” uyarısını yaptı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, son olarak İçişleri Bakanlığı ve bağlı kurumların toplamda 1,5 trilyon lirayı bulan bütçesinin Türkiye’nin huzur ve güvenliği için etkin ve şeffaf biçimde kullanılması gerektiğini belirterek, “Bütçenin ülke hayrına harcanması en büyük temennimizdir.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI