İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu: “İmralı’ya gidecekmiş, salın gitsin”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de yaptığı grup toplantısı konuşmasında Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üzerinden yürüyen İmralı tartışmalarını sert sözlerle eleştirerek iktidarı, Meclis Başkanını ve Cumhur İttifakı’nı hedef aldı. “Bu bir 5. kol faaliyetidir.” diyen Dervişoğlu, Öcalan’a verilen her tür “paye”nin Türk milleti nezdinde asla kabul görmeyeceğini vurguladı. Ekonomiden yargıya, suç örgütlerinden kimlik tartışmalarına kadar geniş bir alanda değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, “Millet ekmeğini kazanmak için ölüyor, ekmeğini yerken ölüyor.” sözleriyle mevcut tabloyu özetlerken, “İhanet onlara yaraşır, vatana sadakat bizimdir.” ifadesiyle konuşmasını tamamladı.

Kasım 19, 2025 - 21:19
Kasım 19, 2025 - 21:19
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu: “İmralı’ya gidecekmiş, salın gitsin”


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, İmralı tartışmaları, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları, Meclis Başkanı ve Cumhur İttifakı’na yönelik eleştiriler, yargı düzeni, suç ekonomisi ve derinleşen ekonomik kriz başlıklarında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Dervişoğlu, “Onlar hepsi bir, biz tekiz; ihanet onlara yaraşır, vatana sadakat bizimdir.” sözleriyle siyasi pozisyonlarını özetledi.

Konuşmasına Irak seçimlerinde milletvekili seçilen Irak Türkmen Cephesi milletvekillerini tebrik ederek başlayan Dervişoğlu, seçimlerin Irak ve bölge ülkeleri için hayırlı olmasını diledi.

“Devlet liyakatsizlikle, kurumlar yolsuzlukla tarumar ediliyor”

Türkiye’de devlet yönetiminin tüm alanlarında bir çözülme yaşandığını savunan Dervişoğlu, “Devlet liyakatsizlikle, kurumlar yolsuzlukla, kaynaklar yağmayla, ekonomi yönetilen krizle tarumar ediliyor.” dedi. Sosyal hayatın suçla sindirildiğini, milli kimliğin çiğnenerek terbiye edilmeye çalışıldığını, siyasetin ise yargı eliyle dizayn edildiğini söyledi.

Muhalefet etmenin dahi “örgütlü suç” gibi gösterildiğini iddia eden Dervişoğlu, Türk milleti adına iddianame hazırlamakla görevli makamların, iktidarın propaganda aygıtı gibi davrandığını ve iddianamelerin “İletişim Başkanlığı açıklaması” formatında yazıldığını öne sürdü.

2024 Yerel Seçimleri ve “Kayyım rejimi” eleştirisi

Dervişoğlu, 2024 yerel seçimlerinin bir milat olduğunu belirterek, iktidarın seçim sonuçlarından ders çıkarmak yerine kendisine uymayan her siyasi parti ve aktörü “terörize edip çamura buladığını” ifade etti. Biriken sorunların “tepe olmaktan çıkıp dağ haline geldiğini” söyleyen Dervişoğlu, “Kayyım, rejimin ta kendisi haline geldi; Türkiye her alanda tarumar oldu.” değerlendirmesinde bulundu.

Siyaseti Silivri ve İmralı arasına sıkıştıranların, Türk milletinin gerçek sorunlarıyla ilgilenmediğinin artık açıkça görüldüğünü dile getiren Dervişoğlu, bu tabloyu demokratik siyaset için ağır bir tıkanma olarak nitelendirdi.

Darbeler, FETÖ ve iktidarın sorumluluğu

Tarihteki darbeleri hatırlatan Dervişoğlu, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 darbelerinin kendi mahkemelerini kurduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminin ise “kendisini mahkemelerde kurduğunu” söyledi. Bu süreçte sahte deliller, uydurulmuş iddianameler ve kanunsuz suçların havada uçuştuğunu dile getiren Dervişoğlu, “Cemaat görünümlü terör örgütünün TSK’nın bağışıklık sistemini felç ettiğini” belirtti.

İktidarın bu süreçten ders almadığını savunan Dervişoğlu, “Talep eden kendisiydi, mıntıka temizliğinden çok memnundu.” ifadesini kullandı. FETÖ TSK’yı içeriden kemirirken, iktidarın da sözde çözüm sürecine giden kapıları araladığını, “adalet, demokrasi, kalkınma” maskesinin 2010’da düştüğünü öne sürdü. “Ortak değiştirdi, rejim değiştirdi ama kendisi hep aynı kaldı. Orada kalmak için kime ne istiyorsa vermeye devam ediyor.” diyen Dervişoğlu, madenlerden anlaşmalara, savunmadan tarıma, Kıbrıs ve Ege’ye kadar geniş bir alanda tavizler verildiğini ileri sürdü.

“İktidar emperyalizmin yaşam destek ünitesine bağlı” ve “Cambaza bak” oyunu

Bugün iktidarın “emperyalizmin yaşam destek ünitesine ölesiye bağlı” hale geldiğini söyleyen Dervişoğlu, Silivri ve İmralı üzerinden kurulan gündemi “Cambaza bak” oyunu olarak niteledi. Bu oyunda ipin iki ucunda Silivri ve İmralı’nın bulunduğunu, milletin ise asıl meselelerden uzaklaştırıldığını savundu.

Öcalan’a verilen hiçbir “paye”nin onun “bebek katili” sıfatını ortadan kaldıramayacağını vurgulayan Dervişoğlu, Türk milletinin bu “ihanetin hesabını er ya da geç soracağını” söyledi. İktidarın tarih sahnesine “yıkımın çeyrek asırlık tarihi” olarak geçeceğini ifade etti.

Meclis Başkanı ve “İmralı’ya paspas” tepkisi

Konuşmasında TBMM Başkanı’na da sert ifadelerle yüklenen Dervişoğlu, Meclis Başkanının Gazi Meclis’in başkanlığını yapmak yerine, TBMM’nin meşruiyetini İmralı’ya “paspas yapmanın taşlarını döşediğini” savundu. Saray çevresinde bir dizi figür olduğunu belirterek, başdanışman sıfatıyla görev yapan bir ismin, teröristlere meşruiyet vermek için işi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar götürdüğünü söyledi.

Ahmaklık, kötülük ve ihanet o kadar yakın çizgilerdir ki, bir noktadan sonra ayırmak imkânsızdır.” diyen Dervişoğlu, bu komisyonda yer alanların masada bulunma gerekçeleri farklı olsa da hedeflerinin aynı olduğunu, “yöntemde mutmain, ihanette müşterek” olduklarını ileri sürdü. “Hepsinin aklı İmralı’dan, aldıkları emir okyanusun öbür tarafındandır.” ifadesini kullandı.

Atatürk’le kıyaslama tartışması ve “devletin kodlarını hekleme” çıkışı

Dervişoğlu, bir danışmanın PKK affı konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ten referans bulma girişimini de eleştirdi. Atatürk döneminde, Cumhuriyet’in ağır ihanetlere rağmen isyancıların başlarını muhatap almadığını, hükmünü boyunlarına astığını söyleyen Dervişoğlu, “Cumhuriyet gereğini yapmıştır.” dedi.

Bugünkü yaklaşımı “Türkiye ile PKK’yı kaynaştırma gafleti” olarak nitelendiren Dervişoğlu, “Sizin yaptığınız şey, ihanet fermanıdır. Bu, devletimizin kodlarını HEKLEMEKTİR.” sözleriyle mevcut çizgiye tepkisini dile getirdi.

“Bu bir 5. kol faaliyetidir”

Konuşmasının önemli bölümlerinden birinde Dervişoğlu, yürüyen süreci açıkça “5. kol faaliyeti” olarak tanımladı. Bu tür operasyonların “şok doktrini” ile başladığını, en umulmadık kişilerin en umulmadık mesajları verdiğini, amacın dikkatleri belirli noktalara çekmek olduğunu söyledi. Bu kişiler için “ya hiç olmamış ya da kaybedecek bir şeyleri kalmamış” ifadesini kullandı.

5. kol faaliyetinin amacı, bir ülkenin özünü kirletmek, kurucu felsefesini sarsmak, milli direncini kırmaktır.” diyen Dervişoğlu, bu nedenle en umulmadık kişi en umulmadık sözleri söylediğinde maskelerin düştüğünü, eski sözde demokratlar, “Yetmez ama evetçiler”, eski “hizmet” çevreleri ve çözüm sürecinin aktörlerinin aynı safta toplandığını savundu.

İmralı tartışması, Meclis ve “Salın gitsin” çıkışı

Dervişoğlu, İmralı’ya gidilmesi tartışmalarına da isim vermeden göndermeler yaptı. Daha önce “İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?” diye salondan destek isteyen siyasi figüre atıfta bulunarak, “İmralı feneri Öcalan’a görüş izni istiyor, alkışçı mürettebat da izin verdiğini sanıyor.” dedi. “Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanından izin alamadın, salondakilerden izin istiyorsun.” sözleriyle eleştirisini sürdürdü.

Bunların hasreti kucaklaşmadan bitmeyecek, o yüzden salın gitsin.” diyen Dervişoğlu, Cumhuriyet’in gördüğü ilk ihanetin bu olmadığını, son da olmayacağını; ancak Türk milletinin bir ihaneti daha not edeceğini ve gereğini yapacağını kaydetti. Atatürk’ün Samsun, Mudanya ve Bandırma üzerinden verdiği tarihsel örneklerle, bugünkü İmralı gündemini karşılaştırdı ve “İmralı Feribotu’na binmek için can atanlar” ifadesini kullandı.

Ekonomi, borç, faiz yükü ve “ekmeğini kazanırken ölen millet”

Konuşmasında ekonomik tabloya da geniş yer veren Dervişoğlu, Türkiye’yi “sahte diplomalar, sahte kimlikler ve sahte iktidar” düzenine sürükleyen bir yönetim anlayışını eleştirdi. İcra dairelerinde dosya sayısının 25 milyona dayandığını, 42 milyon vatandaşın bankalara borçlu olduğunu belirtti. Ev ekonomisinde çarkların dönmediğini söyleyen Dervişoğlu, 10 yıl önce 50 milyar lira olan faiz ödemelerinin 2026 bütçesinde 2 trilyon 742 milyar liraya öngörüldüğünü hatırlattı.

Sözüm ona faize karşılar ama milletin sırtına bindirdikleri faiz yükü 55 kat arttı.” diyen Dervişoğlu, bu yükün emekçinin, emeklinin ve gençlerin hakkından çaldığını ifade etti. “Millet ekmeğini kazanmak için ölüyor, ekmeğini yerken ölüyor. Hayatlar iki lokma ekmek arasında sönüp gidiyor.” sözleriyle tabloyu özetledi.

Suç ekonomisi, borsa, çeteler ve gençlerin çıkmazı

Dervişoğlu, borsada küçük yatırımcıların zararına işleyen manipülatif süreçler olduğunu, “bir avuç balinanın 6,5 milyon insanın hem umuduyla hem rızkıyla oynadığını” söyledi. Çetelerin farklı illerde “kahve zinciri gibi şube açar hale geldiğini”, iktidarın üretimi değil mafyaları ve çeteleri sübvanse ettiğini ileri sürdü.

Gençlerin ve çocukların umutsuzluğa sürüklendiğini, umudu “çıkmaz sokaklarda, bahis ve sanal kumarda” aradığını ifade eden Dervişoğlu, barınma, eğitim, sağlık ve istihdam alanlarında ciddi sıkıntılara dikkat çekti. “Başını sokacak ev yok, cebinde para yok, hastaysa randevu yok, gidecek okul yok, yapacak iş yok, alacak maaş yok, kuracak hayal yok, ekmek yok, hukuk yok.” sözleriyle durumu anlattı.

Et ve Süt Kurumu’ndan gümrüklerdeki kaçak ticarete, Kilis’teki kimlik skandalına uzanan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını hatırlatan Dervişoğlu, “Memleketi getirdiğiniz yere bakın; diplomalar sahte, kimlikler sahte, iktidar sahte, yüzler sahte.” dedi.

Yargı, siyaset ve Öcalan tartışmasının “kimlik inşası” iddiası

Dervişoğlu, son bir yıl içerisinde Öcalan’ın “bebek katili” imajından “lider” veya “önder” figürüne evrilmesi yönündeki girişimlerin, bireysel bir imaj çalışması değil, siyasal mühendislik projesinin parçası olduğunu savundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “yeni bir kimlik inşa edeceğiz” sözünü hatırlatarak, bu sürecin sadece Öcalan’ın konumunu değil Türkiye’nin ulusal kimlik tanımını, birlik anlayışını ve devletin ideolojik omurgasını hedef aldığını öne sürdü.

Bahçeli’nin “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez.” ifadesini anımsatan Dervişoğlu, “Türkiye’nin geleceği ne İmralı’nın kanlı düşüncelerinin narsizmine, ne de siyasi taktiklerin satır aralarına sığar. O gelecek, Türk milletinin vicdanında ve Ankara’nın kalbinde yaşar.” dedi. Hükümetin bu oyuna gelmemesi, komisyona dahil partilerin de bu tuzağa düşmemesi gerektiğini vurguladı.

“Salın gitsin” ve “Milletin istikameti bellidir” mesajı

Dervişoğlu, Devlet Bahçeli’ye de doğrudan göndermede bulunarak, “Sayın Bahçeli nereye isterse oraya gitsin; ister İmralı’ya, ister Kandil’e, salın gitsin.” dedi. Milletin gideceği istikametin belli olduğunu, vatanın bölünmeyeceğini, milletin parçalanmayacağını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağını vurguladı.

Konuşmasının sonunda Mehmet Âkif Ersoy’un mısralarına atıfla vatan, millet ve cumhuriyet vurgusu yapan Dervişoğlu, “Onlar hepsi bir, biz tekiz. İhanet onlara yaraşır; vatana sadakat bizimdir. Dalâlet onlara yaraşır, Cumhuriyetin hakikati bizimdir.” sözleriyle İYİ Parti’nin duruşunu anlattı. Sözlerini “Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın millet” ifadeleriyle tamamladı.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI