Marmara Cezaevi'nin geçmişi ve bugünü: Kimler kaldı, içeride yaşam nasıl?
Eski adıyla Silivri, yeni adıyla Marmara Cezaevi, Türkiye'nin en büyük ve en çok konuşulan cezaevlerinden biri. Ergenekon ve Balyoz davalarından organize suç liderlerine, gazetecilerden siyasetçilere kadar birçok isme ev sahipliği yapan cezaevinin yapısı, mahkumların koşulları ve içerideki yaşam merak ediliyor. Peki, Marmara Cezaevi'nin geçmişi, kapasitesi ve koşulları nasıl?

Silivri'den Marmara'ya: Türkiye'nin en büyük cezaevi
İstanbul'a bağlı Silivri ilçesinde 2008 yılında açılan ve uzun yıllar "Silivri Cezaevi" olarak bilinen cezaevi, 2022 yılında Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu olarak yeniden adlandırıldı. Ancak kamuoyunda hâlâ eski adıyla anılmaya devam ediyor. 1 milyon metrekarelik alan üzerine kurulu kampüs, sekiz L tipi kapalı cezaevi ve bir açık cezaevi binasından oluşuyor. Cezaevinin kapasitesi 11 bin kişi olarak belirlenmiş olsa da 2019 yılında mahkum sayısının 22 bin 781’e ulaştığı belirtildi.
Ünlü tutuklular ve siyasi davalar
Marmara Cezaevi, özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında gündemdeydi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, siyasetçi Doğu Perinçek gibi isimler burada tutuklu kaldı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise Gülen yapılanmasıyla bağlantılı oldukları iddiasıyla yargılanan birçok asker, polis ve akademisyen buraya gönderildi.
Son dönemde ise eski belediye başkanları Ahmet Özer ve Rıza Akpolat, siyasetçi Ümit Özdağ, menajer Ayşe Barım ve gazeteci Suat Toktaş gibi isimler de bu cezaevinde bulunuyor. Ayrıca, yüksek kârlı fon vaadiyle dolandırıcılık suçlamasıyla yargılanan Seçil Erzan da Marmara Cezaevi'nde tutuklu.
Cezaevinde yaşam: Koşullar ve imkanlar
Cezaevi yerleşkesi, yalnızca hücrelerden oluşmuyor. İçerisinde jandarma taburları, lojmanlar, bir ilköğretim okulu, kreş, sağlık ocağı, devlet hastanesi, duruşma salonu, alışveriş merkezi ve spor alanları gibi birçok yapı yer alıyor. Ancak, özellikle 9 No’lu cezaevi, "sosyete hapishanesi" olarak anılıyor ve burada genellikle siyasetçiler, gazeteciler ve kamuoyunda bilinen isimler tutuluyor.
Cezaevinde kalanların günlük yaşamları oldukça kısıtlı. Mahkumlar tek veya en fazla üç kişilik hücrelerde kalıyor. Görüşmeler sınırlı, hücrelerin avlularına aynı anda çıkmalarına izin verilmiyor. Kitap erişiminde zaman içinde çeşitli kısıtlamalar getirildiği belirtilirken, televizyon ve buzdolabı gibi bazı eşyaların mahkumlar tarafından satın alınarak kullanıldığı ifade ediliyor.
"Silivri soğuktur" esprisi nereden geliyor?
"Silivri soğuktur" söylemi, yıllar içinde bir metafor haline geldi. İktidara muhalif kişilerin buraya gönderilebileceğine yönelik bir ima olarak kullanılan bu ifade, siyasetçilerin de konuşmalarında sıkça yer aldı. Ancak, fiziksel anlamda da cezaevinin soğuk olduğu belirtiliyor.
Avukat Hüseyin Ersöz'e göre, cezaevi, bulunduğu bölgenin iklim şartları ve yapısal özellikleri nedeniyle gerçekten soğuk. Mahkumlar, kapı kenarlarına kumaş parçaları koyarak veya sıcak su şişeleri kullanarak ısınmaya çalışıyor. Cezaevinin resmi internet sitesinde ise tüm birimlerin doğalgazla merkezi ısıtma sistemine bağlı olduğu bilgisi yer alıyor.
İsim değişikliğine rağmen Silivri hala hafızalarda
Silivri'nin cezaevi ile özdeşleşmesini istemeyen yerel yönetimler, 2022'de Adalet Bakanlığı’na başvurarak cezaevinin isminin değiştirilmesini talep etti. Bunun üzerine Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu adı verildi. Ancak, kamuoyunda "Silivri" ismi kullanılmaya devam ediyor.
CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI